Akit gazetesi yazarlarından Ali Karahasanoğlu, gazeteden tazminatsız bir şekilde kovulduğunu söyleyen eski çalışanları Mehmet Özmen’in iddialarına yanıt verdi. Karahasanoğlu, Özmen’in tazminat almadan kovulduğu iddialarını yalanladı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Karahasanoğlu’nun bugünkü köşe yazısının bir kısmı şöyle:
Ne diyordu bu kardeş? “27 yıl çalıştım, tazminatımı vermeden attılar.” Yalan.. 1997-2001 arası, sonrasında da 2013-2022 arasında, kesintilerle toplam 12 yıl çalıştı. 2000’de; ilk çalıştığı dönemin tazminatını aldı. 2013‘den 2019’a kadarki dönemde de, tüm çalışmalarının tazminatlarını (kendi kusurlu hareketi ile çıkarılmak zorunda kalındığı dönem için dahi) aldı.
Diyeceksiniz ki, 2000-2013 arasındaki boşluk ne? Gazetemizde 1,5 yıl kadar muhabirlik, bir yıl sorumlu müdürlükten sonra “Akrabalarım var, ben Almanya’ya gidip orda çalışacağım” diyerek, bizden sadece yurtdışına çıkarken, vize konusunda yardımcı olmamızı istedi, o tarihdeki tüm tazminatını alıp, ayrıldı.. Almanya’da kaldığı yıllarda akit ile bir ilişkisi yok. 2009 öncesinde Türkiye’ye gelmek istediğinde, pasaport sorunu çıktığında, benimle iletişim kurdu. Birkaç tane gazete sebebi ile, bir tane şahsi suçundan dolayı, ilaveten askerlik sorunu sebebi ile pasaportunu yenileyemedi. Gazeteden dolayı olan zaten bizim görevimizdi. Onu görev olarak hallettik. Ama kendi şahsi davasını da ben takip edip çözdüm, askerlik sorununu görüşmelerle çözdük ve 2009’da Türkiye’ye geldi. Sonrasında yine Almanya’ya gitti. 2013’e kadar yine ara sıra görüştük.
Net söylüyorum.. 2001-2013 arası dönemde gazetede çalışmadı. Yalan söylüyorsam, “Yalan” desin. Yemin etsin. Gargaraya getirmesin, “1997’den beri akit’teyim” demesin. Burada çalışan onlarca kişi şahittir.. Pasaport kayıtları ortadadır. Almanya’daki kaldığı yerde onu tanıyanlar, komşu olanlar, akrabası olanlar, dolaştığı yerlerdeki kişiler şahittir. Şunu da söyleyeyim: Ben, beraber çalıştığım tek bir kişiye, “Şirket değişti” demedim. Demekten Allah’a sığınırım.. Banka hortumcuları, darbeciler bana dava açıp, kendi yargı sistemlerinde, haksız yere, inananların yüz akı olmaya çalışan bu kuruluştan bir şeyler almaya kalktılarsa, onlara karşı hukuki her türlü savunmayı yaptım, bununla da gurur duydum, duymaya da devam ediyorum...
Ama gazetenin ilk dört yılı ile, son 10 yılında (2013’ten beri de kesintisiz sorumlu müdürüm) sorumlu müdür olduğum bu gazetedeki çalışan tek bir kişiye, tek çalışan arkadaşa, “Şirket değişmiş, sana ödeme yapılamıyor” demedik. Demeyiz. Kendi isteği ile işten ayrılanlara bile “Kıdem tazminatı, kanun öngörmese de hakkınızdır” dedik, verdik..
O kişi, Almanya’dan döndüğünde, gazeteye gelip, muhabirlik yapmak istediğini söylediğinde, biz de onu 2013’de tekrar işe aldık, muhabir olarak çalışmaya başladı.. Yani, “1997’den beri akit’teyim” ifadesi, “1997-2001 arası için doğru, 2001-2013 arası için yalan”..
2013’te tekrar yanımıza geldikten sonra.. Değişik birimlerde görev yaptı.. Ama hep sorun, hep sorun.. Bir ara, “Ailem Ankara’da. Beni Ankara büroya yollayın” dedi.. Dediği yapıldı. akit TV’de görev verildiğinde, gazeteden tazminatını aldı. “Almadım” diyorsa yemin etsin.
TV’de çalışırken Kılıçdaroğlu’na idam sehpası hazırladı. Önceden benim haberim yoktu. Ama bana sorarsanız, “Bence bu bir haber, bence bu gazetecilik” derim.. Fakat daha önce de yönetime danışmadan bazı isimlerle ihtilaf yaşadığı için, TV yönetimi, “Seninle artık devam edemeyiz” dedi. Yine de tazminatı ödendi.
“Almadım” diyorsa, belgesini çıkarmama bile gerek yok, yemin etsin.. Bir ay geçmiş, kimse kendisini işe almıyor. “Eski yıllardan tanıdığımız birisi, internet sitemizde beraber çalışalım” dedik. Tekrar gazetenin kadrosuna aldık.. Bir süre sonra, bürodaki arkadaşlarla ihtilaf.. İstanbul’a çağırdım, “Ben burada senin diğer çalışanlarla ihtilafsız çalışmanı organize ederim” dedim. “Gelemem, ailem burada” dedi.. Ara ara yaşanan ihtilafları hiç saymıyorum.. Son bir yıla geliyorum.. “Bak Mehmet, bak kardeşim. Günde kimi zaman bir saat, kimi zaman 1.5 saat çalışıyorsun.. Böyle bir iş olmaz.. Burdaki çalışanların hakkına giriyorsun” dedim.. “Hastam var” dedi. İdare ettim.. “Zaten işyerine gelmiyor, evden çalışıyorsun.. Gündüz çalışamıyorsan, gece çalış” dedim..
Akit