1- La Haine (Nefret) / Mathie Kassovitz
Yapım Tarihi: 1995
Oyuncular: Vincent Cassel, HuberT Kounde, Said Taghmaoui, Abdel Ahmed Ghili, Philippe Nahon
Fransız sinemasına hem yönetmenlik hem de oyunculuk anlamında çok şey katan filmlerdendir.
Film boyunca ön plana çıkan üç karakter bulunmaktadır; Vinz, Said, Hubert. Bu üç karakter toplumdan dışlanmaları sonucu içlerindeki nefret duygularını bastırmaya çalışıyorlar.
Yönetmen Kassovitz'in başyapıtı olarak değerlendirilen "La Haine", yeryüzünde öteki olarak nitelendirilmiş öfkeli, nefretle karşı karşıya kalmış insanların filmidir.
Filmde Fransa'daki banliyöler, polislerle sivil halkın çatışmaları güzel sinematik bir şekilde beyazperdeye yansıtılmıştır.
Hiphop kültürünün esintileri, anarşist ruhla bağdaştırılarak izleyicilere sunulmuştur.
Ayrıca filmin siyah beyaz olması da filme değişik bir hava katmıştır. Kassovitz'in filmi ırkçılıkla birlikte sosyal sınıf farklılıklarına yaptığı göndermeler nedeniyle hem Fransa'da hem de dünyada adından söz ettirmiştir.
- Cannes Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülü almıştır.
- Avrupa Film Akademisi tarafından en iyi genç avrupa filmi ödülü verilmiştir.
- Avusturalya Film Eleştirmenleri Ödülleri yarışmasında en iyi yabancı film ödülü almıştır.
- Fransa Cesar Ödülleri kapsamında'da en iyi film ödülü almıştır.
2- Angel-A / Luc Besson
Yapım Tarihi: 2005
Oyuncular: Rie Rasmussen, Jamel Debbouze, Serge Riaboukine, Gilbert Melki
Filmin müziklerini Anja Garbarek ve Jan Garbarek gibi usta isimler yapmıştır.
Diyaloglara dayalı senaryosuyla izleyenleri sıkmayan nadir filmlerin başında gelir.
Filmin sonu bazılarına sıradanlaşmış son gibi gelebilir. Hiç çekinmeden "City of Angels" kadar başarılı bir film diyebiliriz.
Çok fazla diyalog olmasına karşın senaryonun akıcılığı bunu geri planda bırakıyor. Sinematik yalın bir dil kullanılmıştır.
Replikleri izleyen herkesin kafasına kazınmıştır. Rie Rasmussen çok başarılı bir oyunculuk sergilemiştir.
Filmin güzelliği diyaloglardaki ince ayrıntılarda, oyuncuların jestlerinde ve mimiklerinde saklıdır.
Fimli halen izlemeyenler varsa kendilerini fazla kaptırmamalarını öneririm. Her karesi ayrı bir güzel olan filmin sinematografisi de oldukça güçlüdür.
Piyasa filmi diye tabir edilen romantik komedilerle karıştırmanızı ve aynı kefeye koymamanızı öneririm.
Tamamının siyah beyaz ve Paris'te çekilmiş olması da gayet yerinde bir fikir. Filmin unutulmaz repliklerinden bazıları şunlardır:
- "Sen gerçekten de taş kafalısın. Zhinini açmak için bir mucizeden çok bir matkaba ihtiyaç var."
- "Hayatımı sana versem ne yapacağını bilir miydin?"
- "Şimdi izin verirseniz size bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Bence burada size yardım edebilecek tek kişi sizsiniz."
3- Pauline a La Plage (Pauline Plajda) / Eric Rohmer
Yapım Tarihi: 1983
Oyuncular: Amanda Langlet, Arielle Dombasle, Pascal Greggory, Feodor Atkine, Rosette
Fransız yeni dalga akımının önde gelen yönetmenlerinden Eric Rohmer'in altı bölümlük komediler ve atasözleri serisinin üçüncü filmi olan Pauline a La Plage.
Yönetmen tüm filmografisini filmlerindeki olaylar yerine karakterler üzerine kurmuştur. Filmin yapım tarihi 1983 ve o günün Avrupa'sını merak edenlerin izlemeleri gerekir.
Eric Rohmer'in filminde yer verdiği renklerin ifade gücünü Kieslowski'yi de etkilemiştir diyebiliriz.
Sıradanlığı ve abartılmış ikiyüzlü aşk tanımını inceden eleştiren hoş bir film.
Yönetmenin filmleri arasında diyalog yazımına ve sinematografik sunumuna takipçilerinin hayran kaldığı yadsınamaz bir gerçektir.
Pauline a La Plage bunun en büyük kanıtıdır. Filmdeki bütün çatışmaların diyalog üzerine kurgulandığı usta işi bir diyalog örgüsü vardır.
Diyaloglardaki alt metinlerinde doğru okunması gerekir. Toplum arasında sosyolojik belki de siyasal farklılıkların yaşam tarzına olan etkisini görebiliyoruz.
Liberalleşen kıta Avrupa'sının gençliği rahatlıkla gözlenebilmektedir.
- Berlin Film Festivali'nde gümüş ayı ödülünü almıştır.
Filmin unutulmaz repliklerinden birisi ise şöyledir:
İnsanların yüzeysel yönleri beni ilgilendirmiyor. Derin tarafları ilgilendiriyor.
4- La Vie d'Adele (Mavi En Sıcak Renktir) / Abdellatif Kechiche
Yapım Tarihi: 2013
Oyuncular: Adele Exarchopo, Lea Seydoux, Jeremie Laheurte, Salim Kechiouche
Erotik sahneleri ile çok dikkat çekmiş zaman zaman da tepki toplamış bir filmdir.
Filmin başrol oyuncusu olan Adele'in ergenlikten çıkarak yetişkinliğe doğru geçisinde yaşadığı bunalımlar, kendisini ve çevresini keşfedişi, masumiyetini geride bırakarak yetişkinlerin dünyasına uyum sağlama çabası filme konu olur.
Filmde birden fazla kırılma noktası vardır. Adele'nin kendi vücudunu tanıması, çevresiyle girdiği diyaloglar...
Mavi En Sıcak Renktir, sinema dünyasında çok fazla örneğine rastlamadığımız, samimi, gerçekçi, kırılma anlarıyla dolu, başarılı bir filmdir. Ü
lkemizde Filmekimi organizasyonu kapsamında gösterimi yapılmıştır.
- Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülünü almıştır.
- Cesar Ödülleri'nde Umut vadeden kadın oyuncu ödülünü almıştır.
- Los Angeles Film Eleştirmenleri Birliği tarafından en iyi film ödülü verilmiştir.
- 46. SİYAD Ödül töreninde en iyi yabancı film seçilmiştir.
5- La Rafle (İşgal) / Roselyne Bosch
Yapım Tarihi: 2010
Oyuncular: Melanie Laurent, Jean Reno, Gad Elmaleh, Hugo Leverdez, Raphaelle Agogue
Kadın sinemacı Rose Bosch tarafından senaryosu yazılmış ve yönetilmiş etkileyici bir filmdir.
Filmde dünyaca ünlü oyuncuların dışında çocuk oyuncular da yer almaktadır. Rollerini de başarılı bir şekilde performans göstererek sergilemişlerdir.
Duygu yoğunluğunun yüksek olduğu bir sinema filmidir. La Rafle filmi için Avrupa'da ki film otoriteleri Fransa'nın Schindler's List'i yorumlarında bulunmuşlardır.
Film, 1942 yıllarında Alman işgalindeki Fransa'da geçmektedir. Fransa'da doğmuş, yaşamış ve büyümüş, kendi dillerinden daha çok fransızca konuşan İsrail vatandaşlarının gerçek hikayesini anlatmaktadır.
6- Leon: The Professional (Sevginin Gücü) / Luc Besson
Yapım Tarihi: 1994
Oyuncular: Jean Reno, Gary Oldman, Natalie Portman, Danny Ailello, Michael Badalucco, Ellen Greene, Peter Appel.
IMDB'den 10 üzerinden 8.5 puan almıştır. Tüm zamanların en iyi 250 filmi arasından 31. sırada yer almaktadır.
Ailesinin ölümünün ardından Leon ile tanışan ve hayatı değişen Mathilda'nın hikayesinin anlatıldığı başyapıt.
Eski bir film olmasına rağmen görüntü yönetmenliği, filmde kullanılan özel efektler, ses dublajları, müzikler ve senaryonun olağanüstü şekilde akıcı olması gerçekten ustacadır.
Aksiyon filmlerinde seyirciler sabırsızlıkla filmin doruk noktasına ulaşmak isterler, Leon: The Professional filminde ise aksiyon hiç bitmediğinden seyirciler böyle bir arayışa girmemektedir.
Ayrıca filmden esinlenerek "Bichoo" isimli bir Bollywood filmi çekilmiştir. Oyunculuklar da mükkemmeldir diyebiliriz.
Senaryodaki diyalogların akıcılığı ve oyuncuların canlandırdıkları karakterlere tam uyum sağlamasından dolayı efsane diyebileceğimiz tiradlar ortaya çıkarımıştır. Filmin unutulmaz repliklerinden bazıları şunlardır:
- "Değerlerini bilmiyorsan onun için mücadele etmenin ne anlamı var?"
- "İntikam iyi bir şey değil, Mathilda. İnan bana. Unutmak daha iyi."
- "Uyku umurumda değil Leon, ben aşk istiyorum ya da ölüm."
- "Hayat hep böyle zor mudur, yoksa sadece çocuk olduğunda mı böyle gelir?" (Mathilda)
- "Fırtınadan önceki bu sessizlik dakikalarına bayılıyorum. Bana Beethoven'ı hatırlatıyor."
7- Amelie / Jean-Pierre Jeunet
Yapım Tarihi: 2001
Oyuncular: Audrey Tautou, Mathieu Kassovitz, Jamel Debbouze, Serge Merlin
Montmartre'de geçen film, modern Paris hayatının, idealize edilmiş hali niteliğindedir. Film bünyesinde birçok metafor barındırmaktadır. Bu da hem filmin yönetmenin hem de senaristin başarısıdır.
Bu metafor kimi zaman aşk mektupları, video kasetler, sahnelerde kullanılan renk tonları, fotoğraflar, cam adam üzerinden verilirken kimi zaman da kediler, manavda çalışan işçi, çocuklar ve kullanılan müzik üzerinden verilmiştir.
Film adeta Fransız sinemasının Hollywood filmleriyle yarışabileceğini kanıtlayan baş yapıtlardandır. Hem sanatsal hem de ticari anlamda büyük başarılar elde etmiştir.
Fakat Les Inrockuptibles yazarı Serge Kaganski'nin ağır eleştirilerine maruz kalmıştır. Kaganski'ye göre film, Fransız toplumunun realistlikten oldukça uzak, şaaşalı bir betimlemesi, eski, etnik grupların nadir görüldüğü, gizli lepenist bir Fransa kartpostalıdır.
Dünya çapında farklı ülkelerde gösterimleri yapılmış ve vizyona girmiştir. Amelie, yönetmenin kendi ülkesinde yapılan Cannes Film Festivali'nde yarışmaya katılmamıştır. Film beş farklı dalda Oscar'a aday gösterilmiştir.
- 2001 yılında Avrupa Film Festivali'nde en iyi film ödülü kazanmıştır.
- Toronto Film Festivali'nde halk oylamasıyla en iyi film ödülü kazanmıştır.
- Karlovy Vary Film Festivali'nde Kristal Küre Ödülü kazanmıştır.
- 27. Cesar ödüllerinde en iyi film ödülü kazanmıştır.
8- Dans La Brume (Bir Nefes Ötede) / Daniel Roby
Yapım Tarihi: 2018
Oyuncular: Olga Kurylenko, Romain Duris, Fantine Harduin, Michel Robin, Anna Gaylor
Deprem sonrasında ölümcül bir gaz bulutuyla kaplanmış hale gelen Paris'te hayatta kalmaya çalışan ailenin serüvenini anlatan bilim-kurgu gerilim filmidir.
Klasik tarza çekilmiş bir survival filmi demek doğru olacaktır. Görsel olarak muhteşem kareler bulunduruyor. Filmin içerisinde mantık hataları olmasına rağmen sonunun sıradışı olması filmi izlenebilir kılıyor.
Filmdeki gizem ve gerilim, bilim-kurgu ile karıştırıldığından başarılı bir hal almış. Diğer Post apokaliptik filmlere göre kullanılan mekanlar, sinematografisi, diyalogları ve anlatım dili çok farklıdır.
Bu farklılıklar filmi izlenebilir yapıyor. Dev bütçeli Hollywood filmleri ile kalite konusunda rahatlıkla kıyaslanabilir. Gizem ve merak duygusu filmin sonuna kadar başarıyla sürdürülmüş.
Bir anne ve babanın çocuklarına zarar gelmemesi için verdiği fedakarca mücadelelere tanık olacağınız, annenin çocuğu için kendi canını hiçe sayan davranışını görüp dramı derinden hissedeceğiniz film.
9- The Intouchables (Can Dostum) / Olivier Nakache ve Eric Toledano
Yapım Tarihi: 2011
Oyuncular: Omar Sy, François Cluzet, Audrey Fleurot, Alba Gaia Kraghede Bellugi, Anne Le Ny
Film, Yamaç paraşütü kazası sonrasında boynundan aşağısı felç olan zengin bir iş adamı, aristokrat ve kendisine yardımcı olması adına hapishaneden henüz yeni çıkmış, işe aldığı yardımcısının hikayesini konu almaktadır.
Fransa'da vizyona girdikten sonra "Bienvenue chez les Ch'tis" filminden sonra ülke tarihinde en çok seyirci tarafından izlenen film olmuştur.
Siyah ve beyaz adamın aralarındaki arkadaşlığı çok fazla sınıfsal sorunlara ve eşitsizliklere değinmeden anlatan Can Dostum, bu açıdan popüler kültüre yönelik bir film olduğunu gösteriyor.
Filmin unutulmaz repliklerinden bazıları şunlardır:
Benim asıl engelim tekerlikli sandalyeye sahip olmam değil onsuz sahip olmam.
Yaşanmış bir olayı anlatan film, sekiz farklı dalda Cesar ödülüne aday olmuştur.
Sen birini kaybetmenin ne demek olduğunu biliyorsun Çünkü birini kaybetmek için, onu kendinden daha çok sevmen gerekir.
- Cesar Ödüllerinde en iyi erkek oyuncu ödülü almıştır.
- Japon Akademi Ödülleri'nde yabancı dilde en yi film ödülü almıştır.
- Goya Ödülleri'nde en iyi Avrupa filmi ödülü almıştır.
- Tokyo Uluslararası Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülü almıştır.
10- Jeux d'enfasts (Cesaretin Var mı Aşka) / Yann Samuell
Yapım Tarihi: 2003
Oyuncular: Marion Cotillard, Guillaume Canet, Thibault Verhaeghe, Josephine Lebas-Joly, Gilles Lellouche
Jeux d'enfasts, "Fransız filmlerinin kendine has kültürü ve sosyolojisi vardır" sözünü yıkıp atan filmdir.
Şanzelize (Champs-Elysees) de başlayıp ve Eiffel kulesinde biten filmlerin aksine bir atmosferi vardır. Bir defa izlenildiğinde yetersiz kalacaktır.
Filmin kurgusu ve görüntüleri damakta kalıcı tad bırakan harikulade bir sinematografiye sahiptir.
Filmin başrol oyuncularından Marion Cotillard (Sophie) aynı zamanda film müziklerinden biri olan "La Vie En Rose" ismiyle Edith Piafı canlandırmış olup, en iyi aktris dalında Oscar almıştır.
İzleyenlere Amelie'den çok Before Sunset filmini hatırlatmaktadır. Final sahnelerini hatırlayanlar bilir; sonu bir çok izleyiciye göre açık bırakılmış fakat filmin ilk sahnesi ve sonu düşünüldüğünde ruhun sonsuzluğunu işleyen bir final çekilmiş.
Yine de insanı çelişkilere sürükleyen bir çok sahne vardır. Ayrıca gereksiz bir bilgi gibi görünse de filmin başrolleri Marion Cotillard ve Guillaume Canet 1990'lardan beri arkadaşlarmış ve bu filmden dört yıl sonra 2007 yılında evlenmişler.
Filmin unutulmaz repliklerinden bazıları şunlardır:
- "Zaman, bütün hayallerimize ağzının payını verdi."
- "Yetişkin olmak buydu; 210 km'lik hız şansım olmasına rağmen 60 km'den fazlasını yapmamak.
- "Çocukken "sataşma" dediğimiz şeye, büyüyünce "baştan çıkartma" diyoruz."
- "Bu zevk meselesi, Çin yemeği gibi. Ya seversin ya sevmezsin. Tabi Çinli'ysen eğer seçme şansın yok."
11- Entre Les Murs (Sınıf) / Laurent Cantet
Yapım Tarihi: 2008
Oyuncular: François Begaudeau, Jean-Michel Simonet, Louise Grinberg, Esmerelda Quertani
Farklı dini inanca sahip, farklı kültülerden öğrencilerin olduğu bir kenar mahalle okulunda Fransızca öğretmeni François Marin'in yaşadıklarından yola çıka sinema filmi, öğrenci ve öğretmen psikolojisi hakkında harika önermeleri gözler önüne seriyor.
Fransız eğitim sistemini eleştiren film bir öğrencinin bütün yıl boyunca hiçbir şey öğrenmediğini söylediği bir sahne ile kapanır.
Filmin en dikkat çeken yanlarından birisi de sinema tarihinde kabul gören rol alan başarılı öğretmen anlatısının kırılmış olmasıdır.
Fransız yazar François Begaudeau'nun 2006 tarihli romanından sinemaya uyarlanan Laurent Cantet imzalı unulmaz filmlerdendir. İzlenmesi gereken öğretmen filmlerindendir.
Filmin anlatım dili olağanüstü şekilde tasarlanmıştır. Film aslında başarılı bir belgesel yapımı gibi çekilmiştir. İzlediğiniz zaman sanki her şeyin gerçek olduğunu düşünüyorsunuz.
Filmde müzik kullanılmaması izleyicilere zaman zaman sıkıcı gelebilir. Öğretmen filmi ve müzik kullanılmamış film denince eminim çoğu kişi "İki Dil Bir Bavul" filmini hatırlayacaktır.
Film boyunca öğrencileri dört duvar arasında görüyoruz, duvarlar arasında sıkışıp kalan öğrencileri, öğretmenleri, eğitim sistemini olduğu gibi yansıtmaktadır.
Ayrıca film için milliyetçilik, kimlik, sınıf mücadelesi, küreselleşme ve göç konularına dokunup geçen bir atmosfere sahipdir diyebiliriz. 1987 yılından bu yana Cannes'da Altın Palmiye kazanan ilk fransız filmidir.
12- La Pianiste (Piyanist) / Michael Haneke
Yapım Tarihi: 2001
Oyuncular: Isabella Huppert, Benoit Magimel, Annie Girardot, Susanne Lothar, Udo Samel
Film, 2004 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü almış olan Elfriede Jelinek'in "Die Klavierspielerin" adlı romanından uyarlanmıştır.
Burjuva toplumunu ve liberalizmi kıyasıya eleştiren, mercek altına alan bir baş yapıt. Bir çok film otoritesi tarafından 2000 sonrası çekilmiş Avrupa Sineması'na ki en iyi filmler arasında gösterilmektedir.
Filmlerinde hemen hemen hiç müzik kullanmayan Michael Haneke'nin "La Pianiste" filminde, hem uyandırdığı romanda kendi seçimlerinde Franz Schubert başta olmak üzere piyanonun sesini duyarız.
Filmi seyirciler için özel kılan şeylerden biriside, kadın ve erkek karakterlerin yarattıkları imajdan karşılıklı olarak etkilenip birbirleri ile temas kurduktan sonra iç dünyalarının karanlık yanlarını keşfetmeleriydi.
Ayrıca yönetmen bu filmi için şu ifadeleri kullanmıştır:
Haneke kendi sinemaıs için kimsenin içinin rahat bir şekilde izleyemeyeceği filmler yapıyorum.
Filmin unutulmaz repliklerinden biri şöyledir:
- "Benim duygularım yok Walter, bunu kafanıza sokun. Bir gün olsun zekamın önüne geçemezler"
- "Hem sonuçta aşk, bayağı şeyler üzerine kurulur, değil mi?"
- "Ne de olsa aşk, sıradan şeyler üstüne inşa edilir."
- "Pianistim, şair değil. Hem aşk bayağı şeyler üzerine kurulur."
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish