Türkiye, günlerdir Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme" söylemini tartışıyor.
CHP liderinin "yarası olan topluluklarla helalleşeceğiz" söylemi kimi çevrelerce "değerli" bulunurken kimi çevreler de eleştiriyor.
Eleştirilere cevap veren Kılıçdaroğlu, "Helalleşme ile hukuku karıştırdılar. Helalleşme kucaklaşma, sevgiyi egemen kılmadır. Böyle bakmamız gerekiyor" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun fitilini yaktığı tartışmayı eski Halkların Demokratik Partisi Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da sürdürdü.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Demirtaş da gerekli tartışmaların yapılıp insanlarla barışılması gerektiği görüşünde.
Demirtaş bir liste vermedi ama Kılıçdaroğlu'nun "helalleşeceğiz" dediği listede toplumun birçok kesimi var.
Bu kesimlerden biri de 28 Şubat uygulamaları nedeniyle mağdur olanlar yer alıyor.
28 Şubat sürecinde "irtica ile mücadele" adı altında birçok öğrenci ve akademisyen fişlenerek okuldan atıldı, başörtülülere üniversite kapıları kapandı ve başını açmak için başörtülüler ikna odalarına alındı.
O dönem binlerce insan mağdur edildi. Konu birçok yönlü yazıldı, çizildi.
Peki, 28 Şubat sürecinin mağdurları "helalleşme" söylemini nasıl karşılıyor? Onlara göre gerçek bir helalleşme mümkün mü?
Mağdurlar "helalleşme" kavramının değerli bir kavram olduğu konusunda hem fikir. Ancak kimileri bunun siyasi hesaplar için yapıldığı görüşünde.
"Samimi ve inandırıcılıktan uzak"
Bu görüşü savunanlardan biri de Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Dr. Leyla Şahin Usta.
Leyla Şahin Usta, 28 Şubat döneminde tıp fakültesi öğrencisiydi. Başörtüsü yasağı nedeniyle okulunu yarıda bırakmak zorunda kaldı. Usta, Türkiye'de o dönem yaşanan durumları dava konusu etmiş, olayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar taşımıştı.
Yasaklar kalktıktan sonra okulunu bitirip hekim olan ve daha sonra siyasete atılarak milletvekili seçilen Usta şimdi etkin makamlarda görev yapıyor.
Usta, helalleşmeyi doğru ve değerli bir kavram olarak gördüğünü söyledi. Bu nedenle helalleşmeye toplum olarak çok önem verdiklerini kaydeden Usta, herkese hak ettiği değerin verilmesi gerektiğini belirtti.
Hayatı boyunca kimseye hak etmediğinden fazla değer vermediğini gibi bunu doğru da bulmadığını kaydeden Usta, "Helalleşme konumunda olabilecek durumda değiliz. Ben 2016'den beri milletvekiliyim. Birçok defa bizden özür dilenmesi gerektiğini söyledik ama oralı olmadılar" dedi.
Söylemi samimi ve inandırıcı bulmadığını ifade eden AK Parti'li Usta, helalleşmek için bir değerin ortaya konulması gerektiğini belirterek, devamında şunları kaydetti:
"Birtakım siyasi hesaplarla, kendilerine önerilen tavsiyelerle samimiyetten uzak bir şekilde helalleşeceğiz diyorlar. Samimi ve inandırıcı bulmuyorum. Önce bir değer ortaya konmalı. Bu değeri hiçbir zaman görmedik. Bunlar fırsat bulduklarında yeniden başörtüsünü yasaklar, inanan tüm insanların değerlerine saygısızlıklarına devam ederler. Bundan eminim."
"Gerçekten inanarak söyleniyorsa ne güzel"
28 Şubat uygulamaları nedeniyle tıp fakültesini 4'üncü sınıfta terk ederek öğrenim hayatını sonlandırmak zorunda kalan bir diğer isim de Serap Sütçü.
Ömrü boyunca barış, kardeşlik ve herkesin eşit bir şekilde yaşama taraftarı bir tutum sergilediğini kaydeden Sütçü, "Söylenenler samimi ve gerçekten inanarak söyleniyorsa ne güzel. Keşke böyle bir şey olsa" yorumunda bulundu.
Doğru ve olması gerekenin bu olduğuna inandığını aktaran Sütçü, "Bu çok zor ama keşke zamanı geri getirebilseler ve haklarımızı verebilseler" dedi.
"Başörtülüler bundan sonra hayatın hiçbir alanında engellenmeyecek ve bu anayasa da güvence altına alınırsa o zaman gerçek olur" diyen Sütçü, sözlerine şöyle devam etti:
"Sol kesim bile yönetime gelse başörtülü insanların okuma, çalışma ve hayatın her alanında haklarının elinden alınmayacağı garantisi verilsin ve konu anayasal güvenceye kavuşturulsun. Konunun sadece sözde kalmasının hiçbir anlamı olmadığı gibi bir değeri de yok. Dediğim gibi mesele anayasada hüküm altına alınırsa o zaman gerçek olur."
"Günlerce işkence gördüm, sağlığımı kaybettim"
Dönemin mağdurlarından biri de Edirne İslam Gençliği Derneği Başkanı Habil Mert.
Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme" söylemini çok muğlak bulduğu ifade eden Mert, "Ateş düştüğü yeri yakıyor" dedi.
Emniyette günlerce işkence gördüğünü ve ırzıyla tehdit edildiğini belirten Mert, "Cezaevinde yıllarımı, sağlığımı kaybettim. Kılıçdaroğlu, kimin adına benimle helalleşecek" şeklinde konuştu.
Mert, "Bunun seçim hazırlığı ve ayak oyunları olduğunu düşünüyorum" dedi ve ekledi:
"CHP zihniyetinin böyle bit helalleşme yapabileceğine inanmıyorum. Bir kere helallik diye bir kavram onların kitabında yoktur. Böyle bir şeye inanmadığım gibi kabul de etmiyorum. Benim adıma kimse ile barışmasın. Dostlar birbiri ile barışır, onlarla dost değiliz."
"Acılarımızı dindirecek bu sesin hayat bulmasını dilerim"
Yaklaşık 2,5 sene önce Düzce Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden emekli olan Dr. Fatma Akdokur da dönemin mağdurlarından.
İlahiyatçı Dr. Akdokur, "Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu çıkışını önemsiyor ve onaylıyorum" dedi.
Söylemin hem Türkiye'nin geleceği hem bugün hem de toplumsal barış açısından kıymetli bulduğunu kaydeden Akdokur, "Cumhuriyetin ta kuruluşundan beri tıpkı siyam ikizleri misali bir toplum var, bir yüzü Doğu'ya diğeri Batı'ya bakan ama bu iki yüzü sağlıklı bir bünyede bir araya getirebilecek bir imkan olarak helalleşme çağrı ve girişiminin dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Acıları dindirecek sesin hayat bulması temennisinde bulunan Akdokur, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu çağrının kamplaşmadan nemalanan bazı çıkar çevrelerini rahatsız etse de bütün bir Türkiye halkları için bir fırsat olarak değerlendirilmesinin yararına yürekten inanıyorum. Acılarımızı dindirecek bu sesin hayat bulmasını dilerim."
© The Independentturkish