9 gün sonra Filistin'in tek taraflı bağımsızlığının 33. yıl dönümü.
Milyonlarca insanın yurdundan sürgün edildiği, nüfusunun yarısının mülteci durumunda olduğu, yüzde 29.2'lik yoksulluk oranı ile dünyanın en fakir yerlerinden biri Filistin.
2017 rakamlarına göre genel işsizlik oranı yüzde 27.
Batı Şeria'da bu oran yüzde 18 iken, Gazze'de yüzde 44'e kadar yükseliyor.
Son BM araştırmalarına göre ise işsizlik yüzde 39'a, yoksulluk yüzde 67'ye kadar çıkmış halde.
Yani durum vahim.
Filistin'i tanıyan ülkelerin sayısı 138.
Filistin topraklarının hala İsrail işgali altında olduğunu düşünenlerin sayısı hiç de az değil.
Gazze hala dünyanın en büyük açıkhava hapishanesini andırıyor, El Fetih-Hamas çatışması ezelden beri biliniyor.
2006'dan bu yana genel seçim, 2005'ten beri ise başkanlık seçimi yapılmıyor.
Filistin'den çıkıp dünyanın dört bir yanına göçenlerden biri ise Dr. Adnan Mjalli.
20 yıl önce ayak bastığı yeni kıtada sadece ABD'nin değil dünyanın sayılı klinik araştırma şirketlerinden birini kurdu.
Filistin'in önde gelen iş insanlarından biri olan Mjalli, Türkiye'ye geldiğinde çoğu zaman yaptığı gibi İstanbul'daki deniz manzaralı odasına yerleşti.
İş hayatı, yatırımları, ekonomi ile ilgili projeleri, İsrail'in işgali, ülkesindeki bölünmeyi sona erdirmek için üstlendiği ara buluculuk çalışmaları, ABD yönetiminin Filistin-İsrail meselesine çözüm bulmak iddiasıyla hazırladığı 'Yüzyılın Anlaşması' ve kim bilir belki de çok özlediği memleketindeki zeytin ağaçları vardı aklında.
Tüm bunlar en az karşısındaki manzara kadar sonsuz ve derin görünüyordu.
Mjalli, röportaj öncesi yakınındakiler ile dikkatlice konuştu, notlarını aldı.
Sanki bir iş insanı değil de, büyük bir titizlik ile seçimlere hazırlanan politik bir figür gibiydi dışarıya yansıttığı kişilik.
Ve şüphesiz onun anlatacakları ile benim soracaklarım farklıydı.
Filistin'de uzun zamandır seçimler düzenlenmiyordu, bunun hakkında ne düşünüyordu?
Kimi çevreler kendisinin ABD Başkanı Trump'ın Filistin'in ekonomi meseleleriyle ilgili danışmanlığını yaptığını iddia ediyordu, bu ne denli doğruydu?
Mahmud Abbas sonrası dönemin 'genç ve dinamik Filistin lideri' yakıştırmaları için ne diyordu?
Dahası onun da aklından siyasete girmek, böylesi zorlu bir kariyer inşasına girişmek hiç geçmiş miydi?
'Ebu Mazen' olarak saygıyla andığı, neredeyse 90'ına merdiven dayamış yorgun ve inatçı Filistin Devlet Başkanı Abbas hakkında ne düşünüyordu?
Abbas, Arafat'tan farklı görünmek için takım elbise giyip kravat takan biri miydi yoksa çok daha ötesinde bir figür müydü?
Geçen yıl neden bir suikast girişimi ile karşı karşıya kalmış, bir iş insanı ne diye hedef seçilmişti?
Independent Türkçe, herkesin ismini çok bilmediği, bilenlerin ise hakkında onlarca senaryo ürettiği Filistinli iş insanı Adnan Mjalli ile tüm bunları ve ötesini konuştu.
Mjalli, röportaj boyunca tam 11 kez adil ve bağımsız seçimlerden bahsetti.
Sürekli ekonominin önemini vurguladı.
Siyasete ilişkin ısrarla sorduğum tüm soruların yanından ise bir politikacı kıvraklığıyla sıyrıldı.
"Saldırı Filistin otoritesinin bilgisi olmadan yapılamaz"
➡ Geçen yıl Batı Şeria Tubas'ta aracınız saldırıya uğradı. Tehdit mi ediliyorsunuz?
Mjalli: Öyle sanıyorum ki, bu bir tehditti. Analizlerde güçlü bir patlayıcı madde kullanılmıştı. Aracımın içine yerleştirilmişti. Arabaya ulaşmadan kısa bir süre önce patladı. Birileri arabanın içindeki koltuk ile oynamıştı. Ve bu yangının çıkmasında da etkili oldu. Olay Filistinli yetkililer tarafından soruşturuldu ama ne yazık ki üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala bir açıklama yok.
➡ Yani soruşturma herhangi bir sonuca ulaşmadı?
M: Hayır, bir sonuç yok. Ama Filistin otoritesinin bilgisi olmadan herhangi bir şey yaşanamaz. Batı Şeria'daki bazı dar fikirli insanların işi bu. Özel ajandaları olan bazı insanların işi.
➡ Bu size yönelik bir mesaj mıydı, iş hayatınız ya da politikaya atılma olasılığınız ile ilgili?
M: Bunlar önemsiz insanlar... Kıskançlar ve nefretle dolular... Başarılı iş insanlarının Filistin'e gelmesini ve buradaki insanlara yardım etmesini istemiyorlar. Elbette tüm Filistin önderliği değil ama bu saldırının arkasında olanlar çok açık ki; bizim bir fikrimiz olduğunu bilen Filistinli yerel 'hükümdarları' var. Ne yazık ki bunlardan Filistin'de var.
"İsrail işgalini durdurmanın nihai yolu ekonomiden geçer"
➡ Şirketiniz North Carolina ve ABD'nin en büyük klinik araştırma firmalarından biri. Gelecek ile ilgili planlarınız ne?
M: Gelecek ile ilgili planlarım geçmişte yaptıklarım ile tutarlı. İş imparatorluğumu inşa etmeye devam etmek. Sağlık, eğitim, enerji, tarım ve ayrıca ABD ve Avrupa ve Ortadoğu üzerinden Filistin'e köprüler kurmak. Gazze'ye, Batı Şeria'ya, Kudüs'e... Filistin ekonomisinin inşasına yardımcı olmak... Çünkü ekonomi kötü durumda. Eğitim, kültür, telekomünikasyon, ulaşım, enerji... 6-7 sektörü bir arada düşünün. Bunların hepsini bir araya getirmek ekonomiye canlılık getirir, Filistinli insanları bir arada güçlü tutar. İş bulmalarına yardım etmekten söz ediyorum. Çünkü aç olduğunuzda, sıkkın olduğunuzda, abluka altında olduğunuzda, uluslararası toplumun size el vermesini beklediğinizde olmaz. Aynı insanlar, size Gazze'de bu ambargoyu uygulayanlar, Gazze'deki çocukları ve Filistinlileri zor durumda bırakanlar. Bunu aşmanın, ekonomiye harekete geçirmenin tek yolu Filistin özel sektörünü harekete geçirmek. Benim gibi insanlar Filistinli insanlara gerçekten yardım edebilir , yatırım yapabilir ve beşeri sermaye yaratabilir. Çünkü insan kaynakları gerçekten de kendisini inşa edecek ve yükseltecek temel sermayedir. Mesela Türkiye Filistinlilerin izlemesi gereken harika bir örnek.
➡ İşgal altında mı Filistin?
M: Elbette işgal altındayız. Bu bizim için her şeyi daha zor kılıyor. Fakat, işgalin önünde durmanın nihai yolu bu. Var olana, üretene, düşünene, ihraç edene kadar. Bilişimde çok iyiyiz. Filistinli gençlerimiz -ki; hepsine hayranlık duyuyorum- en iyileri. Rekabet edebiliriz. İşbirliğiyle, dost ülkeler ile birlikte dinamik bir Filistin ekonomisi yaratabiliriz. Türkiye gibi örneğin. Türkiye Filistinlilere yardım etmeye çalışıyor. Fakat bunun da ötesine geçerek Filistinlilerin birbirlerine yardım etmesi gerekiyor.
"Türkiye ya da Suriye'nin işine karışmamalıyız"
➡ Türkiye'nin Filistinlilere yardım etmeye çalıştığını söylediniz. Peki Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine düzenlediği operasyon için ne düşünüyorsunuz? Filistinliler desteklememişti...
M: Türkiye'nin Filistinliler için stratejik bir destekleyici ve müttefik olduğuna inanıyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bu bağlamda BM'de Filistin'i destekleyen konuşması için teşekkür etmek istiyorum. Erdoğan'ın BM'deki son oturum çok etkileyiciydi. Türkiye bağımsız bir ülke. Birçok sorunu olan Suriye de ayrıca Filistinlilere yardım etmişti. Benim Filistinlilere çağrım bu meseleye müdahil olmamaları,Türkiye ve Suriye'ye saygı göstermeleri yönünde. Büyük resme, kendi sorunlarımıza odaklanmamız gerek. Filistinlilerin çok sorunu var. İşgal altındayız. Ara buluculuk meselelerimiz var. Ekonomik meselelerimiz var. Kınamamalıyız, tavsiyelerimizi halka açık değil özel olarak yapmalıyız. Bu sebep ile (Türkiye'nin operasyonunu) kınamıyorum. Kınamamalıyız. İnsanların işlerine, Türkiye'nin ya da Suriye'nin işlerine karışmamalıyız. Tüm odağımız Filistin meselesi olmalı.
4.5 milyon dolardan 425 milyon dolarlık yatırıma
20 yıl önce ABD'nin North Carolina eyaletine, Triad'a geldi Mjalli.
4.5 milyon dolarlık bir yatırım yaptı.
Sektörü bioteknik araştırmalarıydı.
Şimdi Triad'daki işlerini büyütme niyetinde.
Bunun en büyük kanıtı, bölgeye inşa etmeyi planladığı 425 milyon dolarlık ilaç merkezi.
Öncelikle sağlık sektörüne girdiği biliniyor.
Elbette asıl amacının ticari kazanç olduğuna şüphe yok ama bu sektöre girişinin ardında yatan nedenlerden biri de Filistinlilerin sağlık imkanlarına ulaşmakta güçlük çekmesi olabilir mi?
Mjalli, bu soruya şu yanıtı veriyor:
Sağlık anahtar bir sektör. Sanıyorum yılda 600 milyon dolar harcıyoruz ki bu sağlık harcamaları Filistin gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde 10'una denk geliyor. Ve Filistinliler dünya çapında sağlık hizmetlerinde çok başarılılar. Doktorlar, girişimciler Avrupa ve ABD'de... Dolayısıyla bunu, yani Filistinli insanların dünya çapında gerçekleştirdiklerini Filistin'e, Batı Şeria ve Gazze'ye taşıyıp dönüştürmek gerekiyor. Anahtar bir sektör ve çok önemli. Eğitim... Filistinlilere gerçek bir şans vermek için, yeniden rekabet edebilmeleri için bir eğitim programımız var. (...) Eğitimin yolları artık değişik. Artık uygulanabilecek daha modern yöntemler var, Filistinlilere yardım edecek, okullara gitmesini ve mezun olmalarını sağlayacak. Avrupalılar ve dünyanın geri kalanından üstün olmamızı sağlayacak olan...
"Filistinlilerin yüzde 70'i seçimin neye benzediğini bilmiyor"
➡ Ekonomi tamam da peki ya demokrasi? 2017'de Filistinli insanlar güçlü liderlik ve yatırım fırsatlarından yoksun demiştiniz. Hala böyle mi düşünüyorsunuz?
M: Filistinli insanların yüzde 70'i 30 yaşın altındalar. Son seçimlerin neredeyse 15 yıl önce yapıldığı düşünüldüğünde bu Filistinlilerin yüzde 70'inin hiç oy kullanmadıkları anlamına geliyor. Bir seçimin neye benzediğini bilmiyorlar. Hiçbir fikirleri yok.
➡ Demokrasi yoksunluğu?
M: Seçim yoksunluğu ki bu da demokrasinin olmamasına neden oluyor. Bundan dolayı Filistinlilerin gerçekten adil ve özgür bir seçimlerinin olması son derece önemli. Batı Şeria, Filistin, Gazze ve Kudüs boyunca... Bu liderliğin üretiminde taze bir kana, yenilik getirmek isteyenler için, yeni neslin sorunlarını gerçekten anlamak ve çözmek isteyenler için, bütün bir iş dönüşümünü kavrayıp, mühendislerle ve yüksek teknolojiyle çalışmanın ve Filistinlileri bir sonraki aşamaya taşımanın önemini anlayacak bir liderliğe ihtiyaç var. Dolayısıyla Ebu Mazen (Mahmud Abbas) elinden gelenin en iyisini yapıyor. Çevresindeki kumpaslar devasa boyutta. (...) Ebu Mazen insanlara yardım etti ve hala ediyor. Fakat şimdi liderliği genç jenerasyona bırakmanın vakti ki o da bunun farkında. İnanıyorum ki Abbas seçim için bir çağrı yapacaktır ve onu bu adımını destekleriz. Bu Ebu Mazen için tarihi bir adım olur. Böylece Filistinlilere yönelik Trump'ın ve Kuschner'in planları, Yüzyılın Anlaşması planı yenilgiye uğratılır. Ve şimdi eğer Abbas seçimlere giderse -ki bence gidecektir- Filistinlilerin gözünde bir kahramana dönüşür. Genç nesile adil ve özgür seçimler aracılığıyla iktidarı devredebilir. Ki; bu da demokrasidir.
➡ Yeni nesilden bahsettiniz. Genç neslin sizin gibi genç liderlere ihtiyacı olabilir mi? Mahmud Abbas 83 yaşında.
M: Bırakalım bunu Filistinliler konuşsun... Yaşı 30'un altında olan Filistinlilerin yüzde 70'i hayatlarında hiçbir seçime katılmadılar. Bu devasa bir olumsuz enerjiye zemin hazırlıyor. Filistinli gençler kaybolmuş durumda. Merak ediyorlar. Kurumlar yok. Seçimler yok, demokrasimiz yok. Filistin anayasası yazılmış en iyi anayasalardan biriydi. Seçimlere, demokrasiye, kurumlara çağrı yapan bir anayasaydı. O zaman Filistin anayasasını takip edelim. Yine söylüyorum son 15 yıl içinde Filistin bölgesi boyunca hiçbir seçim olmadı. (...) İnşallah Ebu Mazen bir kez daha seçilir. Bu muhteşem olur. Fakat onunla birlikte ayrıca etrafında genç, dinç bir önderlik oluştururuz, ona yardım ederiz. Karşılaştığımız birçok sorunu çözeriz.
➡ Filistin'de çok sayıda siyasi kamp var. Bu ülkenin geleceğini olumsuz yönde etkiliyor mu?
M: Bence bu demokrasi. Öyle de olmalı. Farklı görüşlere sahip tüm fraksiyonlar, farklı bakış açıları... Fetih, Hamas, İslami Cihad Örgütü, bağımsızlar... Benim bakış açıma göre bu kuvvetli olmak bir zayıflık değil. Bağımsız ve adil seçimlere sahip olmak, Filistin parlamentosuna kazanç sağlamak, farklı sesler... ABD'ye bakın, Avrupa'ya bakın... Bu sağlıklı bir durum, kötü bir durum değil.
"Abbas patron, seçim olana kadar hakkında konuşamayız"
➡ Bu fraksiyonlardan herhangi birine yakın mısınız? İş insanısınız ama belki gelecek için bazı siyasi emelleriniz, planlarınız vardır.
M: Demokrasiye inanıyorum. Dolayısıyla ben herkesle çalışırım. ABD'de Cumhuriyetçiler ve Demokratlar ile çalışıyorum. Parlamento içinde birbirlerini öldürüyorlar, kavga ediyorlar ama ABD için hangisi en iyisi ise onun için oy veriyorlar. Dolayısıyla bağımsız ve adil seçimler, Filistin parlamentosu... Çeşitliliğin, farklılığın olumlu bir şey olmasına yardımcı olalım. Bu Filistin için de, Filistinliler için de iyi. Ve bu tek yol. Çünkü sadece tek bir sese sahip olursanız, tüm otoriteye sahip tek bir lidere sahip olursanız bu otoriter bir rejim olur. Ve böylesi rejimlerde mahvolur. Ekonomi inşa edemezler, kurumları inşa edemezler. Terk ettiklerinde ardında yıkım ve geriye gitmiş bir ulus bırakırlar, geleceğe yürüyen değil.
➡ Hamas lideri İsmail Heniyye ile 21 Ocak'ta bir araya geldiniz. Abbas sonrasını hiç konuştunuz mu?
M: Bir devlet başkanımız var. Tüm Filistinlileri onun yanında toplanmaya çağırdım, ta ki yeni bir başkanımız olana dek. Patron Ebu Mazen hakkında seçim olana kadar konuşamayız. Hamas ve Fetih ile ara buluculuk hakkında konuştum. Çünkü farklı bakış açıları olmalarına rağmen hala inandığım şey iki tarafın tamamen farklı olmadığı ve iki tarafın da Filistin'i sevdiği, Filistinliler için çalıştığı. Ve bu bölgede bölünmeye bir son vermek için kafi olmalı diye inanıyorum. Ara buluculuk gerçekten önemli. Biz demokrasiyi anlamıyoruz. Çünkü uzun süreden bu yana elimizde olumsuzluklar var. Eğer seçimleri yapabilirsek ve demokrasiyi anlayabilirsek, muhalefet ve üç ayrı görüşe sahip farklı partilerimiz olursa ve fakat hepsi Filistin, Kudüs ve Filistin devleti, ekonomi ve kurumlar konusunda hemfikir olursa bu iyi bir şeydir. İşte o zaman uygulama hakkında tartışırız. Sonuç herkes için aynı. Yani görüşmelerimde seçimler ve ara buluculuk hakkında konuştuk. Bu gerçekten Kushner'in aptal planını yenilgiye uğratmak için önemli bir adımdı.
➡ O halde kendinizi ABD ve Filistin arasında bir nevi köprü olarak görmediğinizi söyleyebiliriz?
M: Bu proje (Yüzyılın Anlaşması) için değil. Bu proje Filistinliler için iyi değil. İlk aşamadan beri buna karşıyız, karşı olduğumuzu söyledik.
➡ Hangi gerekçelerle?
M: Temel olarak Filistin coğrafyası ve demografisine müdahale edilmesine. (...) Bu bir İsrail projesi. ABD Filistinliler üzerinde bir İsrail projesini uygulamamalı. ABD, tarafsız bir ara bulucu ve uzlaştırıcı olmalı. Bu sebeple ben bu projeye karşıyım. Bu yüzden Filistinlileri bir araya getirmek için çok çaba sarf ediyorum. Ara buluculuk bu projeyi yenilgiye uğratmaya yardım etmek için anahtar bir element.
➡ Trump'a ABD-Filistin ekonomik ilişkileri noktasında danışman olarak hizmet ettiniz mi?
M: Hayır, ABD-Filistin ekonomik ilişkileri noktasında yönetime hiç danışmanlık yapmadım.
"Yüzyılın Anlaşması Trump'ın dayatması, arkasında İsrail var"
➡ Arap ülkeleri Yüzyılın Anlaşması'nda nasıl bir tavır aldı? Bu anlaşmanın arkasında Suudi Arabistan'ın olduğu, Riyad'ın Filistinlileri iknaya çalıştığı iddia ediliyor, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
M: Arap ulusları, Filistin'e dayatılan Amerikan stratejisini reddetti. Neredeyse tüm Arap ülkesi yöneticileri buna karşı çıktı. Ayrıca Amerikalılar bunu Suudi Arabistan gibi ülkelerin taahhüdünü almadan yapmaya çalıştı. (...) Yemen ile savaşıyorlar, ayrıca İran ile gerginlik söz konusu. Suudi bölgesine yönelik hasar verildi. Bay Trump ortaya çıkıp Suudi Arabistan'ı desteklemedi. Her zaman yaptığını yaptı ve müttefikini aşağıya itti. Yani ABD yönetimi Suudi Arabistan ve Arap ülkelerinin gözünde kredibilitesini yitirdi. (...) Bence bu (Yüzyılın Anlaşması) bir Suudi Arabistan anlaşması değil. Bu bir İsrail anlaşmasıdır. Trump bu anlaşmayı Araplara empoze etmeye çalıştı. (...) Bence Suudiler bu işin içinde değil. Bence Trump'ın söylediğini yapmazlar. Zaten buna karşı olunduğu kamuoyuna da açıklandı. Suudi Arabistan Ebu Mazen'e bu konu hakkında söz de verdi. (...) Suudi Arabistan böylesi bir şey yapmaz. Asla Filistinlilerin yerine konuşmazlar. Pozisyonları gayet açık. Bu Filistin davası. Filistin yönetiminin pozisyonunu yardım edip, desteklerler.
"Gazze, Ortadoğu'nun Silikon Vadisi'ne dönüşebilir"
➡ Bir iş adamısınız. Belki Filistin'e yönelik bazı yatırım planlarınız vardır. O projeler hakkında konuşalım.
M: Elbette. Sizin söylediğiniz gibi bir iş adamı olarak her yere yatırım yapıyoruz. Filistin'e yaptığımız yatırımı ise geri dönüşü olduğu için yapmıyoruz. Filistinliler için iş yaratmak için yapıyoruz. Sürdürülebilir işler... Sadece iş değil... Sürdürülebilir iş demek büyüme demek. Filistin'in gayrisafi milli hasılasına katkı ve katılım demek. Bu dış yardımın sağladığının ötesinde. Dış yardımlar birçok şeye mal oluyor. Mesela toprağa... İsrail hapishanelerinde insanlarımız var. Gazze'de açlık var, Filistinli mültecilere yardımın kesilmesi meselesi var.
M: Bu yüzden faalim ve böyle olmaktan mutluyum. Stratejik, sürdürülebilir projeler... Bir projede El Kudüs Üniversitesi tıp merkezi Filistinlilere sağlık teknolojisinin hastanelere getirilmesi konusunda, ilaç test tesisi ile ilgili çalışıyor. Ayrıca bu merkezin farklı birimleri farklı ülkelerle de işbirliği içinde, Suudi Arabistan, Fas, Lübnan ve ayrıca Türkiye... Filistinliler, komşuları ve Türkiye gibi ülkeler arasındaki açığı kapatmak ve kapsamlı bir sağlık hizmeti stratejisi oluşturmak için. Bu sadece bir proje.
➡ Bir başka projeniz ise Dünya Filistinliler Ekonomik Kongresi sanırım?
M: Dünya Filistinliler Ekonomik Kongresi, her yerdeki başarılı Filistinlileri topluyor. 3 trilyon dolarlık bir maddi kapsama sahip. (...) Avrupa'da, ABD'de, Türkiye'de, her yerde başarılı olan Filistinliler... Dolayısıyla bazılarımız yatırım yapmaya başlasın, benim size az önce çerçevesini çizdiğim sağlık hizmetleri projesi gibi. Bir ileri teknoloji parkı projesi var, Batı Şeria ile Gazze arasında. Bilişim mühendislerini, programcıları bir araya getiren, yüksek ticari avantajları olan bir proje. Gazze, Ortadoğu'nun Slikon Vadisi'ne dönüşebilir. Çünkü Gazze ve Batı Şeria'da gördüğüm yetenekler, özellikle Gazze'dekiler çok maharetliler, çok yaratıcılar. Teknolojinin sadece bir iPhone ya da bir bilgisayara ihtiyacı var ve işgal onları engelleyemiyor. Yani teknoloji Gazze'yi Singapur'a değil Silikon Vadisi'ne dönüştürebilir. Eğer yatırım için çalışırsak. Filistinliler ve dostları Batı Şeria ve Gazze'ye bilişim yatırımı yaparsa... Batı Şeria tarım ve başka iş sahalarında değerlendirilebilir. Onlar da gayet iyi iş çıkarır.
"Ben sadece iş adamıyım, siyasi arzularım yok"
Mjalli'nin onlarca projesi var, bazısı uygulamaya çoktan geçmiş bazısı hala tartışma aşamasında.
Ticaret yapıyor, yüksek teknolojiyi kullanıyor, bilişime, sağlığa ve eğitime önem veriyor ama bir yandan da Filistin'deki bölünmüşlüğü sona erdirmeye çalışıp üst düzey siyasetçiler ile ülkenin lider takımıyla görüşüyor. Filistin'in kurtuluşunu ekonomide görüyor. Trump ve Kushner'in planını ahmaklık olarak nitelendiriyor.
Her ne kadar soruların etrafından dolaşsa da, Abbas iyi çevresi kötü dese de, seçimlerde onun etrafında kenetlenilmesi gerektiğini söylese de, sürekli seçim ve genç nüfus vurgusu yapıyor.
Haliyle bu kez farklı bir girizgah ile cümlelerin yerini değiştirip aynı soruyu tekrarlıyorum:
➡ Vizyon sahibi olduğunuzu söyleyenler var. Ülkeniz, bölgeniz için bu projelerden söz ediyorsunuz.Tekrar aynı soruyu soruyorum. Siyasetin içinde gerçekten yer almak istiyor musunuz?
Filistin'in bir sonraki lideri olma arzunuz var mı? Hakkınızda bu yönde emelleriniz olduğuna dair iddialar var.
M: Filistinli insanlar başarı hikayelerine açlar. Benim gibi başarılı olan ya da benden daha başarılı olan bir kişinin şu anda var olan bu negatif enerjiyi olumluya dönüştüreceğini düşünüyor. Benim kişisel olarak siyasi arzularım yok. Ben sadece bir iş adamıyım. Siyasetçilere tavsiye verme noktasında özgürüm. Yaptıklarımız iş insanı ölçeğinde... Benim gerçekten hedefim bu.
"Netanyahu da Gantz da aynı"
➡ İsrail'de bir süredir hükümet krizi var. Eğer siyasette olsaydınız hangi kişiyi tercih ederdiniz? Binyamin Netanyahu mu, Benny Gantz mı?
M: Siyasette aktif değilim. Politikada faal olmak için planım da yok. Sizinle bir Filistinli, Filistinli bir iş adamı olarak konuşuyorum. Bence biz Filistinliler sol kanadın kazanması yönünde umutları vardı. Filistin bağımsız devletine çok daha hızlı ulaşabilmemiz için. Eğer İsrail siyaset sahnesine bakarsanız 3-4 kamplaşma görüyoruz. Sağ kanat ya da aşırı sağ kanadın kazanması söz konusu. Dolayısıyla Filistinliler umut inşa etmiyorlar. (...) Gantz ya da Netanyahu... Bence ikisi de aynı. Bence kendi ihtiyaçlarımız ve planlarımız üzerine düşünmeli ve tartışmalıyız. Ayrıntılı ve stratejik planlarımızı geliştirmeliyiz. (...) Hiç kimse kaderimiz ve geleceğimiz konusunda karar veremez. Kendi haklarımız kendimiz elde etmeliyiz. Kimse haklarımızı bize vermeyecek. (...) Ayrıca aynı şey Amerikan yönetimi için de geçerli. Birçok Filistinli her şeyi bir deliğe koydu. Trump iktidarda olduğu için. (...) Clinton ile 8 yıl, Baba Bush ile 4 yıl, oğul Bush ile 8 yıl ve 8 yıl Obama ile... 28 yıllık Amerikan yönetiminde kontrol değişti. Her seferinde bu iktidarlardan, bu insanlardan, Filistin yanlısı olmalarını ya da en azından Filistin-İsrail meselesinde tarafsızlık bekledik. Amerikan yönetimlerinden elde ettiğimiz bir hiç oldu. Ne Clinton'lı günlerde, ne Bush günlerinde ne de Obama'lı günlerde... Trump da aynısı...
➡ Filistin'i özlediniz mi? Twitter hesabınızda bolca zeytin ağaçları fotoğraflar var. Hatta Filistinli şair Mahmut Derviş'in Zeytin Ağacı'nın yaprakları şiiri eşliğinde paylaştığınız fotoğraflar dikkatimi çekti.
M: Zeytin ağaçları... Binlerce zeytin ağacım var. Küçük bir çocukken zeytin yetiştirir, ağaçlardan toplardım. O günleri çok özledim. Şu sıralar tam da zeytin zamanı. Çiftçiliği seviyorum, Filistinlileri seviyorum, ben de onlardan biriyim.
© The Independentturkish