Libya'daki son durum ve Türkiye'nin değişen pozisyonu

Memet Aksakal Independent Türkçe için yazdı

Hulusi Akar, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başbakanı Fayez Serraj ve Katar Savunma Bakanı Khalid bin Mohammed al-Attiyah 17 Ağustos Pazartesi günü Pazartesi günü Trablus'ta görüştü / Fotoğraf: UMH'nin Resmi Facebook Hesabı

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, 17 Ağustos Pazartesi günü Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) yetkilileri ile görüşmeler yapmak için Libya'nın başkenti Trablus'a gitti.

Trablus'ta, önce Hulusi Akar, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başbakanı Fayez Serraj ve Katar Savunma Bakanı Khalid bin Mohammed al-Attiyah arasında üçlü bir görüşme gerçekleşti.

Daha sonra Türkiye, Katar ve UMH arasında heyetler arasında arası görüşmeler yapıldı.
 

Aynı gün yapılan heyetler arası görüşme.jpg
Fotoğraf: UMH'nin resmi facebook hesabı


Görüşmelerden sonra Türkiye'nin desteklediği Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Savunma Bakanı Yardımcısı Salam al-Namroush yaptığı açıklamada, Libya UMH hükümeti, Türkiye ve Katar'ın üçlü askeri anlaşma imzalandığını söyledi.

Al-Namroush, eğitim amacıyla bir askeri enstitü oluşturulması için anlaşmaya varıldığını, Türkiye ve Katar'ın Libya'ya askeri danışman göndereceğini ve askeri akademilerinde Libyalı subaylara eğitim vereceklerini, belirtti.
 

Aynı gün yapılan heyetler arası görüşme-.jpg
Fotoğraf: UMH'nin resmi facebook hesabı


Libya UMH Savunma Bakanı'nın TV'de yayınlanan açıklamasında ise, Bakanın, “Türkiye ve Katar'la Libya ordusunu inşa etmek ve eğitim ve danışmanlık konularında işbirliği yapmaya karar verdik. Libya'ya askeri danışman gönderilmesi ve Libyalı askerlerin iki ülkede eğitim almasını kararlaştırdık” dediği belirtildi.

Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar da Libya'ya yapılan son ziyaretle ilgili yaptığı açıklamada, "Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınmış olan Ulusal Mutabakat Hükümetinin daveti üzerine buradayız. Libya'nın bütünlüğü, güvenliği ve Libya halkının refahı için elimizden gelen gayreti göstermeyi sürdüreceğiz" dedi.

Akar sözlerinin devamında şunları söyledi:

Biz doğru taraftayız. BM tarafından tanınan bir hükümeti ve Libya’nın hem toprak bütünlüğünü hem de siyasi bütünlüğünü destekliyoruz. Halkının rahat, güven ve huzur içinde yaşamasına gayret gösteriyoruz. Ateşkesin sürekli olması için gayret ediyoruz.


Akar'ın açıklamasında ve Milli Savunma Bakanlığının bu konuda yaptığı açıklamada, Libya UMH hükümeti, Katar ve Türkiye arasında ortak bir askeri işbirliği anlaşmasından söz edilmedi.

Milli Savunma Bakanlığı, Twitter hesabından atılan bir tweette, Libyalı 171 askeri öğrencinin Türkiye'de askeri eğitim gördüğü açıklandı.

Libyalı 171 Kara Harp Okulu 2’nci sınıf öğrencisinin, Isparta’da bulunan Terörizmle Mücadele Eğitim ve Tatbikat Merkezi Komutanlığında 20 Temmuz 2020 tarihinde başlayan eğitimleri başarıyla devam ediyor.
 


Türkiye'nin Libya'da UMH'ye askeri destek verdiği ve Libya'ya Suriyelileri gönderdiği bilinen bir şey ve bu Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da dile getirildi.

18 Ağustos Salı günü MSB'nin attığı tweetle Libyalı askeri öğrencilere Türkiye'de askeri eğitim verildiği de açıklanmış oldu.

Hükümet, Libya'nın BM tarafından tanınan yasal hükümetinin UMH olduğunu; UMH hükümetinin Türkiye'den yardım istediği için Libya'da bulunduklarını söylüyor, ama ortada bir sorun var.

Birleşmiş Milletler (BM), 2011 yılından beri Libya'ya silah ambargosu uyguluyor ve BM'nin Haziran 2019'da, Libya'ya silah taşıdığından şüphelenilen gemilerin BM tarafından kontrol edilmesi konusunda verdiği karar var.

Sözkonusu karar bu yıl haziranda bir yıl daha uzatılmıştı.

Bu karar çerçevesinde AB ülkeleri bu yıl 17 Şubat'ta aldıkları kararla Libya'ya silah sevkiyatını önlemek için bir kontrol gücü oluşturmaya karar verdiler, bu karar 31 Mart'tan itibaren yürürlüğe girdi ve 31 Mart 2021'e kadar devam edecek.

İRİNİ Operasyonu adı verilen bu kontrol gücü halihazırda Libya açıklarında, denizden, havadan ve uydu ile Libya'ya silah sevkiyatını önlemek için kontrol yapıyor ve şüphelendikleri gemilerde arama yapıyor.

Türkiye hükümeti her ne kadar UMH'nin çağrısı ile Libya'ya asker ve Suriyeli milisler gönderdiğini söylese de, Libya'ya asker ve silah göndermek BM kararlarını ihlal etmek olarak kabul ediliyor.

BM'nin Libya'ya silah ambargosu kararı sadece Hafter güçleri için değil, karar Libya'daki tüm güçlere silah ve askeri yardımı yasaklıyor.

Nitekim bu konuda Yunanistan ve Fransa başta olmak üzere AB ülkelerinden sık sık Türkiye'nin Libya'da silah ambargosunu ihlal ettiği açıklamaları geliyor.


Türkiye ve Katar'ın 17 Ağustos Pazartesi günü Libya UMH hükümeti ile yaptıkları askeri işbirliği anlaşması biraz da bu endişe ile yapılmış bir anlaşmaya benziyor.

Hükümet, BM ambargosunu deldiği için BM'nin yaptırımlarına maruz kalmamak için UMH ile askeri işbirliği anlaşması yaparak Türkiye'nin Libya'da savaşan taraflardan birine askeri yardımda bulunmasını yasal bir zemine oturtmak istiyor.

Bu anlaşma yapıldıktan bir gün sonra Istapar'tada Libyalı askeri öğrencilere eğitim verildiğinin açıklanması da, verilen eğitimin bu anlaşmaya uygun olarak yapılıdğını göstermek amacını taşıyor.


Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın son Libya ziyaretinden sonra “Libya'da ateşkesin sürekli olması için gayret ediyoruz" demesi, hükümetin Libya'daki pozisyonunda geri adım attığını gösteriyor.

Şimdiye kadar yapılan açıklamalarda, ateşkes şartı olarak Sirte'nin UMH güçlerine verilmesi talep ediliyordu ve Haftar güçlerinin tüm Libya'dan temizlenene kadar mücadeleye devam edileceği sık sık tekrarlanıyordu.

Erdoğan hükümetinin bu konuda geri adım atıp Libya'da ateşkesi kabul edip siyasi çözümü desteklediğini açıklaması, Mısır'ın açıkladığı, ABD, Rusya ve AB tarafından desteklenen Libya planının kabul etmesi için Libya'da BM silah ambargosunu delen ülkeler konusunun BM'ye getirilmesi başta olmak üzere, Türkiye'ye yapılan baskıların sonucu olduğu düşünülüyor.


Haziranın başında Hafter'e bağlı güçlerin Trablus'un güneyinden çekilmesi sonarsı Mısır'ın başkenti Kahire'de Libya ile ilgili bir konferans düzenlendi.

Kahire'deki konferansa, Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi Başkanı Aguila Saleh, Haftar, ABD, Rus, Fransız ve İtalyan diplomatların da dahil olduğu çok sayıda yabancı diplomat katıldı.

Konferansta alınan kararlar, 6 Haziran'da Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah es-Sisi tarafından açıklandı.

Sisi'nin açıkladığı Libya planının ana hatları şunlardı:

  • 8 Haziran'dan itibaren ateşkesin sağlanması
  • Libya'nın üç bölgesini temsil edecek temsilcilerden oluşacak ve seçim yapılana kadar 1.5 yıl sürecek geçiş döneminde ülkeyi yönetecek bir başkanlık konseyinin kurulması
  • Libya'da bulunan tüm yabancı güçler ve Suriyeli milislerin çekilmesi
  • Libya'da petrol ve finans kurumlarının birleştirilmesi
  • Haftar'a bağlı Libya Ulusal Ordusu dışındaki milis güçlerinin dağıtılması.

Mısır'ın Libya planı açıklandıktan sonra, ABD, Rusya ve AB ülkelerinin çoğu planı desteklediklerini açıkladılar. Hafter de planı kabul ettiğini açıkladı; ama Türkiye'nin desteklediği Sarraj Fayez'in Başbakanlığındaki UMH hükümeti planı kabul etmediklerini ve tüm Libya'yı Haftar'a bağlı güçlerden kurtarmak için mücadele edeceklerini de ekledi.

Katar dışındaki Körfez ülkeleri, Arap birliği, ABD, AB ve Rusya tarafından desteklenen Mısır'ın Libya planı, Türkiye'nin desteklediği UMH hükümeti içindeki bazı kesimler tarafından da destek görüyor ve Libya'da iç savaşın bitmesi için bir şans olarak görülüyor.

Erdoğan hükümetinin, Mısır'ın Libya planını kabul etmemesi ile Libya'da savaş isteyen tek taraf olarak olduğu algısının oluşması, Mısır'ın, Türkiye'nin desteklediği UMH güçleri ve Suriyeli milislerin Sirte'ye saldırması durumunda Libya'ya gireceğini açıklaması, Türkiye'nin Libya'da BM kararlarını çiğnediği söylemleri, AB, ABD ve Rusya'nın baskısı, UMH içindeki bazı yetkililerin Mısır'ın planına olumlu bakması ve Fayez Sarraj'ın bundan dolayı zor durumda kalmasının, Erdoğan hükümetini Sirte'yi Haftar'a bağlı güçlerden geri alma operasyonundan ve tüm Libya'yı Haftar'a bağlı güçlerden temizleme planından ve söyleminden vazgeçeçirdiğini gösteriyor.


Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 18 Ağustos Salı günü yaptığı açıklamada, Erdoğan'ın daha önceki, "Tüm Libya'yı gayrimeşru Hafter'den kurtaracağız" açıklamalarının aksine; "Biz Libya’nın hiçbir yerinde askeri çözümü tercih etmiyoruz ve orada askeri mücadelenin sürmesini istemediğimizi her fırsatta söylüyoruz. Libya’da siyasi çözüme inanıyoruz, herhangi bir devletle karşı karşıya gelmek istemeyiz" dedi.

Şu anda ABD ve AB'nin desteği ile Mısır'ın planı temelinde, iki tarafın da Sirte ve Cufra bölgesinde güçlerini geri çekmesi, Sirte'nin silahsızlandırılması ve Sirte'de iki tarafın ortak yeni bir yönetim oluşturması ve daha sonraki aşamada seçimlere gidilip tek bir hükümet kurulması için görüşmeler yapılıyor.

Bu konuda ilk olarak petrol ihracatının yeninden başlaması öngörülüyor, Libya'da petrolün bulunduğu bögeler Hafter'in kontrol ettiği bölgelerde bulunuyor.

Hafter, petrol ihracının tekrar başlaması için Türkiye'nin güçlerini ve Suriyeli milisleri Libya'dan çekmesini şart koşuyor, şu anda iki tarafın uzlaşamadığı en önemli konuların başında bu geliyor.


Libya'da Hafter'e destek veren Rus hükümeti ile ilişkili Wagner güçlerinin bulunduğu ve bu güçlerin Rusya hükümeti ile ilişkisi olduğu konusunda kanıtlar olmakla birlikte Rusya bunu kabul etmiyor.

Libya'da Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır, Hafter'e askeri destek veriyor ama bunu resmi olarak kabul etmiyorlar.

Şu ana kadar Libya'da Türkiye dışında Libya'da güç bulunduruduğunu ve savaşta bir tarafı desteklediğini resmi olarak kabul etmişhiç bir ülke yok.


Türkiye, Libya'dan çekilmeyi henüz kabul etmedi; ama Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın salı günü yaptığı açıklamasından, hükümetin Sirte ve Cufra'nın silahsızlandırılması konusunu da kabul ettiğini anlıyoruz.

Bunu kabul etmek, Mısır'ın Libya planını ve bu plan temelinde görüşmeleri kabul etmek anlamına geliyor.

Kalın, Almanya'nın çözüm için Sirte ve Cufra'nın askerden arındırılması çağrısının Ankara tarafından ön yaklaşım olarak kabul edilebileceğini söylemişti.

ABD ve Almanya, Sirte ve Cufra'yı silahsızlandırma planına destek vermiş ve Sirte ve Cufra'nın silahsızlandırılması çağrısı yapmıştı.


Libya'da gelinen noktadaki iç savaşın bitmesi ve Libya'nın tekrar birleşmesi, Türkiye'nin vereceği karara bağlı hale gelmiş durumda.

Bir tarafta Katar hariç Arap ülkeleri, ABD, AB ve Rusya var, öbür tarafta Türkiye var.

Türkiye şimdiden katı pozisyonundan bazı geri adımlar attı, bundan sonra ne olacağı, Türkiye'nin Libya'dan çekilmeyi kabul edip etmemesine bağlı ve bunu önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU