‘Jacinda bir umut ışığı’: Yeni Zelanda Başbakanı kederli bir ulusun acılarını nasıl hafifletti?

Amy Nelmes Bissett The Independent için yazdı

Kurban yakınlarının acısını paylaşan Ardern, Müslümanlara saygı göstergesi olarak başörtüsü taktı / Fotoğraf: Christchurch Kent Konseyi

Yeni Zelandalılar, Christchurch kentinde camiye düzenlenen terör saldırısının birinci haftasında hayatını kaybeden 50 kişiyi anmak için cuma günü bir araya geldiğinde ülkeye derin bir sessizlik çöktü. Jacinda Ardern, herkesin ölenleri saygıyla anması gerektiğini belirtti. 

Başbakan, Christchurch’te toplanan binlerce kişiye hitaben yaptığı konuşmada, “Yeni Zelanda sizinle birlikte yasta. Biz biriz” dedi. Bu, ülkenin tarihindeki en korkunç terör saldırısıyla derinden sarsıldığı günden bu yana Yeni Zelanda liderinin sergilediği bir tavır.

Ardern bu hassasiyetini, geçen hafta Linwood ve Alnoor camilerine cuma namazı sırasında düzenlenen saldırının hemen ardından göstermeye başladı. Ardern, sosyal medyadaki paylaşımında “Kurbanların çoğu, bizim göçmen toplumumuzun üyeleri. Yeni Zelanda onların evi. Onlar, biziz” ifadesini kullandı.

O andan itibaren de “Onlar biziz” (#theyareus) etiketiyle Instagram’da 15 bine yakın kişi paylaşımda bulundu. 

Wellington’daki 2 dakikalık saygı duruşunun ardından The Independent’a konuşan Alina Ganhucumb, “Jacinda, Yeni Zelanda’nın en karanlık zamanında umut ışığı oldu” dedi. 

Ganhucumb, “Şefkatli, güçlü ve bütünleştirici bir tavır sergiledi. Yeni Zelandalı olduğum için hiç bu kadar gurur duymamıştım. Bence bütün Yeni Zelandalılar aynı hisse sahip” diye ekledi. 

 

 

Ardern, Christchurch katliamına tepkisinden dolayı uluslararası düzeyde övgüler alsa da onun tereddütsüz dayanışma ve saygı gösterme duruşu asıl kendi topraklarında yankı buldu.

Cuma günkü 2 dakikalık saygı duruşuna katılan kadınların çoğu, Ardern’in çağrısı üzerine, Müslümanlara saygılarını sunmak için başörtüsü taktı.

Kendisi de geçen cumartesi Müslüman toplumunu teselli etmek için Christchurch’e vardığında siyah bir başörtüsü takarak alışılmadık bir davranışta bulundu.

Kurban yakınlarını desteklemek için oluşturulan Christchurch Düzenleme Komitesi’ne öncülük eden Dr. Zhiyan Basharati, saldırının ardından ilk kurbanın hastaneye kaldırıldığı andan itibaren sahada çalışan biri. Son derece yararlı bir yaklaşım sergileme noktasında Ardern’e hakkını teslim eden Basharati şöyle konuştu:

"Küçük bir topluluk olsak da dünyanın her yerinden kurbanlarla ilgileniyoruz. Bu da aşılması güç birçok sınırlamaları beraberinde getiriyor, özellikle de acılara göğüs germek istediğinizde. Hükümetin birleştirici yaklaşımı olmasaydı, saldırının kurbanlarına yaptığımız gibi yardım edemezdik. Jacinda’nın başörtüsü takarak gelmesi, başlı başına inanılmaz bir iyi niyet göstergesi. Müslüman toplumu da bunu takdir ediyor."

Çoğu insan, Ardern’in, birçok liderin onlarca yılda yaptığından daha fazlasını 7 günde gerçekleştirdiğini belirtiyor. Birçok Batılı lider, saldırganın beyaz olduğu durumlarda “terör” ifadesini kullanmakta tereddüt ederken, bilhassa Ardern birçok kişiyi hedef alan saldırıyı hemen “terör eylemi” olarak nitelendirdi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Hükümetin saldırıda hayatını kaybedenlerin cenaze masraflarını ödeyeceği açıklamasıyla Ardern ayrıca, Yeni Zelandalıların ellerini ceplerine atarak kurbanların aileleri için yaklaşık 5 milyon sterlin (yaklaşık 37 milyon TL)  fon oluşturulmasına da ilham oldu.

Ardern, saldırının ardından parlamentoda hafta başında yaptığı ilk konuşmasında, katliam suçlamasıyla tutuklanan Avustralya doğumlu Brenton Tarrant’ın adını anmayacağını söyleyerek güçlü bir tavır daha sergiledi.

Ardern, “O bir terörist. O bir suçlu. O aşırılık yanlısı biri. Ancak ben konuştuğumda, o isimsiz biri” dedi.

Fakat belki de geçen haftanın en dikkat geçen hareketi, Ardern’in şaşırtıcı hızla silah yasalarını değiştirmesi oldu. Ardern hükümeti, saldırıdan sadece 6 gün sonra perşembe günü aldıkları kararla, yarı otomatik askeri tarz ve saldırı tüfeklerini yasakladıklarını açıkladı. 

 

 

Ülkenin önde gelen siyasi yorumcularından Dr. Bryce Edwards, Ardern’i en sert şekilde eleştirenlerin bile başbakanın trajediden sonraki yetkinliğine hayran kaldığını söyledi.

Dr. Edwards, “Ben dahil birçok insan, Ardern’in nezakete dayalı siyaset savunuculuğunun slogandan öteye geçmediğini görmek için çaba sarf etti. Fakat görünen o ki Ardern krizle baş etmek için  şimdiye kadar yanlış adım atmadı. O kesinlikle harika biri” şeklinde konuştu.

Çoğu insan bu durumu ABD Başkanı Donald Trump’ın son yıllardaki silahlı suçlara yaklaşımıyla kıyaslarken, Dr. Edwards, Trump’tan “Müslümanlara sevgisini sunması” isteyen Yeni Zelanda liderinin Trump karşıtı dünya liderlerinin öncüsü haline geldiğini vurguladı.

Dr. Edwards, “Ardern’in tarzı ve politikalarının çoğu, Trump’ın temsil ettiklerinin zıttı. Bu nedenle Ardern, dünya genelinde ABD Başkanı’na karşı çıkan bir sembol görmek isteyenlerin ilgi odağı olmaya devam edecek” diye ekledi. 

Christchurch yerlilerinden Victoria Belanie de şunları söyledi: 

"Ardern dünyaya tevazu gösterilebileceğini ve etkili olunabileceğini kanıtlıyor. Üzgün olabilirsiniz, hala değişiklik istiyor da olabilirsiniz. Yeni Zelanda’da hepimiz en iyi lider tarafından yönetildiğimizi gerçekten hissediyoruz ve sonuç olarak da olabileceğimizin en iyisi olmak istiyoruz."

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: Cenk Korkmazer

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU