Lübnan Başbakanı Saad Hariri, başkentin yanı sıra çeşitli siyasi ve mezhep akımlarının yoğun olduğu bölgelerin meydanlarında 10 binlerin bir araya geldiği kalabalık önünde kararını açıklamadan önce siyasi sahneye hükümetin içinde bulunduğu çıkmazdan nasıl kurtulacağına dair senaryoların bilinmezliğinde sisli bir hava hakim. Bu sisli atmosferdeki tehlikeli senaryoların en iyisi bile, ülkeyi tüm zor ve acı veren seçenek ve olasılıklara açık hale getiriyor.
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın öfkeli halkın arasından bağırırcasına Cumhurbaşkanı, hükümet ve hatta parlamentonun devrilmesine yönelik provokatif tutumu, Başbakan için mevcut seçenekleri sınırlandırırken onu müttefikleri, takipçileri, hükümet ortakları ve daha geniş resimde, kendi hükümetinin istifasını isteyen Sünniler de dahil olmak üzere tüm halk karşısında çok utanç verici bir duruma soktu.
Nasrallah'ın halkı değil askeri gücü temsil eden Hizbullah’ın karşı sokağındaki Başbakan Saad Hariri’nin müttefiklerine üstü örtülü bir şekilde yönelttiği derin ve kışkırtıcı tehdit oldukça etkili oldu. Dürzilerin temsilcisi İlerici Sosyalist Partisi lideri Velid Canbolat’ın birlikte istifa etme teklifinde bulunarak Başbakan ve hükümetine verdiği destekten geri adım atması, Nasrallah’ın verdiği mesajın alındığını gösterdi. Canbolat’la birlikte Hıristiyan müttefiki Lübnan Kuvvetleri Partisi Genel Başkanı Samir Caca da aynı adımı attı.
Önümüzdeki birkaç gün insanları sokaklara döken krizi yönetecek senaryolara dair net bir tablonun olmayışı göz önüne alındığında gösterilerin barışçıl bir şekilde devam mı edeceği yoksa meydanların ateşe verildiği ve her şeyin kontrolden çıktığı güvenlik sorunlarının eşiğinde mi olduğu şeklinde kar-zarar hesaplarının yapılması için henüz çok erken. Ancak Nasrallah’ın konuşmasından sonra tıpkı öncesinde olduğu gibi 6’ıncı gününü geride bırakan halk protestolarının ardından Lübnan’daki siyasi sahnede artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı da bir gerçek.
“Öfkeli halk protestoları kimsenin tekeline giremeyecek”
Siyasi çevreler arasında, yeni bir zapt edilemez sahnenin ortaya çıkmasına dair endişelerine eşlik eden birçok soru işareti var. Ancak halk protestosu, tüm partiler, siyasi akımlar ve mezheplerin tabularını yıkarken siyasi liderlerden ve onların siyasi sahnedeki ağırlıklarından sıyrıldı. Hiçbirinin, Lübnanlıları yıllarca yönetenlerin ülkeyi yoksulluk ve iflasa sürükleyen eski ve geleneksel söylemlerini deviren bu devrimin lideri olmasına izin verilmedi.
Nasrallah ve hatta Başbakan Hariri de dahil olmak üzere tüm liderler, liderlik ağırlıklarını kaybederken öfkeli halk protestolarının bundan sonra kimsenin tekeline giremeyeceği de anlaşıldı.
Fakat bugün ortaya ‘5 gün süren halk protestoları sonrasında ne olacak ve ülkeyi mevcut kriz ortamından en az zararla çıkarmak için hangi senaryolar ortaya koyulacak?’ sorusu çıkmış durumda.
Önde gelen siyasi kaynaklara göre özellikle Başbakan Hariri’nin Lübnanlılara yaptığı konuşmada hükümet ortaklarına verdiği 72 saatlik süre sona ermeden tutumunu açıklamamışken ülkenin bir sonraki aşamada izleyeceği yol haritasını çizmek için henüz çok erken.
Büyük ses getiren protestoların ardından Başbakanlıktaki yerel siyasi güçlerle görüşmeler yoğunlaşırken aynı zamanda dış hatlar da açıldı.
Bununla birlikte uluslararası toplumun ülkeyi tehdit eden ciddi mali krizin etkisiyle Hariri’nin istifa etmesi halinde yaşanacak olumsuzluklardan dolayı böyle bir adımın atılmaması yönünde telkinlerin olduğu biliniyor. Başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleri ve Uluslararası Para Fonu (IMF) yetkilileri, Hariri’nin istifası ve bir sonraki hükümetin kurulması için geçecek sürede oluşacak anayasal boşluğun zamanlama olarak ülkeyi çok kötü ve tehlikeli bir duruma sokacağından, bundan kaçınılmasını tavsiye ediyorlar. Öte yandan Batılı ülkeler, İran rejiminin Lübnan’daki kolu olarak gördükleri Hizbullah sayesinde Lübnan’da daha etkili olabileceği konusundaki korkularını saklamıyorlar.
Ancak Hariri'nin iktidarda kalması halinde özellikle halk hareketinin protestoların yönünü kontrol edecek ortak bir liderliği olmamasından dolayı doğrudan halkı ikna edecek ve öfkesini hafifletecek acil önlemler alması gerekiyor.
“İktidar hiçbir şeyden vazgeçmeyecek”
Öte yandan üst düzey siyasi kaynaklar, göstericilerin genel grev ilan etme kararlarının önemini küçümsemiyorlar. Aynı şekilde Hariri’nin çeşitli parlamento blokları ve siyasi güçlerin desteğiyle önerdiği ekonomik anlaşmaya hızla ulaşılmasını uman kaynaklar, böylece bazı reform maddeleriyle birlikte, bakanların, milletvekillerinin ve yöneticilerin maaşlarında kesintiye gidilmesi ve yolsuzlukla elde edilen fonların geri alınması için yasa çıkarılması önerilen anlaşmanın halkın öfkesini biraz olsun dindirebileceğini düşünüyorlar. Ancak göstericilerin önerilen anlaşmada sadece icraata dönüşmeyen vaatlerin tekrarlanacağını, iktidarın hiçbir şeyden vazgeçmeyeceğini de gördüklerini belirtmekte fayda var.
Kaynaklar, bu senaryonun, özellikle bir hükümet değişikliği ile birleştirildiğinde mümkün olan en iyi çözüm olmasının yanı sıra ordunun güvenliği yeniden sağlaması ve yolları yeniden açmasına yardımcı olmasını umuyorlar. Aksi takdirde Cuma günüden beri kapalı olan bankaların kapalı kalmaya devam etmemesi gerektiğinden borsa faaliyetlerinin aksaması ve mali durumun daha da kötüleşmesi halinde ulusal para biriminin çökeceği en kötü senaryo kaçınılmaz olacaktır.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Seda Demiröz