Yeni Suriye gerçeği uluslararası ve bölgesel olarak günün konuşulan konusu.
Geçmişin karmaşık birikimlerinin sonucu olduğu gibi aynı zamanda geleceğin iç içe geçmiş ipliklerini de örüyor.
Esad rejimi bir şeyi başardıysa o da, Suriye'nin onsuz geleceğinin pek de iyi olmayan seçeneklere açık olmasını garantilemektir.
Bugün Suriye'de yaşananlar, mezhepçi Baas rejiminin çöküşüyle ilgili tarihin mantığını ifade ediyor, ancak bunun ötesinde, bırakın geleceği, bugüne kadar uzanmıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu hâlâ çaresiz durumda olan Suriye halkının meselesidir.
Zira militanlar galip geldiğinde sivilleri fazla düşünmezler ve bu bir askeri yönetimdir.
Eğer ideoloji onların lideri ve öncüleriyse, o zaman bu köktendinci bir yönetimdir.
Köktendinci askeri yönetiminse Sudan'da 30 yılı aşkın bir süre yaşayan çarpıcı bir örneği bulunuyor.
Bugün Sudan'ı takip eden herkes, "köktendinci askeri" yönetimin kontrolüne geçmesi durumunda Suriye'nin geleceğinin nasıl olacağını tahmin edebilir.
Bu köktendinci askeri yönetimi ne engelleyebilir?
Aslında bugün bu köktendinci askerlere yıllardır sponsorluk yapan, Arap olmayan bölgesel devletlerdir.
Bu, ne geçmişteki İngiliz ve Fransız sömürgeciliğinden, ne de Esad rejiminin devrilmesinden önce İranlı milislerin gücünden farklı olmayan yeni bir sömürgeciliktir.
Jeopolitik gerçekleri olduğu gibi sunmak, sessiz kalmaktan ve beklemekten, keza kasvetli bir gecenin gökyüzüne pembe tablolar çizen saf umutlu düşüncelerden kıyaslanamayacak kadar daha iyidir.
Suriye meseleleriyle siyasi, sosyal ve ekonomik açıdan ilgilenen siyasetçiler, diplomatlar, yazarlar ve araştırmacılar, ideoloji ve kavramlar, düşünme biçimleri ve çalışma yöntemleri, grup ve örgütler olarak günümüzdeki "köktendinci söylemi" net bir şekilde anlamadan olup biteni derinlemesine anlayamayacaktır.
Çünkü bunu anlamadan, bu büyük olayı ele alırken kafaları karışacaktır.
Sorun, geçmişiyle ve söylemiyle bağdaşmayan yüksek derecede bir pragmatizm sergileyen "Colani" veya "Ahmed el-Şera"da değil, takipçileri, ortakları ve müttefikleri arasındaki hakim söylemdedir.
Zira onlar bireysel olarak hurafelere teslim olmuşlar, bunları çeşitli şekillerde ifade ediyorlar ve onlara yönelik birden fazla yaklaşımları var.
Köktendinci hurafelerin dallarından biri de "fitne ve destanlarla ilgili hadisler" veya "ahir zamana dair hadisler"dir.
Bu, ayakların kayması, akılların sapması ve derin bir dalalettir.
İslam tarihinde devletler yıkılmış, yenileri kurulmuş, kör fitneler ve sayısız kötülükler yayılmıştır.
Yerleştiğinde bir hurafenin elde ettiği gücü bilmek için İslam dünyasının doğusunda ve batısında "beklenen Mehdi" olduğunu iddia edenlerin tarihini okumak yeterlidir.
Usame bin Ladin "iki kamptan" bahsederken, el-Kaide de "Kara Bayraklar"ın Taliban hareketi olduğunu öne sürüyordu.
Ondan önce Cüheyman, beklenen Mehdi’nin yanında olduğunu iddia etmişti. Bunun gibi örnekler çoktur.
Bugün köktendinciler arasında Colani'nin ahir zamanda ortaya çıkacak "Süfyani" mi yoksa onunla savaşacak "Haşimi" mi olduğu konusunda bir tartışma yaşanıyor.
Zira Şam'da Süfyani ortaya çıkacak, Kahtani sopasıyla insanları yönetecek, Mehdi dünyayı dolduracaktır.
Din ile karıştırılan hurafelerin etkisi son derece tehlikelidir.
Köktendinciler Şam'da toplanıyor ve Müslüman Kardeşler onlarca yıllık kaçışın ardından geri döndüklerinin müjdesini veriyor.
El-Kaideciler ideolojilerini Emevi Camii'nin minberinden yayıyorlar.
Cihatçı Selefiler herkesle çekişiyorlar ve giydikleri hoşgörü elbisesi o kadar ince ki, altında hoşgörüyle çelişen her şey görünüyor.
Geçmişteki Hariciler gibi, köktendinciler de kavga edecek ve köktendinci şahinler çıkıp güvercinleri avlayacaklar.
Suriye'de muzaffer olan bölgesel eksen, köktendincilerin zaman senfonisi ile ritmini ayarlayamayacak.
Kuzey Suriye'deki çıkarlarının sağlamlaştırılmasını sağlamakla yetinecek ve köktendincileri sınırlarından uzakta savaşır bir halde bırakacak.
Evden direnenler ile klavye mücahitleri ise gruplar halinde ve tek başlarına Şam'a gelmeye başladılar.
15 yıl önce bazı Sahva gazetecilerinin omuzlarında Filistin kefiyesi ile ziyaret ettikleri ve bir mücadele alanı olarak görmekten hoşlandıkları Mısır'daki Tahrir Meydanı gibi, Emevi Camii ve Şam meydanları Arap ülkelerinden memnun olmayan herkesin hac mekanı haline geldi.
Bir siyasi analist Suriye'de gerçekleşen "büyük anlaşmayı" anlayabilir.
Bunu araçlarıyla analiz edip rejimin birkaç gün içinde nasıl bu kadar çabuk düştüğünü açıklayabilir.
Ancak bunu gerçekleştiren militanlar ve dünya çapındaki destekçileri farklı bir görüşe sahip.
Onlar "sancağını gören herkesin mağlup olduğu Süfyani"den bahsediyorlar.
Bunlar aynı güncel olayın iki yorumu, peki hangisi gelecekte daha etkili olacak?
Suriye'deki köktendinci seferberlik iki anlamı olan bir göstergedir;
Birincisi, köktendinciler zafer anında birleştiler ama sonrasında dağılacaklardır.
Nitekim Müslüman Kardeşler ile Selefileri bir araya getiren, Hizb-ut Tahrir ile el-Kaide’yi birleştiren şey nedir?
İkincisi, bu fikir birliği, İslam'ın temsili ve yorumlanması açısından yeni bir mücadelenin de habercisidir ve İslam "Sünni" olduğu için Sünnileri kimin temsil edeceğine yönelik çatışma kızışacaktır.
Son olarak, sıradan insanlar fikirlerin muazzam gücünü bilmezler, dolayısıyla bu tür tartışmalar onları ilgilendirmez.
Ancak ulusların kaderi, bu gücün farkında olan ve onunla iyi başa çıkan seçkinler tarafından yönetilmektir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.