Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine yönelik düzenlediği 'Barış Pınarı Harekâtı bölge halkının en önemli gündemi haline geldi.

Independent Türkçe, Şanlıurfa ve Diyarbakır'da bölge halkına operasyon hakkındaki görüşlerini sordu. 

Harekatın başarıyla tamamlanmasını umutla bekleyenler olduğu gibi, operasyona yönelik endişelerini dile getirenler de oldu. 

250 bin nüfuslu Akçakale’nin 3’te ikisini oluşturan Suriyeliler, operasyonun bitmesiyle topraklarına geri dönmeyi hayal ediyor.

Türkiye’nin en büyük çadırkentinin bulunduğu Akçakale’de 4 ay önce Çadırkent’teki Suriyeliler, kentteki evlere yerleşirken, Çadırkent Askeri karargah olarak kullanılmaya başlanmıştı.

Bölgede yaşayan kimi Türk vatandaşları Suriye’deki sınır ticaretinin başlayacağını belirtirken, Türkiye’de İstanbul’dan sonra en fazla Suriyelinin yaşadığı Şanlıurfa’da ise Suriyeliler, ülkelerine gideceklerini ifade ediyor.

Akçakale’de Lokanta işleten Ali Kartal, Dünya devletlerinin bu bölge üzerinde oyunlar oynadığını belirterek şöyle konuştu:

Ben bir esnafım okumamışım ama Suriye sınırında bir tehdit olduğunu görüyorum.

Bu tehdide karşı durmazsak, yarın çocuklarımız evlerinde rahat oturamaz.

İçerideki hainlerinde farkındayız. 

İlçede tamircilik yapan Ahmet Çelik ise Suriye operasyonunu desteklediğini belirtti ve ekledi:

Türkiye sırtını Allah’a dayasın ve iyi hesap yaparak Suriye’ye girmeli.

Rusya veya Amerika bizim dostumuz olamaz.

Operasyonun ardından Suriyeliler kendi topraklarına giderse biz yine destek oluruz.

Hem hükümetimiz hem biz millet olarak gidip orada ne gerekiyorsa el birliği ile bölgeyi kalkındırırız.

Sınırın sıfır noktasındaki Hürriyet Mahalle muhtarı Ahmet Çirkin operasyonun her an başlayabileceğini dile getirdi:

Askerimizin Polisimizin yanındayız. Akçakale halkı operasyonu bekliyor.

Bölge’nin terörden temizlenmesi için bizde devletimizin yanındayız.

Suriye’deki iç savaştan önce kapı açıktı. PYD’nin gelmesiyle tamamen kapandı. PYD giderse tekrar kapı açılır.

Şanlıurfa ve ilçelerinde yaşayan, Suriyelerin büyük bölümü Deyrizor kentinden gelmiş. 

Operasyon ile temizlenen bölgeye yerleşmek istediklerini aktaran Suriyeliler, “Can güvenliğimiz olduktan sonra kendi ülkemizde yaşamak bize huzur verir” şeklinde konuştu.

Daha önce Halep’te öğretmenlik yapan İbrahim El Karsi, anne ve babasının halen orada yaşadığını anlattı:

Annem ve Babam orada kaldı. 6 yıldır haber alamıyoruz.

Şimdi Suriye’de her mahalle her köy bir grubun elinde. Bir yerden bir yere gitmek için haraç alıyorlar.

Suriye’de bir an önce savaşın bitmesini ve huzura kavuşmasını istiyoruz.

Türkiye 40 kilometre içeri girecek. Gönlüm ister ki tüm Suriye huzura kavuşsa.

Türkiye bize çok iyi davrandı. Burada kendi mesleğimizi yapamadık.

Ama yeni meslekler öğrendik. Hiç incinmedik. Bizde incitmedik.

Her yerde iyi insanlarda olabilir kötü insanlarda olabilir.

Toplum olarak Türkleri kardeşimiz gibi sevdik.

“Güvenli bölge olursa evlerimize geri döneriz”

Ceylanpınar’da çiftçilik yapan Hasan Kayıkkıran, canımızla ciğerimizle askerimizin yanında olduğunu belirterek “Amerika bütün Müslümanların başına bela oldu. Devletimiz bir an önce operasyona başlasın, oradaki terör yuvaları temizlesin” şeklinde konuşurken, Suriyeli Muhammed el Halef, Türk ordusunun bir an önce Resulayn kentindeki operasyonu tamamlamasını istiyor.

Kendilerinin de bölgede yapılacak operasyona katılabileceğini vurgulayan El Halef şu ifadeleri kullandı:

Beşar Esad buralardan çekilince PYD, nüfusun yüzde doksanını oluşturan Arap ve Türkmenleri baskıyla evlerinden çıkarttı.

Birçoğu Türkiye ve Avrupa’ya gitmek zorunda kaldı.

Allah büyük komutan Recep Tayyip Erdoğan’dan razı olsun, topraklarımızın asıl sahiplerine iade edilmesini istiyoruz.

Daha önce Resulayn kentinde yaşayan İsmail El Cedan ise şöyle konuştu:

Evlerimiz 200-300 metre ileride. Teröristler evlerimizi yıktılar yaktılar biz canımızı zor kurtardık.

4 yıl önce Ceylanpınar’a yerleştik. Özgür Suriye Ordusu ile Türk Ordusu ortaklaşa bir operasyona başlayacak.

Onlara dua ediyoruz. İnşallah bizi PKK teröründen kurtaracak.

Güvenli bölge olursa evlerimize geri döneriz.

Şanlıurfa Hal Pazarında esnaf olan Mehmet Keşküş ise, operasyonun gecikmiş olduğunu aktardı:

Türkiye bir an önce Suriye’de güvenli bölgeyi oluşturmalıdır.

Eğer orada ev ve istihdam olursa, Şanlıurfa’da birçok Suriyelinin gideceğini düşünüyorum.

       
Öte yandan, harekata endişeyle yaklaşan görüşler de mevcut.

Üniversite mezunu ve işsiz olduğunu ifade eden Musa Erdoğan, öncelikli meselenin ülke içi meseleler olması gerektiğini elirtrek şöyle konuştu:

Benim, gibilerin çalışmaya ihtiyacı varken dışarıya bakması lazım.

Fakirlik, işsizlik diz boyu. Ben üniversite mezunuyum, iş bulamıyorum. Sadece ben değil, herkes öyle… Sorun bu.

Sınırları da koruma demiyoruz yani. Adam ta nerden gelmiş Suriye’nin içine, Türkiye’nin sınırına girmeye çalışıyor.

Onun öyle bir hakkı yok, ondan (ABD) emir almasına, onu dinlemesine gerek yok. Burası benim sınırımsa girecek; gerektiği neyse yapar zaten..

Diyarbakırlı emekli Mehmet Atakay ise şu ifadeleri kullandı:

Türkiye’nin içinde bulunduğu durum zaten ortadadır.

Bir daha bu Suriye’ye girdikten sonra zaten tam batacak, bitecek duruma gelir… Savaşın kime kazanımı olur. 

Diyarbakırlı esnaf  Zeki Atasoy ise şöyle konuştu:

Bu dış siyasetle ilgili bir durum. Bu ekonomiye ciddi anlamda zararlar verir.

Bakanlık, Maliye Bakanlığı tarafından iyimser yönden açıklamalar yapılıyor, ama malum esnaf olarak dükkanı açtığımız zaman biz zararla açıyoruz. 

Bu savaşa girmesi demek, ekonomik anlamada zaten zamlarla uğraşan vatandaş bu sefer daha da çıkmazın içine girer. 

Bu da ekonomik anlamda ülkeyi daha da kötüye götüreceği için -savaş sonrasını düşün bir de- savaş sonrasında hem bölgenin hem de Türkiye’nin ekonomik anlamda gücü eskisi gibi olmayabilir.

Çok şey kaybeder; hem ekonomik anlamda, hem de bölgesel anlamda.