Jean-Marie Le Pen ve tartışmalı mirası

Kendi mezara girse de fikirleri iktidara yürüyor

Jean-Marie Le Pen, Nazizme sempatisini gizlemeye hiç gerek duymasa da kızı partinin başına geçince bu politikayı değiştirdi ve Nazi selamı yapan bir üyeyi partiden derhal ihraç ettirdi (AFP)

II. Dünya Savaşı sonrası Avrupa politikasına damga vuran Jean-Marie Le Pen, geçen hafta 96 yaşında öldü. Cumartesi günü aile içinde yapılan bir merasimle doğduğu yerde gömülen politikacı için bugün de Paris'teki Notre Dame du Val-de-Grâce kilisesinde bir anma töreni düzenleniyor. 

Ölümünden sonra ana akımdaki siyasetçiler onu saygıyla anan açıklamalar yaparken farklı kentlerde yüzlerce kişi kutlama için sokaklara çıktı. 

Le Pen'in bıraktığı miras tartışmalı olsa da yarattığı etkinin büyüklüğü göz ardı edilebilecek gibi değil. Kızı Fransa'nın en çok oy olan partisinin başında, torunu kendi siyasal oluşumunu kurdu, fikirleriyse Avrupa'nın farklı bölgelerinde yankılanıyor. 


Jean-Marie Le Pen, 1928'de Fransa'nın kuzeybatısındaki Brittany'deki  La Trinité-sur-Mer adlı kasabada denizci bir babayla terzi bir annenin çocuğu olarak doğdu. 

Babası, teknesinin bir mayına çarparak patlaması sonucu hayatını kaybettiğinde, Le Pen henüz 14 yaşındaydı ve devlet korumasına alındı. Bu durumu sonrasında çizdiği "milletin evladı" imajı için sıkça kullandı.

Vannes'deki bir Cizvit okulunda yatılı olarak okuduktan sonra 1940'larda Paris Üniversitesi'nde hukuk ve siyaset bilimi öğrenimi görmeye başladı. Diğer yandan da şiddet eylemleriyle bilinen sağcı bir öğrenci örgütünün başını çekiyordu. 

O dönemde dövüşürken sol gözünü kaybettiği düşünülse de sonrasında bu konuda pek çok farklı iddia ortaya attı. Son yıllarda, siyasi bir etkinlik için çadır kurarken kaza yaşadığını söylüyordu. 

AFP

1980'lerde cam göze geçene kadar bant taktı (AFP)


1954'te Fransız Yabancı Lejyonu'na katıldı. Cezayir'de ve Fransız Hindiçini'nde savaşarak ülkesinin sömürgeciliğinin bitişini engellemeye çalıştı. 

Bağımsızlık savaşı sırasında Cezayirlilere bizzat işkence yaptığı iddialarını, hiyerarşinin dikte ettiği bazı eylemleri bildiğini ancak bunlara dahil olmadığını söyleyerek yanıtladı. Yıllar sonra "Teröristleri onlara iyi davranarak bastırmadık" diyecekti.

Fransa'ya dönünce vergi itaatsizliği hareketiyle ses getiren Pierre Poujade'ın takipçisi oldu.

1956'da en genç parlamenter olarak Ulusal Meclis'e girdi. 1958'de tekrar bu göreve seçildi ancak Nazi konuşmalarını ve Alman askeri şarkılarını sattığı ortaya çıkınca 1962'de aynı başarıyı gösteremedi. 

AFP
Sağdaki Le Pen, Fransa'da çok satanlara giren otobiyografisinde eskiden ünlü yazar Boris Vian'la içki içtiklerini yazmıştı (AFP)


Yıllar sonra yayımlanan otobiyografisinde, Poujade'ın "lider olacak kadar megaloman" olmadığı için bir halk hareketini yönlendiremediğini savundu.

1972'de Ulusal Cephe'yi kurarak kendi siyasal çizgisini oturtmaya başladı. Göçmen karşıtlığına dayanan bir milliyetçilik tarzıyla 1974 seçimlerinde ilk kez cumhurbaşkanlığına adaylığını koydu ve oyların yüzde 0,74'ünü almayı başardı. 

1976'da zengin destekçisi Hubert Lambert'in ölümü ona servet kazandırdı. İş insanının 42 yaşında ölüp Le Pen'e 30 milyon euro bırakması sorgulandı. 

Hem başta eskiden Fransız sömürgesi olan Kuzey Afrika ülkelerinden göç edenler olmak üzere Araplara hem de Avrupa'nın bütünleşmesine karşı sert tutum sergiledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İdamın geri gelmesi ve Fransa'da daha fazla cami inşa edilmemesi gibi vaatleriyle radikal sağ diskurunu cilaladı. 

AIDS'lileri cüzzamlılara benzeterek tecrit edilmelerini istedi. 

Fransa ulusal futbol takımını başarılardan başarılara koşturan kadrolarda çoğunluğu siyahlar oluşturduğu halde kadroda çok fazla "yabancı" olduğunu söyledi.

"Alman askeri işgalini yaşadık ama sonra gittiler. Göçmenlerin gitmeye niyeti yok" diyerek Avrupa nüfusunun değişiminden korktuğunu vurguladı.

"1 milyon işsiz, 1 milyon göçmen fazlası demektir. Önce Fransa ve Fransızlar!" sloganıyla neoliberalleşen ekonomiye göçmen karşıtlığıyla yanıt verdi. 

Şubat 1984'te dönemin en büyük siyasi TV şovuna çıkıp kendisine sert tavırla sorular soran gazetecilere açıkça yanıt verirken neşeli ve mantıklı bir siyasetçi imajı çizmesinden sonra yüzlerce kişi partisine üye olmak için sıraya girdi. 

1980 ve 1990'lı yıllarda yükselen suç ve işsizlik istatistikleri, özellikle emekçilerden destek almasını sağladı. 

1984'e gelindiğinde partisi Avrupa Parlamentosu'nda 10 koltuğa sahip olacak kadar büyümüştü. 2019'a kadar oradaki yerini korumayı başardı. 

AFP

Jean-Marie Le Pen ve kızları Marine, Yann ve Marie-Caroline, 1988'de Saint-Cloud'daki evlerinde birlikte poz vermişti  (AFP)


1988 ve 1995'te yüzde 14-15'leri gördü. 

2009'da Avrupa Parlamentosu'nun açılış konuşmasını yapmasın diye en yaşlı kişinin bu işle görevlendirilmesi kuralı kaldırıldı. 

Tüm bu kariyer sırasında yasal sıkıntılar da eksik olmadı. 

1960'larda "savaş suçlarını mazur gösterme" suçundan tecil edilmiş iki aylık hapis ve para cezası aldı. 

AFP

Le Pen'in ikinci eşi Jany Le Pen ve kızları Yann, Marie-Caroline ve Marine de Notre-Dame du Val-de-Grace kilisesindeki törene katıldı (AFP) 


1987'de de Holokost'un II. Dünya Savaşı için bir detay olduğunu söyleyerek kanunları çiğnedi. Anketlere göre onu demokrasiye tehdit olarak görenler bir anda yüzde 35'ten 65'e çıktı. Programdan sonra bir danışmanına "Ağzımdan çıkan en aptalca şeydi" dese de yıllar sonra gerçekten öyle düşündüğünü belli etti.

1997'de kızlarından Marie-Caroline için seçim kampanyası yürütürken protestocularla dövüşüp solcu bir kadın adayı tartaklaması sonrasında "Yeniden genç hissediyorum" dediğinde 68 yaşındaydı. Bu olay sonucunda parlamentodaki koltuğunu 2003'te kaybetti.

İşin bir de magazin kısmı var. 1960'ta evlenip birlikte üç kız çocuğu sahibi olduğu Pierrette Lalanne, 1987'de Le Pen'den boşandıktan sonra Playboy'a soyundu. Siyaset basamaklarını hızla tırmanan eşinin nafaka ödemek istemeyişi üzerine onu utandırmak istediği bildirildi. 

1996

Le Pen, 1991'de Jany Paschos'a evlendi (AFP)


2002'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci tura kalması, hem ülkede hem de Avrupa'da büyük bir şok yarattı. 

Demokrasinin beşiği olarak görülen bir Batı ülkesinde radikal sağın bu kadar güçlenmesi, pek çokları için beklenmedik bir şeydi. 

Radikal solcular dahi "Irkçılardansa yolsuzluk yapanları seçelim" diyerek Jacques Chirac'ın yüzde 82'lik bir rekor kırmasını sağladı. 

Bu mağlubiyet pek çok siyasetçiyi daha ılımlı davranmaya itebilirdi. Ancak Le Pen bir yıl sonra anayasanın iş, konut ve sosyal yardımlar konusunda Fransızları önceleyecek şekilde değiştirilmesini isteyip göç için "Karşı karşıya olduğumuz en büyük tehlike" diyerek çizgisinden sapmayacağını belli etti. 

2007'de oyların yüzde 10'unu alıp ikinci tura kalamadı. 

2002

Batı Avrupa'daki en fazla Müslüman nüfusuna sahip ülke olan Fransa'da ve kıtanın genelinde İslamofobi'nin güçlenmesinde onun büyük payı var (AFP)


2011'de 82 yaşına gelen Le Pen, bayrağı kızına devretti. Ulusal Cephe artık kendini daha merkezde konumlandıracaktı. Marine Le Pen, ırkçılık ve Yahudi düşmanlığıyla partinin özdeşleştirilmesini istemiyordu. 

Baba Le Pen ise 2014'te Avrupa'nın mülteci sorununa Ebola virüsünün bir çözüm olabileceğini savunacak kadar ileri gitti.

2015'te hiç pişman olmadığını söyleyerek Holokost ve gaz odalarını bir detay olarak gördüğünü tekrarlaması, kızının tepkisini çekti. 

Baba Le Pen'in sansasyonel açıklamaları kızının vizyonuyla örtüşmeyince kurucusu olduğu partiden 2015'te atıldı. "İyi bir Ulusal Cephe hiç kimsenin ilgisini çekmez" diyerek kendi çizgisini savundu.

2018'de "onursal başkan" titrini kaybetti. Parti de adını Ulusal Birlik diye değiştirdi. 

2015

Jean-Marie Le Pen, 2015'teki bir parti zirvesinde aniden sahneye çıkarak bu ölümsüz fotoğrafın çekilmesini sağladı (AFP)


5 kere cumhurbaşkanlığı yarışına giren Jean-Marie Le Pen'in 56 yaşındaki kızı da 2012, 2017 ve 2022'de aday oldu. 

Bu seçimlerin son ikisinde ikinci tura kalan Marine Le Pen, Emmanuel Macron'a kaybetse de 2017'de yüzde 33,9, 2022'deyse yüzde 41,5 almayı başardı. 

Marine Le Pen, 2024 seçimlerinde 120'den fazla sandalye kazanarak Ulusal Birlik'i en güçlü üç bloktan biri haline getirdi. 

Ancak o da yasalarla mücadele ediyor. Avrupa Parlamentosu'ndaki danışmanlara verilmesi gereken parayı 2004-2016'da parti için çalışan kişilere verdikleri gerekçesiyle birlikte 2024 sonunda partisinin diğer yöneticileriyle birlikte babasına ve ona da dava açıldı. 

Martta çıkması beklenen karar, hapis cezası ve siyasi yasağa kadar uzanabilir.

Marine Le Pen diğer yandan 2027'de cumhurbaşkanlığı seçimlerini bekliyor. 

Ölen babasını partiden attığı için pişman olduğunu açıklayan Marine Le Pen, onun mirasını çok daha ileri taşıyabilir zira partisi son seçimlerde en fazla oyu aldı.

1974'te yüzde 1'i bulmayan Le Pen markası, geçen sene yüzde 41,5'i gördü.

AP
Marine Le Pen, babasından daha devletçi bir ekonomi modelini savunuyor (AP)


Bir de Marine Le Pen’in yeğeni Marion Marechal var. Geçmişte dedesinin desteğini alan 35 yaşındaki Marechal, Temmuz 2024'ten beri Avrupa Parlamentosu'nda. 

2012'de Ulusal Birlik listesinden seçilerek modern ülke tarihinin en genç milletvekili olan Marechal, 2017'de siyaseti bıraktığını açıklasa da sonrasında bu kararından vazgeçti. 

Önce 2022'de cumhurbaşkanı adaylarından Éric Zemmour'un partisine girdi. Ardından bu yıl "Kimlik ve Özgürlük" adlı yeni bir siyasi parti kurdu. 


2027'de teyzesini destekleyeceğini açıklayan ve ondan da radikal fikirleri savunan genç siyasetçi, dedesinin istediği başarıyı kazanabilecek mi, zaman gösterecek. 

Ancak bir şey aşikar: Jean-Marie Le Pen, Nazizm ve faşizmin neden olduğu yıkıma rağmen II. Dünya Savaşı'ndan sonra radikal sağ fikirleri Avrupa'ya kabullendiren en önemli aktörlerden biri. Pek çok Batı ülkesinde göçmen, Müslüman, eşcinsel ve Yahudi düşmanı fikirlere sahip siyasetçiler artık ya iktidar sahibi ya da buna aday. 

Belki Jean-Marie Le Pen de 2018'de verdiği bir röportajda "Benim fikirlerim zamanının ötesindeydi. Bugünün gerçekliklerine uygundu" diyerek radikal sağın hakim olacağı bir geleceğin sinyallerini görüyordu. 


Kaynaklar: AFP, AP, Britannica, Economist, Financial Times, Foreign Policy, Guardian, Jacobin, Le Monde

DAHA FAZLA HABER OKU