Kabil: Türkiye'nin uzun ve ince yolu

Prof. Dr. Bilal Sambur Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Afganistan, Büyük İskender'in Asya seferinden beri süper güçlerin mezarlığı olarak bilinmektedir.

1881 yılında Büyük Britanya İmparatorluğu Afganistan'dan çıkmak zorunda kalmıştır. 1979 yılında Afganistan'ı işgal eden Sovyetler Birliği (SSCB), 1988 yılında ülkeyi terk etmiştir.

2021 yılında Amerika ve NATO, güçlerini Afganistan'dan çekmektedir. Yirmi yıldan sonra gerçekleşen Amerika çekilmesi, hezimet olarak nitelendirilmektedir.

Amerika'nın ve NATO'nun çekilmesinden itibaren Afganistan'ın yüzde yetmişine yakınını kontrolünde tutan Taliban, bütün ülkede hakimiyetini sağlamak için geniş çaplı askeri harekata geçmiştir ve otuzdan fazla yerleşim yerini ele geçirmiştir.  

İran, Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan sınırlarını kontrol altına alan Taliban güçlerinden kaçan Kabil hükümetine bağlı askerler komşu ülkelere kaçmaktadırlar. 


Amerika ve NATO'nun çekilmesinden sonra Afganistan'da ciddi bir iç savaş tehlikesi gündeme gelmiştir. Bugün Afganistan'da hiçbir yer güvenli değildir.

11 Eylül'e kadar Amerika'nın askerlerini çekme sürecini tamamlamasını, herkes büyük bir korku ve endişe içerisinde beklemektedir.

Binlerce kişi, komşu ülkelere kaçmak için yollara düşmüş durumdadır. Afganistan'dan dışarıya kitlesel göç dalgalarının gerçekleşeceği, güçlü bir ihtimaldir.

11 Eylül'e kadar askerlerini çekmeyi planlayan Amerika'nın 12 Eylül sonrası için bir planı bulunmamaktadır. Amerika'nın çekilmesi Afganistan için kaos, çatışma ve savaş anlamına gelmektedir.


Kabil hükümeti (Afganistan İslam Cumhuriyeti) ve Taliban (Afganistan İslam Emirliği) arasında büyük bir hakimiyet mücadelesi sürmektedir.

Amerika, Kabil hükümetine desteğinin devam edeceğini ilan etmiştir. İlan edilen Amerika desteği, Kabil hükümetinin Taliban güçleri karşısında varlığını korumasını garanti etmemektedir.

Amerika'nın çekilmesinden sonra Afganistan'da muhatap alınacak gerçek gücün Taliban olacağına şüphe yoktur.


Türkiye, NATO güçlerinin çekilmesinden sonra Kabil'deki Hamid Karzai Havalimanı'nın güvenliğini sağlama görevini üstleneceğini uzun süreden beri ifade etmektedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu talebini 14 Haziran'da Brüksel'de görüştüğü Amerika Başkanı Biden'a iletmiştir.

Amerika yönetimi, Türkiye'nin Hamid Karzai Havaalanı'nın güvenliğini üstlenme konusundaki talebine olumlu yaklaşmaktadır.

Türkiye, Kabil havaalanının güvenliğini üstlenmesi karşılığında Amerika'dan siyasi, finansal, istihbari ve lojistik destek istemektedir.


Türkiye'nin Kabil Havaalanı'nın güvenliğini üstlenme girişimine, Taliban çok sert bir şekilde karşı çıkmaktadır.

Taliban sözcüleri, Türkiye dahil bütün NATO güçlerinin Afganistan'dan çekilmesi gerektiğini ifade etmekte ve Türkiye'nin Kabil'de asker bırakması durumunda bunu kabul etmeyeceklerini söylemektedirler.  

Başka bir ifade ile Taliban, Türkiye'nin ülkede asker bulundurması durumunda düşman muamelesi göreceği şeklinde tehditlerde bulunmaktadır.  

Taliban, açık bir şekilde Türkiye'nin Afganistan'daki askeri varlığına hayır demektedir. Taliban'ın karşı çıkması yüzünden İstanbul'da yapılması planlanan uluslararası toplantının gerçekleşmediğini ayrıca belirtelim.

Kabil Havaalanı'nın güvenliğinin sağlanması meselesi, Türkiye ve Taliban'ı karşı karşıya getirmiştir.


Türkiye, Afganistan'la olan tarihsel, dinsel ve duygusal bağlarına çok güvenmektedir.

Bu olumlu bağlar sayesinde Türkiye, Afganistan'da diğer NATO ülkelerinden farklı olarak düşman muamelesi görmeyeceğini, Afganlıların Türkiye'den gelen askerleri coşkuyla karşılayacağını hesaplamaktadır.

Bugünkü Afganistan'ın dünün Afganistan'ı olmadığı gerçeğini unutmamak lazımdır. Emanullah Han'ın Afganistan'ı ile Taliban'ın Afganistan'ı aynı ülke anlamına gelmemektedir.


Afganistan'da tek başına bulunmayacağının altını çizen Türkiye, Pakistan ve Macaristan ile ortak bir şekilde Kabil görevini üstlenme planları yapmaktadır.

Afganista'da Pakistan'ın çok olumsuz bir imajı bulunmakta, halk Taliban dahil ülkenin başına gelen bütün kötülüklerden Pakistan'ı sorumlu tutmaktadır.

Türkiye-Pakistan ittifakının Afganlıların gözünde pozitif bir karşılığı bulunmamaktadır. Türkiye, tehlikelerle dolu Afganistan coğrafyasına tehlikeli ilişkilerle askeri görevler üstlenme şeklinde bir kararlılık ortaya koymaktadır.


Türkiye, NATO şemsiyesi altında Afganistan'da yirmi yıldır asker bulundurmaktadır. Şu anda da Türkiye'nin Afganistan'da 500 askeri vardır.

Türkiye'nin Afganistan'da bulundurduğu askeri birlikleri, şimdiye kadar insani yardım alanlarında faaliyet göstermişlerdir.

Şimdiye kadar Türk askeri birlikleri, Taliban'ın hiçbir saldırısına maruz kalmamışlardır. Havaalanının güvenliğini üstlenmek isteyen Türkiye, bu defa Kabil'e muharip kuvvet gönderecektir.

Karzai Havaalanı'nın güvenliğini sağlamanın yolu, bütün Kabil'in güvenliğini sağlamaktan geçtiğinin altını çizmek lazımdır.

Havaalanı güvenliğinin sağlanması zor, kompleks ve riskli bir iştir. Taliban, Kabil'in ve havaalanının güvenliğini sağlamak için gönderilecek Türk askerlerine işgalci ve düşman olarak göreceklerini ve onlara karşı mücadele edeceklerini söylemektedir.  

Türkiye'ye Afganistan'da jandarmalık görevi verildiği şeklinde bir algının oluşması halinde Afganlılar arasında Türkiye'ye duyulan sempatinin antipatiye, hatta düşmanlığa evrilme riski bulunmaktadır. 


Türkiye, Kabil Havaalanı'nın ve başkentin güvenliğini sağlama görevini Pakistan ve Macaristan ile birlikte üstlenmeyi istemektedir.

Macaristan NATO üyesi olmasına rağmen Pakistan NATO üyesi değildir. Pakistan'ın Çin'le stratejik ortaklık düzeyinde ilişkileri mevcuttur.

Sovyetler Birliği işgali yıllarından beri Çin, Afganlı gruplara yardım etmiş ve Taliban'la yakın ilişkilere sahiptir.

Taliban, Türkistan İslam Partisi'nin faaliyetlerine izin vermeyeceğini söyleyerek Çin'le yakın ilişkiler kurmaya çalışmaktadır.

Havaalanı ve Kabil'in güvenliğini sağlama görevi verildiği takdirde Türkiye, Çin ve Pakistan'la birlikte Afganistan'da ortak hareket edecektir.

Afganistan görevi, Türkiye'nin Çin'le ilişkilerinin derinleşmesini sağlayan yeni bir faktör olma işlevi görebilir.

Kabil Havaalanı'nın güvenliğini sağlama görevi verildiği takdirde Türkiye'nin Amerika'dan ve Batı'dan uzaklaşması ve Çin'e yakınlaşması şeklinde bir olasılıktan söz edebiliriz.


Kabil Havaalanı'nıngüvenliğini sağlama görevine talip olan Türkiye, yeni Amerika yönetimiyle yakın ilişkiler kurmayı istemektedir.

Kabil'in ve havaalanının güvenliğini sağlama görevine talip olmak suretiyle Türkiye, Amerika ve NATO'yla yaşadığı gerilimi düşürmüştür.

Türkiye, Afganistan görevini Amerika'ya karşı bir pazarlık kozu olarak kullanabilir.

Wall Street Journal gazetesinin yazdığına göre Türkiye, Afganistan görevi karşılığında Amerika'dan S-400 hava savunma sistemini elinde tutmasına ve kullanmasına imkan tanıyan bir antlaşmanın yapılmasını Amerika'dan istemiştir.

Kapalı kapılar ardında Türkiye ve Amerika'nın birbirlerinden ne istediklerini bilmek mümkün değildir. Ancak her iki taraf, Afganistan üzerinden birbirlerinden olabildiğince taviz koparmaya çalışacaklardır.


Taliban'ın Türkiye'nin askeri varlığına hayır demesi, Afganistan'da Türkiye'yi tehlikeli bir sürecin beklediğinin habercisidir.

Türkiye'nin yapacağı askeri görev konusunda ikna edilmeyen Taliban'ın çekilme sonrası süreçte Türkiye-Pakistan ittifakına destek verip vermeyeceği kesin değildir.

Pakistan'ın Taliban üzerindeki etkisi, riskleri ortadan kaldırmamaktadır. Havaalanı ve Kabil'in güvenliğini sağlama görevini üstlenmeye talip olan Türkiye'nin Taliban ve Kabil hükümetini birlikte ikna etmesi ve desteklerini alması gerekmektedir.

NATO ve Amerika'nın lojistik, siyasal ve ekonomik desteği, tek başına Afganistan görevini Türkiye için güvenli kılmaya yetmemektedir.

Kabil Havaalanı'nın güvenliğini üstlenme görevine talip olan Türkiye'nin önünde risklerle dolu uzun ve ince bir yol bulunmaktadır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU