Esad rejimi, kendisini ayakta tutan psikopatlığı nasıl yetiştirdi?

İnsan mezbahası Sednaya: Mağdurlar için adaletin yerini bulması ve hikayenin tamamının bilinmesi

Esad rejiminin düşmesinden sonra Şam'ın kuzeyindeki kötü şöhretli Sednaya Hapishanesi’nin hücrelerini inceleyen Suriyeli bir kadın / Fotoğraf: Hussein Malla-AP

Beşşar Esad'ın Suriye'den kaçışı, kanlı rejiminin çöküşünün tek belirleyici işareti değildi.

Başta Sednaya olmak üzere kötü şöhretli hapishanelerinin basılması ve içerideki tutukluların serbest bırakılması da belirleyici bir an ve başlı başına bir hikayeydi.

Esad rejiminin çöküşünden ve hapishanelerin kapılarının açılmasından bu yana dünya, bu hapishanelerin yerlerinden ve içlerinde gerçekleşen uygulamalardan, buralarda tutulanların isimlerine, sayılarına ve kaybolmalarına kadar, var olduğunu bildiği şeyleri görmüş oldu.

Çünkü bilmek başka, görmekse bambaşka bir şeydir. Zira bunlar sadece gözaltına alınanların ve tutukluların içinde bulunduğu durumu anlatmıyor, içinde yaşadığımız dünyanın çirkinliğini ve rejimin çöküşünden önce hüküm süren sessizliğin boyutlarını da ortaya koyuyor.


Metrelerce uzakta

Örneğin, Suriyelilerin Şam'ı ya da başka bir yeri ziyaret eden dünyanın dört bir yanından "turistlerin", Esad'ın Suriye'sinde o kötü şöhretli hapishanelerinden sadece birkaç metre uzaklıkta geçirdikleri mutlu zamanlarını yansıtan fotoğraflarına yeniden bakacaklarına şüphe yok.

Bu anımsama, dünyaya Suriyelilere ve onların yaşadıkları trajediye karşı duyduğu ağır suçluluğu, sessizliğini ve birçok durumda, insan hayatının özünü ihlal eden ve en başından beri vatandaşlarına karşı bir cinayet, işkence ve terör makinesi haline gelen bir rejimle suç ortaklığı yaptığını hatırlatmak istiyor.

Suriyelilerin Esad diktatörlüğü ile olan hikayesi, her şeyden önce bir gözaltı hikayesidir.
 

Rakamlar, bunları yayımlayan kuruluşlara göre değişken gösterse de hepsi ölü sayısının yüzbinleri bulduğunda hemfikir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Milyonlarca insan kayıp, yerinden edilmiş, mülteci olmuş durumda. Yaralılardan bahsetmeye bile gerek yok.

Buna bir de baskı sistemiyle yaşamak zorunda kalan, günlerini ve gecelerini bugünlerinin ve yarınlarının ne getireceği korkusuyla geçiren milyonlarca mağdur ekleniyor.

Sednaya Hapishanesi’nin basılmasının ardından viral olan videolardan birinde, karanlığın ortasından kısa bir an için, tek kişilik bir hücrenin içinde, kelepçelendiği bir yatakta oturan, hiçbir özelliği olmayan, hayalete yakın, bir deri bir kemik kalmış bir kadın görülüyor.

Belki de bu gibi görüntüler, birçok kişiyi yeraltındaki gizli hücrelerde çürüyen binlerce tutuklu olduğuna inanmaya itti.
 

Sednaya Hapishanesi’ndeki kalabalığın havadan çekilmiş bir görüntüsü / Fotoğraf: Ömer Haj Kadour-AFP
Sednaya Hapishanesi’ndeki kalabalığın havadan çekilmiş bir görüntüsü / Fotoğraf: Ömer Haj Kadour-AFP

 

Her şeyi bilmek ve tüm gözaltı, işkence ve kayıpların tutulduğu yerleri ortaya çıkarmak için henüz çok erken, ancak şimdiye kadar gördüklerimiz netliği ve önemi bakımından dehşet verici bir tablo çiziyor.

Hayal gücü, durumu anlayamayan kişinin aklını başına toplaması ve sağduyusunu yeniden kazanması için başvurduğu ve çoğu zaman işe yaramayan bir hiledir.

Çünkü işlenen suç, zihnin bununla başa çıkamayacağı, bunun için nedenler ve gerekçeler geliştiremeyeceği ve bunu herhangi bir mantık bağlamına dahil edemeyeceği kadar ağırdır.


İlk psikopat ve onun oğulları

Esad rejimi onlarca yıldır, Nazizm de dahil olmak üzere başka hiçbir diktatörlüğün yapmadığını yaptı.

Naziler en iğrenç suçlarını sınırlı bir zaman diliminde işlediler. En büyük vahşet de burada yatıyor.

Nazilerin Yahudilere yönelik soykırımı bu kısa zaman diliminde olmasıyla öne çıkıyor.

Yani çok kısa bir zamanda en yüksek sayılarda, en etkili ve iğrenç araçlarla bir soykırım gerçekleştirildi.

Bu, akılın alamayacağı ve rasyonelleştirilemeyeceği, gerekçelendirilemeyecek ya da herhangi bir mantıkla bağlama oturtulamayacak kadar ağır bir suç.


İsrail de Gazze'de böyle bir soykırım yürütüyor. Esad rejimi, tıpkı İsrail’in yaptığına benzer şekilde sanki paralellikleri gayet doğalmış gibi yaşam ve ölümü yan yana getirmeyi başardı.

Rejim paralel yaşam merkezleri ve dünyaları oluşturdu. Bir yanda onun, unsurlarının, sınıfının ve onun menfaat sahiplerinin hayatı, diğer yanda şehirlerinde, sokaklarında ve evlerindeki diğer Suriyelilerin hayatı, öte yanda ise sadece yanlış yerde ya da yanlış kişinin yanında yanlış bir kelime söylediği için öldürülmeye, tutuklanmaya, işkence görmeye ve kaybolmaya mahkum olanların hayatı vardı.
 

Şam'ın kuzeyindeki Sednaya Hapishanesi’nin önünde sevdiklerini bekleyen tutuklu aileleri / Fotoğraf: Hussein Malla:AP
Şam'ın kuzeyindeki Sednaya Hapishanesi’nin önünde sevdiklerini bekleyen tutuklu aileleri / Fotoğraf: Hussein Malla-AP

 

Başka bir deyişle, rejim hariç tüm Suriye halkı alıkonulmuştu.

Bu alıkoymanın en uç noktası Sednaya gibi bir hapishanede somutlaşan kalıplar, biçimler ve derecelerle şekilleniyordu.

İçerideki tutuklular (hapishenelerde) ile dışarıdaki tutuklular (Suriye genelinde) arasındaki temel ayrım, yalnızca özgürlükten mahrum bırakılmaları noktasında değil, farklı derecelerde baskı ve işkenceye de dayanıyordu.

Hapishane dışında, ikinci bir emre kadar "vatandaşsınız" hapishanede ise artık vatandaş değilsiniz.
 

Şam'ın kuzeyindeki Sednaya Hapishanesi’nde insanların asıldığı ipleri gösteriyor / Fotoğraf: Hussein Malla-AP
Şam'ın kuzeyindeki Sednaya Hapishanesi’nde insanların asıldığı ipleri gösteriyor / Fotoğraf: Hussein Malla-AP

 

Bu rejimin yapısında olan psikopati, kendisine sadık olanları avlama ve ardından onları istismar etme ve vahşileştirme yetenekleri sayesinde binlerce psikopat üretti.

İnsanların preslenmesine varıncaya kadar işkence, aşağılama, alçaltma, tecavüz, dayak gibi alanlarda ulaştığı ustalığı, nihayetinde yırtıcı canavarlara dönüşmüş insanoğlunun bir eseridir.

Cep telefonu kameralarının ortaya çıkmasıyla birlikte, tüm bunlar siyasi bir sindirme aracına dönüştü.

"Tadamun Katliamı" olarak bilinen 2013 nisanında yaşanan olayda, bir rejim subayının tutukluları bir çukura atmadan önce ya da attıktan sonra öldürürken bir meslektaşı tarafından filme alındığı sahne, bir siyaset ve metodoloji olarak bu gerçekliğin somutlaşmış halidir.

Hemen öldürülmeyen ve hücrelerin karanlığına hapsedilen diğer tutukluların cezalandırılması ve "disipline edilmesi" amaçlanıyordu, ancak asıl niyet ailelerini ve bir bütün olarak Suriye halkını cezalandırmaktı.
 

Kurtarma ekipleri gizli mahzenleri ararken Sednaya Hapishanesi’nin içinde dolaşan Suriyeliler / Fotoğraf: Abdulaziz Ketaz-AFP
Kurtarma ekipleri gizli mahzenleri ararken Sednaya Hapishanesi’nin içinde dolaşan Suriyeliler / Fotoğraf: Abdulaziz Ketaz-AFP

 

Karanlık hücrelere kapatılanların başına gelen aslında bir adam kaçırma vakasıdır. Onlar şantajcıların elinde rehineler.

Bedenlerine vurulan her darbe ve yüzlerine söylenen her hakaret, toplumu korku, bekleme ve sürekli beklenti durumuna sokan bir şantaj biçimidir.

Esad rejimi, tıpkı İsrail’in yaptığına benzer şekilde sanki paralellikleri gayet doğalmış gibi yaşam ve ölümü yan yana getirmeyi başardı.


Katil (Esad), bu şekilde sayısız katil üretti. Hesap sormak bir yana, hepsinin adını öğrenmemiz bile uzun zaman alacak.
 

Şam'da devrik Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın resmini yakan Suriyeliler / Fotoğraf: Ömer Sanadiki-AP
Şam'da devrik Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın resmini yakan Suriyeliler / Fotoğraf: Ömer Sanadiki-AP

 

Ancak, doğrudan siyasi hesapların dışında, etik ve sürdürülebilir adaletle ilgili başlıca önceliklerin başında bu hapishanelerdeki hikayenin tamamının bilinmesi geliyor.

İşkence, kayıp ve cinayetlere tanıklık edilmesinin ötesinde tüm bunları uygulayan diğer tarafla ilgili bir mesele bu.

Bu canavar nasıl yaratıldı, büyütüldü ve beslendi?

Başka bir deyişle, rejim bu psikopatı nasıl yetiştirdi, eğitti ve besledi?

Esad'ın psikopatlarının doğru ve net bir portresi, kötülüğün en karanlık ve en zalim yönlerinden birinin anlaşılmasına ve gelecekte nasıl ortadan kaldırılıp başa çıkılacağına yardımcı olabilir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Bu makale Independent Türkçe Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.

Al Majalla

DAHA FAZLA HABER OKU