Katılmadığım için özür dilerim

Donald Trump ve Joe Biden arasında gerçekleşen münazara alışılmışın da ötesine geçti. Dünyanın en güçlü siyasi makamının adayları öfke ve saldırı ile, boksa, çatışmaya ve Meksika mirasına sığındılar

Fotoğraf: AFP

İnsan ilk asırlardan beri düelloların tutkunudur. Zira içinde birçok şeyi barındırıyor: Zafer, hezimet. Kazanç ve başkasının zararı karşısında sevinç duymak.

Roma İmparatorluğu döneminden beri binlerce insan güçlü adamların aslanlar ile güreşmesini izlemek üzere bir araya geliyordu. Düellonun berabere bitmesine izin verilmiyordu. Aslan galip gelince insanlar alkışlayıp coşuyordu.

İnsanoğlu kılıç ve mızrağı icat ettiğinde yaptığı ilk şey bunlar ile eğlence için düellolar düzenlemek olmuştu. Bunun ardından insanoğlu silahı icat etti ve bir kadın, at ya da güç ile ilgili tüm anlaşmazlıklar düelloyla çözülüyordu ve kaybeden öldürülüyordu.

Rus şair Aleksandr Puşkin eşine kur yapan Fransız bir diplomat ile yaptığı düello sonucu hayatını kaybetmişti. Böylece dünya edebiyatı, büyük şairlerinden birini asalak bir aşağılığın karşısında kaybetmişti.

İnsan zaman geçtikçe içgüdüsünü ötekine karşı aşağılayıcı bir tutku ile doyuran ve yalnızca ölüm ve cinayetle biten düellolara kaydı.

Zamanla güreş, boks ve ayıların güreşine benzeyen Japonların Sumo güreşi ortaya çıktı. İngilizler, çocukların kayıp bir bilyeyi aramasına benzeyen kriketi icat etti.

Buna karşılık Meksikalılar horoz dövüşünü ortaya çıkardı. Bu dövüşlerde izleyiciler iki aptal horozun etrafında toplanarak horozları ikisinin üzerinde de tüy kalmayacak ya da birisi hayatını kaybedinceye dek birbirlerine kışkırtıyorlar.

Bu düellolarda kaybeden kesiliyor, kalan tüyleri yolunuyor ardından ızgara yapılıp yeniyor. Diğer horoza ise bir sonraki düelloya kadar bir avuç tahıl veriliyor.

Biz ise, Lübnan'da diğer tüm güreşleri geliştirdiğimiz gibi horoz dövüşünü de geliştirdik. Her geçen yıl horozların yerine erkeklerin düellosu için para ödüyoruz. Onlardan biri ölene kadar alkışlıyoruz ki genelde ikisi de hayatını kaybediyor.

1960 yılında ABD'li politikacılar başkan adayları arasındaki televizyon düellosunu (münazarasını) keşfettiler. İlk münazara Demokrat Parti adayı yakışıklı genç John F. Kennedy ve bir diğer yakışıklı genç olan Cumhuriyetçi Parti adayı Richard Nixon arasında gerçekleşmişti. Sonuç önceden biliniyordu.

ABD'liler bu fikri geliştirdiler. Medya araçları için muazzam servetlerin yatırıldığı reklamlar ortaya çıktı.

Münakaşalar özellikle de seçim kampanyalarının son aşamasında temel ve belirleyici bir parça oldu. Münazara, yasakların ve kuralların olmadığı şiddetli bir çatışma ve hakemli bir boks maçı haline geldi.

Ancak geçen hafta çarşamba günü Donald Trump ve Joe Biden arasında gerçekleşen münazara alışılmışın da ötesine geçti. Dünyanın en güçlü siyasi makamının adayları öfke ve saldırı ile, boksa, çatışmaya ve Meksika mirasına sığındılar.

40 yıldan bu yana tüm başkanlık seçimi münazaralarını izledim. Çarşamba günü düzenlenen münazara için ise istekli değildim. Haber kanallarının aktardıkları ile yetindim ki bu bile fazla geldi.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU