25 yaşında üniversiteden mezun olduktan sonra iş hayatına başlayan Yağmur Arat, çalıştığı kurumdan istifa ederek tek başına dünya turuna çıktı.
Şimdi tüm bu macerasını anlattığı 'Bir Yol Bin İhtimal' adlı kitabı satışa sunuldu.
Tükenmez Haber'den Nilay Göl'ün sorularını yanıtlayan Arat, "İş hayatının benim yaşam tarzıma uygun olmadığını gördüm. Sonra istifa ettim. Daha düşük bir gelirle freelance işlerde çalıştım. Ondan sonra her şeyimi satıp dünya turuna çıktım" dedi.
Arat, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama bölümünden mezun olduktan sonra, bir yıl enerji sektöründe çalıştı.
Dokuz-Altı çalışırken hep bir şeyleri kaçırıyormuş gibi hissetti ve bir karar vererek çalıştığı iş yerinden istifa etti.
İstifa ettikten sonra bir süre freelance işler yaparak geçimini sağlarken, tek yön bir bilet aldı ve hayalindeki dünya turuna doğru adım attı.
Dünya turuna başladığında cebinde sadece sattığı eşyalardan kalan parası vardı.
Tüm bu imkansızlıkların içerisinde yeni bir hayata başlayan Arat, daha sonra kendi adına açtığı Yağmur Arat YouTube hesabı üzerinden seyahatlerde çektiği videoları paylaşmaya başladı.
Sosyal medya paylaşımları ile birlikte yüz binlerce takipçiye ulaştı.
İlk olarak Hindistan’dan başlayan yolculuğu, Japonya’ya, Afrika’ya,Güney Amerika’ya kadar uzandı. Binlerce insanla tanıştı, binlerce hikaye biriktirdi.
Maceranın görünen kısmından ziyade arka planda hissettiği duyguları kaleme alan Yağmur Arat, 'Bir Yol Bin İhtimal' kitabını çıkarttı.
“Sabah 9, akşam 6 iş hayatı benim yaşam tarzıma uygun değildi”
Uzun seyahatlere çıkma hikayesinin nasıl başladığını anlatan Arat, “ Üniversiteden mezun oldum, işe girdim, bir yıl çalıştım. Bir yıl çalıştıktan sonra, 09.00-18.00 iş hayatının benim yaşam tarzıma uygun olmadığını anladım. Bir yandan hep seyahat etmek istiyordum ve 'Bu seyahati nasıl yapabilirim?' üzerine düşündüm. Sonra istifa ettim. Daha düşük bir gelirle freelance işlerde çalıştım. Ondan sonra her şeyimi satıp dünya turuna çıktım” ifadelerini.
Farklı olmasının nedenini işini bırakıp düşük bütçeyle seyahate çıkmak olarak niteleyen Arat şunları söyledi:
Şehir hayatında kafamdaki sorulara yanıt bulamıyordum. Böyle bir işte çalışmak istemiyordum ama nasıl bir işte çalışmak istediğimi bilmiyordum. Ve biraz bunları aramak istedim. O soruların yanıtlarını burada bulamadım. Seyahat çok büyük bir tutkumdu. Seyahatte bulmak istedim o soruların cevaplarını.
'Seyahatte bulduğum tutkuyu yeniden buldum'
Seyahatleri sırasında geri dönme isteğinin olup olmadığı sorusuna Arat, “ Çok oluyor öyle anlar. Çünkü, 'Yola çıktım, her şey çok güzel gitti, her şey çok güzel oldu' olmuyor yani. Aslında benim seyahati sevmemin en güzel tarafı, iyiyi de kötüyü de göstermesi. Yüzleştirmesi ve aslında kendinle yüzleşmen. Seyahatte bulduğum tutkuyu yeniden buldum, ondan aldığım güçle yine devam ettim.” cevabını verdi.
'En güzel şey seyahatteyken tanıştığım insanlar'
Yolda olmanın en güzel yanı tanıştığı insanlar olduğunu ifade eden Arat, kitapta da seyahatte tanıştığı insanlardan bahsettiğini belirtti.
'Düzenli bir gelirim yoktu, YouTube’dan gelir elde etmeye başladım'
Dünya turuna çıkmak için bütün eşyalarını sattığını belirten Arat, düzenli bir gelirinin olmadığını ve bu nedenle umutsuzluğa düştüğünü ifade etti. Daha sonra YouTube kanalından yayınladığı videolardan bir an da gelir elde ettiğini söyleyen Arat, bu şekilde seyahatlerini sürdürülebilir hale getirdiğini belirtti.
“Güney Kore’deyken ‘Galiba buraya kadarmış’ dedim”
Dünya turundan başına çok ilginç anların geldiğini belirten Arat, Güney Kore’de yaşadığı bir anıyı da paylaştı:
En korktuğum an, bir kere adres ararken yanlış bir adrese gittim ve gece saat 12'ydi. Hiçbir şekilde araç bulamadım. İnsanlara yol tarifi soruyorum, insanlar cevap vermiyor. Güney Kore'deyken o an çok korkmuştum. 'Tamam galiba bu kadarmış' falan demiştim. Ama böyle çok an oluyor zaten. Seyahatteyken iki şeyi de çok yaşıyorsun. Çok kötü bir şey yaşıyorsun sonra çok güzel bir şey yaşıyorsun. O yüzden böyle daha sıradanlaşmış ya da o güvenli alanın vermiş olduğu huzurun dışında daha böyle hayatı enlerde yaşıyorsun.
“3 yılda çok değiştim”
Dünya turuna çıktıktan sonra kendisini tanımaya başladığını ifade eden Arat, seyahatlerinde kendisini çok değiştirdiğini belirtti.
Arat şunları kaydetti:
Mesela 3 yıl önce dünya turuna çıkmış olmasaydım ve burada kalsaydım buradaki halimin nasıl olacağını biliyorum. Yine aynı Yağmur olacaktım ama 3 yılda çok değiştim. Ve seyahatten öğrendiğim her şeyi hayat felsefesi olarak hayatıma yedirmeye çalışıyorum ama bence kendini tanımanın bir sınırı yok. 60 yaşına gelsek de yeniden yüzleşeceğiz, yeniden tanıyacağız ama seyahatin bana kazandırdığı en güzel şey çok yol katettirdi bana. Çünkü; burada yaşayamayacağım yüzleşmeleri yolda yüzleştirdi ve o da benim kişiliğimde bir adım değil de 100 adım ileri attırdı. O yüzden seyahatin bana en büyük katkısı buydu aslında. Kendimi tanıma yolunda hızlı adım atmam.
'Kadınlarda daha çok keşfetme tutkusu var'
Dünya turuna çıkmak isteyenlere de tavsiyelerde bulunan Arat, önemli olanın cesaret göstermek ve korkuyu bir kere kırmak olduğunu ifade etti.
Kadınlarda keşfetme tutkusunun daha fazla olduğunun da altını çizen Arat şunları kaydetti:
7'den 70'e herkes çok fazla seyahat etmek istiyor. Kendine yüklediği sorumlulukların ya da toplumda ona yüklenen sorumluluklardan dolayı seyahat edemiyorlar. Ben de eğer o çizgiden gitseydim şu an hiç seyahat edemeyen birisi olurdum. Seyahat edemezdim, tatil yapardım en fazla. Bence o tutku varsa insanın içinde onu hiçbir şekilde bastırmaması gerekiyor ve özellikle kadınların biraz o sorumluluklardan kopup kendi için bir şeyler yapmayı öğrenmesi gerekiyor diye düşünüyorum.
“Ben her kadının seyahat etmesini istiyorum”
Her kadının seyahat etmesini çok istediğini ifade eden Arat, “Bu arada sadece bizim ülkemizde değil dünyada böyle bir şey var. Tek başına seyahat eden bir kadınla tanıştığımda çok mutlu oluyorum. Çünkü, çok azız gerçekten. Ve tek temennim bunun daha fazla artması.” dedi.
'Yola çıkan bir kadının kendini bulma hikayesi'
Kitabının bir gezi kitabı olmadığının altını çizen Arat, kitabını ‘yola çıkan bir kadının kendini bulma hikayesi’ olarak tanımlıyor.
Arat, kitabıyla alakalı şunları kaydetti:
Gezdiğim yerlerden çok insan hikayeleri, tanıştığım farklı kültürler... Bunları anlatıyorum daha çok ve kendi yüzleşmelerim, sorgulamalarım, değişen hayat tarzım aslında. Burada göremeyeceğim seyahatte bulduğum şeyler. O yüzden bunları yazmak istedim. Çünkü çok farklı şeyler yaşadım, çok farklı anılarım oldu. Onları bu şekilde kaleme aldım ve tamamen hepsi yaşadığım şeyler, kurgu değil. Bu şekilde bir seyahat kitabı.
'Hindistan'daki bütün kültürler bana çok ilginç gelmişti'
İlk seyahatini Hindistan’a yaptığını belirten Arat, buradaki kültürlerin de kendisine çok ilginç geldiğini ifade etti.
Daha önce Avrupa’yı gezdiğini ve ilk farklı ülke Hindistan gittiğini belirten Arat, “O yüzden Hindistan'daki bütün kültürler bana çok ilginç gelmişti. 3 tane büyük din var orada ama belki bin tane ayrıca din var. Çok fazla kültürü olan bir yer. Yaşayış biçimi olarak da çok farklı gelmişti. Bir de Japonya çok ilginç gelmişti bana. Çünkü, tam tersi. Ülke olarak da çok değişik bir yer. Kültür olarak değil de Afrika'da insanların yaşayış biçimleri beni çok etkilemişti.” dedi.
'Türk kültürüne en çok Güney Amerika ülkeleri benziyor'
Seyahati sırasında başka ülkelerde, Türk kültürüne yakın kültürlere şahit olduğunu belirten Arat şunları kaydetti:
Türk kültürüne en çok Güney Amerika ülkeleri benziyor. Bizim aile içinde yaşayış tarzımıza çok benziyor. Onun dışında Asya çok yakın değil. Uzak Doğu, o kadar yakın değil. Güney Amerika ülkeleri bize daha yakın geliyor.
Hayatı boyunca Türkiye'de yaşamayı düşündüğünü, amacının da sadece seyahat etmek olduğunu belirten Arat, “Ama galiba Japonya'da yaşayabilirdim. Çünkü orası da çok farklı. Sevdiğim bir yer olduğu için Japonya diyebilirim buna.” dedi.
Independent Türkçe, Tükenmez Haber