Ankara'daki kadın gazetecilerle internet ortamında bir araya gelen İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, gündemdeki konulara dair değerlendirmelerde bulundu.
Akşener’in öncelikli gündeminde bir erkek tarafından katledilen 27 yaşındaki üniversite öğrencisi Pınar Gültekin vardı.
Cinayetle ilgili “‘Öldürülmüş bir kız çocuğu var o kızla ilgili giyimi nasıldı, güzel miydi, çirkin miydi?’ gibi soruların sorulduğunu görüyorum bu da çok iğrenç. Bu konuda İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı beraber tavır koymalıdır, bu haksız şiddeti uygulayanlara karşı” yorumunu yaptı.
Ayasofya’nin cami olması ile ilgili tartışmaların bir önceki neslin idealleri arasında yer aldığını söyleyen İYİ Parti Genel Başkanı, “Pek çok gencin birinci önceliği iş bulmak, kız çocuklarının kadınların Türkiye’de rahat bir hayat yaşamak, gece işinden çıktığı zaman sokak lambaları yanmıyorsa titreye titreye evine gittiği, taksiye binmişse en yakın arkadaşına konumunu attığı, plakasını attığı bir Türkiye’de öncelik sıralamaları değişti” dedi.
“Benim İçişleri Bakanlığım döneminde ilk talimat, bir kişinin bile burnunun kanamamasıydı”
Akşener, İstanbul Sözleşmesi’nin yanında olduklarını yineleyerek şunları söyledi:
Biz adli makamlara gitmiş konularla ilgili herhangi bir söz söylemiyoruz, çünkü şikayet edilmiş. Rahmetli Pınar için ortalık ayağa kalktı biz de dahil, ağır tepki konulması gerekiyordu bu yapıldı. Bizlere düşen şiddet gören kadınların yargıda işlerinin doğru yürütülmesidir. Ben bu noktadan bakıyorum. Bu zihniyeti değiştirmedikçe, o zihniyetten Türkiye’yi yönetenleri kurtarmadıkça bunlar olacaktır. Mücadele etmek de bizim görevimizdir.
Kendisinin İçişleri Bakanlığı yaptığı dönemde hem kadınların hem erkeklerin laiklik üzerine yürüyüşler yaptığını hatırlatan Akşener, “İlk verdiğimiz talimat birinci derecede bir kişinin burnunun kanamaması üzerineydi. Bütün o yürüyüşlerin sağlıklı olabilmesi için gerekli önlemler alındığı için göstericiler tarafından hiç şikayet olmamıştır. Siyasetçilerin net tavır koyması gerekiyor bu tavrı görmüyoruz” dedi.
“Ayasofya’ya davet edildim”
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tarafından Ayasofya’ya davet edildiğini söyleyen Akşener, Bilim Kurulu’nun kararı doğrultusunda 14 gün Ankara’daki evinde karantinada olduğunu aktardı:
Önce teşekkür ettim, sonrasında içinde bulunduğum durumu söyledim, durumum şu; bende bir şey yok, testi pozitif çıkan o tek koruma polisimizin dışında da bir şey yok. Ama Bilim Kurulu’nun kararları ışığında 14 gün karantinadayız. Ben Ankara’da evimde kalıyorum. Karantina şartlarına uyuyorum.
Doktorlara soracağım o karara göre sizi bilgilendireceğim dedim. Yarın bu karar bana bildirilecek belki akşamüzeri olur. Anladığım kadarıyla bu karantinaya uymamız gerekiyor öyle bir durumda benim katılmam mümkün olmayacak gibi görünüyor ama henüz bize bildirilmedi.
Akşener, Ayasofya’da 24 Temmuz’da kılınacak cuma namazına Meclis’te kendisi adıma Grup Başkanlığı yapan Orhan Çakırlar ve Yavuz Ağıralioğlu başta olmak üzere birkaç kişinin parti adına katılacağını söyledi.
Meral Akşener, 15 Temmuz etkinliği öncesi etkinliğe katılacak herkese koronavirüs testi yapıldığını ve bir kişide korona çıktığını, bu nedenle de tedbir amaçlı evde olduğunu söyledi.
İYİ Parti Genel Başkanı, “Bu çarptırma ustası arkadaşlarımızın yazdığı, çizdiği, Ak Parti adına konuşan kişilerin tavrına baktığınız zaman ben utanıyorum siyaset adına, böyle siyaset olmaz. Yalan makinasına dönmüş bu arkadaşlar kazanmak için herşey mübah” dedi.
“Ayasofya, Erdoğan için bir koz”
“Ayasofya özellikle sağın her renginin içinde kendini tanımlayan bizim yaş grubunun önemli gördüğü bir alandır” diyen Meral Akşener, şunları söyledi:
O dönemin gençlerinin bir imparatorluk bakiyesi olmanın getirdiği bir başarıya özlem psikolojisinin sonucu olarak Ayasofya şekillenmiştir. Ayasofya denildiği zaman o günün CHP’sine solun değişik renklerinde kendini tanımlayan gençlerinin ‘siz Ayasofya’yı açamazsınız’ tutumuna şahit olmadık. Ayasofya her zaman sağ siyaset için önemli bir koz olmuştur ama Sayın Erdoğan için de seçim kazanmaya yönelik bir koz. Yani gençlik idealleri tamam da.. bir koz.
“Cuma namazı için oraya bir kalabalık toplanılması gayreti var”
Ayasofya’nın cami haline çevrilmesiyle birlikte ortaya çıkan resmi gördüğümüz zaman Sayın Erdoğan’ın bu konuda ciddi hayal kırıklığına uğramış olabileceğine inanıyorum.
Çünkü Ayasofya’yı bu manada bilen bir siyasi aidiyeti olan o dönemin genç neslinin yaş itibarı ile en genci bizim yaş grubu, çok daha genç neslin, çok daha farklı sorunlarla boğuştuğu Türkiye’de Ayasofya’nın bir kutuplaştırma aracı olarak ortaya çıkmasının mümkün olmadığını Sayın Erdoğan gördü.
Daha ilginç olanı ise insanların oraya gitmesi beklenirdi o olmadı. Şimdi biliyoruz ki, cuma namazı için oraya bir kalabalık toplanılması gayreti var. Ama bu salgın bir şeyi gösterdi kırılgan ekonominin aslında kırılmış olduğunu gösterdi.
Pek çok gencin birinci önceliği iş bulmak, kız çocuklarının kadınların Türkiye’de rahat bir hayat yaşamak, gece işinden çıktığı zaman sokak lambaları yanmıyorsa titreye titreye evine gittiği, taksiye binmişse en yakın arkadaşına konumunu attığı, plakasını attığı bir Türkiye’de öncelik sıralamaları değişti.
Ayasofya konusunda fikir sahibi olan en genç bizim nesil, yeni nesilde böyle bir birikim yok.
Independent Türkçe