Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA Partisi), Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 11.09.2020 tarihinde, Ankara merkezli olmak üzere, 7 ilde toplamda 48 avukat ve 7 stajyer avukat hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçu kapsamında; arama, el koyma ve gözaltı kararına ilişkin bir açıklama yayınladı.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu imzasıyla yayınlanan açıklamada, "Bu kararlar ile yargının asli unsuru olan avukatlar hakkında bir nevi terör soruşturması başlatılmıştır" denildi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Avukatları meslekleri nedeniyle cezalandırmak, hukuku ayaklar altına almaktır"
Evrensel ceza hukuku kurallarına göre, avukatların suçun şahsiliği ilkesi açısından da savundukları şüpheli veya sanığın eylemleri nedeniyle sorumlu tutulamayacağı belirtilen açıklamada, "Avukatlık Kanunu uyarınca avukatlar, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil ederler. Avukatların, gözaltında tutulan şüpheliler ile mahkemelerde yargılanan sanık müvekkillerinin haklarını savunmalarından daha doğal bir şey olamaz. Aksi durumda avukata yapılan her müdahale, savunma dokunulmazlığının ihlali olarak karşımıza çıkar" ifadelerine yer verildi.
Avukatlar ile yargı arasına mesafe konulmak ve şüpheli ile sanıkların haklarını korumak amacıyla hukuki sınırlar içinde yapacakları her müdahalenin bertaraf edilmek istendiği vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Bu prensipler doğrultusunda, avukatlık mesleği bağımsız ve tarafsız olarak sadece hukukun uygulanmasını sağlama açısından değerlendirilmek zorundadır.Avukatları, şüpheli ve sanıkları savunmaları kapsamında sırf mesleki uygulamaları nedeniyle cezalandırma amacı gütmek, açıkça hukuku ayaklar altına almaktır. Bu durum, hukuk sistemimizde tamiri imkansız yaralar açmaktadır.
"Soruşturmalar gerek usul ve gerekse de esas açısından hukuka aykırıdır"
Savunmanın temsilcisi olan avukatları, savunma hakkı kapsamında görevlerini yerine getirdikleri şüpheli ve sanıkların eylemleri doğrultusunda terör örgütü üyesi olmakla itham ederek yapılan bu soruşturmalar, gerek usul gerekse de esas açısından hukuka açıkça aykırıdır. Yargının bağımsız vetarafsızlığını sağlamakla yükümlü makamların, savunmanın yok edilmesi sonucunu doğuracak işlemlerden kaçınması gerekir.
Bu minvalde, özellikle terör soruşturmalarında mevzuatımızda yer alan suç tanımlarının esas alınması, şüpheli ve sanık eylemlerinin kendilerini savunan avukatlara teşmil edilmek suretiyle genişletilmemesi gerekir.
Independent Türkçe