Bahçeli’den “Terörsüz Türkiye” vurgusu: Bu bizim için vatan görevidir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Terörsüz Türkiye Hedefi Kapsamında” başlığıyla yazılı bir açıklama yaparak, Türkiye’nin terör belasından tamamen kurtulması gerektiğini ve bu hedefin milli bir görev olduğunu vurguladı

Fotoğraf: AA

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Terörsüz Türkiye Hedefi Kapsamında” başlıklı yazılı bir açıklama yaparak, Türkiye’nin terörle mücadelesinin bir milli beka meselesi olduğunu vurguladı. Bahçeli, terörün kökünün kazınmasının ertelenemez bir görev, “vatan borcu” olduğunu ifade etti.

Bahçeli açıklamasında, dünyada artan çatışmaların, Türkiye’nin stratejik duruşunu daha da önemli hale getirdiğini belirtti. İsrail’in Gazze’deki saldırılarını “vahşet” ve “zincirleme cinayet” olarak tanımlayan Bahçeli, Birleşmiş Milletler’i acilen etkili adımlar atmaya çağırdı. İsrail’e karşı askeri, siyasi ve ekonomik yaptırımların gecikmeden uygulanması gerektiğini vurguladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Netanyahu hükümeti ateşle oynuyor"

Suriye’deki gelişmelere de değinen Bahçeli, İsrail’in bölgedeki faaliyetlerinin provokatif olduğunu ve Türkiye’nin egemenlik haklarına yönelik bir tehdit oluşturduğunu söyledi. “Netanyahu hükümeti ateşle oynadığını ağır bedeller ödemeden idrak etmek zorundadır” diyen Bahçeli, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’tan gelen tehditleri de yakından izlediklerini belirtti.

"Cumhurbaşkanımızın DEM Parti heyetiyle yaptığı görüşme takdire şayandır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın DEM Parti heyetiyle yaptığı görüşmeye de değinen Bahçeli, bu adımın “terörsüz Türkiye” hedefi açısından önemlidir taktire şayandır dedi. PKK’nın bir an önce silah bırakması ve örgütsel fesih sürecini başlatması gerektiğini belirtti. “27 Şubat İmralı çağrısı karşılık bulmalıdır,” diyen Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın bu süreçteki kararlılığına dikkat çekti.

"CHP yolsuzluk batağında çırpınıyor"

Bahçeli, CHP’yi de sert sözlerle eleştirdi. “CHP yolsuzluk batağında çırpınıyor” ifadelerini kullanan Bahçeli, ana muhalefet partisini Türkiye’nin iç huzuruna zarar vermekle suçladı. “Onların korkuları Türkiye’nin baharıdır, onların kâbusları Türk ve Türkiye Yüzyılının müjdesidir” dedi.

“Bu bir milli yemin meselesidir”

Açıklamasının sonunda Bahçeli, “Terörsüz Türkiye aynı zamanda süper güç Türkiye’nin mukaddimesidir. Bu bizim için siyasi bir konudan öte vatan görevi, çiğnenmesi mümkün olmayan milli bir yemindir,” sözleriyle kararlılık mesajı verdi. MHP ve Cumhur İttifakı’nın bu süreçte Türkiye’nin birliği ve bütünlüğü için sonuna kadar mücadele edeceğini yineledi.

Bahçeli'nin açıklaması şu şekilde:

"Dünya çapında artan ve aşırılaşan gerilim ve cepheleşme ortamı insanlık vicdanını her zaviyeden zedelediği gibi küresel nitelikli barış ve huzur ümitlerini de maatteessüf zayıflatmaktadır.

Bu karışık ve karanlık muhtevada krizlerin biri biterken diğeri başlamaktadır.

Devamlı surette tahrik ve tahkim edilen ekonomik, diplomatik ve ticari cepheleşmeler askeri, siyasi ve stratejik boğuşmaları bir yanda canlı tutup diğer yanda yaygınlaştırırken gelecekle ilgili iyimser ve iyi niyetli bekleyişleri de sekteye uğratmaktadır.

Belirsizliğin sis bulutu hâkim ve havi bir durumdadır.

Ortak akıl, olgun anlayış, olgusal bilinç ve sağduyu meflûç haldedir.

Gümrük tarifelerinin silah gibi kullanılmasına eşzamanlı olacak şekilde yayılmacı heveslerin kabaran iştahı, yeni haritaların çizimine duyulan kaba ve kaotik iddia gün geçtikçe sertleşmektedir.

İnsanlık ve uluslararası toplum kalıcı huzura susamakla beraber, her bakımdan adil, eşit haklarla ihata edilmiş adaletli bir yaşama tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar hasrettir.

Gazze tepeden tırnağa felaketin kapsamında ve buna neden olan yeni vandalizmin boyunduruğu altındadır.

Hain ve haydut devlet İsrail 2 Mart 2025 tarihinden itibaren Gazze’ye insanlık dışı bir tecrit uygulamış, tüm yardım kanallarını tıkamış, dehşet verici bir ablukayla sayıları 2 milyonu aşkın Filistinli kardeşimizi açlığa ve sefalete mahkum etmiştir.

Böyle bir cinnet, böylesi bir zincirleme cinayet ve vahşet hiçbir dönemde, hiçbir devirde vuku bulmamıştır.

Ahlaki, insani ve hukuki caydırıcılığı kalmamış cılız kınama mesajlarına bel bağlamanın, bundan bir yarar ummanın, bununla mündemiç bir sonuç beklemenin artık hiçbir önem ve önceliğinden bahsedilemeyecektir.

İsrail’in anladığı ve anlayacağı dil bellidir.

Bu dilin terennüm ve tedavülünü derhal sağlayacak malum irade, eğer bağlayıcılık, haysiyet, itibar ve şeref seviyesini kaybetmemişse Birleşmiş Milletler Teşkilatı’dır.

Seri ve sistematik katliama uğrayan sadece Gazzeli mazlumlar değil, insanlığın topyekûn miras, emanet ve değerler hazinesidir.

İsrail’e karşı bir eylem ve yaptırım programı teşkil edilmeli; askeri, siyasi ve ekonomik müdahalelerle bu program eşgüdüm içinde hayata geçirilmelidir.

Beklemeye tahammül kalmamıştır.

İsrail Başbakanı’yla birlikte soykırım suçuna karışan canilerin Lahey Adalet Divanı’nda vereceği hesap gecikmemeli, daha fazla sürüncemede bırakılmamalıdır.

Bunun yanında terör devleti İsrail’in, Suriye topraklarında ayağımızın altında dolaşması, zaman zaman nokta hedeflere saldırılar düzenlemesi, provokasyon ortamını diri tutması ve tehdit mesajlarını sıralaması kaçınılmaz akıbetin ağlarını günbegün örmektedir.

Suriye özelinde, Türkiye ile İsrail arasında kurulması düşünülen çatışmasızlık alanlarının belirlenmesine dair teknik görüşmelere ihtiyaç duyulup bunun ilki gerçekleşmiş olsa da, Netenyahu hükümeti ateşle oynadığını ağır bedeller ödemeden idrak etmek zorundadır.

Türkiye’nin ve komşu ülkelerin bağımsızlığı, egemenlik hakları, siyasi ve toprak bütünlüğü asla tartışma kabul etmeyecek hassas, kritik ve yakıcı konulardır.

Bu kapsamda Yunanistan’ın da çizmeyi aşmaması lazımdır.

Atina yönetiminin Lozan Antlaşması’na taammüden muhalefet ederek işgal ettiği adalarda egemenlik haklarımıza meydan okuyup ülkemizin sabrını zorlaması, Güney Kıbrıs’ta Türk ve Türkiye düşmanlığından beslenen paramiliter örgütlerin faaliyete geçmesi dikkat ve uyanık bir şuurla takip ettiğimiz muhasım gelişmelerdir.

Türk milleti bölgesel ve küresel husumet senaryolarına teslim olacak, boyun eğecek, alttan alacak, tamam diyecek aciz ve atalette değildir.

Türkiye Cumhuriyeti bütün değer ve emanetleriyle müdafaa edilecektir.

Cumhur İttifakı bu azim, amaç ve kararlılıktadır.

Çevremizde cesamet düzeyi yoğun menfi hareketlilik ve tehdit dalgası karşısında Türk ve Türkiye Yüzyılına terörün kökünü kazıyarak mühür vurmak müşterek sorumluluğumuzdur.

Terörsüz Türkiye gayesi tavsamadan ve daha fazla uzamadan gerçekleşmeli, on yıllara sari bu melanet ortadan kalkmalıdır.

27 Şubat İmralı çağrısı karşılık bulmalıdır.

Cumhur İttifakı olarak samimi, sabırlı, duyarlı, dürüst, yapıcı mahiyetli siyasi ve milli duruşumuzun son etabı ülkemizin terör kamburundan tamamen kurtulmasıdır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde DEM Parti heyetiyle yaptığı görüşme hem içerik hem ilerleyiş hem de simgesel ifade bakımından takdire şayandır.

Meselenin sahibi Türkiye Cumhuriyeti devletidir.

DEM Parti’nin tutarlı açıklamalarına ve gerçekçi adımlarına Sayın Cumhurbaşkanımızın müstesna, muteber ve mütekâmil şekilde muamelede bulunması terörsüz Türkiye umutlarını çok daha güçlendirmiştir.

Elbette PKK terör örgütünün kongresini toplayarak Siyonist ve emperyalist komploların devreye girmesine fırsat vermeden silah bırakması ve örgütsel feshi sonuçlandırması kısa süre içinde temin edilmelidir.

Üçüncü tarafların suyu bulandırmasına, akılları çelmesine, nifak kazanını ateşlemelerine azami düzey ve ölçüde hazırlıklı olmanın yanında tedbir ve temkini elde bırakmamak esasen ve usulen zorunluluktur.

Şu günler oldukça kırılgan ve naziktir.

Karşılıklı güven, empati ve hoşgörü çemberinde terörsüz Türkiye vuslatının şafağı sökmelidir.

Türkiye’nin iç barış ve huzur ortamı sağlam esaslara bağlanmalı, aziz milletimizin her evladı kardeşlik ve kucaklaşma faziletiyle vatanına, bayrağına, mukaddesatına, dokunulmaz hayat ve varlık haklarına sahip çıkmalıdır.

CHP, içine düştüğü yolsuzluk batağında çırpına çırpına dibe inerken, hukukun karşısında mücrim siyasetçiler hesaba çekilirken, bu zihniyetin Türkiye’ye muhalefet çıtasını yükseltmesinin elbette demokratik bir karşılığı olacaktır.

Tek adam rejimi söylemini maksatlı ve marazi şekilde diline dolayan CHP Genel Başkanı’yla siyasi ve ideolojik yandaşlarının, hakkında vahim iddialar bulunan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde soygun düzeni kurduğu tanık ve delillerle ifade edilen tek bir şahsı aklama ve arkalama girişimi derin bir çelişki, anti demokratik bir savrulmadır.

İç cephemizin gücüne güç katmasını, milli birlik ve dayanışma ruhumuzun muktedir ve muvafık yapısını bir türlü kabullenemeyen, en küçük hazım belirtisi gösteremeyen CHP Genel Başkanı ve yönetiminin terörsüz Türkiye hedefinden dolayı bunaldığı, korkuya kapıldığı da açıkça anlaşılmaktadır.

Onların korkuları Türkiye’nin baharıdır.

Onların kabusları Türk ve Türkiye Yüzyılının müjdesidir.

Terörsüz Türkiye aynı zamanda süper güç Türkiye’nin mukaddimesidir.

Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı egemenliğin kayıtsız şartsız milletimizde olduğuna tam inanç ve bağlılık göstererek külllerinden doğan Anka Kuşu’nun cihana kanat açmasına, kutlu ülkülerimize adım adım ulaşılmasına sonuna kadar hizmet edecek, destek olacaktır.

Bu bizim için siyasi bir konudan öte vatan görevi, çiğnenmesi mümkün olmayan milli bir yemin bahsidir."

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU