CHP, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) işlerinden ihraç edilenleri Türkiye’nin farklı noktalarında düzenlediği toplantılarla dinlemeye ve yaşadıkları sorunları kayda geçirmeye devam ediyor.
Toplam katılan sayısının 3 bin KHK’lıyı geçtiği toplantılara katılamayanların yaşadıkları hak ihlallerini anlatması için de "[email protected]" adresini oluşturan partinin, bu mail adresine yüzlerce mesaj ulaştı.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından müebbet hapis cezalarına mahkûm edilen askeri öğrencilerin ve stajyer teğmenlerin aileleriyle de yeni toplantıların organize edilmesi planlanıyor.
KHK’lılarla ilgili çalışmaya başladıklarında yaşanan tablonun bilincinde bugünkü kadar olmadıklarını, insanların uğradıkları mağduriyeti kendilerine mail adresi üzerinden anlattıklarını belirten CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, maillerin içeriğini anlattı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"İhraca gerekçe olarak gösterilen kardeş hala kamuda"
Gazete Duvar'dan Serkan Alan'ın haberine göre; hayatında hiç evlenmemiş ve çocuğu olmayan bir kişinin, kızını Fethullahçı yapının okullarına gönderdiği gerekçesiyle ihraç edildiğini, bu tarz örneklerin gelen maillerdeki belgelerle görüldüğünü, mailler aracılığıyla 89 ayrı hak ihlali tespit ettiğini belirten Karaca şunları kaydetti:
Örneğin vatandaş evli değil. Kişinin hiç çocuğu yok. Ama kızını Fethullahçı yapının okullarına gönderdiği gerekçesiyle ihraç edilmiş. Evli değil, kızı yok ama bu gerekçeyle ihraç edilmiş. Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gitmiş, herhangi bir kişinin velisi olmuş muyum diye yazı istemiş, velisi olmadığına dair yazı da almış ama ihraç durumda. Bu vatandaş hakkında bir soruşturma açılsaydı, yargılanıp çocuğu olmadığını ispat edecekti. Bir hekim olan arkadaş tıp fakültesini Sivas’ta okumuş. Mezuniyeti de Sivas’ta. Bir gizli tanık ifadesiyle, ‘Elazığ Tıp Fakültesi’nde öğrenciyken cemaatin toplantılarına gidiyor’ gerekçesiyle ihraç olmuş. Bir başka örnekte ise iki kardeş kamuda çalışıyor. Biri, "Kardeşin KCK eylemine katıldı" diye ihraç ediliyor. Fakat ihraca gerekçe olarak gösterilen kardeş hala kamuda çalışmaya devam ediyor. Buna benzer çok fazla mail geliyor ve insanlar yaşadıkları mağduriyetleri anlatıyorlar. Ben oturup hazırlamayı amaçladığımız nihai rapora bir hazırlık olsun diye bir çalışma yürüteyim dedim. Şu ana kadar 89 ayrı hak ihlali tespit ettim. Mailleri okuduğumuzda hukuksuzlukların boyutlarını görüyoruz."
Raporlar Kılıçdaroğlu'na sunuldu
CHP, toplantılar sürecinde 15 binin üzerine KHK’lıyla yaşadıkları durumu ortaya koymak amacıyla bir de anket çalışması yaptı. Bulguları derlenen ve raporlaştırılan çalışma CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na da sunuldu. Kılıçdaroğlu’nun incelemesinin ardından raporun detaylarının kamuoyuyla paylaşılacağını belirten Gülizar Biçer Karaca, raporun sonuçlarına dair çarpıcı bulduğu bir veriyi şu ifadelerle aktardı:
CHP olarak, ikinci yüzyıla çağrı beyannamemizde toplumsal barışı sağlayacağız demiştik. Raporun sonuçlarında gördük ki, hak ihlaline uğrayan herkes toplumsal barışı kendi arasında sağlamış. Ankette kişilerin ‘Ötekilere’ bakışını da ölçtük. Ankete katılanların yüzde 90’ı "ötekiler" hakkında eskisi gibi düşünmediğini söylüyor. Eskiden milliyetçi ve muhafazakâr olarak kendisini tanımlayan kişiler farklı görüşteki insanları anladıklarını ve eskisi gibi düşünmediklerini ifade ediyor. Bir değişim söz konusu. Rapor, ötekileştiren ve bundan beslenen yapılara ciddi bir mesaj verecek nitelikte.
OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu, 28 Ekim tarihi itibariyle incelediği dosyalara ilişkin sayıları kamuoyuyla paylaştı. Buna göre komisyon, Aralık 2017'den bu yana 126 bin 758 hak ihlali başvurusundan 118 bin 415'i üzerinde karar verdi. Geride kalan 4 yılda 103 bin 365 başvuruya ‘ret’, 15 bin 50 başvuruya ise ‘kabul’ kararı veren komisyonun karar vermesi gereken 8 bin 343 başvuru bulunuyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, bir yıl önce 8 Ekim 2020 tarihinde OHAL İnceleme Komisyonu Başkanı Salih Tanrıkulu ile görüşme yapmıştı. Tanrıkulu ile tekrar görüşmeyen Karaca, gerekçesine ilişkin şunları söyledi:
Olmadı, gerek duymadık. Geçen yıl yaptığımız bir saatlik görüşmede bir hukukçu olarak çileden çıkma noktasına geldim. Anlattıkları hukuki anlamda vicdanıma sığmadı. Kesinlikle kabul edemeyeceğim, hukuk vicdanına, kanuna uymayacak ifadeler kullandı. ‘Hiçbir şey bulamazsak kuruma soracağım. Kurum amiri hayır derse iade etmeyeceğim’ dedi. ‘Peki kurum amirinin hasmı ise ne olacak’ diye sorduğumuzda ‘Orası beni ilgilendirmez’ dedi. Barış Akademisyenleri hakkında, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararı verdiğini söyledim. ‘Anayasa Mahkemesi’nin kararı beni ilgilendirmez, bağlamaz’ diyor. En sonunda, ‘Peki sizi kim bağlar? Saray mı bağlar?’ diye sordum. Anayasa Mahkemesi kararları, tüm kişi ve kurumları bağlar. Ama bu komisyonu bağlamıyormuş.
"OHAL Komisyonu’nun derhal lağvedilmesi ve elindeki bütün dosyaların yargıya teslim edilmesi gerekiyor"
OHAL Komisyonu, KHK’lerle ihraç edilen ‘Barış Bildirisi’ imzacısı akademisyenlerle ilgili ilk ret kararlarını da vermeye başladı. Anayasa Mahkemesi’nin yargının en üst mercii olduğunu, tüm kurum ve kişileri bağladığını belirten Karaca, 8 bin 343 dosyayla ilgili bir an önce adım atılması gerektiğini talep ederek şunları kaydetti:
OHAL Komisyonu bir idari yapıdır. Komisyon Başkanı da bunu ifade ediyor ve "İdari kararlar veririm" diyor. Yargının kararları idare tarafından denetlenmez. Bu erkler ayrılığına aykırıdır. Bu nedenle OHAL Komisyonu’nun derhal lağvedilmesi ve elindeki bütün dosyaların yargıya teslim edilmesi gerekiyor. Yargının incelemesini yaparak, delillere, hukuka, anayasa göre vereceği kararlarla gereken yapılmalıdır. OHAL Komisyonu yargı kararlarını denetleyen bir mercii değildir.
OHAL Komisyonu’nun görev süresi 25 Aralık 2020 tarihinde bir yıl daha uzatılmıştı. Komisyonun görev süresinin yeniden uzatılması bekleniyor. Bir yıl önce OHAL Komisyonu Başkanı’yla yaptığı görüşme sırasında karar verilmeyen başvuru sayısının 15 bin olduğunu, geride kalan bir yılda bu başvurularının sonuçlandırılmadığını belirten Karaca, komisyonun süresine ilişkin ise şunları söyledi:
OHAL Komisyonu ilk kurulduğunda ortalama haftada 700 dosyayı karara bağlıyordu. Ama şimdi ayda 700 dosyayı karara bağlıyor. 8 bin civarında dosyayı ayda 700 dosyaya böldüğümüzde 2 yılı aşkın bir süreç var önümüzde. Bu insanları bu kadar uzun süre bir hukuksuzluğa mahkûm edemezler. Derhal OHAL Komisyonu bu dosyaları, tekrar süre uzatım kararı vermeksizin bitirmelidir. İnsanlar ‘Ret etsin yeter, biz hukukta hakkımızı arayalım’ noktasına geldiler. Komisyon bir an önce lağvedilmelidir.
Gazete Duvar