27 Mayıs, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk askeri darbesi. 10 yıllık Demokrat Parti iktidarının sonunu getiren, Başbakan Adnan Menderes, Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'nun idamıyla sonuçlanan darbe şimdi toplumun birçok kesimi tarafından kötü hatıralarla birlikte anılıyor.
Milli Birlik Komitesi (MBK) adına darbe bildirisini okuyan Albay Alparslan Türkeş'in sözlerini duyanlar, Türkiye'nin artık eskisi gibi olmayacağını anlamışlardı. Sokağa çıkma yasağı biter bitmez ise birçok kişi postanelere akın ederek darbeyi destekleyen telgraflar çekmeye başladı.
Genelkurmay karargahına binlerce tebrik telgrafı gönderiliyordu. Telgrafın başındaki askerler, darbeyi alkışlayan ve ordunun yönetimi ele geçirmesine sevinenlerin gönderdiği mesajlara yetişmekte zorlanmaya başladı.
Tebrik telgrafı yağdı
Gönderilen telgrafların bir kısmında şunlar yazıyordu:
Büyük Türk milletinin bu mesut gününde yüksek şahsınızda kahraman Türk ordusunu selamlar hürmetle ellerinizden öperim… Kemal Atamer
Hayırlı muvaffakiyetler dilerim… Operatör Doktor Hacı Kifer
Türk milletinin selameti için yapmış olduğunuz başarılarınızı candan tebrik ederiz. Türk ordusuna sağlıklar dileriz… Gaziantep Kasaplar
Atatürk inkılaplarını kurtaracak modern demokrasimizin gelişmesi gayesiyle giriştiğiniz mücadelede bütün öğretmen arkadaşlarla güvenle izinizdeyiz. Ünal Çolakoğlu Ortaokul Müdürü
Kötü niyetli politikacıların zulmünden biz Türk milletini kurtardığınız için sizi ve Türk ordusunu tebrik eder, sonsuz şükranlarımızı arz ederiz. Yaşasın Türk ordusu, var olsun… Cezaevi Mahkumları namına Abdullah Elmas, Tekirdağ.
Vatan ve millet uğruna girişmiş olduğunuz mücadeleden dolayı şerefli Türk ordusunun komutanlarını candan tebrik ederiz. Bizlerinde saflarınızda beraber olduğumuzu saygılarımızla arz ederiz. Osman Elagöz
Başarılan milli inkılabı şahsınızda tebrik eder hürmetle ellerinizden öperim… Kemal Özkan
Gazanız mutlu, zaferiniz kutlu olsun. İzinizdeyiz. Ellerinizden öperim. Sabri Nizamoğlu
Zulüm devrinin zindanlara çürütmek için attırdığı Türk basın mensupları arkadaşlarımızı hürriyete kavuşturmanın sonsuz sevinci içindeyiz. Size ve ordumuza güveniyoruz. Sağ olun. İnkılap gazetesi sahibi Ahmet Doğan, Mücadele gazetesi sahibi Necmettin Şenay.
Tarih şaha kalkıyor. Tarih sizi alkışlıyor. Ellerinizden öperim. İlhami Gürbüz.
Yıllardan beri çektiğimiz ızdırapları bir anda unuttuk. Kahraman ordunun bize bahşettiği bu büyük nimetin muhafazası için açtığınız yolda yürüyeceğiz. Tüccar Lütfü Top.
Hürriyet sönmeyen meşalesi. Tuttuğun yolda yalnız değilsin. Milletçe izindeyiz. Yaşasın ordu, yaşasın Türk milleti, sen de çok yaşa Gürsel Baba.
Darbeye karşı cesaret ise Balıkesir'den gelmişti.
Köylü Ramazan Tavşanlı karşı çıktı
Balıkesir'in Sop Köyü'nden Ramazan Tavşanlı, darbenin lideri Cemal Gürsel'e bir mektup yazarak itirazlarını dile getiriyordu.
Mektubunda, ''Herhangi bir şahıs bu inkılap aleyhinde tek bir kelime sarf etse, fırsatçı simsarlar tarafından türlü uydurmalar da katarak en yakın zabıtaya haber verip, hiç sorgusuz, sualsiz derhal hapislere atılmaktadır. Bunlar doğru mudur'' diye soran Tavşanlı şöyle devam etti:
DP'nin yapmış olduğu suçlar CHP'lilerde yok mudur? CHP iktidarda iken yapmış oldukları suçları açıklandığı takdirde Milli İnkılap Hükümeti tarafından ele alınacak mıdır? Bugün gazetelerde sabık Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın Yüce Divan'a sevk edildiği yazmaktadır. Acaba eski CHP iktidarda iken bu divana sevk edilecek hiçbir şahıs yok mudur? Kanaatimce onların suçu bunlarınkinden daha çok olması gerekir.
Sayın başkan ben çok yerleri gezdim, dolaştım. Yapılan şu inkılap halk arasında hiçbir surette iyi karşılanmamaktadır. Yalnız yapılan büyük iş kendi evlatlarımız tarafından deruhte edildiğinden milletin karşı koymadığını, kardeş kavgası dökmek istemedikleri için yapılmadığını söylüyorlar. Hatta bazı ordu subayları da aynı kanaattedir.
Diyanet: İnkılabın büyük manasını ayet ve hadislerle anlatın
Ama köylü Ramazan Tavşanlı'nın gösterdiği cesareti Diyanet İşleri Başkanlığı gösteremedi.
Başkanlığın Yazı İşleri ve Evrak Müdürlüğü'nden müftülüklere gönderilen bir yazıda, ''27 Mayıs İnkılabı'nın taşıdığı büyük mananın, halka ve köylüye kafi derecede açık bir ifade ile, vaizlerimizin vaazlarında, hatiplerimizin hutbelerinde ayet ve hadislere istinaden anlatılması'' isteniyordu.
Yine başka bir yazıda ise şu ifadeler yer almıştı:
27 Mayıs'ta Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından, millet ve memleket hayrına olarak yapılan hürriyet ve inkılap hareketini hazmedemeyen ve hasis menfaatlerini dedikodularla ve menfi propagandalarla milli birlik ve dirliğimizi bozmakta arayan bazı sinsi unsurların bulunabileceği göz önünde tutularak halkımızı ikaz ve irşat edilmesi hususunda reisliğimize de mühim vazifeler tereddüp etmektedir.
Bugün, yurdumuzun en ücra köşelerine kadar idareyi fiilen ele alıp milli menfaatlerimizi korumak için var kuvvetiyle çalışan hükümetimize destek olmanın dini bir vecibe teşkil ettiğini, aksine hareket eylemenin dünyada ve ahirette mesuliyet ve hüsranı mucip olacağını vaizlerimizin vaazlarında, hatiplerimizin hutbelerinde ayet ve hadislere istinaden halkımıza duyurmanın temini ve neticeden bilgi verilmesini ehemmiyetle rica ederim.
''Darbeyi destekledim, iş istiyorum''
Darbeden 3 yıl sonra dahi 27 Mayıs darbesinin ortamından yararlanmak isteyenler vardı. Cemal Yaşar, Başbakan İsmet İnönü'nün özel kalem müdürüne bir mektup yazdı. Mektupta "27 Mayıs ihtilalinin getirdiği fikirleri iç politikada temel görüş ve inanış konusu kabul etmekteyim" diyen Yaşar, "27 Mayıs ilkeleri için gösterilen hassasiyet, ihtilalin teminatı olmaya devam etmektedir" ifadelerini kullanıyordu.
Darbenin başarıya ulaşması için büyük gayret gösterdiğini de yazan Yaşar şunları mektubuna şunları ekledi: Hareketlerimde ve çalışmalarımda çoğu vatandaş gibi memleket sevgisinden doğan açık yüreklilikle huzurunuzda bulunuyorum. Yaşama şartlarıma düzen, hizmet duygularıma istikamet verecek, şahsiyetimle mütenasip bir iş ve vazife arzusundayım. Gereğini, yüksek takdir ve lütuflarından beklerim."
Mektup hemen işleme kondu ve Cemal Yaşar araştırılmaya başlandı. Soruşturmayı İçişleri Bakanlığı yürüttü. Bakanlıktan Başbakanlığa gönderilen yazıda, 27 Mayıs'ı desteklediği için iş isteyen Cemal Yaşar'ın "insanları birbirine düşürücü bir ruhta olduğu", "ciddi ve ağırbaşlı olmadığı", "kendisine itimat edilmediği" ve "bu hallerinin gayri kabili ıslah bulunmadığı" belirtiliyordu.
© The Independentturkish