Koronavirüs salgını dünyayı etkisi altına alırken, hem toplum sağlığına hem de ekonomiye darbe vurdu.
Sağlık açısından en riskli şartlarda görev yapan dizi-film sektörü çalışanları da yaşananlardan en çok etkilenenler arasında.
Birbirinden farklı mekanlarda, kalabalık gruplarla çekilen pek çok dizi ve film setinin bulaş riskine davetiye çıkarması nedeniyle durdurulması, direkt ve dolaylı yoldan yüzbinlerce kişinin etkilenmesine neden oldu.
Sektördeki son durumu Independent Türkçe’ye değerlendiren Sinema-TV Sendikası Başkanı Tuba Ataç ile yönetmenler Hilal Saral, Ezel Akay ve Altan Dönmez, insan sağlığının her şeyden önemli olduğunu vurgulayarak "Setleri Durdurun" çağrısı yaptı.
Bu sezon dizilerin devam etmesinin zor olduğunu belirten Ataç, Saral, Akay ve Dönmez'e göre haziran ayında yayınlanması beklenen yeni diziler için de belirsizlik hakim.
Zira önümüzdeki ay başlanması gereken çekimler için henüz yaprak dahi kımıldayamıyor.
İşin sinema tarafında da durum farksız. Vizyona girmesi beklenen filmler, sonbahara ertelenmiş durumda.
Ancak bu durum vizyon zamanında film sayısındaki yoğunluk nedeniyle bir sıkışıklığa neden olabilir.
Ez cümle, dizi-film sektöründeki tüm hazırlıklar artık önümüzdeki sezona programlı vaziyette.
Ancak arada işsiz geçirilmesi muhtemel 6 aylık süreç can sıkıyor.
Özellikle de kaşe denilen haftalık ücretle geçimini sağlamaya çalışan set çalışanları darda.
“İnsanlar evinde karantinada yeni bölüm izlesin diye 300 kişiyi riske atmak korkunç”
Bu sezon çekimleri süren 40 diziden 4'ünün (Eşkiya Dünyaya Hükümdar olmaz, Arka Sokaklar, Gel Dese Aşk ve Sevdim Seni Bir Kere) setinin ısrarla sürdürülmesine tepki gösteren Sinema-TV Sendikası Başkanı Tuba Ataç, “Şu çok net ki, setlerini durdurmayan dizilerin yapımcıları ve kanalları, göz göre göre para için insanları tehlikeye atıyor“ dedi.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na tüm setlerin durdurulması çağrısı yapan Ataç’a göre kanallar, yapımcılara “Sizden yeni kaset (bölüm) beklemiyoruz” demeden sorun çözülmeyecek.
Ancak dizilerden elde edilen yüksek gelir sebebiyle bazı kanallar ile yapımcılar, buna yanaşmıyor.
Sektörün istisnasının devlet kanalı TRT olduğunu söyleyen Tuba Ataç, “TRT’nin yaptığı gibi kanallar da çıksın açıklama yapsın. Yapımcılar, ‘Hükümet açıklama yapıp, setleri durdurmadan biz durduramayız, kanallarla anlaşmamız var, ortada çok yüksek rakamlar var’ diyorlar” ifadelerini kullandı.
"Eski Türk filmlerini ya da dizilerin eski bölümlerini yayınlasınlar, çok seviliyor"
Dizilerin yeni bölümleri yerine neler yayınlanabileceğine ilişkin ise Ataç, “Yayınlanacak milyonlarca şey var. Hababam Sınıfı ve Süt Kardeşler gibi eski Türk filmlerini yayınlasınlar. Çok seviliyor. Dizilerin eski bölümlerini de yayınlayabilirler, Çukur dizisi ilk bölümünden itibaren yayınlanmaya başladı. Çizgi film yayınlasınlar isterlerse, insan hayatından daha mı önemli? İnsanlar evinde karantinada yeni bölüm izlesin diye 300 kişiyi riske atmak korkunç bir anlayış” dedi.
"Ekonomik destek paketleri bize uymuyor çünkü ne sigortalıyız ne de büyük işletmeci"
Dizilerde bölüm başına, kaşe olarak belirtilen haftalık ücret alındığını belirten Ataç’a göre sektörün en büyük problemi sürekliliğin sağlanamaması.
Basında dizi kazançlarına yönelik haberlerdeki astronomik rakamlara da değinen Tuba Ataç, “10-15 kişi çok yüksek gelir elde ediyor, binlercesi neler çekiyor. Yüksek kazandığımız da oluyor, işsiz kaldığımız da. İki sene dizin var, sonra iki sene boşta kalabiliyorsun. Her ayın başında maaşı yatan sigortalı işte değiliz. Açıklanan ekonomik destek paketleri bize uymuyor çünkü ne sigortalıyız ne de büyük işletmeci” sözleriyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan destek beklediklerini belirtti.
Sektör emekçilerinin büyük bölümünün geçmişteki işlere yönelik de alacakları bulunduğunu kaydeden Ataç, önce bu parayı almaya çalışacaklarını da sözlerine ekledi.
“Sadece bizim sektörde değil tüm sektörlerde ve hatta dünyada kriz var” diyerek yaşananları kabullenmeye çalıştıklarını kaydeden Tuba Ataç’a göre, 3 ay sonra düzgün işler ve düzgün insanlarla sektör eski günlerine dönecek.
“Biten işlerde herkes kaderi ile baş başa kalıyor"
Emmy ödüllü Kara Sevda dizisinin yanı sıra kült yapımlardan Aşk-ı Memnu, Fatmagül’ün Suçu Ne, Kuzey Güney’in yönetmenliğini üstlenen Hilal Saral da setlerin durdurulması çağrısı yaptı.
Hiçbir şeyin insan sağlığından daha önemli olmadığını kaydeden Saral sözlerini, "Bambaşka bir dünyaya uyandık. Bilimkurgu filminde gibiyiz. Bu bir vicdan sınavı. Çıkarılacak çok ders var, herkesin şapkasını önüne koyması gerekli" diyerek sürdürdü.
Hilal Saral, ekonomik krizlerin öncelikli olarak eğlence ve televizyon sektörünü vurduğunu, hali hazırda zor zamanlar geçiren sektörün tepe taklak olduğunu ve tüm planların değiştiğini anlattı.
Yönetmen Saral, yazın çekmeyi planladığı filmin de ertelenebileceğini söyledi:
Kendi adıma ben yaz başında film çekimine başlayacaktım, şuanda bunu yapamayacağım ve ertleneceğini görüyorum. Çok üzücü ama sağlık söz konusu olduğu için yaşamak ve hayatta kalmak hepimizin önceliği! Peki bu insanlar set olmadığında nasıl geçinecek? Özellikle teknik ekibin şu dönemde yaşamsal ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağı hakkında fikrimiz bile yok. Bizim sektörün en önemli sorunu bu. Biten işlerde herkes kaderi ile baş başa kalıyor. Bu bir zincir, yapım şirketi, kanallar, çalışanlar… Nasıl ayakta durulacağını ben de bilemiyorum. Sektör olamamamızın karşılığını olumsuz bir şekilde göreceğiz zaten.
"Dizi ihracatında dünyada ikinci sıraya yerleşen sektörün yanında olunması gerekli"
"Bu bir zincir. Sektör çok zor durumda. Bu sene sezonun bittiğini görüyoruz" diyen Saral'a göre, pek çok ülkeye dizi pazarlayarak hem ülkenin tanınmasına hem de ekonomiye katkı sağlayan dizi-film sektörüne destek verilmesi zamanı:
Dizi-film sektörünün emeğiyle dünyada dizi ihracatında ikinci sıraya gelindi. Sinema ve dizi emekçileri, iyi zamanda nasıl emek verip, Türk dizilerinin dünyaya tanıtılmasına ve ekonomiye katkıda bulunduysa, bu kötü zamanda da kanalların, yapımcıların, sendikanın, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çalışma, Aile ve Sosyal Hüzmetler Bakanlığı'nın, bu kişilerin yanında olması gerekiyor.
“Dünyanın her yerinde işlerimiz yayınlanıyor ama telif alamıyoruz“
Sektörün genel bir telif sorununun bulunduğuna da vurgu yapan yönetmen Hilal Saral, dünyanın her yerinde Türk dizilerinin yayınlandığını ama telif alamadıklarını söyledi.
Dizi ile sinema kıyaslandığında dizilerin çok daha büyük istihdam oluşturduğunu kaydeden Saral, emekçiler açısından meseleye bakıldığında dizilerin sürekliliğinin bulunduğunu ve aynı zamanda sinemanın buradan beslediğini belirtti.
Sinema-Tv Sendikası’nın elinden geleni yaptığını belirten Saral; ivedilikle sendika, meslek birlikleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, kanallar ve yapımcıların çözüm bulması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Netflix'ten 100 milyon dolarlık yardım
Hilal Saral, dijital dizi-film-belgesel platformu Netflix'in, dizi ve film setlerinin askıya alınıp, yüzbinlerce set çalışanının mağdur olmasının önüne geçebilmek için 100 milyon dolarlık fon ayırdığını hatırlattı.
"Aşk-ı Memnu hiç eskimiyor"
Yönetmen Saral, dizilerin stok bölümlerinin bitmesi nedeniyle gelecek haftadan itibaren nelerin yayınlanabileceğini sorduğumuzda ise mevcut dizilerin eski bölümlerinin yanısıra geçmişte reyting listelerine damga vuran yapımların yeniden gündeme geleceğini dile getirdi.
Hal böyle olunca Hilal Saral'a Türk televizyon tarihinin en çok ilgi gören dizilerinden Aşk-ı Memnu'yu sormadan olmaz...
Saral, yönetmenliğini yaptığı diziye ilişkin "Aşk-ı Memnu hiç eskimiyor, kaç kere izlesek de bizi içine alan bir dizi. Açıkçası ben Aşk-ı Memnu'yu şu dönem yeniden yayınlayacaklarını düşünüyorum. Çok izlenen diğer yapımları da yine bu dönemde ekranda görürüz" yorumunu yaptı.
"Setlerin durması insan sağlığı açısından iyi ama şimdi de para kazanma sorunu başladı"
Neredesin Firuze, 7 Kocalı Hürmüz ile Hacıvat ve Karagöz gibi filmlerin yönetmeni Ezel Akay da koronavirüs tehdidi sürerken önceliklerinin setlerin tamamen durdurulması ve hayatta kalabilmek olduğunu söyledi.
Ancak işin mali yönüne de değinen Akay, “İzleyici bölüm bekliyor ama iç içe, omuz omuza, dip dibe çalışılarak yapılan bir iş bizimksi. 100-200 kişilik ekiplerden bahsediyoruz, büyük oranda setler durdu şuan. İnsan sağlığı için iyi ama şimdi de para kazanma sorunu başladı" ifadelerini kullandı.
Türkiye’de sinema-tv sektörü denilince yüzbinlerce kişiden bahsedilğini belirten Ezel Akay, işleri koronavirüs salgından en çok etkilenen yönetmenlerden.
Zira Akay'ın oyuncular Haluk Bilginer, Demet Akbağ, Elçin Sangu, Fırat Tanış, Alican Yücesoy gibi isimlerle çektiği "9 Kere Leyla" filmi bu ay vizyona girecekti ancak ertelendi:
9 yıl sonra film çektim. Yapımcılar da büyük borç altına girdiler. Gişe gerçekleşince para kazanılacaktı. 23 Nisan’da acaba vizyona girer miyiz dedik. Mümkün görünmüyor. Sonra da Ramazan geliyor, kimsenin sinemaya gitmediği bir dönem. Artık film, sonbaharı bekleyecek.
Akay, sözlerini şöyle sürdürdü:
Yazın yeni bir film projemiz var. Sonbahara vizyonu mümkün. Ancak yaz dizileri için çekimlere en geç mayıs ayında başlamak gerekli. Bu da çok zor görünüyor.
"Bakanlığın ve meslek birliklerinin bu konuda harekete geçmesinin tam zamanı!"
Bir çıkış yolu bulabilmek adına "Yazın sinemaya gidelim kampanyası başlatılabilir" diyen Akay, sözlerini şöyle sürdürdü:
Tv-Sinema eser sahipleri tüm dünyadan teliflerini alabilseler, işsiz kaldıkları dönemde de bir gelirleri olabilecekti. Bakanlığın ve meslek birliklerinin bu konuda harekete geçmesinin tam zamanı!
Yönetmen Ezel Akay, eylül-ekim aylarında olağanüstü sayıda filmin vizyona girme ihtimalinin de kaosa neden olacağını belirterek, şimdi vizyona girse başarı şansı olan filmlerin bu şansı kaybedeceğine değindi.
Akay'a göre, koronavirüse önlem alır gibi, 6 ay sonrası için şimdiden harekete geçip, bu duruma karşı da önlem alınmalı.
Kovid-19 salgınının tüm dünyayı etkilediğini belirten Ezel Akay, sektörün cirosu yüksek gözükse de herkesin aynı oranda kazanmadığını, çoğu zaman bir sezon alınan parayla 2-3 sezon geçinmek durumunda kaldındığını söyledi.
"Bir filmin bütçesi 4 ila 6 milyon TL"
Yönetmen Ezel Akay'a göre önlem alınmazsa sektörü derinden sarsacak mali kriz kapıda.
Bir filmin ortalama bütçesinin 4 milyon TL ile 6 milyon TL arasında değiştiğini belirten Akay, "Vizyon tarihinin gecikmesi mali krize neden olacaktır. Haziran ayına dizi yapmak için en geç mayısta başlamak lazım, yetişmesi çok zor" ifadelerini kullandı.
"Sinemacılar film çekmenin yollarını bulur, hikaye anlatıcıları bugün için lazım"
Yaşananların dijital dünyaya ve internet haberciliğine yarayacağını düşünen Ezel Akay'a göre pek çok yayıncı ve hikaye anlatıcısı, bu süreçte dijital platforma yönelecek ve şerden hayır doğacak:
Sinemacılar film çekmenin yollarını bulur. Bugün insanlar hikaye dinlemeye muhtaç. Bugünün hikayesini anlatacak araçlara sahibiz. Hikaye anlatıcıları tam da bugün için lazım. Cep telefonuyla bile çekilebilir. Meddah gibi tek başına da anlatabilir bir oyuncu. Musibetten nimet doğar…
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Set çalışanları 6-7 ay sonra para kazanmaya başlayabilecek"
Yönetmenler Birliği (YÖN-BİR) kurucularından Altan Dönmez' göre de öncelik setlerin durdurulması.
İki aydan önce setlerin başlayacağını düşünmeyen Dönmez'e göre bu saatten sonra yaz dizilerine hazırlık zor, dolayısıyla artık çalışmalar yeni sezon için yapılacak.
Haziran ayına kadarki süreci "kayıp zaman" olarak değerlendiren Altan Dönmez, sezon ortası sayılabilecek bir zamanda ekiplerin işsiz kaldığını, güvencelerinin olmadığını belirterek yaşanan mağduriyete dikkat çekti:
Set çalışanlarının mart ayına kadar olan ödemeleri yapılır ama hazirana kadar olan zaman kayıp- ki ekipler yaz ayını ancak böyle atlatabiliyorlar. Çünkü yeni iş başlayıp, ödeme olarak geri dönmesi ekim ayını buluyor. 6-7 ay sonra para kazanmaya başlayabilecekler.
Güneşi Beklerken, Siyah-Beyaz Aşk, Vurgun gibi dizilerin yanısıra Star Tv’de yayınlanmakta olan Güvercin dizisinin de yönetmeniliğini üstlenen Dönmez'e göre ara verilen yapımların çoğu final yapmak zorunda kalacak.
Önümüzdeki sezon dizilerin biraz geç başlayabileceği uyarısını da yapan Altan Dönmez, bu tip kriz dönemleri için önlem almanın şart olduğunu vurguladı.
Yeni bölümler yerine nelerin yayınlanabileceğini sorduğumuz Dönmez'e göre ekranlar Türk ve yabancı dizilerin eski bölümleri ile dolacak.
© The Independentturkish