Probiyotik bakteriler bağırsaklarda değişikliğe uğrayarak zararlı hale gelebilir

Uzmanlar, vücuda alınan besinlerdeki kimyasalları doğal şekilde sindiremeyen hastaları tedavi edebilen daha güvenli probiyotikler geliştirebilir

Probiyotik bakteriler doğal besinler ya da dışarıdan takviye yoluyla alınabiliyor

İçecek ve haplarla alınan probiyotiklerin vücuda girdikten sonra evrim geçirerek zararlı hale gelebildiği tespit edildi.

Washington Üniversitesi’nden araştırmacılar Avrupa’da satılan ishali önleme amaçlı kullanılan bir probiyotikteki bakterinin bağırsakları koruyan zara zarar verebileceğini ortaya koydu.

Bu zarar hassas bağırsak sendromu (IBS) riskini artırırken diğer farklı probiyotiklerin de bazı insanlarda ciddi enfeksiyonlara sebep olduğu ileri sürüldü.  

Fareler üzerinde deneme yapan araştırmacılara göre, yüksek yağ ve şekerle beslenme, antibiyotik kullanımı ve bağırsaktaki diğer bakteriler probiyotiklerin vücuda zarar verecek ölçüde değişmesine yol açıyor.

Cell Host and Microbe isimli bilimsel dergide yer alan çalışmayı yürüten mikrobiyolog Dr. Guatam Dantas konuyla ilgili şunları söyledi:

“Probiyotikler diğer ilaçlardan farklıdır çünkü vücuda alındıktan sonra değişim geçirebilirler. Bu durum probiyotik bazlı tedavileri geliştirmemek için bir sebep değil ancak nasıl ve hangi şartlar altında değiştiklerini anladığımızdan emin olmak için bir sebep teşkil ediyor.”

 


Sindirim sistemimizdeki ekosistemin, aşırı kilodan diyabete birçok hastalığın ortaya çıkmasına ve zihinsel sağlığımıza etkisindeki karmaşık rolünü anlamaya dair artan ilgi, probiyotiklerle ilgili yeni bir araştırma dalgasını da tetikledi.

Probiyotik tedavisi artık Yakult gibi (probiyotik katkılı Japon içeceği) "iyi" bakteri içerdiği ve bağırsaklara iyi geldiği söylenen yoğurttan yapılma içeceklerin tüketiminin ötesine geçerek IBS ya da sinir hasarı yaratan fenilketonüri gibi metabolik hastalıkları doğrudan hedef alarak kullanılabiliyor. 

Ancak probiyotik tedavisi gibi alternatif tedavileri uygulamak için bunların etkilerini, zarar verme ihtimalini ve ne kadar süre etki edeceğini tahmin edebilmemiz gerekiyor. Bu da bakterinin nasıl değiştiğini anlamamızı kritik hale getiriyor.

Dr. Dantas ve meslektaşları araştırmada ilk kez 1917'de 1. Dünya Savaşı’ndaki ishal salgınından sağ salim çıkan bir askerde tespit edilen "E. coli Nissle" isimli probiyotik bakterisi üzerinde çalıştı.

"E. coli Nissle" bakterisinin farelerde antibiyotik kullanımı öncesi ve sonrasında nasıl değiştiği test edildi. Bu bakterinin evrimi, ayrıca farklı miktarlarda lif içeren (ki lif bağırsak bakterisi çeşitliliği üzerinde etkilidir) beslenme biçimleri ile bu bakterileri bastıran abur cuburlar içeren batı tipi beslenme biçimi üzerinde de denendi. Sonuçta sağlıklı normal farelerde "E. coli Nissle" probiyotik bakterisinde bu değişkenlere bağlı olarak büyük bir değişiklik tespit edilmedi. 
 


Ancak çalışmanın ilk yazarı Aura Ferreiro konuyla ilgili şunları söyledi:

“Ne var ki, zaten probiyotik tedavisini sağlıklı bağırsak florasına sahip insanlarda değil bakteri çeşitliliği düşük ve sağlıksız bağırsak florasına sahip hasta insanlarda kullanıyoruz. Ve sağlıksız bağırsak florası probiyotiklerin evrime uğrama ihtimalini yükseltiyor.”

Araştırmacılar, bu bulgulardan hareketle bağırsak rahatsızlıklarının yol açtığı hastalıkların tedavisine katkıda bulunabilir ve vücuda alınan besinlerdeki kimyasalları doğal şekilde sindiremeyen hastaları tedavi edebilen, daha güvenli ve evrime uğramayan yeni probiyotikler geliştirebilir. 

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/health

Independent Türkçe için çeviren: Büşra Kırkpınar

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU