ABD’de 1970’li yıllarda ırkçılık karşıtı eylemcilerin önde gelen isimlerinden Angela Davis, George Floyd’un öldürülmesinin ardından gerçekleşen protestolara dair düşüncelerini paylaştı.
İnsan haklarına dair verdiği mücadelelerle tanınan, Kaliforniya Üniversitesi’nde emeritus profesör Davis, özellikle ABD dışında Birleşik Krallık, Belçika, İtalya gibi Avrupa ülkelerinde de yankı bulan tarihi ırkçı figürlerin heykellerinin tahrip edilmesi ve yıkılması eylemlerinin gerçekten bir değişim getirmeyeceğini dile getirdi.
Eylemlerin yoğunluğunun zaman içinde azalacağını düşündüğünü belirten Davis, ırkçılık karşıtı taleplerin farklı alanlarda da dile getirilmesi için çalışmaların yapılması gerektiğini belirtti.
Kaliforniya’daki ofisinden Zoom ile bağlanarak soruları yanıtlayan 76 yaşındaki Davis,“Pekala değişim mümkün. Fakat bunun gerçekleşeceğine yönelik herhangi bir garanti yok. Farkındalığın dramatik biçimde geliştiği ve değişimin ihtimal dahilinde olduğu pek çok deneyimin ardından yapılan reformlar radikal potansiyelin gerçekleşmesini engellemişti” ifadelerini kullandı.
Bu boyutta, bu kadar çeşitli ve sürekli gösterilere hiç tanık olmamıştık. O yüzden insanlara umut veren şeyin bu olduğunu düşünüyorum. Siyahilerin Hayatı Önemlidir sloganına daha önce pek çok kişi, ‘Peki ama bütün hayatların önemli olduğunu söylememiz gerekmez mi?’ sorusuyla cevap veriyordu. Sloganı nihayet anladılar. Siyahilere bu şekilde davranmaya devam edildiği sürece, ırkçı şiddet devam ettiği sürece, kimse güvende değil.
Çok zeki, geçmişten ders çıkarmış ve yeni fikirler üreten genç insanlar görüyorum. Kendimi, benden 50 yaş küçük bu insanlardan çok fazla şey öğrenirken buluyorum. Ve bence bu heyecan verici. Bu mücadeleyi sürdürme isteğimi diri tutuyor.
Bence verilen tepkinin yoğunluğu yeni olsa da mücadelelerin yeni olmadığını belirtmek gerçekten önemli. Mücadele uzun zamandır gelişiyor. Geriye dönüp bakıldığında, reformların aslında kurumların kendisini güçlendirdiğini ve onları kalıcı kıldığını görüyoruz. Ve şu anki endişe bu. Şu an bulunduğum yerden en önemli şeyin bir sonraki adımda ne yapılabileceğine dair fikir vermeye başlamak.
Heykellerin yıkılmasına dair de fikirlerini belirten Davis, “İnsanların buna dair ne düşündüğünden bağımsız olarak, bu gerçekten değişim getirmeyecek. Örgütlenmek, çalışmak değişim getirir. Ve insanlar bunu yapmaya devam ederse, ırkçılığa karşı örgütlenmeye devam ederse, toplumlarımızı nasıl dönüştüreceğimize dair yeni düşünme biçimleri geliştirme çabası devam ederse değişim gerçekleşecek" diye belirtti.
Ülkede, ‘Günümüzün Martin Luther King’i, Malcolm X’i, Marcus Garvey’i nerede?’ diye soranlar var. Elbette liderleri düşündüklerinde, akıllarına siyahi karizmatik liderler geliyor. Fakat gençler arasındaki bir tür feminist örgütlenme türü olan son zamanlardaki radikal örgütlenme kolektif liderliğin altını çiziyor.
Şu anki ABD demokrasisinin toplumsal değişime dair radikal düşüncelere alan açıp açmadığı yönündeki soruyaysa Davis, “Bunun olabileceğini sanmıyorum. Bunun mevcut siyasi oluşumların önderliğiyle gerçekleşeceğini düşünmüyorum. Demokratlarla değil, Cumhuriyetçilerle olmayacağı da gayet açık” diye yanıtladı.
George Floyd, Brianna Taylor, Ahmad Aubrey, Tony McDade’in ve ırkçı devlet şiddetiyle, yasadışı şiddetle hayatını kaybeden diğer pek çok kişinin öldürülmesinin ardından protestolar başladığında daha önce yaptıkları şeyin somut sonuçlar getirmeyeceğini hisseden aktivistleri pek çok kez yüreklendirdiğimi hatırladım. Ayrıca onlardan çok uzun zamandır süren siyahi hareketin tarihi açısından düşünmelerini de istemiştim.
En önemlisi miras oluşturmak ve genç nesillere aktarılabilecek yeni mücadele alanları yaratmak. Fakat genellikle söylediğim gibi şartların şu an yaşadığımız duruma benzer, hızla toplumsal bilinci değiştiren ve aniden radikal bir değişiklik için hareket etmemize olanak tanıyan koşulların ne zaman oluşabileceğini kimse bilemez. Gösterilerin yoğunluğu zaman içinde sürdürülemez. Fakat yön değiştirmeye ve bu konuları farklı alanlarda dile getirmeye hazır olmalıyız. Tabii ki buna seçim de dahil.
Polisi finanse etmeyi kesme çağrısının kölelik karşıtlığına yönelik bir çağrı olduğunu düşünüyorum, fakat bu, talebin temsil ettiği sürecin yalnızca bir özelliğini yansıtıyor. Polisin finanse edilmesinin kesilmesi basit biçimde yalnızca maddi desteğin çekilmesi anlamına gelmiyor. Bu üstünkörü bir düşünceymiş gibi görünüyor. Bu düşüncenin ana fikri kamu bütçesinin eğitim, sağlık gibi başka alanlara ve başka kurumlara kaydırılmasıyla ilgili. Bunların hepsi güvenliğin yaratılmasına yardımcı olur. Bu şiddetle sağlanan güvenliğin gerçekten güvenlik olmadığını anlamakla ilgili. Ve bunun feminist bir strateji olduğunu düşünüyorum.
Independent Türkçe, The Guardian, Democracy Now
Derleyen: Esra Güngör