Kendilerine Yurtta Sulh Konseyi adını veren cuntacıların 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin üzerinden tam 4 yıl geçti.
Aradan geçen sürede, FETÖ ile mücadele başlığıyla, binlerce kişi Kanun Hükmünde Kararname kamu görevinden ile ihraç edildi, yargılamalar yapıldı, cezalar verildi.
Darbe girişimi sırasında sokağa çıkıp darbecileri engellemeye çalışan 251 kişi yaşama veda etti. 2200'e yakın kişi ise çeşitli yerlerinden yaralanarak gazi oldu.
15 Temmuz'da darbe girişimi başladığında Jandarma Genel Komutanlığı'nda infaz edilmekten, FETÖ'cü albayın elindeki silah tutukluk yapınca kurtulan dönemin Jandarma İstihbarat Başkanlığı Plan ve Güvenlik Daire Başkanı emekli Albay Güven Şağban ile, darbe girişimi öncesi ve sırasındaki olaylar ile aradan geçen 4 yılda yaşananları konuştuk.
"FETÖ'cülere zaman kazandırılıyordu"
15 Temmuz'daki darbe girişimine yönelik sinyallerin olduğuna dikkati çekerek sözlerine başlayan Şağban, "Çeşitli çalışmalar yaparak raporlar hazırlıyorduk. Bu raporları ilgili birimlere iletiyorduk. Raporları ilettiğimiz birimlerin bazılarının başında FETÖ'cülerin olduğu ortaya çıktı. Mesela dönemin Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı... Adımların atılması için yapılan çalışmalar ağırdan alınarak, üst birimlere intikal ettirilmeyek FETÖ'cü askerlere zaman kazandırılıyordu" dedi.
"İnisiyatif alarak karargaha gittik"
Darbe ihtimaline yönelik Türk Silahlı Kuvvetleri'nde karşı eylem planı olmadığını ancak 4-5 albay bir araya gelip inisiyatif kullanarak Jandarma Genel Komutanlığı'na gittiklerini ve darbe girişiminin olduğunu Ankara Cumhuriyet Başsavcısı'na, HSK Başkanvekili'ne ve devletin çeşitli kurumlarına ilk bilgiyi verdiklerini belirten Şağban, şu ifadeleri kullandı:
Ömer Halisdemir'in Semih Terzi'yi vurması, İstanbul'da Albay Sait Ertürk'ün, şehit olmak pahasına tankların kışladan çıkışını engellemesi kırılma noktası oldu. Darbeye katılmak için gelen FETÖ'cü askerlerin bir kısmı, müdahaleyi görünce geri dönmüş. En son noktada da, millet sokaklara dökülünce, FETÖ'cüler başarılı olamayacaklarını anladılar.
"Darbe emir-komuta zinciri içinde olsa bile karşı çıkardık"
Darbe girişiminin emir komuta zinciri içinde olması halinde bile, darbeye katılmayacaklarını belirten Şağban, "Darbe, Türkiye Cumhuriyeti'nin yasalarına göre suç. Biz devletin hiyerarşisi içinde emir alıyoruz. Seçilmiş bir hükümet var, anayasal güvence altına alınmış bir sistem var. Biz de bu sistemin memurlarıyız. Kanunsuz emirleri uygulamak suçtur. Biz, emir komuta zinciri içinde bir darbeye de karşı dururduk. Silahlı Kuvvetler'in büyük bölümü de dururdu" diye konuştu.
"İnsan 15-16 yıl çalıştığı kişiyi tanıyamaz mı?"
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, darbe girişiminden önce bazı FETÖ'cü askerlerin emekli edilerek TSK'dan uzaklaştırılması konusunda uzlaşıldığını ancak son anda vazgeçildiğini ifade ettiği açıklamalarına da atıf yapan Şağban, şunları söyledi:
Mehmet Dişli gibi kişilerin emekliliğini son dakikada kim engelledi? Onunla birlikte 15-16 yıl çalışan kişi engelledi. Bu kişinin kim olduğunu da biliyoruz. Şu anda Milli Savunma Bakanı olan Hulusi Akar, uzun yıllar Mehmet Dişli ile çalıştı. Bir insan bu kadar uzun süre birlikte çalıştığı kişiyi tanıyamaz mı?
"Efkan Ala'nın hakkını vermek lazım"
Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın aldığı tedbirler, yaptığı atamalar ile 15 Temmuz darbe girişiminin daha büyük sonuçlar doğurmasını engelleyen kişi olduğunu belirten emekli albay Şağban, sözlerini şöyle sürdürdü:
İl Jandarma Komutanları'nın büyük bir bölümünü, bölge komutanlarının bir kısmını değiştirdi. Aynısı Genelkurmay tarafından da yapılsaydı, 15 Temmuz'a yeltenemeyeceklerdi. En azından Efkan Ala'ya destek verilseydi, belki daha az zaiyatla o gece atlatılabilecekti. Efkan Ala'nın hakkını vermek lazım, unutuluyor.
"Mücadele edenlerin tamamı tasfiye edildi"
Darbe girişiminin ardından, yargıda, TSK'da, siyasette Fethullah Gülen'le mücadele edenlerin tamamının tasfiye edildiğini belirten Şağban, "Başarıyla mücadele eden başsavcıların, başsavcı vekillerinin hiçbiri görevde değil. Bizler görevde değiliz" dedi.
"FETÖ emekli edemedi, Soylu etti"
Kendisinin sicil, yurt dışı görev gibi konularda terfi edenlerden fazlası olmasına rağmen özel bir kanun çıkartılarak emekliliğe sevk edildiğini ifade eden Şağban, "Bu kararı Süleyman Soylu aldı. Niye aldığını Soylu'ya sormak lazım. 86, 87, 88 yıllarında Harp Okulu'na giriş yapan ve en sağlam devre olarak bilinen subayları FETÖ emekli edemedi ama Süleyman Soylu etti." ifadelerini kullandı.
Şağban, kendisiyle birlikte emekli edilenlerin FETÖ'nün darbesine karşı koyduğunu, hiçbir gruba yakınlığı olmayan laik ve Atatürkçü subaylar olduğunu da belirtti.
"Kötü mü yaptık"
Cihat Yaycı, Zekai Aksakallı, İsmail Metin Temel gibi general ve amirallerin aktif görevden alınmasını "FETÖ'yle mücadele edenler tasfiye edildiler" ifadeleriyle yorumlayan Şağban, "Devletin milletin menfaatlerini gözeterek mücadele ettik. Kötü mü yaptık?" diye sordu.
"15 Temmuz'un tekrarı mümkün değil, ama..."
15 Temmuz'un tekrarının olmasının çok mümkün olmadığını ifade eden Şağban, olası bir suikastle kaos ortamının yaratılarak legal bir müdahale olarak gösterilip bir darbenin yapılabileceğini de sözlerine ekledi. Özellikle İçişleri Bakanlığı'nda FETÖ'yle sıkıntı olduğunu savunan Şağban, mahkemelerde FETÖ'cülerin verdiği ifadelere atıf yaparak, "FETÖ'cüler, İçişleri Bakanlığı'nın mahrem yapıdan çıkarıldığını söylüyor. Çünkü, 'Bizden olmayan kalmadı' diyorlar. Ama bakanlıkta, yüzde 3,5 gibi bir FETÖ'cü oranından bahsediliyor" dedi.
"Mağdur kitlesi oluşuyor"
Şağban, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın en baştan beri FETÖ'yle mücadelede kararlı olduğunu ancak ekibinde aynı kararlılığı göremediğini eleştirisini dile getirirken, mücadele sırasında hakkı yenilen kişilerin de olduğuna dikkati çekti. Yargının, haksızlığa uğrayan kişiler hakkında verilen kararları bozacağını düşündüğünü söyleyen Şağban, birinci derece akrabalarının FETÖ'cü olduğu gerekçesiyle ihraç edilen kişiler hakkında incelemelerin çok titizlikle yapılması gerektiğini ifade ederek, "Çok büyük bir mağdur kitlesi oluşuyor" dedi.
© The Independentturkish