John Bolton’un kitabında ‘Latin Amerika ve Venezuela notları’

Hüsamettin Aslan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AFP

ABD Başkanı Donald Trump'ın eski ulusal güvenlik danışmanı John Bolton, görev yaptığı 17 ay içerisinde Trump ile yaşadıklarını kitaplaştırdı.

John Bolton, 10 Eylül 2019'da Beyaz Saray'dan kovulduktan sonra Trump’tan ‘intikam’ almak için onu küçük düşürücü "Olayın Olduğu Oda" (The Room Where It Happened) isimli kitabı yazdı.

Bolton’un kitabında bahsedildiği gibi ‘Amerikan devlet sırları’ açısından bilinmeyen, şaşırılan veya şok etkisi yapan bir detay barındırmıyor.

Anlaşılan kitabın geniş kitleye pazarlanması için bir ‘gizem oluşturulmuş’.

Kitap Kasım 2020 başkanlık seçimine hazırlanan Trump'ı küçük düşürmeye yönelik bir algı oluşturmayı hedefliyor.

Bu bağlamda Latin Amerika özelinde Cumhuriyetçilerin güçlü olduğu Florida’daki Latin Amerika kökenli seçmenler nezlinde bir etki oluşturmak isteniyor. 
 

afp.jpeg
Fotoğraf: AFP​​​​​​​


Bolton’un kitabı 15 bölümden ve 577 sayfadan oluşuyor.

Latin Amerika ile ilgili notlar daha çok 9'uncu bölümde toplanmış ve 39 sayfalık "Venezuela Livre (Özgür Venezuela)" başlığında geçiyor.

Adında da anlaşılacağı üzere, bölümün büyük bir kısmında ‘Venezuela’ya odaklanılmış.

Bolton, bu bölümde aslında bir günah çıkarmaya çalışmış, Maduro’yu devirememesinin müsebbibi olarak Trump’ı işaret etmiş.

Bu bağlamda Bolton, kendisiyle ilgili istemeden narsist bir karakter koyarak, Florida’daki Venezuela diasporasına mesaj verircesine Maduro’yu devirememenin arkasında Trump’ın farklı politikasını gerekçe göstermiştir.

Bolton'a göre, başkan Trump ayrıca Güney Amerika uluslarının gerçekten ABD'nin bir parçası gördüğünü ileri sürüyor.

Böylelikle ABD’nin Latin Amerika ülkelerine yaklaşımındaki en büyük sorun netleşiyor.

Hem Başkan Trump hem de eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton, Latin Amerika ülkelerini kontrol ettiğine inanıyordu.
 

trump-bolton-reuters.jpg
Donald Trump ile John Bolton / Fotoğraf: Reuters


Bolton'un kitabının gerçek kötüsü Trump değil; John Bolton’dur

Bolton, Başkan Trump'ın dış politikasının "kesinlikle korkunç olduğunu söylüyor" ama Bolton’un çok daha kötü olduğu anlaşılıyor.

Bolton, Trump'ın dünyaya yaklaşımını gerçekten biçimsel ve tehlikeli buluyor; ancak yazar, yanlışlıkla okuyuculara daha kötü kalpli olduğunu izlenimini veriyor.

Bolton kendi anlatımıyla Trump'ı, diplomasiden çekilmeye ve Kuzey Kore, İran ve Venezuela gibi ülkelere karşı sert pozisyonlar aramaya çağırdı.

Kitapta açıkça ortaya koyulduğu üzere Trump, Bolton'un en saldırgan planlarının başarısız olmasının sebebiydi.

Ancak kitabın en erdemli şaşırtıcı ve tartışılmaz bir sonucu var; o da Trump veya Bolton'un ABD dış politikasına liderlik etmesi arasında bir seçim yapılması gerektiğinde, Trump’ın açıkçası daha iyi bir seçenek olduğu gözüküyordu.

Bu yüzden Bolton'un Trump eleştirisini üç ana başlıkta değerlendirmek gerekir: 

Birincisi, Trump'ın dış politikada gerçek bir entelektüel veya ideolojik bir gücü yok.

Bolton, Trump için şöyle yazıyordu:

Düşüncesi noktalardan oluşan bir takımada gibiydi.

ABD dış politikasındaki en önemli çatlağın “Trump ve Trump arasındaki ayrım” olduğunu iddia eden Bolton, sinir bozucu bulduğunu da belirtti.

İkincisi, Trump, tarihsel olarak bakıldığında Amerika'ya liderlik etmek için hazırlıksız olarak değerlendirirken; kitaptan bir alıntıya göre, Trump bir toplantıdayken Bolton'a döndü ve “Yapacak mıyız?” diye sordu.

Bolton, “Çizgiye çık ama geçme” diyerek yanıtladı.  

Üçüncüsü ve belki de en önemlisi, Trump, başkanlıktaki konumunu yalnızca kendi amaçları için kullandı.

Kitapta Trump'ın Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping ile 2020 seçimleriyle ilgili Çin başkanından nasıl yardım istediğini detaylandırıyor.
 

Bolton.jpeg
Fotoğraf: Reuters


Bolton kitabında Venezuela’daki siyasi krizi, Trump’a fatura etti

Bolton, kitabının 9'uncu bölümü olan “Özgür Venezuela” başlığıyla neredeyse tüm bir bölümü Güney Amerika ülkesindeki değişken duruma ayırıyor ve Trump'ın Nicolas Maduro’nun çöküşünü zorlayıp zorlamayacağı ve muhalefet lideri Juan Guaido'nun tanınıp tanınmayacağı konusunda büyük bir belirsizlik gösterdiğini yazıyor.

Bu bağlamda Bolton, kendisini kusursuz bulurken, Trump’ın yaklaşımını daha çok Florida’daki Amerikan-Venezuelalı ve Amerikan-Kübalıları hoşlanmayacağı şekilde resmediyor.

Bolton’a göre Trump, Ocak 2019'da Guaido'yu destekledi, ancak 30 saat içinde Trump Guaido'yu Maduro'nun "sert" imajının karşısında bir "çocuk" olarak nitelendirdi.

Bolton'un kitabında Trump'ın kendisini başkan ilan edilen "Geçici başkan" Juan Guaido'ya güvensizlik gösterdiği anlaşıyor.

Bolton’a göre Trump, Venezuela’ya yönelik askeri bir işgali desteklediği iddia etti ve "havalı" olacağını yazdı.

Fakat Trump’ın "Venezuela ile olan tüm sorunlarımızı çözmek için" Maduro ile buluşmaya ilgi duyduğunu da belirtti, ancak Bolton neden bu ikincisinin iyi bir seçenek olmadığını açıklamadı.

İlgili bölümde Güney Amerika ülkesinin "ABD'nin bir parçası" olduğunu yazan bir dizi skandal ifadeye atfediyor.

Bolton Venezuela'nın Trump için en önemli öncelik olmadığını açıkça ortaya koyuyor.

En azından başkanlığın ilk döneminde Maduro ile uğraşmak için istekli değil.

Ayrıca, Ulusal Güvenlik Konseyi, Dışişleri Bakanlığı ve Hazine Dairesi arasındaki görüş ayılıkları da bu ayrımı da teyit ediyor.  

Bolton,Guaido'nun eşinden alıntı yaparak (sayfa 277) “Rejim, ABD askeri tehdidinin güvenilir olup olmadığını merak ediyor, ancak John Bolton tweet atmaya başladığında çok korktuklarını (rejim)” söylüyordu. 

Ancak Bolton bir yandan da “Pentagon,Maduro'yu indirmek için askeri harekat konusunda hevesli olmayacak. Ancak bazı yetkililer, Venezüella ordusunu nihayet taraf değiştirmeye teşvik edecekti’’ şeklinde çelişkili görüş beyan ediyordu.
 

maduro reuters.png
Nicolas Maduro / Fotoğraf: Reuters


Venenzuela Devlet Başkanı Maduro ise, Bolton’un kitabında “ABD'nin Venezuela'ya yönelik tehditlerini ve müdahaleci planlarını ortaya çıkardığını ve Venezuela hükümetinin ve halkının yenmeye devam ettiğini’’ söyledi.

Maduro ayrıca ABD ile karşı karşıya kaldığı konularda haklılığını vurgulayarak, "Başka bir deyişle, biz Venezuelalı değiliz, biz gringolarız, orada gerçekler açığa çıkıyor, 2019 ve 2020 yıllarında karşılaştığımız ve yenmiş olduğumuz gerçekler çıkıyor ve yenmeye devam edeceğiz" şeklinde dalga geçti.


Bolton Venezuela hakkında yanıldı ama Trump haklı çıktı

Bolton, Başkan Trump'ın cehaleti ve beceriksiz liderliğini okurlarla paylaşıyor.

Açıkçası, Bolton eski patronundan daha zeki ve kurnaz olduğunu düşünüyor. Belki de kitabının “Venezuela Libre” başlığıyla yeterli hale getiriyor.

Bolton ayrıca Başkan Trump'ın tutarlılık ve kararlılıktan yoksun olduğunu iddia ediyor.

Trump’a şöyle diyor:

Bu benim istediğim beşinci kez (Maduro hükümetinden kurtulmak).


İlginç bir şekilde Bolton, Trump'ın Maduro'nun “çok akıllı ve çok sert” olduğundan endişe ettiğini bildiriyor.

Bolton'a göre Trump, Guaido'nun zayıf ve Maduro'nun güçlü olduğunu düşünüyor.

Trump'ın gelecekte Maduro ile buluşmaya istekli olduğu göz önüne alıyor ve şöyle diyor:

Sanırım belki de düşünürdüm. Maduro buluşmak isterse; ve asla toplantılara karşı çıkmam. Biliyorsunuz, nadiren toplantılara karşıyım. Toplantılarla her zaman çok az kaybettiğinizi söylüyorum.


ABD başkanı Donald Trump, Venezuela cumhurbaşkanı Nicolás Maduro ile gelecekteki bir toplantı yapmak istediğini reddetmedi, ancak "Venezuela'da olanlara sıkıca karşı olduğunu" söyledi.

Trump, Maduro ile görüşmeyi reddetmiyor ve Guaido'yu desteklemenin "ille de lehte olmadığını" söylüyordu.
 

trump bolton afp.jpg
Fotoğraf: AFP


Bolton, Venezuela konusunda heyecan duyuyordu, çünkü ABD'nin Latin Amerika'daki tek taraflı müdahalesiyle neredeyse eşanlamlı olan Monroe Doktrini'ni geri getirmek için bir fırsattı.

Ulusal güvenlik danışmanı olarak Çin, Rusya ve İran'ın Venezuela'da yer almasını engellemeye kararlıydı.

Venezuela hakkında dikkat çekici ve açıklayıcı bir bölüm olmasa da; ironik bir şekilde Bolton'un anlatısına göre, Bolton'un değil Başkan Trump'ın zaman zaman Venezuela siyaseti ve kişilikleri daha iyi kavradığını gösteriyor.

Latin Amerika ülkelerinden oluşan “Lima Grubu”ndan bahsediyor. Trump’ın Venezuela özel temsilcisi Elliott Abrams, Bolton'un planlarında çok az rol aldığı görülüyor.


Meksika

Meksika hakkında kitapta sadece birkaç referans var. Başkan López Obrador'dan bahsedilmiyor ve neredeyse her şey Trump’ın göç ve sınır duvarı takıntısı etrafında dönüyor.

Bolton, Trump'ın göçmen grupları durdurma emrine nasıl uyulacağı konusunda anlaşmazlıkları anlatıyor.

Trump, Meksika sınırının kapalı olduğunu ilan etmekte ısrar ediyor  ve komplikasyonlar ona açıklandığında rahatsız oluyor; bir toplantıda "Onlara ülkenin kapalı olduğunu söyleyin...dolduğunda bir sinema salonu gibidir", vatandaşlar "beni bu konuda seçti ..." dediğini aktardı.
 

reuters.jpg
ABD-Meksika sınırı / Fotoğraf: Reuters


Bolton ayrıca Trump’ın yakın çalışma ekibindeki gerginlikleri de kaleme aldı.

John Kelly ile cumhurbaşkanının damadı Jared Kushner'ın Meksika Dışişleri Bakanı Luis Videgaray ile konuşmasını iletmek isterken; Trump ile Oval Ofisteydi.

Bolton, şöyle yazyordu:

Kelly, Kushner'in Meksikalılarla neden konuştuğunu sordu ve Trump cevapladı:  Çünkü sordum. Göçmen gruplarını başka nasıl durduracağız? Bağırarak ekledi;  hiçbiriniz göçmenleri durdurmayı başaramadınız.


Kelly, Bolton'a yaptığı açıklamada, Trump’la bu tür bir davranıştan ötürü istifa etmeyi düşündüğünü anlatmış, “Savaştaki  askerlere komuta ettim ve asla böyle boklara katlanmak zorunda kalmadım.’ diye konuşmuştu.


Bolton, Bolsonaro ve Brezilya’yı görmezden gelmiş

Kitapta Brezilya'dan 11, Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro'dan ise sadece 2 kez söz ediliyor.  

Bolton, “28 Kasım sabahı yeni seçilen Brezilya devlet başkanını görmek için Andrews'ten Rio de Janeiro'ya uçtum” diye yazıyor.

John Bolton'un kitabı, Brezilya ve Başkan Jair Bolsonaro'nun ABD için önemli bir konu olmadığı gösterilmiş olsa da kasıtlı bir şekilde birçok detay verilmemiş olduğu anlaşılıyor.

Zira Bolsonaro ve çocuklarının, Trump ve damadıyla çok yakın ilişkileri söz konusu.
 

Jair Bolsonaro-Reuters.jpg
Jair Bolsonaro / Fotoğraf: Reuters


Bu bağlamda Bolton’un Bolsonaro ile ideolojik ve muhafazakar ortak yönleri de düşünüldüğünde, Brezilyalı ortaklarının zarar görmemesi için herhangi bir detaya atıf yapılmamış.

Oysa karikatürize edilmiş davranış ve gaflarıyla bilinen Bolsonaro, medyaya birçok kez malzeme vermiştir.

John Bolton, Brezilya Savunma Bakanı Fernando Azevedo'nun 2019'da Nicolas Maduro'nun düşüşünü öngördüğünü söyledi.

itapta Bolton, Brezilya'nın ABD'nin, Maduro'yu devirme girişiminde “tamamlayıcı” bir rol oynadığını söylüyor.

ABD, Brezilya sınırlarını komşu ülkeye giriş kapısı olarak kullanacaktı.

Juan Guaido liderliğindeki Venezuela muhalefetinin halkla ilgilendiğini ve Maduro'nun sınırları kontrol etmediğini söyledi.

Ancak Bolton, Beyaz Saray'ın kötü sonuçlar elde ettiğini kabul ediyor.

Venezuela diktatörünü desteklemeyi bırakan az sayıdaki askeri personelde “hayal kırıklığını” yarattığını dile getirdi.

Bolton, Venezuela'nın Kolombiya ve Brezilya sınırlarından yardım sağlama amaçlı eylem planını açıklıyor.

Teslimatın Brezilya sınırında kısmen başarılı olduğunu söylemesine rağmen, Roraima'da Bolton, eylemin gerçekleştirilmesi için Bolsonaro hükümetinin siyasi eylemini vurgulamıyor.

O sırada Maduro, Pacaraima kentindeki sınırı kapattı ve Brezilya hükümeti tarafından gönderilen yiyeceklerin teslimatını engelledi.

Operasyona bizzat katılan Dışişleri Bakanı Ernesto Araújo'nun adı belirtilmiyor. 


Kolombiya

Kolombiya ve Cumhurbaşkanı Ivan Duque ile ilgili Bolton'un kitabında 12 kez bahsedildi.

Özellikle Venezuela’ya yönelik askeri harekat için Bolton ve Trump arasındaki diyaloglara yer veriliyor.

Bolton'un kitabı Kolombiya’nın, özellikle Iván Duque'nin yönetimi sırasında, ABD'nin Venezuela'ya karşı taciz stratejisinin doğrudan bir parçası olduğunu gösteriyor.
 

Ivan Duque.jpg
Ivan Duque / Fotoğraf: Reuters


Kitaptaki alıntıya göre Trump, bir gün Oval Ofise Bolton'u çağırdı;

Trump basında 'Venezuela olayını' kaydetme biçiminden çok memnun kaldı. Gerektiğinde 5 bin askeri Kolombiya'ya göndermemiz gerekip gerekmediğini sordu, ki bunu deftere yazdım ve Pentagon'a danışacağımı söyledi. 'Git ve basınla eğlen' dedi Trump.


Bolton, dizüstü bilgisayarı üzerinde duran bir notu kameraya yaklaştırarak; “Kolombiya için beş bin asker" cümlesiyle spekülasyon ürettirdiğini açıkladı ve şöyle dedi:

Daha sonra Kolombiya Dışişleri Bakanı Carlos Holmes Trujillo kendisine geri bildirim yaparak defterlerden oluşan bir paket getirdi.

"Kolombiya için beş bin asker" notu için “Trump (...)defterime yazdığım Kolombiya'ya 5 bin adam göndermemiz gerekip gerekmediğini sordu’’ diye yazdı.


Küba ‘süper güç’ olarak görülüyor

Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton kitabında Monroe Doktrini'nin tekrar canlandırılması ve Küba'ya zarar verme hedeflerinin başarısız olmasından ötürü; öfkeli bir şekilde eski patronu Donald Trump'ı suçluyor.

Bolton'ın Kasım 2018'de “Zulum Troykası” adını verdiği (Küba, Venezuela ve Nikaragua) üç ülkenin batı yarımküreden kurtulması konusunda Trump ile bir fikir birliğini vardığı anlaşılıyor.

Bolton, Helms-Burton Yasası'nın ambargo olarak uygulanmasını övüyor. Ancak politika ivme kazandıkça, ABD Hazine Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı, Venezuela'ya karşı uyguladığı ağır yaptırımlardan bazılarını yavaşlatmak istiyordu. 

Kitapta Küba, bir süper güç olarak tanımlanıyor ve Venezuela rejimini sağlam tuttuğunu düşünüyor.
 


Trump'ın Venezuela ve Küba arasındaki petrol sevkiyatlarını aksatmak için yasak dahil kuvvet seçeneklerinin kullanılmasını istediğini yazıyor.

Ancak ABD Savunma Bakanlığı, Venezuela'dan Küba'ya yapılan petrol sevkiyatlarının askeri müdahalesine pek ilgi göstermiyor, muhtemelen ABD-Rus çatışmasından endişe ediyordu.

Kitap, Küba'nın bir düşman olarak algılanmamasına izin veren Obama'nın uyguladığı açılım politikasını kınıyor ve  bu süre zarfında yarımkürede büyüyen Rus, Çin, İran ve Küba etkisinin bir öncelik olmadığı için eleştiriyordu.

Bolton, özellikle Miami'deki sürgünde olan muhalif kuruluşların, Küba ve Venezuela'ya yönelik politika belirlemelerine yardımlarını anlatıyor.

Senatör Marco Rubio'nun onu Miami'deki yüzlerce Küba-Amerikalı ve Venezuela-Amerikalı ile nasıl tanıştırdığını ve bundan duyduğu memnuniyeti belirtiyor.

Bolton kitabında narsisizmi gizlemiyor ve özellikle Miami'de muhafazakar gruplardan aldığı övgüyü vurguluyordu.

Dolayısıyla Bolton için Venezuela Küba'dır. Çünkü 60 yıldır Küba'da demokrasi gitmemiş olsa bile Florida'da oy kazanmaya yardımcı oldu.

Dick Cheney'den alıntı yapıyor gibi diyor ki:

Venezuela'da sadece iki seçeneğimiz vardı: kazan ve kaybet.


Elbette uzun vadeli bir bataklık asla bu dünya görüşüne tam olarak uymuyor. 

Şaşırtıcı bir şekilde, Bolton, Norveçliler tarafından düzenlenen ve hem Maduro hem de Guaido'nun temsilcilerinin katıldığı ‘barış görüşmelerinden’ asla bahsetmiyor.

Bolton, başarısız politikanın sorumluluğunu kabul etmediği gibi yaptırım politikasını baltaladığı için ABD Hazine Bakanı Steve Minuchin, ABD Dışişleri Bakanlığı, Kolombiya, Başkan Obama ve Guaido’yu suçluyordu!!!

Sonuç olarak Bolton’a göre, Trump'ın başarılı bir başkan olmadığı entelektüel niteliklerden yoksun olduğu ve başkalarının eğilimlerini, ilgi alanlarını veya ihtiyaçlarını anlayamadığı anlaşılıyor.

Bolton, çatışmayı tırmandırma eğilimini kontrol etmiş olsa da Bolton, otokratik liderliğe hayran olan ve kişisel ilişkiler tarafından kolayca sallanabilen bir cumhurbaşkanına sahip olmanın sürdürülemez olduğu konusunda haklı gözüküyor. 

Trump için seçim açısından kilit nokta, Florida'daki Venezuelalı ve Kübalı sürgün topluluklarından aldığı destektir.

Dolayısıyla Venezuela politikasına ilişkin bu çelişkiler, Florida gibi kilit bir eyalette başarısız olabilir.

Ancak bu, kitabın genel olarak Bolton’un Trump’a kıyasla daha kötü düşünceler barındırdığını göz ardı etmez; bu bağlamda Bolton’un yapmak istediği kötülükleri engel olan kişinin de Trump olduğunu da vurgulamamız gerekir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU