Dervişoğlu: Milletimizi "sokağa çıkarsanız yakarız" diye tehdit ederken, sokağa çıksınlar diye de tahrik ediyorlar

"Çok tehlikeli bir oyun oynuyorlar, 'milletimizi sokağa çıkarsanız yazarız' diye tehdit ederken, sokağa çıksınlar diye de tahrik ediyorlar. Kaos peşindeler. Hatırlatırım siyaset tarihi göstermişler kaosu yaratan altında kalır"

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında konuştu

İktidarı eleştiren Dervişoğlu, son dönemde siyasi gündemi meşgul eden olaylara işaret ederek bunların sebebini "Mesele iktidardakilerin iktidarı kalmak uğruna her şeyi göze almaları tek adamın ömür boyu başkanlığı için 85 milyonu sefalet içinde bırakmaktadır." sözleriyle tanımladı.

Dervişoğlu, "Çok tehlikeli bir oyun oynuyorlar, 'milletimizi sokağa çıkarsanız yazarız' diye tehdit ederken, sokağa çıksınlar diye de tahrik ediyorlar. Kaos peşindeler. Hatırlatırım siyaset tarihi göstermişler kaosu yaratan altında kalır " dedi.

Dervişoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"AKP iktidarında hayatını kaybedenlerin sayısı 55 bindir"

Tam 78 vatandaşımız Bolu, Kartalkaya’daki otel yangınında can verdiler. Yine önlenebilir, bir olayda hayatlarını kaybettiler. Üstelik 36 tanesi çocuktu.

Yenidoğan bebeklerini hastanede koruyamayan bu kahrolası düzen karne hediyesine kavuşmuş, belki o tatili yapabildiği için şanslı diyebileceğimiz bir avuç evladımızı da koruyamadı. Garibanına gün yüzü göstermedi, yüzü güler gibi olana dahi tebessümünü tamamlatmadı.

Yöneticilerin ihmallerinden kaynaklanan hiçbir ölüm, toplumun hassas olduğu duygular istismar edilerek geçiştirilemez. 2002 sonrasında yönetimin ihmali, denetim eksikliği ya da kayırmacılığından kaynaklanan ve kader, fıtrat denilerek üstü örtülen ölüm sayısı yaklaşık 55 bin civarındadır. Bu sayıya deprem felaketlerinde hayatını kaybedenler dahil değildir.

"İktidarın 9 maddelik kaçış planı"

22 yıldır başımıza gelenlerin haddi hesabı yoktur. Pamukova ve Kütahya tren kazalarıyla ihmal ve sorumsuzluk düzenleri başlamıştır. Ermenek’teki Siirt’teki, Amasra’daki Kastamonu’daki İliç’teki Soma’daki maden facialarıyla her yıl yaşamak zorunda kaldığımız Karadeniz’deki Sel felaketleriyle Davutpaşa’dan Ostim’e her gün yaşanan iş cinayetleriyle, Muğla, Antalya, Hatay ve İzmir’deki yangınlarıyla doğrudan 11 ilimizi dolaylı olarak 70 ilimizi sarsan depremlerle daha bir ayı henüz dolan Balıkesir’deki patlamayla birbirini tekrar etmiştir. Olaylar hiç şaşmaz bir sıra ile tam olarak şu şekilde gerçekleşir:

1-Canlarımız, insanlarımız ihmal, denetimsizlik, kuralsızlık ve umursamazlık sebebiyle hayatlarını kaybederler.

2- Hızlıca 'yayın yasağı' getirilir.Eş zamanlı olarak propaganda başkanlığının emriyle trol orduları 'milletin adamı' mesajları atarlar.

3- Bakanlık yaptığı hizmet alanına tefeci gözlüğüyle bakanların gözü pek sözcüsü vakur bir duruşla şu açıklamayı yapar:

'Acılar üzerinden siyaset olmaz. Bu olaylar siyasete malzeme yapılmamalıdır.' Çünkü siyaset, onlara göre hizmet et-hesap ver değil; üzümünü ye, bağcıyı da bir güzel döv işidir.

4- Devamında, muhalefet ve basın mensupları şeytanlaştırılırlar. Yayın yasağına uymayanlara, kısa yoldan yurtdışı yasağı konur.

5- Ayar verilen muhalefetten ve basından sonra, Kendilerinin ne kadar halk adamı olduklarını hatırlatmak lazım gelir. Devleti yönetenler büyük samimiyetle baş sağlığı mesajları yayınlarlar: Başsağlığı dileğini ise şu sihirli sözcükler takip eder: 'Kimsenin şüphesi olmasın, Sorumlular bulunacak ve mutlaka hesap sorulacaktır' Cenazelere cenaze yakınlarından daha kalabalık katılırlar, ilk safı kimseye bırakmazlar. Dertleri mevzuatta yapmaları gereken ilk görev değil, fotoğraf çektirmek için kameralar önündeki son görevdir. Uygun olması halinde birkaç damla gözyaşı da akıtılır. Hatta ihtiyaç hissedilirse Fatiha’yı da kameralara bakmadan tecvidli ve yanık bir nidayla da okurlar.

6- Elbette sorumlular ya doğrudan kendileridir. Ya da bir takım ayak işlerini görmek için imzalarını kiraya veren alt kademe yöneticilerdir. O yüzden bu yüksek yönetim kademelerinde, hiç kimse hiç kimseden hesap soramaz. Kimse de gurur, ahlak ya da vicdan meselesi yapıp istifa etmez, Bakanlar zaten istifayı akıllarından dahi geçiremezler.

7- O sırada, bu şirket rejimin baş sözcüsü ve büyük üstadı zat çıkar ve der ki: 'Kader bunlar, alın yazısı, takdir-i ilahi. Allah rahmet eylesin.'

8- Bu sırada, malum kanallarda, her gece her konuda ellerinde hep aynı çubuklarla konuşanlar Gerçek sorumluları aklamak için bin takla attıkları programlar yaparlar. Çünkü herkes ekmeğinin peşindedir. Ve o çubuklu arkadaşlardan öğreniriz ki, 'Olayda sorumluluğu bulunan 3 çaycı, 2 arşiv memuru ve 4 temizlik personeli tutuklanmış' tutuklananların da muhakkak bir organizasyonla bir örgütle hemen bağlantısı kurulur.

9- Kısa süre sonra başka bir skandal patlar ve ölenler öldükleriyle kalırlar. İşte iktidarın yetkilerinin tadını çıkarttığı, sorumluluklarından kaçtığı 9 maddelik kaçış planı budur.

Bu kürsüden aylardır bu iktidarın Türk milletine karşı bir kalkışma içinde olduğunu düşünüyorum. Tıpkı devleti şahsi milleti tebaa olarak kişinin yaptığı gibi. Mesele iktidardakilerin iktidarı kalmak uğruna her şeyi göze almaları tek adamın ömür boyu başkanlığı için 85 milyonu sefalet içinde bırakmaktadır. Ortada bir saray varsa onlara göre saraydan gerisi onlar için bir teferatur. Onların vatan dedikleri, bayrakları, siyasi namusları saraydır. 

Hakkını arayana 'ananı al git' diyen, evlatlarının geleceğini soranları azarlayanları, kumpas davalarında savcılığa soyunanlarda, işine gelmediğinde mahkeme kararını tanımayan da bunlardı.

Çok tehlikeli bir oyun oynuyorlar, 'milletimizi sokağa çıkarsanız yazarız' diye tehdit ederken, sokağa çıksınlar diye de tahrik ediyorlar. Kaos peşindeler. hatırlatırım siyaset tarihi göstermişler kaosu yaratan altında kalır. Öz milletine illet diyen kibri uyarıyorum. Büyük Türk milletinin ferasetini  unuttunuz. Bunun faturası ağır olacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti kendi milletine meydan okuyanların değil, dünyaya meydan okuyanların kurduğu devletin adıdır. Kanunsuz emirleri reddedin, sonunuza kadar arkanızdayım...

Hukukla bağdaşmayan kararları artık vermeyin, kendi kardeşinizin kanına girmeyin, şeref ve namusunuzu kirletmeyin bu düzenin aracısı olmayı reddedin. Kısaca mesleğinizin namusuna sahip çıkıp sizi yetiştiren bu büyük millete ve cumhuriyete borcunuzu ödeyin. Herkese buradan sesleniyorum. Kanunsuz emirleri uygulayanlar bilsinler ki bir gün hesabını verecekler.

Tekrardan söylüyorum, kanunsuz emirleri uygulamayın, hukuku çiğnemeyin.

Kendi iktidarlarını bize devlet diye satmalarına razı mı olacağız. Susmayacağız, bu düzene teslim olmayacağız.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU