İdlib’de Türkiye ve Suriye orduları arasında yaşanan gerginlik ciddi bir çatışma riskini ortaya koydu.
Rejim güçlerinin Türk askeri konvoyuna saldırısında bir sivil olmak üzere 12 asker hayatını kaybetti.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Türk ordusunun 54 farklı Suriye askeri hedefini vurduğunu, 76 Suriye askerinin "etkisiz hale getirildiğini" açıkladı.
Çatışma sonrası “İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi” için bir araya gelen Türk ve Rus heyetlerinin görüşmelerinden net bir sonuç çıkmadı.
Yüzlerce askeri araç Reyhanlı'dan geçiş yaptı
Taraflar, görüşmelerin tekrarlanması yönünde karar aldı ancak, Türkiye’nin İdlib’deki gözlem noktalarına askeri sevkiyatı artarak sürüyor.
Türkiye, son 3 günde yüzlerce askeri aracın yer aldığı konvoyu Reyhanlı’dan bölgeye geçiş yaptı.
Peki bundan sonra ne olacak? Uzmanlar çatışma ihtimali ve Türkiye’nin Suriye politikasını Independent Türkçe’ye değerlendirdi.
Stratejist ve güvenlik uzmanı Dr. Nihat Ali Özcan, Türkiye’nin son sevkiyatlarla Esad rejiminin kuşattığı noktaları güvenlik altına almaya çalıştığını söyledi.
Türkiye’nin rejim güçleri ile kontrolsüz ve tesadüfi bir çatışma ihtimalinden söz eden Özcan, gerginliğin büyük ve kapsamlı bir çatışmaya dönüşeceğine ihtimal vermediğini kaydetti.
Rusya’nın Esad’a zaman kazandırmak istediğini ifade eden Özcan, “Rusya, Esad bir an önce işini bitirsin diye diplomasi turunu sürdürüyor. Türkiye ile oturup konuşuyor ama bir yandan da Esad’a ‘elini çabuk tut’ diyorlar” dedi.
Esad’ın birinci önceliğinin M4 karayolunun kontrolünü sağlamak olduğunu aktaran Özcan, karayolu kontrol edilince yeniden müzakerelere başlanacağını ifade etti.
“Suriye rejimi kendi önceliklerini belirleyen bir takvim belirledi”
İdlib’de yaşanan son gelişmeleri “Astana ve Soçi ile başladığımız sürecin son aşamasını yaşıyoruz” diyen uluslararası ilişkiler uzmanı gazeteci Galip Dalay, Rusya’nın daha önce gerginliği azaltma bölgelerinde yaşananların aynısının İdlib’de de yaşanmasını istediğini kaydetti.
Sürecin en net kaybedeninin muhalefet olduğunu aktaran Dalay, “Çünkü bu süreçlerin bir devamı olarak silahlı bir şekilde rejimi askeri olarak değiştirme ajandası gayri meşru ilan edildi. Rejim kendi önceliklerini belirleyen bir takvim belirledi. Şuan İdlib’de gördüğümüz bunun son aşamasıdır” dedi.
Sınırda 3 milyon insanın yaşaması gibi 3-4 konunun Türkiye açısından son derece önemli olduğunu ifade eden Dalay, İdlib meselesinin Türkiye’nin Suriye’de gelecekte var olabilme potansiyelini de etkilediğini söyledi.
Türkiye’nin bölgedeki askeri varlığı ve muhalifler üzerindeki nüfuzunun Ankara’nın aynı zamanda Suriye masasında pazarlık gücünü yükselttiğini dile getiren Dalay, “Türkiye’nin İdlib’de alan kaybetmesi Ankara’nın Suriye meselesinde de alan kaybettiği manasına geliyor” dedi.
“Türkiye’nin askeri sevkiyatı caydırma amaçlı”
Türkiye’nin mülteci dalgası ve siyasal süreçte güçlü olarak masada bulunmanın yanı sıra birkaç önceliğinin olduğunu kaydeden Dalay, “Türkiye aynı zamanda PYD/YPG veya genel itibari ile Kürtlerin siyasal süreçte anlamlı kazanımlar elde etmesini engellemek istiyordu. İdlib’de yaşananların bütün bu hedefleri tehdit eden bir işlevi var. Haliyle buda gerilimi yükseltiyor” diye konuştu.
Türkiye ve Suriye arasında azda olsa bir çatışma ihtimali olduğunu ve bölgede epey miktarda askerin bulunmasının her türlü öngörünün gerçekleştirme ihtimalini artırdığını söyleyen Dalay, devamında şunları söyledi:
“Bölgede epey miktarda askerin bulunması öngörünün gerçekleştirme ihtimalini artıyor. Ama ben hala çatışma ihtimalini düşük ihtimal görüyorum. Muhtemel Türkiye’nin asker göndermesinin ilk amacı orada sıcak çatışmadan ziyade orada caydırıcı bir etki yapmak, sıcak çatışma veya askeri opsiyona ihtiyaç duymadan arzuladığı bir yeni müzakere veya anlaşmaya bu çerçevede yapabilmektir. Rejim toprak kazanma stratejisine devam eder ve Suriye’nin yukarısına doğru ilerlerse Türkiye burada belli tercihler yapmak durumunda kalacaktır. Burada bu asker bulundurup herhangi bir zemini koruyamamakta Türkiye için maliyetli bir senaryo.”
“Türkiye Kürt meselesini Suriye’ye ihraç etmiş durumda”
Türkiye ve Rusya arasında Suriye sınırında bir tampon bölgesi anlaşmasının ihtimalinden söz eden Dalay, bunun Türkiye açısından sürdürülebilir olmadığını aktardı.
Ankara’nın Suriye’de daha uzun soluklu ve sürdürülebilir politika için çalışması gerektiğini ifade ede Dalay, “Bu konuda Türkiye’nin sadece İdlib bağlamında bir perpektif ortaya koyması gerekmiyor, aynı zamanda Kürt meselesi konusunda da bir perspektif ortaya koymalı. Çünkü Türkiye Kürt meselesini büyük oranda Suriye’ye ihraç etmiş durumda. Kürt sorunu Türkiye’nin güvenlikçi perspektifi nedeniyle Aşil topuğunu oluşturuyor. Türkiye’nin Suriye’de anlamlı bir politika geliştirmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
© The Independentturkish