Sığınmacılar, en çok suçu kendi durumunda olanlara yönelik işliyor…"Kaçak yaşayanlar saldırıya açık hale geliyor"

Son zamanlarda sığınmacıların karıştığı olaylara bakıldığında çoğunlukla saldırganların da mağdurların da yine göçmenler olduğu dikkat çekiyor. Bunun nedenlerini konuya hakim isimler açıkladı

İstanbul'da 2017'de yapılan operasyonda sığınmacı çocukları dilendirdikleri iddia edilen ve yine sığınmacılardan oluşan 12 kişilik bir çete yakalanmıştı / Fotoğraf: AA

Adana'da 11 Ocak 2020 Salı günü çekilen bir görüntü Türkiye kamuoyunda çok konuşuldu.

Yüreğir ilçesi 19 Mayıs Mahallesi'nde 20 kişilik bir Suriyeli grubun ellerinde döner bıçakları ve sopalarla yürüdüğü görüntülere yansıdı.

İddiaya göre bu kişiler yine Suriyeli oldukları öne sürülen bir başka gruba karşı yürüyüş yapıyordu.

Görüntülerin ardından gözaltına alınan 20 kişiden 19'u sınır dışı edilerek ülkelerine gönderildi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

9 Ocak 2022 Pazar günü de İstanbul Bayrampaşa'da ikamet eden Suriyeli sığınmacıların bulunduğu bir ev kendilerine polis süsü veren yüzleri kapalı 8 kişilik bir grup tarafından basıldı.

İçeride bulunanlarla saldırganlar arasında çıkan kavgada Suriyeli 19 yaşındaki Naif El Nail, göğsünden aldığı bıçak darbesiyle yaşamını yitirdi.

Yapılan operasyonda aralarında Türk vatandaşlarının da olduğu bazı kişiler dışında El Nail'i öldüren bıçağı kullandığı iddia edilen Afgan uyruklu bir kişi de yakalandı.

Türkiye'de sığınmacılarca işlenen suçlar veya sığınmacılara yönelik saldırılar zaman zaman gündem oluyor.

döner bıçak.jpeg
Adana'da döner bıçakları ve sopalarla yürüyen Suriyeli grup sınır dışı edildi / Fotoğraf: Twitter

 

Medyaya yansıyan olaylardan bazıları

Ancak sığınmacıları hedef alan suçların ve olayların ciddi bir kısmında yine faillerin ya kendi vatandaşları veya başka bir yabancı uyruklu olduğu da dikkatten kaçmıyor.

Yakın zaman içerisinde de benzer olaylara dair örnekler yaşandı. 13 Aralık 2021'de Sultangazi'de Afganistan ve Pakistan uyruklular arasındaki kavganın görüntüleri medyaya yansıdı.

5 Mayıs 2021'de İstanbul Esenyurt'ta Pakistan uyruklu bir kişiyi kaçırıp işkence yaparak ailesinden 50 bin euro isteyen yabancı uyruklu fidye çetesi, polis operasyonunda yakalandı.

7 Ocak 2021 Cuma günü İstanbul Esenler'de Suriyeli bir ailenin 12 yaşındaki çocuğunu kaçırarak 8 bin dolar fidye isteyen 3 Suriyeli yakalandı.

25 Mayıs 2021'de İstanbul Zeytinburnu'nda silahla girdikleri evlerde ellerini bağladıkları yabancı uyruklu kişileri döverek gasp eden Afganistan uyruklu 9 kişilik çete çökertildi.

17 Temmuz 2021'de İstanbul Arnavutköy'de iş bulma vaadiyle kandırdıkları 4 Pakistanlıyı rehin alarak ailelerinden fidye isteyen Afganistan uyruklu bir çete çökertildi.

sığınmacılar.jpg
Türkiye'ye özellikle 2011'den sonra ciddi bir sığınmacı akını oldu / Fotoğraf: Reuters

 

Dışarı kapalı yaşamaya çalışıyorlar

Aslında bu durum sadece Türkiye'ye özgü değil. Bir zamanlar ABD sokaklarında güç mücadelesi veren İtalyan, Çin, Meksika mafyası gibi suç organizasyonların en büyük mağdurunun yine kendi insanları olduğu biliniyor.

Türkiye'deki araştırmalara bakılınca da bu durum farklılık göstermiyor. Farklı coğrafyalardan gelen sığınmacıların bulundukları ülkede geri gönderilme endişesi ile devletle temas kurmamaya daha özen gösterip, dışarı karşı daha kapalı yaşamaya çalışıyor.

Bu hem bir dayanışmanın gereği olduğu gibi kimi zaman da birbirlerine karşı işlenen suçların ve zorbalıkların dışarı daha az yansıması sonucunu doğuruyor.

operasyon.jpg
Sığınmacıların karıştıkları suç oranları istatistiklerde yüksek oranlarda değil / Fotoğraf: AA

 

Resmi istatistiklere göre suç oranları 

İçişleri Bakanlığı'nın 05 Haziran 2017 tarihinde açıkladığı rakamlara göre 2014 ile 2017 arasında Suriyelilerin karıştıkları olayların Türkiye'deki toplam asayiş olaylarına oranının yüzde 1,32 olarak gerçekleştiği, önemli kısmının da kendi aralarındaki anlaşmazlıklar olduğu belirtilmişti.

Yine Ekim 2018'de yapılan açıklamada Suriyelilerin suça karışma oranı 1,46 olarak duyurularak benzer şekilde çoğunun kendi aralarındaki anlaşmazlıklardan kaynaklı olaylar olduğu kaydedilmişti.

Benzer durum Afgan sığınmacılar içinde geçerli.

mustafabayram.jpg
Mustafa Bayram / Fotoğraf: Twitter

 

"Olayları mümkün olduğunca dışarı yansıtmıyorlar"

Peki bu tür olayların yaygınlık derecesi nedir?

Sığınmacılar ırkçılık tehlikesi dışında kendi içlerinde de bir zorbalık tehdidiyle mi karşı karşıya.

Mustafa Bayram, uzun yıllar İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü'nde görev yaptı.

Halen İstanbul'da yabancı uyrukluların hayli yoğun olduğu bir ilçede ikamet ediyor.

Bayram, sığınmacıların Türk vatandaşlarına yönelik suç eylemlerinin çok nadir olduğunu, tersi durumun da az göründüğünü belirtti.

Sığınmacılar tarafından işlenen suçların çoğunlukla kendi gibi göçmüş insanlara yönelik gerçekleştiğini ifade eden Bayram, "İçlerinde çalışanlar olduğu kadarıyla başkasının sırtından geçinen, kimde para olduğunu gözlemleyenler de var. Birbirlerini soyma, gasp etme veya kavga edip yaralama olayları çok oluyor" dedi. 

"Kimi zaman birini rehin alıp ülkesindeki ailesinden fidye istedikleri olaylara rastladık" diyen Bayram, "Suçu işleyen kaçak, mağdur yabancı. Kimi, kime şikayet edecek? Çoğu zaman son noktaya varmadıkça şikayette bulunmuyorlar. Görev yaptığım sırasında sağlık sorunları nedeniyle ölüp arkadaşlarınca cenazesi bir battaniyeye sarılıp bir yerlere bırakılan mültecilere ait cenazeler bulmuştuk" diye konuştu. 

izzetsadat.jpg
İzzet Sadar / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Bazı gruplar, polise gidemeyenleri tehdit edip paralarını alıyordu"

Merkezi Zeytinburnu'nda bulunan Afganistan Dernekleri Federasyonu Başkanı İzzet Sadat da sığınmacılar arasındaki gruplar arasında zaman zaman çekişmeler olabildiğine dikkati çekti. 

Kendi vatandaşlarını soyan çetelerin olduğunu ifade eden Sadat, "Bunlar kaçak durumda olup, polis gidemeyenleri tehdit edip paralarını alıyordu. Geçenlerde burada operasyon yapıldı ve bazı kişiler yakalandıktan sonra bir rahatlama oldu. Biz de birkaç kez uyarıda bulunduk. Zeytinburnu Emniyet Müdürlüğü'ne giderek durum hakkında bilgi verdik. Emniyet, sığınmacıların çekinmeden bu tür kişileri bildirilmesi konusunda çağrı yaptı" ifadelerini kullandı.

aydoğanasar.jpg
Aydoğan Asar / Fotoğraf: Twitter

 

"Türkiye'deki yabancılar arasında suç organizasyonları kurmak pek görülmüyor"

Kısa adı GESYAD olarak bilinen Uluslararası Göç Entegrasyon Sınır Yönetimi Araştırmaları Merkezi Başkanlığı'nı yürüten kendisi de eski bir polis olan Dr.  Aydoğan Asar ise Türkiye'deki sığınmacılar arasında gettolaşma ve suç işlemek amacıyla organizasyon kurma gibi çabaların pek görülmediğini söyledi.

"Aynı kaderi yaşayan insanların kendilerini savunma psikolojisinde oldukları durumlarla karşılaşılabiliyor" ifadesini kullanan Asar, "Bunları münferit olaylar olduklarını görüyoruz. Özellikle suç işlemek amacıyla bir ara geldiklerini görmüyoruz. Diğer ülkelerdeki göçmen olaylarının yanında ülkemizde minimize diyebileceğimiz sığınmacıların karıştığı olaylar sosyal medyada köpürtülüyor" diye konuştu.

"Kaçak yaşayanlar suça ve suç işletilmeye açık hale geliyorlar"

Asar, bir ülkeye kaçak yollardan giderek orada illegal bir şekilde yaşamaya devam edenlerin gerek kendi içlerindeki gerekse dışarıdaki bazı kişilerin suiistimaline daha açık hale geldiklerini vurgulayarak şunları söyledi: 

Ele verilme, sınır dışı edilme korkusu bu insanları suça maruz kalmaya veya suç işletilmeye açık hale geliyor. Bu nedenle sığınmacıların mutlaka bir hukuki statüye kavuşturulmaları gerek kriminal olaylar gerekse kendilerinin ve toplumsal sağlık için gerekli.

alizafersağıroğlu.jpg
Ali Zafer Sağıroğlu / Fotoğraf: Twitter

 

"Toplumsallaşma süreci entegre olana kadar büyük ölçüde kendi içlerinde işliyor"

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (AYBU) Göç Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (GPM) Müdürü Öğretim Üyesi Dr. Ali Zafer Sağıroğlu da yabancıların toplumsallaşma süreçlerinin toplumun geneline entegre olana kadar, büyük ölçüde kendi içinde işlediğini aktararak, "Bu anlamda aile içi şiddet olayları, aralarındaki uyuşmazlıklardan kaynaklı suçlar en sık görülen olaylardır. Bununla birlikte kaynak ülkeyi ilgilendiren suçlara karışan yabancılara da rastlamak mümkündür. Rehin alarak göçmenin ülkesindeki yakınlarından fidye talep edilmesi, kaçakçılık, insan ticareti gibi suçlar da zaman zaman görülmektedir" değerlendirmesinde bulundu. 

"Bir gruba yönelen nefret sadece hedeflenen grupla sınırlı kalmaz"

Sağıroğlu, ayrıca yabancılara dair suç haberlerinin medya ve sosyal medya ortamlarında viral bir biçimde dolaşıma girmesinin yabancıların büyük ölçüde suç ile anılmasına neden olabildiğini kaydederek, şu uyarıda bulundu:

Suç, herhangi bir özcü yaklaşımdan uzak biçimde bütün toplumsal gruplarda ortaya çıkan bir olgudur. İnsanların yabancılara karşı duydukları 'suç korkusu' medya mecralarında ve bazı politikacıların marifeti ile bir odak haline gelebilir. Bu sadece yabancıların değil, yerli toplumsal grupların arasındaki insicamın sarsılması açısından da son derece tehlikeli ve yıkıcı bir nefret söylemini ayağa kaldırabilir. Bir gruba yönelen nefret sadece hedeflenen grupla sınırlı kalmaz. Bu nedenle yabancıların karıştıkları olaylar karşısında makul ve soğukkanlı bir tutum takınmak önemlidir. Bu noktada ortaya çıkan olaylara dair sağlıklı ve şeffaf bilgi kanallarının açık tutulması ve kamuoyunun doğru biçimde aydınlatılması önemlidir.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU