The Independent İstanbul muhabirinin gözünden yerel seçimlerde öne çıkanlar: Ucuz sebze meyve ve terörle ilgili haykırışlar

Belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliği için sıradan sayılabilecek seçimler, ekonomik krizin ardından şiddetli bir rekabete dönüştü

Birgül Karsongün, kasada aldığı 2,5 kiloluk soğanı kaldırmaya çalışırken, bir yandan da parasının hesabını yapıyor. Hükümetin yaklaşan 31 Mart yerel seçimlerinin hemen öncesinde kurduğu tanzim satış noktalarında 10 liraya satılan ürünler, süpermarket fiyatlarının yarısına alıcı buluyor.  

Bu onlar için bir nimet. 32 yaşındaki 2 çocuk annesi kadın zor zamanlardan geçiyor. Türkiye’de enflasyon yüzde 20 arttı. Eşi çalışıyor, kendisiyse işsiz. Kıt kanaat geçiniyorlar.

Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi’nin lideri Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin finanse ettiği sebze tezgahları, büyük ölçüde halkın kesesine hitap ediyor. İstanbul’da Taksim Meydanı’ndaki satış noktasında çalışanların verdiği bilgiye göre, temel gıda maddeleri soğan, yeşil biber, patlıcan, ıspanak, domates, patates, kabak, nohut ve mercimek almak için buraya günde 3-4 bin kişi geliyor.

Pek çoğu bu noktaların seçim dönemi hilesi olduğunu ve yalnızca bir ay ya da seçimin hemen sonrasına kadar açık kalacağını bildiklerini söylese de bu geçici çözüm karşısında duydukları memnuniyeti gizlemiyor.

“Elbette minnettarım” diyen Karsongün, “Tabii ki Ak Parti’ye oy vereceğim. Başka kime oy vereyim ki?” diye soruyor.

Belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliği için sıradan sayılabilecek seçimler, ülkedeki ekonomik krizin ardından şiddetli bir rekabete, hatta kavgaya dönüştü. Erdoğan, seçimlerde aday olmasa da geçen pazar yapılan İstanbul’daki mitingde sayısı 1 milyon 600 bini bulduğu söylenen destekçilerine seslendi; ülkenin ekonomisini geliştirmek için turist sayısını artırma sözü verdi.

Sıradan günlük meseleler ve Türkiye’de yerel yönetimlere aday olan kişilerin yanı sıra pazar günü yapılacak seçimler, geçen yıl cumhurbaşkanlığı görevini süper yetkilerle donatan Erdoğan için de bir referandum olarak görülebilir. Sonuçlara göre Erdoğan daha da güçlenebilir ya da zayıf düşebilir.

 


Belediyeler için yaşanan rekabet, neredeyse her yıl yapılan seçimler ve referandumlarla geçen 10 yıllık maratonun son halkası olacak. Halkın yanı sıra istikrar isteyen iş dünyasının önde gelenlerini de yıpratan bu süreçte, seçmen toplamak için Erdoğan başta olmak üzere politikacılar ve partiler için hazırlanan posterler ve afişler, bitmek tükenmek bilmeyen siyasi kampanyaların parçası olarak duvarları ve reklam panolarını süsledi.

Geçen yılki seçimlerde ancak aşırı sağcı Milliyetçi Hareket Partisi’yle (MHP) yaptığı ortaklıkla kurtulabilen Erdoğan’ın bu durumu, muhalefet tarafından zaaf olarak görülüyor.

Diğer taraftan ekonomi karşısındaki hoşnutsuzluk büyüyor. Anketler, AKP’nin başkent Ankara’daki belediye seçimlerinde kaybetmeye yakın olduğunu, İstanbul adaylarının da yönetimi ucu ucuna sürdürebileceğini işaret ediyor. Anketlere göre, seçmenlerdeki en büyük kaygı ekonomiyle ilgili. Ankete katılanların yüzde 63,6’sı, ekonominin geçen yıl kötüye gittiğini söylüyor. Sosyal Demokrasi Vakfı’nın gerçekleştirdiği anket ayrıca, AKP taraftarlarının yüzde 44’ünün kararsız olduğunu gösteriyor.

Fatih Polat, sol görüşlü Evrensel gazetesinde çarşamba günü yayımlanan makalesinde şu ifadeleri kullandı:

"Bu seçimlerin AKP tabanında yoğun bir sorgulamanın yaşandığı, en azından belli bir kesim tarafından ‘ders verme’ söyleminin de ifade edildiği bir seçim olduğunu söyleyebiliriz. Son 10 günün dengelerinin bunu nasıl etkileyeceğini ve bu sorgulamanın sandıkta nasıl sonuçlanacağını da 31 Mart’ta göreceğiz."

AKP adaylarına liderlik eden Erdoğan’ın kural tanımayan kampanya tarzı, başına uluslararası bir dert açmış durumda. Kışkırtıcı kampanya konuşmalarında destekçilerini galeyana getirmek için Ortaçağ’da Müslüman ülkelere karşı yürütülen Haçlıları hatırlatan Erdoğan’ın Yeni Zelanda’da camilere yapılan terör saldırısına ait görüntüleri kullanması ve Avustralyalı zanlının manifestosundan alıntılar yapması diplomatik düzeyde geri tepti.

Cumhurbaşkanının Haçlı tasvirleri ve ucuz salatalıklarla seçmenlere yaranmak için devlet kaynaklarını kullanarak tabanını ateşlemesi bir yana, Erdoğan ve müttefikleri rakiplerine karşı da eşit derecede sert tedbirlere başvurdu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Öte yandan devlet medyası, önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de hükümetin adaylarına ağırlık verdi. Birgün gazetesine göre devlet kanalı TRT, mart ayının ilk yarısında AKP’ye, muhalefet adaylarından 5 kat fazla yer ayırdı.

Bu arada bazı hükümet yanlısı gazeteler, liberal ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) İzmir’deki aday listesinde, PKK’yla “terör” bağlantısı bulunduğu iddia edilen 27 kişi bulunduğunu ileri sürdü.

İstanbul’un Asya ve Avrupa yakalarını birbirine bağlayan demiryolu hattının genişletilmesi de dahil üst düzeyde gerçekleşen pek çok kurdele kesme töreni, AKP’nin giriştiği işleri başardığı imajını pekiştiriyor.

Bir yandan da kampanyalarda usulsüzlük yaşandığına dair haberler geliyor. Kürt medyasına göre, ülkenin güneydoğusundaki yetkililer, Kürt yanlısı partilerin halkın karşısına çıkmasını önlemek için bölgede onlarca parti üyesini gözaltına aldı.

Muhalif bazı gazetelerin iddiasına göre, devlet kurumlarında “kapı kapı” dolaşan memurlar, belediye çalışanlarına AKP’ye oy vermeleri için baskı yapıyor.

Siyasi analistler, alınan sert önlemlerin iktidar partisinin ekonomi konusundaki kırılganlığını belirginleştirdiğini kaydediyor.



Erdoğan, hükümetin Türk Lirası’na değer kaybettiren gevşek borçlanma politikasının yol açtığı ekonomideki gerilemeden dış güçleri suçladı. Geçen yıl ABD ile yaşanan diplomatik atışma da yatırımcıların Türkiye konusundaki kaygılarını artırdı.

Fiyatlardaki artıştan ahlak tanımayan spekülatörleri sorumlu tutan hükümet, gıda depolarına baskın yaptı ve dağıtıcı firmalara para cezası kesti. Çeşitli anektodlara göre, ucuz üretim sayesinde bollaşan piyasa, süpermarketlerde fiyatları düşürmeye zorlasa da çok sayıda toptancı, uğradıkları ekonomik ve siyasi saldırıya dair öfkelerini ifade ediyor ve kar oranlarının çok düştüğüne dair şikayetlerini dile getiriyor.

Zor zar geçinen sıradan ortalama bir seçmen için ucuz sebze cazip bir seçenek. Sebze tezgahlarından ilk kez alışveriş yaptığını söyleyen 32 yaşındaki güvenlik görevlisi İsmail Yücel, “Market fiyatları çok yüksek. Maddi açıdan çok zor durumdayım” diyor.

Diğer taraftan muhalefet, ekonomideki sorunları siyasi kazanç için kullanma arayışında. CHP İzmir milletvekili Selin Sayek Böke, çarşamba günü Birgün gazetesinde yayımlanan yazısında şu ifadelere yer verdi:

"Son haftalarda peşi sıra açıklanan veriler Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu krizin ağırlığına işaret ediyor. Ama daha önemlisi bu durumun gelip geçici olmadığına, acilen önlemler alınması ve bu önlemlerin de her zamankinden farklı bir anlayışa dayanması gerektiğine işaret ediyor. Hem siyasi hem de ekonomik olarak farklı bir anlayışa."

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

https://www.independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: Demet Ada Örnek

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU