Türkiye'de 8 yıl aradan sonra temmuz ayında İstanbul Avcılar’da görülen Batı Nil Virüsü Tekirdağ’da bir can aldı. Muratlı ilçesinde sivrisinek ısırması sonucu Batı Nil Virüsü kapan 57 yaşındaki Yüksel Sezgin, iki aydır tedavi gördüğü Namık Kemal Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nde hayatını kaybetti.
Hastalığın ölüme neden olması gözleri yeniden Batı Nil Virüsü’ne çevirdi.
Büyük İskender’i de öldürdü
Kimi tarihçilere göre Batı Nil virüsünün varlığı Büyük İskender dönemine kadar uzanıyor.
ABD'de Virginia Eyalet Sağlık Dairesi'nden John Marr ile Colorado Üniversitesi'nden Charles Calisher'ın 2003'te yayımladığı araştırmaya göre virüs Büyük İskender'in ölümüne neden oldu.
Batı Nil virüsü kuşlar ve bazen atlar tarafından yayılıyor, sivrisinekler ise hastalığı insanlara bulaştırıyor.
1937’de Uganda’nın Batı Nil bölgesinde yüksek ateşli bir kadının kanından izole edildiği için dünyada bu isimle adlandırılıyor.
Genellikle dünyanın orta kuşağındaki ülkelerde görülen Batı Nil Virüsü, Avrupa, Ortadoğu, Avustralya, Asya’nın bazı bölgeleri ve Afrika’da da gözlemleniyor.
ABD’de Havai ve Alaska hariç 48 eyalette bu virüse rastlanmakla birlikte her yaz bu bölgelerde salgınlar da görülebiliyor.
Bir yılda 64 kişi öldü
Batı Nil Virüsü ile kapmış hastaların yüzde 80’inde hiçbir belirti görülmüyor.
Uzmanlar yüzde 19’luk bölümün ise ciddi boyutta ulaşmadan hastalığın atlatılabildiğini belirtiyor.
Virüs düşük oranlarda da olsa menenjit, ensefalit yani beyin iltihabı gibi ağır hastalıkları beraberinde getirebiliyor.
Özellikle kanser, diyabet, hipertansiyon ve böbrek hastalıkları gibi bazı sağlık sorunları bulunan insanlar daha büyük risk altında.
Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) Avrupa Birliği sınırları içerisinde 2018’de 710, AB komşusu ülkelerde ise 265 kişinin virüsü kaptığını belirtiyor.
Aynı yıl içinde bu virüsü taşıyan hastalardan 64'ü hayatını kaybetti.
İstisnai durumlar dışında bulaşıcı değil
Konunun uzmanlarından Memorial Şişli Hastanesi Klinik Laboratuvarlar Koordinatörü ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Kenan Keskin en çok sorulan ‘Batı Nil ateşi bulacı mıdır” sorusunu şöyle yanıtladı:
Çok düşük oranda hasta anneden doğum yoluyla bebeğe ya da hasta kişinin sağlıklı kişiye kan vermesi halinde veya hasta kişiden yapılan organ nakillerinde bulaşır. Cerrahi sırasında sağlık ve hasta bakım personeli de bulaşma riski altında. Ama bunlar istisnai durumlar, diğer grip türleri gibi temasla veya hava yolu ile bulaşmıyor.
Batı Nil virüsü için aşı henüz bulunmadı
Özellikle açık havada çalışan veya aktivitelerde bulunan insanların sivrisinek temasına daha çok maruz kaldığını ifade eden Profesör Keskin, ”Bu durum hastalığın bulaşma riskini artırıyor. Belirtileri hissedenler hemen bir doktora başvurmalı ve ağrı kesici ile şikayetleri geçiştirmemeli. Çünkü uzmana danışmadan alınan ağrı kesiciler kanamaya meyli artırabilir. Batı Nil Virüsü’ne özel bir aşı şu an için bulunmamakta” dedi.
Batı Nil Virüsü’nden nasıl korunabilir?
Profesör Keskin, sivrisineklerden korunmanın ilk öncelik olduğunun altını çizdi:
En etkili yolu sivrisinekten korunmak. Dışarı çıkıldığında sinek kovucular kullanılmalıdır. Sivrisineklerin aktif olduğu zamanlarda kol ve bacak bölgesini kapatan giysiler tercih edilmelidir. Bunun yanında kapı ve pencerelere sineklik konulması, yatak odasında cibinlik kullanılması koruyucu olabilir. Yaşanan yerin sivrisinekleri çekici olmaması için temiz tutulması, özellikle evcil hayvan ve kuşların, su ve yemek kaplarının içinde birikmiş suların boşaltılması önemlidir. Sivrisinek önleyici cihazlar da korunmada etkilidir. Korunmada doğal yöntemlerden lavanta yağı, limon-okaliptüs ağacı yağı gibi bitkisel çözümler denenebilir. Devlet ve yerel yönetimler sivrisinekle mücadele için gerekli önlemleri almalıdır.
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (Klimik) ve Avrupa Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (ESCMID) üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, virüsün çok küçük bir grup için merkezi sinir sistemine zarar verebileceğini söyledi. Virüsün bazı durumlarda halsizlik, döküntü, ishal gibi etkilere neden olduğunu aktaran Yavuz şunları söyledi:
Bu etkiler beş hastanın birinde ortalama olarak ortaya çıkıyor. Bazıları sadece ateşli hastalık dediğimiz tabloda seyrediyor. Çok küçük bir grupta 250 hastada bir ise merkezi sinir sistemi dediğimiz beyin ve omuriliğe zarar verebiliyor. Nörolojik etkisi dediğimiz budur. Bu durumlarda menenjit, ansefalit veya felç gibi ciddi sorunlara neden olabilir.
Küresel ısınma etkisi
Acıbadem Bahçeşehir Tıp Merkezi İç Hastalıkları uzmanı Dr. Emrah Turunç, hastalığın insandan insane bulaşmasının mümkün olmadığını söyledi. Turunç, küresel ısınma nedeniyle artan mevsimsel sıcaklıkların hastalığın taşıyıcısı olan sivrisineklerin yaşam alanını genişlettiğini belirterek, “Buna karşı tabii ki aktif olarak mücadele etmek gerekiyor. Kişisel olarak bizler evlerde pencerelerde sineklik bulundurarak önlem alabiliriz. Bunun yanında dışarı çıktığımızda cildimize sinek korucuyu sıvılar sürebiliriz” dedi.
Belirtiler 3 gün sonra
Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen ise virüs hakkında şu bilgileri verdi:
Eğer Batı Nil Virüsü taşıyorsanız, ilk virüs belirtilerini ısırıldıktan 3 ila 14 gün içinde göstermeye başlarsınız. Batı Nil Virüsü belirtilerinin şiddeti değişiklik gösterir. Şiddetli belirtiler şu durumları içerebilir: Ateş, sersemlik, kasılmalar, kaslarda güçsüzlük hissi, görme kaybı, uyuşma, felç, koma.
Şiddetli bir enfeksiyon birkaç hafta sürebilir. Nadir durumlarda şiddetli enfeksiyon kalıcı bir beyin hasarına neden olabilir. Hafif enfeksiyon ise genellikle uzun sürmez. Hafif Batı Nil Virüsü belirtileri grip ile karıştırılabilir.
Yaş, Batı Nil enfeksiyonundan ciddi semptomların oluşması için en önemli risk faktörlerinden biridir. Siz yaşlandıkça (özellikle 60 yaşından büyükseniz), çok şiddetli semptomlarla karşı karşıya kalmanız daha muhtemeldir.
Hastalığın tedavisi için umut verici araştırmalar yapıldığını aktaran Görgen, hamile kadınların, Batı Nil Virüsü enfeksiyonu için daha yüksek risk altında olmadığını söyledi. ‘Hamilelik sırasında hastalığa yakalanan bir kadının virüsü fetüs veya yenidoğanlara bulaştırma risknin çok düşük olduğunu aktaran Görgen, “Emzirme yoluyla Batı Nil virüsü geçişi riski bilinmemektedir. Bu yüzden, bir kadının Batı Nil virüsü hastalığından dolayı emzirmeyi bırakması yönünde bir öneri yoktur” dedi.
© The Independentturkish