Neredeyse tam yetkiye sahip olan Devlet Başkanı ile bir telefon şirketinin sahibi arasında -bu Başkan kuzeni bile olsa- rekabet olduğunu söylemek mümkün değildir.
Ordusu, güvenliği ve parası olan kişi son sözü söyler.
Bu takdim, Rami Mahluf’un Suriye yönetimine karşı şaşırtıcı bir şekilde meydan okuması ve dünyanın her tarafında yankılanmakla birlikte Devlet Başkanı Beşşar Esed’e yönelik olan protestosu üzerinedir.
Suriyeliler söz konusu olduğunda amca ve amca oğulları arasında seçim yapmak çoğunluğun umurunda olmayacaktır.
Özellikle Mahluf’un drama videoları, bu tür dizilerin oldukça yoğun olduğu Ramazan ayı sezonuna denk geldiği için pek alıcı bulmayabilir.
Suriye dizileri, yıllardır bildiğimiz üzere Ramazan ayı süresince Arap televizyonları pazarına hâkim.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Öyle ki koronavirüs salgını bile Rami Mahluf’un filmlerinin yer bulmasına izin vermeyen yaklaşık 10 güçlü dizinin üretiminin tamamlanmasına engel olmadı.
Mesela Suriyeli yazar Rami Koussa'nın yazdığı ‘Adem'in Oğulları’ ve geçen yüzyılın ortalarındaki Şam'ı anlatan ‘İpek Pazarı’ isimli bir başka dizi.
Bu dizinin başrollerinde Bassam Kousa ve Caresse Bashar yer alıyor.
Abed Fahd’ın oynadığı ‘Sihirbaz’ dizisinde ise karizmatik bir adamın büyük isimlerin dünyasına girmesinin hikayesi anlatılıyor.
Rami Mahluf’un ‘gerçekçi dizisi’ ise Ramazan sonundan önce sona erecek.
Eğer bununla ilgili yorumların gerçek olduğu teyit edilirse durum farklı olur.
Bununla birlikte Şam’da gerçeği bilmek her zaman zordur.
Anlaşmazlık finansal ve iki yüz milyon doların üzerinde ise sorunun aile içerisinde çözülmesi kolaydır.
Fakat yönetim, gelenekler ve prestijle ilgili bir anlaşmazlıksa sonuç zaten Başkan lehine olacaktır.
Diğer taraftan Rami Mahluf'un acılarını ve sıkıntılarını ifade ettiği videoların amacı, halkın ya da halkın bir kesiminin veyahut da bizzat Devlet Başkanının kendisinin duygularını cezbetmekse o zaman ne olacak?
Her iki durumda da başarılı olacağına inanmak zor.
2011 yılından bu yana Suriye halkının çektiği acılar, maruz kaldığı tehditler ve sıkıntılar hakkında on binlerce video yok mu?
Bütün bunlar Esed’in yüzünde tek bir kası bile hareket ettirmeyi başaramadı.
Anlaşmazlığın ailevi veya finansal olmasının çok bir önemi yok. Ancak siyasi ise dikkate değer.
Çünkü Suriye’nin durumu bölge için çok önemlidir.
Nitekim Suriye, İran’ın çıkarına olacak şekilde ABD’lilerin Irak dışına çıkarılmasına katkıda bulundu.
Diğer taraftan İran'ın Lübnan'daki sağlam zeminini oluşturan Suriye’dir.
Suriye, Rusya-ABD çatışmasının yaşandığı ülkedir.
Suriye bugün Irak'ın geleceğinin de anahtarıdır.
Arada onları birbirinden ayıran yalnızca Fırat Nehri vardır.
Devlet Başkanı ile Rami Mahluf'un sahibi olduğu GSM şirketi Syriatel arasındaki anlaşmazlığın uluslararası eksen mücadelesini yansıttığı söylentisi doğruysa, sorun sadece aile içi bir mesele değildir.
Bilakis tüm bölge ve büyük ülkeler için önemlidir.
Anlaşmazlığı küçümsemek için değil, sadece basitleştirmek ve analiz etmek adına şöyle söylenebilir:
Bu anlaşmazlık, Rus ya da İranlı müttefiklerden hangisinin ülkeyi terk edeceğine dair ise herkes dikkatli bir şekilde kulak kesilecektir.
Esed rejimi açısından iç savaş sona ermiş, devrim ateşi sönmüş, ulusal muhalefet yenilmiş, Türkiye ve terörist örgütlerin ellerindeki İdlib topraklarının çoğu tekrar rejim kontrolüne geçmiş fakat buna rağmen rejim henüz kazanamamıştır.
Bu nedenle Mahluf’un da işaret ettiği gibi bir sonraki aşama rejim için son 9 yıllık savaştan daha tehlikeli olabilir.
Bana göre mesele, hangi yabancı gücün müttefik olarak seçileceğine bağlı.
Devlet Başkanı Esed, iktidara gelmesinden bu yana İran'a güveniyor ve onunla özel bir ilişki kurmakta ısrar ediyor.
Fakat nihayetinde Rusların yardımı olmasaydı Esed ve müttefiki olan İran kaybedecekti.
Bölge ülkeleri İran’a karşı Şam'ın müttefiki olarak Rusları tercih edeceklerdir.
Aslında Şam, Sovyetler Birliği zamanından bu yana tarihsel olarak Moskova’nın yörüngesindedir.
Beşşar Esed’in Devrim Muhafızları ve Hamaney rejimi ile olan ilişkisine gelirsek;
Irak, Lübnan, Filistin ve Yemen'in güvenliğini tehdit etmesi ve kaos oluşturması için ihtiyaç duyduğu alanı ve meşruiyeti sağladığı görülecektir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz
© The Independentturkish