Mehmet Yakup Yılmaz, T24'teki yazısında, 28 Şubat sürecinin yıldönümü nedeniyle yazılan yazıları, haberleri ve yorumları hatırlattı. 1997 ile bugünkü siyasi atmosferi farklı örnekleri hatırlatarak kıyasladı.
"Hükümet devirme"
"Bu yazılardan anladığım kadarıyla 28 Şubat’ın bir darbe olduğunun kanıtı, seçim ile gelmiş bir Başbakan’ın istifaya zorlanmasıymış" diye yazan Yılmaz, Ahmet Davutoğlu'nun istifa sürecini hatırlattı, " Adamcağız, 1 Kasım 2015 seçimini yüzde 49,49 oy alarak kazandı ama 6 ay sonra bir saray darbesi ile istifa etmek zorunda kaldı. Ne dersiniz, ileride bir gün devir dönerse, bu Saray darbesi de savcıların ilgi alanına girer mi?" diye sordu.
"Medya baskısı"
Yılmaz'ın verdiği diğer örnek 28 Şubat dönemine yönelik analizlerde medya üzerinde kurulan baskıya yapılan vurgu oldu. Yılmaz, "28 Şubat’ta medya üzerinde çok baskı olmuş. Bazı yazarlar gazetelerinden ayrılmak zorunda kalmışlar. Birçok gazeteci işsiz kalmış. Bazı gazeteciler yurtdışında yaşayamaya mecbur olmuş. Hapse düşenleri de unutmayalım. Etrafıma bir kez daha baktım: 'Acaba 28 Şubat gerçekten de bin yıl mı sürüyor' diye düşünmeden edemedim" dedi.
"Asker brifingleri"
28 Şubat sürecine damgasını vuran bir diğer "karakteristik özellik" ise askerlerin üniversite rektörlerine, gazetecilere, hakimlere brifing vermesiydi. Yılmaz,"Tarih tekerrür etmeyi ne kadar seviyor: MİT Müsteşarı Hakan Fidan, dün bütün üniversite rektörlerini Ankara’da toplayıp 'güvenlik değerlendirmesi' konusunda brifing verdi. Hâkimleri, savcıları zaten davete gerek yok, telefonla talimat vermek yetiyor artık. Gazetecileri de toplamak gerekmiyor, damadın biraderi tek başına yönetiyor hepsini" diye yazdı.
"Türbanlı kadınlara baskı"
Mehmet Yılmaz, bir örnekte de gözaltına alınırken polis tarafından taciz edilen Merve Demirel'i hatırlattı ve şöyle bir kıyaslama yaptı:
"28 Şubat’ta gösteri yapan türbanlı öğrencileri, kadın protestocuları kadın polisler topluyordu. Şimdi, türbanlı bacılarımızı erkek polisler, üstelik parmak atarak göz altına alıyorlar. Bu memlekette protestocu olmak ne kadar zor birader! Ama hiç olmazsa 28 Şubat’ta işin içine parmaklar girmiyordu"
"Yeşil sermaye"
28 Şubat’ta bazı şirketlere “yeşil sermaye” diye ayrımcılık yapıldığını, boykotları hatırlattıYılmaz. Ve o hatırlatmanın ardından da "Şimdi bunlara gerek kalmadı tabii. Zaten ihaleler belli şirketlerden başkasına verilmiyor, yöneticisinin siyasi tutumu beğenilmeyen şirketlere vergi müfettişleri salınıyor, el konulup, kayyum atanan şirketlerin sayısı bile belli değil" diye yazdı.
Mehmet Yılmaz'ın yazısına buradan ulaşabilirsiniz.