Özgür Özel'den Erdoğan'a "Gazze" tepkisi: Sessiz kalma rolü verdiler ve rolünden memnun

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 6 Şubat Depremleri’nin ikinci yıl dönümü dolayısıyla bugün Hatay’a geldi. Özel’in Hatay’daki ilk durağı partisinin il başkanlığı oldu. Özel burada, Hatay İl Başkanı Hakan Tiryaki ve il örgütüyle bir araya geldi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ABD Başkanı Trump’ın Gazze’nin ABD’ye bırakılmasına ilişkin açıklamasına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ''sessiz'' kaldığını belirterek, ''Günü geldiğinde, İsrail ile kavga etmek para ettiğinde, bundan katmerli katmerli nemalanan Erdoğan rolünden memnun ve bu rolün içinde Filistin’in Gazze’den söküp atılması, sürülmesi var ve buna sessiz kalıyor. Onun buna sessiz kalmaya hakkı yoktur. Bu meseleye sustuğu her gün gayrimeşrudur. Çünkü ona oy verenlerin çok önemli bir çoğunluğu, Filistin konusunda Türkiye’nin geleneksel tutumunu ve kendisinin önceki söylemlerini sürdüreceğini varsayarak oy verdiler. Sen şimdi çıkıp yüzünü İsrail’e, sırtını Filistin’e dönersen meşruiyetini kaybetmiş olursun. İşte bir an önce sandığı koymanın ve millete, ‘Şimdi ne diyorsunuz’ diye sormanın bir gerekçesi daha ortaya çıkmaktadır” dedi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Özgür Özel, üç günlük deprem bölgesi ziyaretlerini şöyle değerlendirdi:

Önce Adıyaman’da, sonra Kahramanmaraş'taydık. Bugün de Hatay’da depremin ikinci yıl dönümünde hem bir kez daha acıları paylaşmak, hem ikinci yıldönümünde deprem bölgesini doğrudan görmek, eksiklikleri yerinde görmek, gerekli uyarıları yapmak üzere buradayız. Biraz önce de hep birlikte Reyhanlı‘da, Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın diye dua ettik. Vatandaşlarımızın yapabileceği şey dua etmektir ama devletin yapacağı şey tedbir almak, hazırlık yapmaktır. Ege’deki sismik hareketlilikle Yunanistan’ın bütün adaları boşalttığı bir süreçte, biz CHP yerel yönetimler birimimizin gidip büyükşehir belediye başkanlarımızla yaptığı olağanüstü toplantı ve orada ilan ettiğimiz olağanüstü durum ve hazırlıkları beklenenin çok üzerinde bir ilgi gördü. Bunun bir tek sebebi var: Depremin yaklaştığını herkes biliyor, devletin de hiçbir şey yapmadığını görüyor ve bundan ürküyor. Burada 53 bin vatandaşımızı kaybettik, yarısı Hatay’da kaybedildi. Yarın İstanbul depreminde yüz binlerin, milyonların hayatının tehdit altında olduğu ortada.

''Siyaset üstü bir alanda deprem ve afetlere hazırlığı konuşalım''

Sayın Erdoğan, ısrarla bu talebimize bir cevap vermiyor, bir kez daha şu çağrıda bulunuyoruz: Siyasete ikiye ayıralım Türkiye’de. Birincisi normal siyasi alan olsun. Orada her şeyi konuşuruz: Dış politikayı, iç politikayı, sağlığı, ticareti... Ama siyaset üstü bir alanla deprem ve afetlere hazırlığı konuşalım ve bunu bakanlık düzeyinde konuşalım. Sayın Erdoğan’a çağrımdır: Türkiye’de hiçbir siyasi partiye mal olmayacak, liyakatinden herkesin emin olduğu bir deprem bakanını atasın, hatta bence bunu partilerle istişareye açsın ve bir mutabakatla atasın, ardından da kendi partisi dahil Meclis’te grubu bulunan tüm siyasi partilerden birer bakan yardımcısı talep etsin, görevlendirelim ve yaklaşmakta olan depremlere karşı... Tunceli’de de bu deprem olacak, İzmir’de de olacak, Ege Denizi’nde de olacak. Kaçışı yok. İstanbul’da da olacak, Kocaeli’nde de olacak. Bütün Türkiye fayların üzerindedir. Depreme siyaset üstü bir milli seferberlik öneriyoruz. Bunu yüz yüze iki görüşmemizde kendisine ifade etmiştim. Kamuoyu önünde de deprem bölgesinde üçüncü gün, üçüncü kez kendisine bunu öneriyorum. Bütün siyasi partilerden ve Türkiye’de deprem gerçeğini samimiyetle gören herkesten de bu konuda destek bekliyoruz.

Özgür Özel, ABD Başkanı Donald Trump'ın özellikle Gazze'ye yönelik son açıklamaları üzerinden değerlendirmelerde bulundu. Özel, şunları kaydetti: 

''Trump, Erdoğan’ı övdü diye davul çalanlara soruyorum: Trump’ı duyuyor musunuz?''

Bu Trump konuştuğunda ki bütün dünya ne yapacağını, ülkesine ne yapacağını endişeli gözelerle izlerken bu Trump hiç yeri yokken Erdoğan’a orantısız övgüler dizen işe, güce başlamadan, yeminini etmeden Trump bunu söyledi diye, Türkiye’de davulla zurnayla bunu karşıladılar. Trump, Erdoğan’ı övdü, övdü, övdü. Erdoğan da bundan pek mutlu oldu, böyle büyük bir keyifle bu övgüleri ve Türkiye’deki yansımalarını dinledi. Şimdi bu Trump diyor ki ‘Filistinliler, Gazze’de yaşamayacak. Orası yaşanmaz. Onları etraftaki ülkelere dağıtacağım. Gazze güzel yer, oranın enkazını kaldırmak bana yakışır. Deniz kenarı, pek güzel yermiş. Orayı imara, turizme açacağım. Dünyanın gözbebeği olacak.’ Duyuyor musunuz, Trump‘ı büyük bir hevesle alkışlayanlar, Erdoğan’ı övdü diye trompet, davul, zurna çalanlara ve Erdoğan’a soruyorum. Bu tehcirdir, bu zorla yer değiştirmedir, bu insanlık suçudur, bu soykırımın devamıdır, soykırımı kalıcılaştırmaktır, bu kutsal topraklardan Filistin’i söküp atmaktır. Buna nasıl susuyor Erdoğan?

''Alman Cumhurbaşkanı’nın gösterdiği tepkiyi dahi göstermedi"

Bu sözler konuşulduğunda Erdoğan’ın ilk tepki vereceği yer, Alman Cumhurbaşkanı Sayın Steinmeier ile birlikte ortak basın toplantısıydı. Ortak basın toplantısında, Erdoğan ‘Filistin‘deki ateşkes korusun. Filistin de önemli, Ukrayna da önemli’ dedi, geçti. Steinmeier dedi ki ‘Bu soykırımdır, kabul edilemez. Bu insanlık suçudur. Amerika’nın bu önerisini insanlık suçu görüyorum’ dedi. Erdoğan, Steinmeier’e kafa bile sallamıyor, Trump‘a laf söylüyor diye. Mikrofonlar uzatıldığında Sayın Erdoğan bir cevap versin. Sayın Erdoğan nasıl oluyor da Alman Cumhurbaşkanı’nın gösterdiği tepkiyi dahi göstermeyecek bir acziyet sergiliyor? Şimdi burada cuma namazı Hatay‘dan sonra kılınıyor Erdoğan’ın bulunduğu yerde. Erdoğan’a basın mensupları sorsunlar. Bu Trump kimsenin söylemediği, İsrail’in Netanyahu eline bir tane sihirli lamba bulsa, içinden cin çıksa ‘iste’ dese istemeyi akıl edemeyeceği bir dilektir bu. Ve Trump diyor ki ‘Orayı boşaltalım. Ben orayı imara açayım,  turizme açayım, güzel yermiş. Bunlar da dağılsınlar. Filistin diye bir şey kalmasın.

''Erdoğan'a oy verenler Filistin’i böyle yalnız bıraksın diye mi oy verdiler?''

Buradan Türkiye’deki herkese şunu söylüyorum: Filistin davası bir kere bizim Üçüncü Genel Başkanımız Ecevit’in Arafat ile kurduğu ilişkiden başlayarak, Türkiye solunun, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Filistin kurtuluş mücadelesine verdiği destekten başlayarak bugüne kadar bizim davamızdır. Filistin davası, Türkiye hükümetlerinin de milli davasıdır. Günü geldiğinde, İsrail ile kavga etmek para ettiğinde, bundan katmerli katmerli nemalanan Erdoğan, şimdi İsrail ile Amerika anlaşmış, Suriye’ye bir düzen verecekler orada da Büyük Orta Doğu Projesi’nin eski eş başkanı ama anlaşılan öyle eskide falan kalmadı eş başkanına da orada bir rol vermişler. Rolünden memnun ve bu rolün içinde Filistin’in Gazze’den söküp atılması, sürülmesi var ve buna sessiz kalıyor. Onun buna sessiz kalmaya hakkı yoktur. Buna sessiz kaldığı her gün, geçen seçimlerde ilk turu kazanmadı, ikinci turda yüzde 50’nin üzerinde yüzde birlik bir farkla, kullanılan geçerli oyların yüzde 51 buçuğunu alarak seçildi. Ona oy verenler Filistin’i böyle yalnız bıraksın diye mi oy verdiler? Bu meseleye sustuğu her gün gayrimeşrudur. Çünkü ona oy verenlerin çok önemli bir çoğunluğu, Filistin konusunda Türkiye’nin geleneksel tutumunu ve kendisinin önceki söylemlerini sürdüreceğini varsayarak oy verdiler. Sen şimdi çıkıp yüzünü İsrail’e, sırtını Filistin’e dönersen meşruiyetini kaybetmiş olursun. İşte bir an önce sandığı koymanın ve millete, ‘Şimdi ne diyorsunuz’ diye sormanın bir gerekçesi daha ortaya çıkmaktadır.

Erken seçimin bir diğer gerekçesini de depremzedelere verilen sözlerin tutulmasına olduğunu ifade eden Özel, ''Bir diğer gerekçesi depremzedelere verilen sözlerin tutulmaması, 10 depremzededen yedisinin konteynırda olmasıdır. Bir yılda halledecekti, iki yıl geçti yüzde 70’i konteynerde. Hatay’da oran yüzde 18 ev teslim edilme oranı. 100 Hataylı‘dan 82’si çadırda, konteynırda ya da gurbette. Bunların hepsi artık Erdoğan iktidarının bu haliyle gayrimeşru olduğunu göstermektedir ve bu yüzden sandık bir an önce gelmesi gerekmektedir'' diye konuştu.

''Suriye’nin istikrara ihtiyacı vardır''

Suriye'deki son gelişmelere ilişkin de açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sözlerini şöyle tamamladı:

Bir de Suriye sınırındayız şunu ifade etmem gerekir ki Suriye’nin askeri olarak da siyasi olarak da hızla bir istikrara ihtiyacı vardır. Suriye’deki hem Kürtleri hem Arapları hem Türkmenleri hem de gayrimüslimleri temsil edecek bir kapsayıcı anayasaya, kapsayıcı bir geçiş hükümetine, sonra anayasa çalışmalarına, serbest seçimlere ve istikrara ihtiyaç vardır. Bu sağlanmaksızın orada geçirilen her günde hem Hatay’daki Arap Alevi yurttaşlarımızın akrabalarının orada canları tehlikededir ve endişedediler, çok haklıdır. Hem de artık buranın bu kadar yoğun bir sığınmacı nüfusuyla kendi mevcudiyetini sürdürmesi mümkün değildir. Suriye için derhal askeri istikrar, siyasi istikrar, herkesi kapsayan bir yönetim, Suriye’nin güçlendirilmesi ve hızlı bir şekilde buradaki misafirlerin, geçici sığınmacıların memleketlerine dönmeleri son derece önemlidir. Biz CHP olarak hiçbir zaman sığınmacı düşmanı olmadık ama sığınmacı yaratan politikaların ve politikacıların karşısında olduk. Bunların da başında Sayın Erdoğan ve uyguladığı politikalar gelmektedir.

Hatay’da teslim edilen konut yüzde 18

Defne Belediyesi’ni de ziyaret eden Özel, “6 Şubat depremin üzerinden iki yıl geçti. Resmi rakamlara göre 53 bin 537 canımızı kaybettik. Hatay’da bu rakam 24 bin 147. Yani neredeyse ölümlerin yarısı Hatay‘dan, yıkımın yarısı Hatay‘dan. Tabii bu rakamların üzerinde rakamların da herkes doğru olduğunu biliyor ama resmi rakamlar bunlar” dedi  Özel özetle şunları söyledi:

Hatay’da 650 bin konutun 254 bini Hatay’da mıydı? ‘Bir yılda vereceğim’ dedi mi? Bir yılı bırakın, iki yılın sonunda bugün kendi açıkladıkları rakam 46 bin 167 konut. Yani yüzde 18. Türkiye ortalaması 30, Hatay 18. Hatay’ı çıkarırsan diğer illerinin ortalaması yüzde 39. Bir yerde diğer dokuz ilde ortalama yüzde 39, Hatay’da yüzde 18. Bu kadar net bir fark var Bu şehirde yaşayanlar 'ayrımcılık var' demesin de 'ağırdan alıyorsunuz' demesin de 'Bizi sona bırakıyorsunuz' demesin de kim desin? Bunu açıklıkla ifade ediyorum.

Hatay’da deprem sonrası konteynerde yaşayan kişi sayısı 230 bindi. Bugün açıkladılar, AFAD’ın rakamı; konteynerde yaşayan kişi sayısı 218 bin. Hatay’da hesapta 46 bin konut teslim etmiş, konteynerden çıkan kişi sayısı 12 bin. Dört kişilik bir aile dersen 3 bin eve konteynerden çıkanlar girmiş, 43 bin evin ne olduğu belli değil. Bu 43 bin eve çıkanlar ya hepsi şehir dışındaydılar ya sokakta yaşıyorlardı. Nereden geldi bu insanlar? Demek ki ‘Yaptım’ dediğin konutu yapmış değil, ‘Teslim ettim’ dediği konu teslim etmiş değil. ‘Konutu aldım’ diyenin içine girmiş hali yok. Bir, konut vermeden önce senet koyuyor.

Biri çıksın bana Hatay’da 230 bin depremzededen sadece 12 bininin iki yılın sonunda konteynerden ayrılıp, 218 bininin hala konteynerde yaşıyor olmasını açıklasın bakalım. Öyle havadan attıkları rakamlarla saha gerçek değil, doğru değil. Ben soruyorum Defnelilere, sokakta aranızda, Hatay’da AK Partili milletvekili görüyor musunuz? Gelip geziyorlar mı? Hatır soruyorlar mı? Sorulara cevap veriyorlar mı? Bir sokağa çıksınlar. Bunların genel başkanı salon adamı oldu. Sıcak salon seviyor. Kendisini atadıklarına alkışlatıyor. O alkışları kendisine milletin teveccühü sanıyor. Ey Erdoğan; il kongresinde, kadın kolları kongrelerinde, kendi atadıklarınla doldurduğun sokaklarda, salonlarda devletin parasıyla ısıttığın salonlarda kendini alkışlatıp da milletin teveccühü var sanma. Milletin teveccühü yok.

“Millet sandık istiyor”

Milletin sabrı tükendi. Millet sandık istiyor, sandık. Senden kurtulmak için. Ayrıca 2 bin 31 soruşturma var. Bin 397’sine iddianame hazırlanmış. Yani üç suçludan birisi daha savcı yüzü görmemiş. Hakkı aranması gereken üç depremzededen birinin daha failleri savcının karşısına çıkmamış. Bu kadar dosyadan karara bağlanan sadece 75. Yani 100 aileden 97’si adalet beklemeye devam ediyor. Bir rezerv alan rezaleti var. En çok da Hatay’da var. Diğer şehirlerde de var ama burada bir rezalete dönüşmüş durumda.

"Senden de hesap sormak Özgür Özel’in boynunun borcu olsun"

Bakanlar gelecek diye iki, üç gün önce yol asfaltlıyorlar. Yol, bakanların katılacağı ama tören için barikatlanmış yere doğru yapılıyor. Sessiz yürüyüş yapmak isteyenlerin gözaltına alındığı, ‘Yasımızı tutmayı bile bize çok sayıyorlar’ diye Hataylıların isyan ettiği bir yönetim var. Hatay’ın iradesini çalmak için bile işbirliği yapan, iktidar partisinin aparatına dönüşmüş olan, vicdansız bir partinin il başkanından daha il başkanı olan Hatay Valisi’ne söylüyorum; seni de ben unutmadım, unutmayacağım, seni unutturmayacağım. Bugünler dönecek. O seçim akşamları yaptıkları da geçen sene anmada yaptıkları da, bu sene Hataylılara yaptığı da, partizanlığı da hepsi aklımda. Hiç hani diyeceğim ki ‘Dua et şöyle olsun.’ Senin ne ettiğin dua kabul olur. Bu kadar insanın ahı varken, sen milletin yanında değil de ona zulmedenlerin yanında bulunmaya devam et. Senden de hesap sormak Özgür Özel’in boynunun borcu olsun. Şimdi mutlaka İstanbul’dan harekete geçer. Kendisini Türkiye Başsavcısı sanıyor. Doğrusunu yapsınlar, doğru yerden dava açsınlar. Kamu görevlisini tehdit suçundan bana tekrar dava açsınlar. Ben Hatay Valisi’ni tehdit etmiyorum. Ben Hatay Valisi’ne tembih ediyorum. ‘Yaptığın bu işleri unutursam namussuzum’ diyorum.

 

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU