Celalettin Can: Ahmet Hocam. Uzunca bir süredir sizinle ekolojik Kriz bütünlüğü içinde iklim krizini konuşuyoruz. Giderek İklim Suçları Mahkemesi düşüncesine vardık. İçinde bilebildiğim dört tane uluslararası mahkeme var. Birincisi Uluslararası Adalet Divanı. Bu Birleşmiş Milletler'in yargı organıdır. İkincisi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'dir. Bu da Avrupa Konseyi'nin bir yargı organıdır. Dolayısıyla bu iki mahkeme kuvvetli uluslararası dayanaklara sahip. Üçüncüsü Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'dir. Kuruluşuna Bertrand Russell öncülük ettiğinden kısaca Russell Mahkemesi olarak da bilinir. Bu mahkemenin ilk ikisi gibi kuvvetli uluslararası dayanakları yoktu. Buna rağmen epey ilgi gördü. ABD'nin Vietnam'da işlediği savaş suçlarını araştırmak ve duyurmak amacıyla kurulmuştu. Dördüncüsü de Irak Dünya Mahkemesi'dir. Bu da ABD'nin 2003'te Irak'ı işgal etmesi üzerine kurulan bir mahkemedir. Şimdi İklim Suçları Mahkemesi'ni konuşuyoruz ve bu düşünce senin önerin olarak ortaya çıktı. Neden İklim Suçları Mahkemesi Hocam?
Prof. Dr. Ahmet Muhtar Çakmak: Ben bir Dünya İklim Suçları Mahkemesi'nin kurulmasının ekolojik krizle mücadeleye katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Bu mahkeme, bence, bu konudaki önde gelen bilim insanlarından oluşmalıdır. Gerisini o bilim insanları bilir. Bununla birlikte bir iki şey söylemeye çalışacağım. Sanırım bu biraz kervan yolda düzülür tarzında bir süreç olur. Yani bu mahkemeye seçilecek bilim insanları referans alacakları metinleri de kendileri hazırlayacaktır. Mesela IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) tarafından geçenlerde yayınlanan raporu mu esas alırlar, o rapordan hareketle yeni bir iklim değişikliği hedefleri mi tespit ederler veya Kasım ayında Glasgow'da toplanacak olan konferansın sonuçlarını da gözeterek mi referans metinlerini hazırlarlar, bunlar onların kendilerinin verecekleri kararlardır. Bu metinleri oluşturduktan sonra hükümetleri o metinlerdeki hedeflere uyup uymadıkları üzerinden yargılayacak olanlar da kendileridir. Kervan yolda düzülecek derken böyle bir süreci kastediyorum.
- Anlaşılan bu mahkeme yargılayacak ama yaptırım gücü de olacak mı?
Evet, bu mahkeme hükümetleri yargılayacaktır ama bir yaptırım gücü tabii yoktur. Mahkeme ne kadar prestijli olursa alacağı kararlar da o ölçüde etkili olacaktır, dünya kamuoyunu bilinçlendirebilmesi ve etkileyebilmesi anlamında.
Mahkeme iklim değişikliği konusunda çalışan örgütlerin faaliyetlerinden de yararlanabilir. Mesela Global Witness'in ve Climate Action Tracker'ın çalışmalarından yararlanabilir, hatta aralarında bazı iş birlikleri de söz konusu olabilir. Sağlıklı bir çevrenin bir insan hakkı olduğu noktasından hareketle insan hakları örgütleri ve bu arada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile de ortak çalışmalar yürütebilir.
Tabi bu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin tutumuna bağlıdır ve bu tutum da belirli bir ölçüde de olsa iklim mahkemesinin güvenilirliğine bağlıdır. Dünyanın konusunda önde gelen bilim insanlarından oluşacak bir iklim mahkemesinin bu güvenilirliği sağlaması bence hiç de zor olmayacaktır.
- Mahkemenin kuruluş zamanlaması...
Bu mahkemenin Kasım ayında İskoçya'nın başkenti Glasgow'da yapılacak olan uluslararası konferansın hemen ardından kurulması bana daha uygun gibi geliyor. Şu nedenle: Son dönemde iki önemli gelişme yaşadık.
Bunlardan birincisi özellikle geçtiğimiz yaz artan yangınlar ve sellerdi. Bu bilim insanlarının yıllardır yaptıkları uyarıların ne kadar doğru olduğunu gösterdi. İkinci önemli gelişme ise IPCC tarafından hazırlatılan çalışmanın ilk kısmının yayınlanması oldu. Şimdiye kadar yapılan en kapsamlı çalışma olarak gösterilen bu raporda bilim insanları durumun sanılandan daha vahim olduğunu gösterdiler.
Şimdi, bu iki gelişme dünyayı yönetenlerin Paris Konferansı'nda ortaya konulmuş olan hedeflerin Glasgow'da revize edilmesini sağlamaya yetecek mi, onu Kasım ayında göreceğiz.
İşte bunun ışığında önerdiğim mahkemeyi oluşturacak olan bilim insanları belki de yeni hedefler ve yeni bir takvim oluşturacaklar ve bunlar mahkemenin yargı esaslarını oluşturacak...
- İklim mahkemesi üyelerinin kimler tarafından ve nasıl seçileceği konusu var.
Burada sorun ekolojik krize en fazla neden olan ülkelerin, yani en fazla kirletenlerin büyük ülkeler olmasıdır. Böyle bir mahkemenin alacağı kararların kendileri açısından pek hoş olmayacağını bu büyük ülkeler hemen fark edeceklerdir.
Dolayısıyla, böyle bir mahkeme, mesela Birleşmiş Milletler 'in bir organı olamaz. Çünkü çoğunluktaki ülkeler bu mahkemenin bir BM organı olarak kurulmasını destekleseler bile, büyük ülkeler bunu engeller.
Bu durumda böyle bir mahkemenin kuruluşu konusunda güçlü bir inisiyatif ortaya çıkabilir mi? Eğer bu iyi bir fikirse, ekolojik krizle mücadeleye katkı sağlayabilecekse, o zaman böyle güçlü bir inisiyatifin bir şekilde doğacağı kanısındayım.
- Mahkemenin etki gücü nasıl olacak?
Mahkemenin etki gücü hakkında şimdiden bir şey söyleyemem, bunu yaşayıp göreceğiz.
- İsim…
Mahkemenin adının ne olacağı da önemli bir konu ve güzel bir isim tabii ki bulunacaktır. Benim aklıma Uluslararası İklim Suçları Mahkemesi ya da Ekolojik Adalet Mahkemesi isimleri geliyor.
Gerçi Ekolojik Adalet Mahkemesi güney ülkelerindeki Ekolojik Adalet akımını çağrıştırıyor, sanki onun bir organı olduğu izlenimini uyandırabilir. Dediğim gibi, iklim mahkemesi oluşturulması teklifim uygun görülür ve benimsenirse buna yakışır bir isim de bulunacaktır.
- Teşekkürler Ahmet Hocam…
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish