FETÖ yöneticiliği ve casusluk suçlamalarıyla tutuklu yargılanan eski Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubu Enver Altaylı, Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı.
Aynı dosyada FETÖ üyeliği ve casusluk suçlamasıyla tutuklu bulunan eski MİT mensubu Mehmet Barıner'in de hazır bulunduğu duruşmada, iki sanık son savunmalarını yaptı.
Barıner: Hakkımdaki soruşturma cumhurbaşkanı iznine bağlı ama bu izin yok
Mahkeme heyeti ilk sözü eski MİT mensubu Mehmet Barıner'e verdi.
Barıner savunmasında, soruşturmanın hukuka aykırı delillerle başlatıldığını ifade etti.
Eski bir MİT mensubu olduğu için, hakkında cumhurbaşkanından izin alınarak soruşturma yapılabileceğini ifade eden Barıner, bu şartın yerine getirilmediğine değindi.
18 gün gözaltında kaldığını da söyleyen Barıner, bu sürecin de kanunsuz olduğuna değinirken, tutuklanmasına MİT'ten gelen bir bilgi notunun sebep olduğunu, istihbarat notlarının tutuklama nedeni yapılamayacağını savundu.
"Halkbank davasına tanık olarak katılmam mümkün değil"
Barıner, Enver Altaylı tarafından Halkbank davasında tanık yapılmak üzere ABD'ye kaçırılacağı iddiasına yönelik şunları söyledi:
"MİT'te çalıştığım dönemde Reza Zarrab, Halkbank, İran ambargosu gibi konularda hiçbir çalışmam veya edindiğim bilgi mevcut değildir. ABD'deki davada tanık olarak katılmam mümkün değil. Böyle bir olay gerçekleşmediği için, suç unsuru oluşturmadı."
"Hakkımda ifade veren tanıklara işkence yapıldı"
Hakkındaki FETÖ üyeliği suçlamasının, tanık beyanlarına dayandırıldığını, bu tanık beyanlarının ise işkence ve kötü muamele altında alındığını iddia eden Barıner, FETÖ üyeliği nedeniyle hakkında daha önce yürütülen bir soruşturmada 'Kovuşturmaya yer yok kararı'nın verildiğini ifade etti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Altaylı: Yaşım 80'e yaklaştı, yanıma damadımı verin
Barıner'in ardından, Enver Altaylı son savunmasını yaptı. Yaşının 80'e yaklaştığını ve tek kişilik bir hücrede kaldığını ve kişisel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını ifade ederek savunmasına başlayan Altaylı, tutuklu yargılanan damadının kendisiyle aynı koğuşa verilmesini talep etti.
"Bu ülkenin merhamete ve yeniden bir başlangıca ihtiyacı var"
"Bu ülkenin merhamete ve yeniden bir başlangıca ihtiyacı vardır" diyerek savunmasına devam eden Altaylı, şunları söyledi:
"Henüz yazılmamış ama yazılmakta olan, henüz yayınlanmamış ama gelecekte bir gün mutlaka yayınlanacak olan 'Enver'in Hücre Günlüğü' kitabından birkaç sayfa okumak istiyorum. Terör örgütü üyesi olmamakla birlikte yardım ve yataklık suçlamasıyla tutuklandım. Sonra üyelik ve casusluk suçlamaları ortaya atıldı. Bir gece yarısı koğuştan çıkarıldım, araca bindirildim. O gün koyulduğum hücrede tam 4 yıldır tek başıma yaşıyorum. Yan hücrelerim bile boş. Radyo yok, televizyon yok. Sessizlik var. Müthiş bir işkence. Almanya'daki Baader Meinhof üyeleri, cezaevinde koşulları iyi olmasına rağmen intihar etmiştir. Sebebi, sessizliktir."
"Yargıtay'ın hiçbir kriterini karşılamıyorum"
Cezaevi sürecini 'arınma' olarak niteleyen Altaylı, casusluk ve FETÖ yöneticiliğinden mahkum edilmesinin hukuka vurulmuş bir darbe olacağını ifade ederek, "Casuslukla ilgili bir tek delil yoktur. Örgüt yöneticisi olduğumu gösteren tek bir delil yoktur. Yargıtay'ın kriterlerinden hiçbirini karşılamıyorum" dedi.
"Bu delil benim Türk casusu olduğumu gösterir"
Dava dosyasında yer alan Rus istihbaratının Türkiye'ye yönelik planlarının kendisine ait telefonda çıkması nedeniyle casuslukla suçlandığını söyleyen Altaylı, o belgeyi Hakan Fidan, İbrahim Kalın, Tuğrul Türkeş ve Feridun Bilgin aracılığıyla Ahmet Davutoğlu'na ilettiği belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Rus istihbaratıyla ilgili belge casusluk suçlamasının delili olarak gösteriliyor. Telefonumdan çıkan Rus istihbarat belgesi, benim Türk casusu, beni bununla suçlayan savcının da Rus savcısı olduğunu gösterir."
"Gülen'in iadesi için Flynn'e mektup yazdım"
Telefonundan çıkan ABD'nin eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn'a yazdığı mektupla ilgili de konuşan Altaylı, bu mektupta Fetullah Gülen'in Türkiye'ye getirilmesinin öneminden bahsettiğini belirtti.
Altaylı, "Flynn'la mektuplaştım ve ben Fetullah Gülen'in iade edilmesi için çalışmalar yaptım. Flynn, Gülen hakkında olumsuz konuşma yaptı. Benim çalışmamı duyan iki bakan atlayıp ABD'ye gitti. Adamın oğluna 500 bin dolar yatırmışlar. Adamı bitirdik. Ben bir kuruş vermeden onu ikna etmiştim" diye konuştu.
"Ailenize, milletinize ihanet etmeyin"
Altaylı sözlerini, "Sayın başkan ve üyeler, ailenize, çocuklarınıza, milletinize ihanet etmeyin" diyerek sonlandırdı.
Altaylı ve Barıner'in son sözlerinin ardından mahkeme, bir sonraki duruşmada kararını açıklayacağını belirtti.
Davanın karar duruşması, 8 Kasım'da Ankara Adliyesi'nde görülecek.
© The Independentturkish