Kadrajdakiler: Zarafetiyle meydan okuyan bir oyuncu; Nesrin Cavadzade

Mehmet Erduğan Independent Türkçe için yazdı

"Türk sinemasının yetenekli isimlerinden Nesrin Cavadzade, kariyerini her projesinde ilgiyle, merakla ve severek takip ettiğim bir oyuncu.

Genç yaşında sinema dünyasına hızlı bir giriş yaptı, her çalışmasında çıtasını yükselterek başarılarına başarı kattı, rol aldığı filmlerdeki performanslarıyla birçok festivalden ödül aldı.
 


İstanbul gibi bir yerde bile insanların istediği gibi giyinemediğini düşünen Nesrin Cavadzade, buna direndiğini göstermek istercesine her zaman şık ve cesur bir giyim tarzını benimsedi, ama o üzerine geçirdiği basit bir kot ve tişörtle bile dikkatleri üzerine çekecek kadar göz alıcı; ona baktığınızda sinemayla devleşerek adını altın harflerle tarihe kazıyan; Ava Gardner, Brigitte Bardot, Elizabeth Taylor, Penélope Cruz, Sophia Loren ve Marilyn Monroe gibi yıldızların sihrine ve havasına doğuştan sahip olan biri.
 

 

Zarafetiyle meydan okuyan bir oyuncu; Nesrin Cavadzade

Bilim insanı Mirmemmed Cavadzade'nin torunu olan, 1982 yılında Bakü'de doğan, çocukluğunu orada geçiren ve on bir yaşına geldiğinde ise annesiyle birlikte yeni bir hayata başlamak üzere Türkiye'ye gelen Nesrin Cavadzade; hayat hikayesi, kariyerindeki mücadelesi, cesareti ve ayrıksı halleriyle gerçekten çok özel biridir ve sinemaseverler için artık bir fetişe dönüşmüş Türk sinemasının en nevi şahsına münhasır oyuncuların başında gelir.
 


Bakü'de öğrenimine devam ettiği ilkokul yıllarında Lenin'den bahsetmeyen bir kompozisyonun asla geçer not alamadığı, ülkenin her yerinde tek tip okul kıyafetlerinin ve Lenin rozetlerinin hüküm sürdüğü bir Bakü'den İstanbul'a uzanan çocukluk anılarında kültürlerarası bir şokun izleri vardır.
 


Annesi ile babasının boşanmasıyla birlikte onun, annesi ile Azerbeycan'dan Türkiye'ye gelmesi tam da Sovyetler'in çöktüğü evreye, savaşın da patlak verdiği döneme denk geliyor ve bu köklü değişim Nesrin için zorlukları da beraberinde getiriyor.
 


Bir Azeri kızı olmasına rağmen resmi dili Rusça olan Sovyetler Birliği'nin üyesi Azerbeycan'da büyüyen Nesrin, hala kendisine sorulduğunda ana dilinin Rusça olduğunu söylüyor ve zaten ailesi de üç kuşaktır hayatlarını Rusça konuşarak sürdürdüğü için Nesrin, Datça'da yaşayan annesiyle de hala Rusça konuşuyor.

Ekonomist olan babasını saymazsak; dedesi cerrah, babaannesi askeri hemşire, tamamen asimile olmuş bir Azeri olan anneannesi başhekim ve annesi de çocuk doktoru olan Nesrin Cavadzade, mesleki olarak tıp kökenli bir aile içinde ortalamanın biraz üzerinde imkanlara sahipken Ermenistan'la olan savaşı birebir yaşamasa da kötüye giden gidişat onların da hayatında bir şeylerin değişmesine sebep oluyor.
 


Daha iyi bir gelecek

Bu yüzden tam bavul ticaretinin yaygınlaştığı ve Rus kadınlarının başka türlü algılanmaya başladığı 90'lı yılların başında daha iyi bir gelecek için Türkiye'ye göç ettiklerinde, o sıralar dış ticaret bakanı olan eniştesi annesiyle birlikte Nesrin'e burada bir hayat kurmalarına yardımcı olur.

Nesrin bu uyum sürecinin başlarında çevresindekilere ana dilinin Rusça olduğunu söylediğinde "nataşa" damgası yiyince her günü gözyaşları içinde geçen bir üç yıl geçirir.
 


Hiç Türkçe bilmediği için Bakü'de yarım bıraktığı öğrenimini Cent Koleji'nde yeniden tekrar etmek zorunda kalır.

Ama göçmen psikolojisi içinde yaşadığı bu yıllar onu diğer taraftan hırslandırır; böylelikle, on bir yaşına kadar başka bir rejimde büyüyüp, başka bir dilde yaşayıp sonrasında birden bire bambaşka bir kültürün hakim olduğu, başka bir dilin konuşulduğu bu yerde göçmen olduğunu herkese unutturmaya kararlı bir motivasyonla çalışmalarına ağırlık verir.
 


Ortaokula Şişli'deki Özel Bilgi Lisesi'nde devam eder ve burada okurken okulun Tiyatro Kolu'na katılır ve o sene sahnelenen "Türkmen Düğünü" adlı oyunda rol almaya hak kazanır; oyun Şişli'deki Tiyatro Kare'de sahnelenir.

Sonrasında (eski adıyla) Şişli Terakki Lisesi'ndeki öğrenimini birincilikle bitirir, Rusça, İngilizce ve Fransızca'nın yanı sıra Türkçe'yi de en az Türkler kadar iyi konuşabilmek için verdiği mücadele nihayetinde sonuçlarını gösterir.

Lisenin tiyatro kulübündeki hocası Cüneyt Yalaz, Nesrin'in hayatında yeni bir kapı açar; hocasının sıra dışı hali ve eğitim tarzı ilerleyen süreçte Nesrin'in oyuncu olma yolunda bir karar vermesini sağlar.
 


Bu amaçla iki yıl boyunca Şahika Tekand'dan ders alır, ancak daha sonra klasik bir tiyatro eğitimi tedrisatından geçmek istemediğini anlar.

Bunun üzerine Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin yetenek sınavlarına girip sinema ve televizyon bölümünü kazanır, ona 'hareketli resim' okumasını tavsiye eden arkadaşıyla aynı sınıfta okur.

Marmara Üniversitesi'nde okurken beş kısa film ve bir belgesel çeker, iki uzun metraj senaryo yazar; bu senaryolara Kültür Bakanlığı'ndan destek çıkmayınca bu yöndeki hevesini askıya alır.
 


Bu arada Berlinale Talent Campus'a bir kısa filmiyle gider, orada bulunduğu süre zarfında çeşitli workshoplara katılır.

Bu süreçte yönetmenliğin çok başka bir meziyet ve yeti gerektirdiğini öğrenen Nesrin, üniversitede bu yönde eğitim almışsa da bu konuda kendisini tam olarak hazır hissedinceye kadar yönetmen koltuğuna oturma konusunda beklemeye karar verir.

Yönetmenlik eğitimi aldıysa da kamera arkası ve işin mutfağında yer almaktansa oyunculukta karar kılar, böylece mezun olur olmaz oyuncu seçmelerine gitmeye başlar.


Koza

Kendi kozasından çıkarak profesyonel anlamda televizyon dünyasına adım atması; 2007'de Gaziantep'te çekilen ve kendisinin de başrolünü üstlenerek "üzüm gözlü bir kız" olarak tarif edilen Suna adlı karaktere hayat verdiği Yersiz Yurtsuz adlı diziyle olur.

Hemen sonra aynı zamanda dizinin de yönetmeni olan Cemal Şan'ın ünlü Aşk Üçlemesi'nin ikinci filmi olan Dilber'in Sekiz Günü adlı filmin başrolünde yer alır.

Bu filmdeki rolüyle Erzurum, Bursa ve Ankara Film Festivalleri'nde "En İyi Kadın Oyuncu" ödüllerine layık görülen Nesrin Cavadzade, yönetmenliğini Cemal Şan'ın yaptığı Acı adlı filmde sergilediği performansı eleştirmenler tarafından yine övgüyle karşılanır.

Sinema dışında "Samanyolu", "Al Yazmalım" ve Ağır Roman adlı eserin televizyon uyarlaması olan "Ağır Roman Yeni Dünya" gibi televizyon projelerinde de yer alan ama daha çok sinema oyunculuğuyla anılmak istediği için kariyeri sinemadaki başarılarıyla öne çıkan Nesrin Cavadzade, günümüze kadar gelen süreçte yer aldığı projelerdeki rolleri ve katkılarıyla sinemadaki varlığını sürdürür.


Nesrin'in ev hali

Nesrin Cavadzade, çay içmeye, ev yapımı reçellere, hamur işlerine, müzik dinlemeye, dans etmeye, dergi karıştırmaya, en yakın arkadaşıyla gezmeye, güzel kokan sabunlara, tütsülere, hayvanlara ama özellikle kedilerine, sıcak yaz günlerine, denize, annesiyle yaptığı uzun yürüyüşlere, bir gün çekeceği uzun metraj filmin senaryosu üzerinde çalışmaya, Flamenco'ya ve isyankar ruhlara meraklı biri.
 


Kendini canının istediği şekilde dışa vurduğu ortamlarda ve camiada görünenin aksine aslında Nesrin Cavadzade'nin alışkanlıklarından kolay kolay vaz geçemediği ve kendine bazı kurallar koyduğu, ailesi, az sayıdaki arkadaşı ve kedileri ile birlikte oldukça sakin bir yaşantısı var; mesela söylediğine göre yıllardır aynı spor salonuna gidiyor, her gün kendini adamış bir şekilde spor yapıyor ve her gün bir saat kedileriyle oynuyor.

Beş yaşından on bir yaşına kadar, yani annesiyle bir başına İstanbul'a gelene kadar bale eğitimi alan Nesrin Cavadzade'nin disiplinli ve katı yaşam biçiminin temelinde çocukluğundaki bu bale eğitiminin payının büyük olduğunu söylemek mümkün.
 


Her gün mutlaka elli sayfa kitap okuyor, çok fazla film izliyor, canı çok sıkkın olduğunda ya da kitap okuyacak hali kalmadığında televizyon onun için can kutarıcısına dönüşüyor.

Böyle zamanlarda yan gelip yatarak televizyonda en çok bilgi yarışmalarını seyretmek hoşuna gidiyor.

Sevdiklerini çok kıskanan bir karaktere sahip olan Nesrin Cavadzade, mücadeleci, azimli, inatçı, zaman zaman kindar, zaman zaman kibirli, duygusal ve lider olmayı seven karakteriyle tipik bir aslan burcunun pek çok özelliğini taşıdığını düşünüyor; ama kötü şeyler duymak olasılığı onu çok korkuttuğu için fala baktırmaktan genellikle korkuyor.
 


Nesrin kendisini heyecanlandıracak şeylere zaman harcamayı çok seviyor, hayatı planlı, disiplinli ve sınırlarla çizili, bu yüzden bir önceki günkü yaşantısı bir sonraki gününe çok benziyor, ama yine de bir plan yaparken hayallerini unutmamaya gayret ediyor; kolundaki ok dövmesini de her baktığında hayallerini hatırlamak için yaptırdığını belirtiyor.

Bu arada Nesrin bir pesketeryan, yani sadece balık yiyen bir vejetaryen. Bizim gördüğümüz kadarıyla her ne kadar buna ihtiyacı yokmuş gibi görünse de o ihtiyaç duyduğu anda elinin altında olan diyet programlarını uygulamayı ihmal etmiyor.
 


Oscar benim kaderim

Biz, sinemada birçok şey olabilen Nesrin Cavadzade'nin birbirinden farklı yüzlerle karşımıza çıkan her halini büyülenmişçesine seyrediyor olsak da o genellikle kendini seyretmeyi eğlenceli bulmuyor; her zaman kendisiyle ilgili kafasına takacak bir şey buluyor ve kendini çok nadir beğeniyor.

Bu anlamda kendine hata yapma payı vermek konusunda pek esnek olmayan Nesrin, kendisine karşı çoğu zaman acımasız olabiliyor.


Sosyal medyada paylaştığı dekolteli fotoğraflarına bakarak "bu kız yanıyor" diyenlere gülüyor ve onları komik buluyor; aslında bu sarkazim dolu paylaşımlarla bir anlamda kendini eğlendiriyor ve bu açıdan işin iç yüzünü görmek istemeyenlerin gözünde burnunun dikine giden, provakatif bir kadın imajı bırakıyor.
 


Ama diğer taraftan Nesrin insanların kendisi hakkında ne dediğini önemsemiyormuş gibi görünen güçlü bir duruşa sahipse de aslında o da her insan gibi yeri geldiğinde kolaylıkla kırılabilen de biri.

Ve her şeye rağmen yeri geldiğinde yaptığı tüm sivri konuşmalarına rağmen o; dökmeden, kırmadan ve arkadan kimseyi bıçaklamadan yaşamaya çalışan biri.
 


Nesrin Cavadzade bir karaktere hazırlanırken senaryo elinde, gece gündüz o karakteri kafasında evirip çevirerek çalışanlardan.

Vakti zamanında dile getirdiği "Oscar benim kaderim" dediği için kamuoyunda tartışmalara sebep olan Nesrin, hiçbir zaman nereden gelip nereye gideceğini unutmak istemiyor; ama aykırı roller oynamayı, iyi yönetmenler ve büyük oyuncularla aynı projelerde yer alarak insanları şaşırtmayı çok arzuluyor.
 


Kendini fiziken birçok değişik karakteri oynayabilecek esneklikte ve değişkenlikte gören Nesrin, bir oyuncunun fiziği el verdiği ölçüde her karaktere bürünebilmesi gerektiğini savunuyor.

İyi bir oyuncunun -proje vasat olsa bile- performansından taviz vermeden yine iyi bir oyuncu olarak işini yapmaya devam etmesi gerektiğini düşünüyor.
 


Bu yüzden Nesrin, iyi bir oyunculuk gördüğünde buna bir taraftan da ders gibi baktığı için bir filmi defalarca seyredenlerden; mesela Cate Blanchett'ın oyunculuğu için Woody Allen'ın Mavi Yasemin (Blue Jasmine) filmini, Natalie Portman'ın performansı için Darren Aronofsky'nin Siyah Kuğu (Black Swan) filmlerini defalarca seyretmiş.
 


Reha Erdem sinemasını çok seviyor ve önemsiyor.

Pedro Almodovar'ın yönetmenliğini üstlendiği bir filmde Javier Bardem ile oynayabilmek ise en büyük hayali.
 


Nesrin Cavadzade'nin ulusal ve uluslararası alanda küçük rollerle başladığı ama her seferinde bir önceki performansını yukarıya çıkardığı filmlerini bu dosya vesilesiyle aşağıda sizin için özetlemeye çalıştım.

 

Suyun Üstünde Yürümek

Yönetmen: Eytan Fox / Oyuncular: Nesrin Cavadzade, Lior Ashkenazi, Knut Berger, Caroline Peters, Gideon Shemer, Carola Regnier, Hanns Zischler, Ernest Lenart, Yousef 'Joe' Sweid, Imad Jabarin, Sivan Sasson, Natali Shilman, Hugo Yarden, Joshua Simon, Tom Rahav, Imke Barnstedt, Yuval Semo, Adi Eisenman, Mahir Tuocu, Ahmed Saydam, Shay Rokach, Sascha Remkuf, George Hubertus Regout, Biggy van Blond, Paisley Dalton, Itimar Ziv / Süre: 103 dakika
 

 

Çatışmaların olduğu bir dünyada yeni bir nesil geçmişin günahlarını affedebilir mi?

İsrail-İsveç ortak yapımı olan Walk on Water adlı bu filmde; işini çok seven Eyal, İsrail Mossad ajanıdır ve İsrail'in düşmanlarını hedef alan bir tetikçi olarak çalışmaktadır.

Türkiye'deki bir görevini bitirip İsrail'e döndüğünde karısının intiharı ile karşılaştıktan sonra teşkilat onu nispeten daha hafif bir davada görevlendirince Eyal, şu an hala hayatta olabilecek yaşlı bir Nazi savaş suçlusu olan Alfred Himmelman'ın peşine düşer.

Amacı; bu Nazi suçlusu doğal yollardan ruhunu Tanrı'ya teslim etmeden önce kendi yöntemleriyle onun infazını gerçekleştirmektir.
 


Bu gizli görev için tur rehberi gibi davranan Eyal, yaşlı adamın izini sürebilmek adına kız kardeşini ziyaret etmek için İsrail'e gelen Alfred'in yetişkin torunu Axel ve onun kız kardeşi Pia ile arkadaş olur.

Bu arada Axel, bir İsrail komünü olan Kibbutz'da yaşayan kardeşi Pia'yı babasının doğum günü daveti için birlikte Almanya'ya dönmeye ikna etmeye çalışırken Axel, Eyal'ı da bu doğum günü partisine davet eder.

Böylelikle Eyal hayatını sonsuza dek değiştirecek bu görev için Axel ve Pia ile birlikte ülke çapında bir yolculuğa çıkar.
 


Nesrin Cavadzade kariyerindeki bu ilk filminde bir başrolde değilse de uluslararası bir filmin açılış sahnelerinde; Hamas saldırılarının beyni olduğu belirtilen bir teröristin (Hassan/Abu Ibraim) eşine hayat verdiği rolündeki albenisiyle 2004 yılında kariyerine sessiz ama dikkat çekici bir başlangıç yapar.

 

Gitmek: Benim Marlon ve Brandom

Yönetmen: Hüseyin Karabey / Oyuncular: Nesrin Cavadzade, Ayça Damgacı, Hama Ali Khan, Volga Sorgu, Cengiz Bozkurt, Emrah Özdemir, Ani İpekkaya, Mahir Günşiray, Ahmet Yüksel Or, Ömer Şahin, Gökhan Yıldız, Seyhan Arman / Süre: 93 dakika
 


İki dil, iki ülke, iki sınır arasında; bir Kürt ile bir Türk'ün aşkı...

İnsan haklarına vurgu yapan filmleriyle tanınan ödüllü yönetmen Hüseyin Karabey'in farklı coğrafyaların çocuklarının sınır tanımayan aşkı da diyebileceğimiz bu dramatik ve politik türdeki ilk uzun metrajlı filmi; aşkı uğruna zorlu bir yolculuğa çıkmayı göze alan bir kadının hikayesini anlatıyor.

Rotterdam Film Festivali'nde Hübert Bals Fonu'ndan yardım alan, Kültür Bakanlığı tarafından da desteklenen, aralarında New York Tribeca, Münih, Uluslararası Varşova, Euroassia ve Antalya Altın Portakal Film Festivalleri'nin de olduğu, yurt içi ve yurt dışı festivallerden toplamda on beş ödülle dönen, konusu gerçek bir aşk hikayesine dayanan filmin başrollerinde ise gerçek yaşamdaki bu aşıkların kendileri yer alıyor ve kendi rollerine kendileri hayat veriyor.

Bu aşkın gerçek yaşamdaki ve filmdeki kahramanları ise Ayça Damgacı ve Hama Ali Khan.

İki oyuncunun yanı sıra bu özgün duruma Mahir Günşiray da yine gerçek yaşamda olduğu gibi tiyatro yönetmeni rolünü canlandırarak katılıyor.

Filmi özetlemek gerekirse; İstanbul'da yaşayan tiyatro oyuncusu Ayça ile Kuzey Iraklı tiyatro oyuncusu Kürt kökenli Hama Ali, Türkiye'de çekilen bir filmin setinde tanışır ve birbirlerine aşık olur.

Film çekimleri bittikten sonra Hama Ali Irak'a, Ayça ise İstanbul'daki rutin yaşamına geri döner ancak Amerika'nın saldırıları sonucu Irak'ta savaşın patlamasıyla iki sevgilinin birbirlerine ulaşmaları da adeta olağanüstü bir hal alır.

Bu süre içinde ailesi, tiyatro çevresi ve kendisiyle mücadele eden Ayça, herkesin Irak'tan kaçmaya çalıştığı bir zamanda Hama Ali'ye ulaşmak için adeta tersine bir yolculuğa çıkar.
 


Batı'dan Doğu'ya doğru bir yolculuğun yaşandığı film için Türkiye'de İstanbul, Diyarbakır, Mardin, Silopi, Van, İran'da Urmiye, Kuzey Irak'ta Erbil ve Süleymaniye'de çekimler gerçekleştirilir ve film için toplamda altı bin kilometre yol katedilir.

Nesrin Cavadzade bu filmde flört etmeyi seven ve zaman zaman da sessizlerin sesi oldukları eylemlere Ayça ile birlikte giden tiyatrodaki bir oyuncu ve Ayça'nın dertleştiği arkadaşıdır.

 

Pazar: Bir Ticaret Masalı

Yönetmen: Ben Hopkins / Oyuncular: Nesrin Cavadzade, Tayanç Ayaydın, Genco Erkal, Şenay Aydın, Rojin Ülker, Sertel Uğur, Eren Karakuş, Şeval Bozbay, Cengiz Bozkurt, Melih Düzenli, Özlem Başkaya, Hakan Şahin, Sarp Akkaya, Ufuk Asar, Övül Avkıran, Ferit Kaya, Ercan Kılıçarslan, Hasan Küçükçetin, Kubilay Tunçer, Sinan Tuzcu, Serap Önder, Onur Ünsal / Süre: 93 dakika
 


90'lı yılların ortasında henüz TL'den altı sıfırın atılarak yeni banknotların tedavüle girmediği dönemde yaklaşık 1 Milyon Lira'nın 10 dolar olduğu bir zamanda Doğu Anadolu'daki bir şehri kadrajına alan bu filmde doğuştan ufak bir tüccar olan Mihram, ne istenirse onu bulmasıyla nam salmıştır.

Büyük işler bağlamak için birçok fikri vardır ama bu fikirleri hayata geçirecek sermayeye sahip değildir; yöreye yerleştirilen telefon vericilerini gördüğünden beri aklını cep telefonu satan bir dükkan açmakla bozmuştur.

Bir gün, kasabadaki dispansere ilaç taşıyan kamyonun soyulması üzerine çaresiz kalan hekim Mihram'dan karaborsa ilaç bulmasını ister, ilaç acilen çocuklar için gereklidir.

Mihram bu durumu hayatını nihayet değiştirebileceği bir fırsat olarak görür.

Böylelikle kamu parasıyla kumar oynayacak, ona bu süreçte eşlik edecek amcası Fazıl'ın yaşadığı Nahçivan'a kaçakçılık yapacaktır.

Eğer kaybederse toplumdan dışlanacağının farkındadır, ama kazanırsa hayal ettiği işi kuracak kızına ve karnı burnunda olan karısına da daha iyi bir gelecek hazırlayacaktır.

Ancak Mihram iki şeyi hesaba katamaz; Mihram'ın attığı her adımı dikkatle izleyen fazlasıyla meraklı olan yerel mafyayı, bir de gittikçe daha fazla değişen bir pazarın acımasız kanunlarını.
 


En İyi Film dahil dört dalda Altın Portakal Ödülü'nü kazanan Pazar: Bir Ticaret Masalı; kapitalist öğretinin egemen olduğu dünya ticaretinin küçük bir halkasını tasvir ederken, yoksulluğun ve köşe dönücü zihniyetin bireyi değer erozyonuna uğratmasını, vicdanını yok etmesini şarkı ve türküler eşliğinde ele alıyor.

Eczacı rolü ile bu filmde yer alan Nesrin Cavadzade; filmin kahramanı ile telefonda yapmış olduğu bir anlaşmaya rağmen elindeki ilaçların hepsini bir başkasına sattığını söyleyince kahramanın tüm planlarını alt üst ederek rolünün hakkını veriyor.

 

Dilber'in Sekiz Günü

Yönetmen: Cemal Şan / Oyuncular: Nesrin Cavadzade, Fırat Tanış, Osman Akça, Hatice Altan Gençler, Necmettin Çobanoğlu, Macit Sonkan, Aslıhan Erguvan, Ahmet Saraçoğlu, Arzu Tan Bayraktutan, Mustafa Üstündağ / Süre: 107 dakika
 

 

Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir.

Bir üçlemenin ikincisi olarak çekilen, nitelikli Yeni Türk Sineması ekollerinden olan bu film; 20. Ankara Uluslararası Film Festivali Ulusal Uzun Film Yarışması'nda "Mahmut Tali Öngören Özel Ödülü", "Onat Kutlar En İyi Senaryo", "En İyi Müzik" (Nail Yurtsever, Engin Aslan, Cem Tuncer), "En İyi Kadın Oyuncu" (Nesrin Cavadzade), "En İyi Erkek Oyuncu" (Fırat Tanış) ödüllerini almıştır.

Mardin'de 45 derece sıcaklık altında çekimleri yapılan filmin konusuna gelince; Doğu'nun kıraç topraklarında yoksul bir köyde annesi, babası ve kardeşleriyle yaşayan Dilber, çocukluk aşkı Ali ile evlenme hayalleri kurmaktadır.
 


Ali ile birbirlerine aşıklardır ama Ali'nin babası, oğlunu bir başka kızla evlendirmek için arkadaşına söz vermiştir.

Dilber bunu kabullenemez ve Doğu'daki bir kadından beklenmeyecek bir gözü karalık ve mertlikle bir karar alır, seyirci onun bir köşeye çekilip ağlamasını beklerken o köye başkaldırır.

Bu başkaldırı sonucu Dilber kendisini isteyen ilk adamla evlenecektir; o adam da topal bir okul hademesi olan Mehmet olmuştur.
 


Dilber ile Mehmet'in aralarındaki ilişki zamanla gelişir, mutluluk artık Dilber'in de kapısını çalmışken, bir gece ansızın kapıyı bir başkası da çalar; Ali.

Ali gelmiştir ve her ne pahasına olursa olsun Dilber'i geri istemektedir, üstelik ortada bir de silah vardır.

Ali, Mehmet'i yere serer ve Dilber'e doğru yanaşır. Acaba talihsiz Dilber kime yâr olacaktır?
 


Bütününe göre biraz aceleye getirilmiş sonuna rağmen, ezber bozarak akılda kalıcı ve özel bir dünya kurabilen bu hikayede Nesrin Cavadzade henüz seyircinin yüzüne aşina olmadığı bu zamanlarda hem kendi içindeki hem filmdeki partneriyle uyumlu kimyasıyla filmin hem mesafe hem de samimiyet dengesini tutturabilen bir performansla rüştünü ispat ettiği ilk ödüllü filmdir.

 

Acı

Yönetmen: Cemal Şan / Oyuncular: Nesrin Cavadzade, Erol Demiröz / Süre: 104 dakika
 

 

Hepsi çekip gittiler. Bana da git dediler. Atalarımı, yurdumu, toprağımı terk etmedim...

Erzincan'daki bir dağ köyünde yaşayan yaşlı bir adamın kapısı bir gün ansızın çalınır, kapıdaki torunudur; yıllar önce kaybettiği annesi gibi o da bir şeylerden kaçmaktadır.

Bambaşka dünyalara sahip dede ile torunun birbirlerini kabul etmeleri bu süre içinde pek kolay olmayacaktır.

Seyredildikten sonra kolayca sindirilemeyecek yapımlardan biri olan ve çekimleri eksi 35 derecede gerçekleşen Acı adlı bu film; eşsiz bir çetin doğa atmosferinde geçen hikayesiyle sıkça işlenen kuşak çatışmaları temasının üzerinden insanın doğaya ve içerisinde yaşadığı dünyaya karşı yüklendiği metaneti ve ahlaki değerleri hatırlatıyor.
 


Erzincan'ın iki bin metre yükseğinde konuşlanan dağ köyünde herkesten habersiz bir şekilde bir dedeyle torunu yaşar.

Kış aylarında dışarıdaki dünyayla iletişimi kaybolan bu iki farklı nesil, hem vahşi doğanın hem de acımasız insanoğlunun yarattığı ölüm-kalım savaşlarının tam ortasında, kendilerine kurdukları küçük yaşamda eriyip gitmektelerdir; bu esnada yanıbaşlarında taşıdıkları tek şey insanlıklarıdır.

Acı, insana yakışır bir şekilde yaşamak için insanca olmayan her şeye "hayır" demek gerektiğini anlatmaya çalışan, insana, hayata ve evrene dair bir film.

Filmde, iki apayrı insan, iki apayrı oyunculuk anlayışı, iki apayrı dünya bir araya geliyor ve filmde anlatılmaya çalışılan dede-torun ilişkisi, kuşak çatışmaları olağanüstü bir gerçeklikle ortaya konularak iki kişilik bir dünya yaratılıyor.

Nesrin Cavadzade filmde, bir kış günü arkasında bıraktıklarından kaçarcasına tüm her şeyi geride bırakarak dedesinin yanında inzivaya çekilen bir kadına hayat veriyor.

 

Yangın Var

Yönetmen: Murat Saraçoğlu / Oyuncular: Nesrin Cavadzade, Osman Sonant, Yavuz Bingöl, Erkan Can, Şerif Sezer, Gafur Uzuner, Reha Özcan, Metin Yıldız, Hakan Karsak, Ebru Ojen Şahin, Mirgün Cabas, Berk Yaygın, Ahmet Sarıcan, Koşman Kör, Sefa Tantoğlu, İhsan Arat, Ali Ülger, Erdi Işık, Atilla Pakdemir, Halil Esen, Ceyhun Gen, Zafer Kaya, Hasan Külünk, Şafak Tüfek, Caner Çelik, Bedir Bedir, İlker Birbil, Hüseyin İlker, Turan Selçuk Yerlikaya, Metin Göksel, Mehmet Ali Toklu, Murat Batgi, Kamer Çelenk, Elif Atakan, Salim Yağcı, Muhammed Al, Gençağa Karafazlıoğlu, Selma Civak, Mehmet Özyürek, Rojin Üçdağ, Diyar Üçdağ, Ali Bulut, Ümit Gölgün, Ferit Karan, Mustafa Elbenim, Tahsin Yetişir, Mükerrem Akbaş, Kadriye Yapıcı, Mavi Harun / Süre: 99 dakika
 


Elif Şafak'ın da söylediği gibi;

Her aşk bir yolculuktur aslında. Ve her yolculuk değişim demektir...

Çekimleri Diyarbakır'da gerçekleşen ve bir yol komedisi olan bu filmin kültür çatşmasından doğan komik ve politik hikayesinde; itfaiye kamyonları bozulan Karadenizli Çayırbağı beldesine Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bir itfaiye aracı hibe eder.

Türkiye'nin güneydoğusuna ve insanlarına önyargısı olan Trabzonlu Koşman itfaiye arabasını teslim almak için hayatında ilk kez Diyarbakır'a ayak basar ve bu sayede Diyarbakır'ın zenginliğini görür, Diyarbakır'a ve yaşayan halkına olan tüm algısı alt üst olur.
 


Dönüş yolculuğu sırasında yanında gizemli bir misafir, dışarıda olağanüstü bir doğa, önünde uzun bir yol ve sıra dışı bir macera vardır.

Diyarbakır'dan Trabzon'a doğru uzanan aşk, hüzün ve kahkaha dolu bu 1200 kilometrelik yolculuk Koşman ve Diyarbakır'dan kendisine katılan Asya'nın bütün hayatını değiştirir.
 


Nesrin Cavadzade, Selvi Boylum Al Yazmalım'a göndermeler yapan ve kamyon yolculuğunda birbrilerine aşık olan iki insanın hikayesini anlatan bu filmde Diyarbakır'da itfaiyede müdür yardımcısı olarak çalışan, güzel bakan, güzel gülen Asya adlı insancıl, neşeli, baışçıl, içli, iyi kalpli, huzurlu ve eğlenceli bir karaktare hayat verir.

 

Güzel Günler Göreceğiz

Yönetmen: Hasan Tolga Pulat / Oyuncular: Nesrin Cavadzade, Uğur Polat, Buğra Gülsoy, Feride Çetin, Barış Atay Mengüllüoğlu, Uğurtan Denizaltı, Vahdet Çakar, Zeynep Kaçar, Elif Sude Dorukoğlu, Bedia Ener, Meltem Miraloğlu, Cengiz Sezici, Luran Ahmeti, Nazlı Ergör, Emre Melemez, Aysel Parlak, Sebahat Adalar, Hüseyin Adıgüzel, Can Akkurt, Yaşar Merih Eyüpoğlu, Kahraman Sivri, Yurdaer Tosun / Süre: 112 dakika
 


Hasan Tolga Pulat'ın ilk uzun metraj çalışması olan ve 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Film", "En İyi Senaryo", "En İyi Kurgu" ve "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu" ödüllerini kazanan film; bir gün içinde İstanbul'da geçen hikayesinde bitmemiş ve çözülmemiş meseleler ile yaşadıkları düzende umudunu kaybetmiş beş kişinin farkında olmadan kesişen hayatlarını anlatmaktadır.

Töre cinayeti ile hayatının on iki yılını hapiste geçiren Cumali, lisanslı bir boksör iken sokaklarda dövüştüğü için lisansını kaybeden ve ailesi ile arası açılan Ali, köyünde tecavüze uğrayan ve ailesi tarafından dışlandığı için tek başına yaşam mücadelesi veren Figen, göçmen bürosu başkomiseri olmasına rağmen yaşamı tamamen yozlaşan İzzet ve para kazanarak ülkesindeki ailesine katkı sağlama hayali ile gelen fakat kendini fuhuş pazarında bulan Anna…

Hepsinin tek ortak noktası, gelecekte güzel günler göreceklerine inanmaları!
 


Nesrin Cavadzade filmde canlandırdığı Anna karakteriyle 48. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu", 23. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde ise "En İyi Kadın Oyuncu" ödüllerini kazandı.

 

Annemin Şarkısı

Yönetmen: Erol Mintaş / Oyuncular: Nesrin Cavadzade, Feyyaz Duman, Zübeyde Ronahi, Aziz Çapkurt, Ferit Kaya, Ahmet Cüneyt Yalaz, Zabit Arslan, Selahattin Bulut, İncinur Daşdemir, Enginay Gültekin, İbrahim Turgay, Mehmet Ünal, Murat Çelik / Süre: 103 dakika
 


Çekimleri İstanbul ve Doğubeyazıt'ta gerçekleşen, yönetmenin Annemin Şarkısı adlı bu ilk uzun metrajlı filmi; zorunlu göçten sonra Tarlabaşı kentsel dönüşüm projesiyle beraber ikinci bir göçe zorlanan, hafızalarındaki şarkının peşine düşmüş bir anne ile oğlunun samimi hikayesini anlatıyor.

Ali, annesi Nigar ile beraber Tarlabaşı'nda yaşar; Doğu'da köylerinin boşaltılması üzerine göç ettikleri mahallede hayatları tekrar kesintiye uğrar çünkü şehirden uzak yüksek beton binaların arasına taşınmalarıyla beraber bu defa farklı sorunlar başlar.

Komşularının köye geri döndüğüne inanan Nigar, sabahları köyüne geri dönmek üzere evdeki eşyaları toparlar, bazı günlerse kendini İstanbul sokaklarına atar.

Genç öğretmen Ali, gittikçe hastalanan annesini mutlu etmek için farklı yöntemlere başvurur; hediyeler alır, gittiği her yere onu da motoruyla götürür, rüyalarına giren şarkının peşine düşer.
 


Aynı zamanda, Ali kız arkadaşı Zeynep'in hamile olduğunu öğrenir fakat kendini baba olmaya hazır hissetmemektedir.
Ali iki kadının arasında çaresiz kalmıştır.

Nesrin Cavadzade, canlandırdığı Ali'nin kız arkadaşı olan Zeynep karakteri ile sisteme adapte olmaya çalışan ve devletin uyguladığı şiddet olaylarından korktuğu için ana dilinden vazgeçen, Kürt olmasına rağmen Kürtçe yerine Türkçe konuşmayı tercih eden bir kıza hayat veriyor.

 

Son Mektup

Yönetmen: Özhan Eren / Oyuncular: Nesrin Cavadzade, Tansel Öngel, Bülent Şakrak, Ozan Gözel, Hüseyin Avni Danyal, Barbara Sotalsek, Nuri Gökaşan, Kerem Arslanoğlu, Bulut Akkale, Engin Benli, Sibel Tasçıoğlu, Ayten Uncuoğlu, Emine Şans Umar, Gürkan Yüksel, Güngör Gün, Mina Sovetski, Aykut Ünal, Furkan Engin, Emre Ozan, Göker Ersivri, Eren Dinler, Engin Yüksel, Adam Bay, Cüneyt Ballı, Asuman Bora, Cenk Dinçsoy, Ali Eren, Kosta Kortidis, Kemal Okur, Beren Sude Salman, Can Tarakçı, Eren Vurdem, Çağdaş Yılancı, Şevket Çemç, Candaş Çetinkaya, Murat Özgen / Süre: 122 dakika
 


Bir savaşı ve o savaşın perde arkasını kadrajına alan Son Mektup, Çanakkale Savaşı sırasında yazılan ve uzun yıllar sonra adresine kavuşan bir mektubun çok duygusal hikayesini anlatıyor.

Gönüllü olarak Çanakkale'ye giden ve orada birbirleriyle tanışan Tayyareci Yüzbaşı Salih Ekrem ile Nihal Hemşire, bir yandan savaşın zorlu şartlarında koştururken, diğer yandan da Fuat isminde kimsesiz bir çocuğu korumak için birlikte mücadele etmeye başlarlar.
 


İngilizlerin bir hava baskınında Salih Yüzbaşı'nın ona yardımı sayesinde kurtulan kimsesiz çocuk Fuat, harbin bütün şiddetiyle sürdüğü günlerde Salih Yüzbaşı ile Nihal'in daha da yakınlaşmalarına vesile olur.

Nihal'in vazife gereğince İstanbul'a dönmesi ile bu beraberlik mektuplarda dile getirilen büyük bir sevdaya dönüşür.
Nihal Hemşire rolü ile Nesrin Cavadzade filmin başrolünü üstleniyor.

 

Kuzu

Yönetmen: Kutluğ Ataman / Oyuncular: Nesrin Cavadzade, Cahit Gök, Nursel Köse, Sedat Kalkavan, Mert Taştan, Emel Göksu, Necmettin Çobanoğlu, Erdal Yıldız, Sıla Lara Cantürk, Taner Birsel, Şerif Sezer, Güven Kıraç, Hakan Karsak, Hikmet Karagöz, Gökhan Kıraç, Nalan Kuruçim, Hülya Duyar, Hüseyin Karaca, Ayşen Sümercan, Azize Tan / Süre: 87 dakika
 


Kutluğ Ataman'ın ödüllü filmi Kuzu; Erzincan'da yoksul bir annenin oğluna sünnet düğünü yapma çabasını mizahi bir dille anlatıyor.

Köyün en fakir ailesinin hanımı olan Medine, oğlu Mert'in sünneti için köyde ufak da olsa bir şölen yaparak toplum içerisinde varlık gösterebilmeyi çok arzular ama şölen için tandırda pişirmek üzere bir kuzuya ihtiyacı vardır.
 


Ne var ki Medine gerekli olan parayı bir türlü denkleştiremez, kocası İsmail'in ise tek derdi şehre gelen bir şarkıcıdır.

Mert'in ablası Vicdan ise tüm ilginin Mert'e geçmiş olmasından dolayı kıskançlık nöbetleri geçirirken, kardeşini eğer düğün için kesecek kuzu bulamazlarsa onu keseceklerine inandırır, bunun üzerine kesilmekten korkan Mert, düğün için kuzu aramaya başlar.
 


İsmail'in güçsüzlüğü, Medine'nin ısrarları ve Mert'in hayalleri aynı şeyi işaret etmektedir, ancak sonunda Medine'nin hiç de tahmin etmedikleri bir yerden yardım istemesi gerekecektir.

Şölen günü yaklaştıkça, fakirlik ve toplum baskısı ile baş etmeye çalışan Medine, misafirlerine unutamayacakları bir ziyafet verecektir.
 


Nesrin Cavadzade yine filmdeki performansıyla herkesin övgüsünü alırken 51. Altın Portakal Film Festivali'nde de "En İyi Kadın Oyuncu Ödülü"nün sahibi olur.

 

El Desentierro

Yönetmen: Nacho Ruipérez / Oyuncular: Nesrin Cavadzade, Michel Noher, Leonardo Sbaraglia, Jan Cornet, Jelena Jovanova, Arben Bajraktaraj, Cristina Fernández Pintado, Francesc Garrido, Sanghmitra Hitaishi, Anna Ivic, Bianca Kovacs, Juanma Mallen, Florin Opritescu, Raúl Prieto, Jordi Rebellón, Isabel Requena, Valeria Schoneveld, Ana Torrent / Süre: 105 dakika
 


Bir İspanyol filmi olan El Desentierro, babasının ölümünün ardındaki sırrı çözmeye çalışan genç bir adamın hikayesini konu ediyor.

Jordi çocukluğunu geçirdiği köyüne döndüğünde, üzerinde derin etki bırakan iki haber alır; ilk olarak ölen babasının inançlarına uygun bir şekilde gömülmediğini öğrenir, diğer haber ise iddialara göre babası ile birlikte öldürüldüğü düşünülen Vera adındaki genç kızın hala yaşadığıdır.
 


Jordi öğrendiklerinin ardından köyde kalıp babasının başına neler geldiğini öğrenmeye karar verir.

Genç adam bunun için kuzeni Diego'nun yardımına başvurur; yapılan araştırmalar onları yirmi iki yıl öncesine, Jordi'nin babasının Vera'nın annesi Tirana'ya olan aşkı yüzünden ailesini terk ettiği zamana götürür.
 


Jordin araştırmaya devam ettikçe birçok aile sırrının, köydeki yolsuzluk ve rekabetin ortaya çıkmasına neden olur.

Gerçeğe adım adım yaklaşmakta olan Jordi, kendisini engellemeye çalışan bir dizi insanın saldırısına maruz kalır ama her şeyi göze alan genç adam, gerçekleri açığa çıkarmak için sadece kendisinin değil sevdiği insanların da hayatını tehlike atar.
 


İspanyol basınında da geniş yer bulan Nesrin Cavadzade, başrolünü üstlendiği El Desentierro adlı bu filmde Tirana karakterine hayat verir.

 

Aşk Tesadüfleri Sever 2

Yönetmen: İpek Sorak, Ömer Faruk Sorak / Oyuncular: Nesrin Cavadzade, Yiğit Kirazcı, Elif Doğan, Aytaç Şaşmaz, Hülya Gülşen Irmak, Levent Can, Türkü Turan, Eli Mango, Zuhal Olcay, Uğur Polat, Erkan Can, Belçim Bilgin, Oktay Korunan, Gamze İğdiroğlu, Ece Gürer, Yavuz Pekdiker, Nilsu Yılmaz, Jülide Kümüs, Erol Gedik, Nuri Serdar Murat, Onur Gürçay, Turgay Aydın, Serhat Barış, Miro Gerede, Bartu Mutlu, Samet Kaan Kuyucu, Caner Karamukluoğlu, Basri Hayran, Onur Ertem, Özgür Aksüyek, Muzaffer Nezihi Egelioğlu, Nedim Ruacan, Erkan Adlin, Ege Çakır, Suna Sancaktar, Başak Vural, Mehmet Fatih Can, Serkan Coşkun, Stathis Dapiapis, Ferhat Yıldız, Derinsu Sorak, Beliz Doğa Bülbül, Naz Aslan, Kubilay Çalıkoğlu, Erdi Başaran, Zehra Nihan Civelek, Akın Civelek, Meriç Erabay, Öykü Atilla, Ayşe Arıkan, İlkay Oskay, Senem Gezer, Nuran Atalay, Erol Atalay, Ayberk Taha Yürek, Bünyamin Karaaslan, Öykü İsmailoğlu, Nezif Karabulut, Sasan Samadian, Taşkın Kılıç, Orkhan Lotfipur Nasudivar, Görkem Sen, Recep Murat Alsancak, Ali Aslan, Muzaffer Özer, Türker Er, Bengisu Sönmez, Ecem Topçu, Sevim Arslan, Sibel Avdis, Melike Koşar, Aslı Candaş, Mehpare Çelik, Gülçin Sinar Kiropoulos, Kostas Kiropoulos, Alperen Karataylı, Emir Geçir / Süre: 124 dakika
 


Ömer Faruk Sorak'ın İpek Sorak ile birlikte yönetmen koltuğuna oturduğu Aşk Tesadüfleri Sever 2; anlattığı iki farklı hikâye ile 1960'ların aşklarıyla günümüz ilişkilerini odağına alıyor.
 


Aynı isimli ilk filmin devamı niteliğinde olan bu film, bir kez daha tesadüflerin aşka hizmet edişini anlatıyor.
 


Gerçek bir yaşam öyküsüne dayanan film, geçmişin aşklarını günümüz ilişkileriyle karşılaştırırken seyircisini 1960'lardan günümüze uzanan romantik bir yolculuğa çıkarıyor.

 

Cemil Şov

Yönetmen: Barış Sarhan / Oyuncular: Nesrin Cavadzade, Ozan Çelik, Alican Yücesoy, Cezmi Baskın, Başar Alemdar, Fuat Kökek, Sennur Nogaylar, Ülkünur Arslan, Kerim Ürün, Erhan Çene, Eser Yazıcı, Umut Eğitimci, Elif Mertoğlu, Levend Çağıl, Arda Erdik, İsmet Kurtuluş, Gizem Taştan, Deniz Özçelik, Uğur Özbağı, Mithat Ozan Küren, Aysen Nergis, Tuğba Çelik, Güliz Doğruluk, Tuğçe Aluftekin, Burkan Yılmaz, Belinay Yılmaz, Ufuk Temiz, Ozan Dağara, Ahmet Gündeğdir, Yılmaz Karcık, Berkay Kolay, Okan Bozkuş, Ceyda Koç Ardalı, Zeynep Ordu, Mehmet Ak, Ali Akgün, Altan Ayaz, Aziz Demir, Kadri Doğan, Mehmet Doğan, Silan Düzdaban, Murat Kalkavan, Emre Leblebici, Halil Tuna, Bekir Hakan Uyanık, Yasin Yeşiloğlu, Emrah Yılmaz / Süre: -
 


Antalya Film Forum'da post prodüksiyon ödülü için yarışan ve sonrasında imece usülü bir destek ile post prodüksiyon sürecini başarıyla tamamlamak için Fongogo üzerinden bir destek kampanyası yürütülen Cemil Şov adlı film; ünlü olmanın karanlık cazibesine odaklanarak oyuncu olmak isteyen bir AVM güvenlik memurunun trajikomik hikayesi anlatıyor.

Gerçekçi bir dram olarak başlayıp gerçeküstü bir gerilimle biten filmde Cemil çok ünlü bir oyuncu olmakla kafayı bozmuş bir AVM güvenlik elemanıdır ve bu hayalini gerçekleştirmek için olmadık şeyler yaparken yolu unutulmuş bir Yeşilçam aktörüyle kesişir.

Böylece bu iki yenilmiş karakter arasında umulmadık karanlık bir bağ filizlenir.
 


Yeşilçam sinemasına da hiç denenmemiş tarzda göndermeler yapan Cemil Şov sinema filminin senaryosu, Kültür Bakanlığı, İKSV Köprüde Buluşmalar, Saraybosna Film Festivali, !f ve Sundance Senaryo Lab gibi seçkin uluslararası film geliştirme platformları tarafından desteklendi.

Barış Sarhan'ın yönetmenliğini yaptığı "Cemil Şov" sinema filmi dünya prömiyerini, 1-7 Şubat 2021 tarihlerinde Hollanda'da gerçekleşecek ve 50. yılını kutlayacak olan Uluslararası Rotterdam Film Festivali'nde yapacak.

 

Nesrin Cavadzade'nin diğer çalışmaları

  • Yersiz Yurtsuz (2007, Televizyon dizisi)
  • Samanyolu (2010, Televizyon dizisi)
  • Al Yazmalım (2011, Televizyon dizisi)
  • Ağır Roman Yeni Dünya (2012, Televizyon dizisi)
  • Görüş Günü Kadınları (2013, Televizyon dizisi)
  • Derin Nefes Al (2013, Kısa film)
  • Küçük Ağa (2014, Televizyon dizisi)
  • Kış Güneşi (2016, Televizyon dizisi)
  • Bizim Hikaye (2017-2018, Televizyon dizisi)
  • Yasak Elma (2019, Televizyon dizisi)
  • Bir Başkadır (2020, İnternet dizisi)


Ödüller

  • 2008 - 3. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Dilber'in Sekiz Günü)
  • 2008 - 3. Erzurum Dadaş Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Dilber'in Sekiz Günü)
  • 2009 - 19. Ankara Uluslararası Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Dilber'in Sekiz Günü)
  • 2011 - 48. Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü (Güzel Günler Göreceğiz)
  • 2012 - 23. Ankara Uluslararası Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Yangın Var)
  • 2012 - 17.Sadri Alışık Ödülleri En İyi Kadın Oyuncu (Yangın Var)
  • 2014 - 51. Altın Portakal Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Kuzu)

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU