Saadet Partisi'nin "Yaşanabilir bir Türkiye ancak Saadet'le olur" sloganıyla düzenlenen 9'ncu Olağan Kongresi, Atatürk Spor Salonu'nda düzenlendi.
Divan Kurulu, Genel Başkanvekili ve Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan'ın 741, Parti Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Birol Aydın'ın 221 delege imzasıyla başkan adayı olduğunu açıkladı.
Eski Genel Başkan ve YİK üyesi Mustafa Kamalak ise 36 oy aldı ve aday olmadı.
Kongrede genel başkanlık için Mahmut Arıkan ile Birol Aydın yarıştı.
Mahmut Arıkan, 823 delegenin oyunu alarak genel başkanlığa seçildi.
Arıkan'dan ilk açıklama
Saadet Partisi 9. Olağan Büyük Kongresi'nde Mahmut Arıkan, 823 delegenin oyunu alarak genel başkanlığa seçildi. Seçimin ardından Arıkan, eski Saadet Partisi Genel Başkanları Temel Karamollaoğlu, Mustafa Kamalak, Parti Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Birol Aydın ile kürsüye çıktı. Karamollaoğlu, Kamalak ve Aydın, Arıkan'a başarılar diledi. Saadet Partisi'nin yeni genel başkanı Arıkan, şöyle konuştu:
9. Olağan Kongremizi gerçekleştirdik. Hayırlı uğurlu olsun. Cenabı hak en güzel hizmetleri yapmak için karar aldığımız bir kongre nasip eylesin. Recai Kutan büyüğümüz ‘Cumhuriyet tarihimiz en büyük badireli günlerini yaşıyor’ derdi. O cümle bugün 24 Kasım’da ışık tutuyor. Cumhuriyet tarihi en badireli günlerini yaşıyor. Yakın tarihimizin milli görüşe en çok ihtiyaç duyduğu zamanı yaşıyoruz. Hepimizin omuzlarında çok büyük yükler var. 5-6 aylık bir süreç geçirdik. Saadet Partisi teşkilatları ne kadar büyük bir teşkilat olduğunu ortaya koydu. Her zaman kucaklayıcı oldu. Hiçbir zaman ötekileştirmedi. İktidarın ülkemize vermiş olduğu zararları tez zamanda kaldırabilmek için üzerimizde olağan üstü yükler var. 81 ilde, 973 ilçemizde, 50 bin mahallemizde, 240 bin sandıkta bir kaç gün sonra bismillah diyeceğiz, çalışmalara başlayacağız. Az zamanda çok iş yapmak zorundayız. Seçimler 1 veya 2 yıl sonra mı olur bilemiyoruz ama çok yakın zamanda seçim olacakmış gibi hep beraber omuz omuza vereceğiz, en güzel zaferleri hep beraber kazanacağız.
Kongre'de yaşananlar
Salonda Mustafa Kemal Atatürk'ün posteri, Türk bayrağı, Saadet Partisi'nin kurucusu ve eski Başbakan Necmettin Erbakan ile Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun posterleri, Saadet Partisi'nin flamaları asıldı.
Salonda "Gelenekten geleceğe omuz omuza", "Türkiye'ye başkan Mahmut Arıkan", "Başkan Arıkan", "Bilge Başkan son sözünü söyledi", "Mücahit Arıkan" pankartları da yer aldı.
Partililerin yoğun katılım gösterdiği kongrede, Necmettin Erbakan ile ilgili sinevizyon ekrana geldi. Bu sırada partiler, "Mücahit Erbakan" sloganları attı. Kongrede Saadet Partisi Konya Gençlik Kolları'ndan bir genç, rap şarkı söyledi.
Saadet Partisi'nin kongresine AK Parti Genel Başkanvekili Mustafa Elitaş ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, CHP Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap ve DEM Parti Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki katıldı.
Kongre öncesi partinin Yüksek İstişare Kurulu (YİK), Genel Başkanvekili Mahmut Arıkan'ı genel başkan adayı olarak belirledi. Parti Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Birol Aydın ile eski Genel Başkan ve YİK üyesi Mustafa Kamalak da adaylıklarını duyurdu, ancak iki ismin de parti tüzüğüne göre delegelerin yüzde 15'inin desteğini alması gerekiyor.
“Şimon Peres’i Meclis’te alkışlatıp, İzak Herzog’u sarayda ağırlayanlar, millet için bir araya gelen 6'lı masa için demediklerini bırakmadılar”
Kongrede, Divan Başkanlığına Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya seçildi.
Divan seçiminin yapılmasının ardından Genel Başkan Temel Karamoğlu kongre konuşmasını yaptı. Sağlık sorunları nedeniyle Karamollaoğlu, partililere masada oturarak hitap etti.
"Bugün Saadet Partisi Genel Başkanı olarak son kez hitap ediyorum" diyen Karamollaoğlu, şu ifadeleri kullandı:
Elbette bugünden sonrada bir kardeşiniz olarak ama en önemlisi bu büyük hareketin bir neferi olarak sizlerle kol kola, omuz omuza yürümeye devam edeceğim. Çünkü bizler davaya koltukla değil yürekten bağlıyız. Saadet Partisi herhangi bir zorlukta veda edenlerin değil, ahde vefa gösterenlerin partisidir. Saadet Partisi konjonktüre göre değişmez. Saraydaki Yusuf'a dost olmak kolay, asıl olan Kuyudaki Yusuf'a dost olabilmek, kuyudaki Yusuf'un yanında olabilmektir. Saadet Partisi, sarayların şatafatına kananların değil kuyudaki Yusuf'a el uzatanların partisidir.
Karamollaoğlu, partisinin genel başkan seçimlerinde Genel Başkanvekili Mahmut Arıkan'ı desteklediğini açıkladı. Konuşmasında "Minnet eylemem" şarkısının sözlerini de söyleyen Karamollaoğlu, İsrail başta olmak üzere iktidarın politikalarını eleştirdi.Karamollaoğlu şunları söyledi:
Siyasi ikbal için, makam için, mevki için, oy için, koltuk için, asla kule minnet eylemedik. Kınayanların kınamasından korkup hakikati dile getirmekten çekinmedik. Evet Netanyahu ile el sıkışmakta beis görmeyenler, Sayın Kılıçdaroğlu ile el sıkıştık diye bize demediklerini bırakmadılar. Şimon Peres’i Meclis’te alkışlatıp, İzak Herzog’u sarayda ağırlayanlar, millet için bir araya gelen Altılı Masa için demediklerini bırakmadılar. Beyaz Saray’da oval masada Trump ile Biden ile buluşanlar, biz Altılı Masa’da buluştuk diye bize demediklerini bırakmadılar. Herkes bir şeyler söyledi. Washington'u, New York'u kendilerine mesken edinenler, bize İrancı demeye kalktılar. BOP eşbaşkanlığı yapmakta bir beis görmeyenler, İslam birliği dedik diye bizi hayalcilikle suçladılar. Ocu dediler, şucu dediler, bucu dediler. Ama elhamdülillah hiçbir zaman ‘yetim hakkı yiyorlar’ diyemediler. Hiçbir zaman ‘haksız ihale alıyor’ diyemediler. ‘Karanlık odalarda BOP projelerine eş başkanlık ediyorlar’ diyemediler. ‘Gazze’de masum çocuklar katledilirken, İsrail’e ticaret gemisi gönderiyorlar’ diyemediler."
Karamollaoğlu’nun konuşması sırasında salonda partililer, "Katil İsrail, iş birlikçi AKP", "Kahrolsun zalimler, işbirlikçi hainler" sloganları attı. Sloganlar atıldığı sırada kongreyi izlemek üzere salonda bulunan AK Parti Genel Başkanvekili Mustafa Elitaş ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz salonu terk etti.
Başkanlık Divanı oluşturuldu
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, yanında Genel Başkan adayı Mahmut Arıkan ile salona girdiği sırada partililer, "Bilge Başkan, Temel Başkan" sloganı attı. Daha sonra Başkanlık Divanı oluşturuldu ardından Mustafa Kemal Atatürk için saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.
Temel Karamollaoğlu'nun konuşmasının ardından genel başkan adayları için delegeler imza attı. Saadet Partisi Tüzüğü'ne göre genel başkanlığa aday olabilmek için Büyük Kongre delege tam sayısının en az yüzde on beşi tarafından aday gösterilmek gerekiyor. Bu da her adayın yaklaşık 200 delegenin imzasını alarak aday olabileceği anlamına geliyor.
Divan Kurulu, Genel Başkanvekili ve Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan'ın 741, Parti Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Birol Aydın'ın 221 delege imzasıyla başkan adayı olduğunu açıkladı. Eski Genel Başkan ve YİK üyesi Mustafa Kamalak ise 36 oy alarak genel başkanlığa aday olmadı.
Birol Aydın: Türkiye'de yolsuzluk, hırsızlık ve arsızlık zirve yapmış, hepsini söküp atacağız
Genel Başkan Adayı Birol Aydın, kongrede yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Büyük mefkurenin partisi olmak zordur. Zoru başardık. Yönümüzü, hiç değiştirmedik. Çünkü inancımız, istikametimizdir. Yolumuzu, hiç kaybetmedik. Çünkü pusulamız, samimiyetimizdir. Partilerin duruşunu ve şahsiyetini; vazgeçmedikleri ve reddettikleri belirler. Hiçbirimiz, kazanmak için istikameti terk etmedik. Biliriz ki istikameti terk eden, şahsiyeti kaybeder. Son yirmi yılda bunu defalarca gördük. İktidara gelmek için olmadık taahhütler verenlerin, iktidarda kalmak için kimlere neleri taahhüt ettiklerine de şahitlik ediyoruz.
Biz, yanlışlara ve kötülüğe şahit olmakla yetinemeyiz. Biz Saadet Partililer; yanlış işlere son vermek, hakkı üstün tutmak için siyaset yaparız. Tam da bu yüzden partimiz ve mensuplarımız üzerinde hiç kimse vesayet kuramaz. Saadet iktidarına milletimizin ve ümmetin, memleketimizin ve bölgenin, dünyanın ve insanlığın her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı var. Bu salondaki irade ve heyecan, bu salondakilerin kararı ve kararlılığı, bu yüzden çok ama çok değerlidir.
"Saadet Partisi'ni ne ele geçirebilirler ne de elekten geçirebilirler"
Saadet Partisi’nin etkisi ve gücü aldığı oy oranıyla, sahip olduğu milletvekili ve belediye başkanlığı sayısıyla ölçülemez ve sınırlanamaz. Bizim topluma yön verme kapasitemiz de 'kötülüğün iktidarına' son verme potansiyelimiz de her zaman oldu. Kararlarımızla, sözümüzün gücüyle ve hatta sessizliğimizle dahi karar ve sonuç değiştirebilen bir partiyiz biz. Bu nedenle, partimizi susturmaya heves edenler, ilhaka yeltenenler her zaman oldu ve hâlâ da var.
Saadet Partisi'ni ne ele geçirebilirler ne de elekten geçirebilirler. Partilerimizi kapattılar ama ufkumuz hep açık kaldı. Hükümetimizi yıktılar fakat hürmetimize hiçbir zaman dokunamadılar. İktidar olmamıza tahammül edemediler ancak itibarımıza tek laf söyleyemediler. Peki neden? Bizi kuşatmayı neden başaramıyorlar? Saadet Partisi'ni ilhak çabaları neden sonuçsuz kalıyor? Bu sorunun cevabı, işte bu salonda. Tam da karşımda duruyor.
Aydın'dan iktidara eleştiriler...
Milletin hali, memleketin ahvali ortadadır. Devletin durumu, hükümetin umursamazlığı hepimizin malumudur. Partimizin ve fikrimizin hükümet olmadığı her gün, maliyet artmakta, umut azalmakta, ufuk kararmaktadır. Devlet idaresi, yerinde saymayı dahi beceremeyen acemi asker gibi aksıyor. Ekonomik açıdan bitik, diplomatik zeminde yitik bir Türkiye fotoğrafıyla karşı karşıyayız. Türkiye'nin sorunları var, biz çözeceğiz. Türkiye'nin düşmanları var, biz yeneceğiz. Türkiye'nin potansiyeli var, biz kapasiteye dönüştüreceğiz. Türkiye'de fakirlik artıyor. Yoksulluğu biz bitireceğiz. Türkiye'de yolsuzluk, hırsızlık ve arsızlık zirve yapmış. Hepsini söküp atacağız. Türkiye, faiz bataklığında çırpınıyor. Faizi bitirecek, bataklığı kurutacağız. Ahlaki yozlaşma, manevi tahribatın dip yaptığı bir dönemdeyiz. Biz, ahlaki ve manevi değerlerimizi yeniden ihya edeceğiz.
İktidar olmadığımız, hükümeti kurmadığımız her gün vebalimiz artıyor. Türkiye’nin kurtuluş reçetesi, bu kongre salonunda yazılacak. Saadet Partimiz güçlenmedikçe, Türkiye düzelmedikçe; canımızı yakmaya, bölgemizi yıkmaya devam edecekler. Suriye’de insansızlaştırma politikasını uygulayanlar, şimdi İran’ı hedef alıyorlar. Filistin’i işgal edenler, gözünü Lübnan’a, Türkiye’ye dikiyorlar. Sadece Türkiye’yi yönetmeye talip olmak, gaflettir, delalettir. Bölgemizi, medeniyet paydaşımız ülkeleri ve komşularımızı dikkate almadan Türkiye yönetilemez.
Bugün hükümette biz olsaydık; Suriye’nin toprak bütünlüğü sorunu da Türkiye’nin sığınmacılar gündemi de olmazdı. O yüzden iktidara gelmek zorundayız. Biz bugün iktidarda olsaydık; Gazze’nin başında Siyonizm belası olmazdı. Türkiye’nin limanlarına, İsrail’e mühimmat taşıyan gemiler yanaşamazdı. Siyonist terör örgütü İran’a saldıramaz, Lübnan’a göz koyamazdı. Türkiye de bütün bu olup bitenlere sessiz kalmazdı. Bunun için iktidar olmak zorundayız.
"2016’dan bugüne muhterem genel başkanımızın öncülüğünde yükselttiğimiz söze sadık kalacağız"
Bugün, karar günüdür. Bize, 'dosdoğru olmak' emrediliyor. Dosdoğru olmaktan, dosdoğru konuşmaktan vazgeçmeyeceğiz. Herkes, her şeyi konuştu. Bugün; son sözü, sizin söyleyeceğiniz gündür. Herkes bildikleri ve gördükleri karşısında sorumludur. Algıları yöneterek, olayları manipüle ederek ve muhalefeti dizayn ederek 22 yıldır ayakta kalan bir iktidar var. Bu gerçeği, görmezden gelemeyiz. Bugün sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Sizlerin şahitliğinde bir kez daha ifade ediyorum ki; partimize sahip çıkacağız.
2016’dan bugüne muhterem Genel Başkanımızın öncülüğünde yükselttiğimiz söze sadık kalacağız. Partimize emek verenlerin iradesine sahip çıkacağız. Dünümüze, bugünümüze ve yarınlarımıza sahip çıkacağız. 55 yıllık mücadelemizden, çeyrek asırlık duruşumuzdan asla taviz vermeyecek; Biz, biz kalarak yolumuza devam edeceğiz.
"24 Kasım milattır"
Birol Aydın, bugünü milat olarak değerlendirerek, şöyle konuştu:
24 Kasım milattır. Kurucu dönemden kurumsal döneme geçişi sağlayacak, kurumsal yapımızı güçlendireceğiz. Kurucu kuşağın emaneti olan hareketimizi, sürdürülebilir bir sisteme dönüştüreceğiz. Kişisel yaklaşımlar yerine kurumsal aklın hakim olduğu bir yapıyı birlikte inşa edeceğiz. Partimizde ve MİLKO’larımızda; kararlı, cesur ve sahici adımlar atacağız. Partimizin işleyişindeki soru işaretlerini gidereceğiz. Kurumlarımız, kurullarımız, kurallarımız ve kavramlarımızdaki muğlaklığa son vereceğiz. Hakkaniyete uygun çerçeveyi hep birlikte belirleyecek; kararlılıkla uygulayacağız. Partimizin ve davamızın ideallerini gerçekleştirmek için, 'etkin, üretken ve kapsayıcı siyaset' anlayışıyla yolumuza devam edeceğiz. Geçmişin birikimi, büyüklerimizin tecrübesi ve bugünkü kadrolarımızın heyecanıyla, yarınlarımızı beraber inşa edeceğiz. Kongre sonunda muhterem Genel Başkanımız ve değerli büyüğümüz Mustafa Kamalak hocamızla birlikte, ben ve Mahmut kardeşim bu platformda hep birlikte sizleri selamlayacak, bu salondan omuz omuza çıkacağız.
Mahmut Arıkan: Bu ülke hiçbir zaman bu kadar İsrailci olmamıştı, bu da bu iktidarın boynundaki en büyük utanç madalyasıdır
Genel Başkan adayı Mahmut Arıkan, konuşmasına şair Ahmet Arif'in, "Anadolu" adlı şiirinden, "Dayan kitap ile dayan iş ile. Tırnak ile diş ile. Umut ile sevda ile, düş ile… Haraç salmışlar üstüme. Ne İskender takmışım ne şah ne sultan. Göçüp gitmişler, gölgesiz. Selam etmişim dostuma..." dizelerini okuyarak başladı.
Arıkan'ın konuşmasına şöyle devam etti:
24 Kasım aynı zamanda yeniden iktidara yürüyüşümüzün başladığı gündür. Son yıllarda öğretmenlerimize uygulanan şiddet haberleri bizleri kahrediyor. Öğretmen adaylarımızın hakkını yiyen mülakat marifetiyle emeklerini zayi edenlere buradan bir kez daha sesleniyorum Lütfen söz verdiğini mülakatı kaldırın hakkaniyetli olun kul hakkı yemekten artık vazgeçin.
“Milli Görüş okulunun ilk dersi hiç şüphesiz Filistin davasıdır”
Biz, bilgeliği, uzlaşıyı, erdemin siyasetten üstün olduğunu muhterem Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu'ndan öğrendik. Onlara layık öğrenciler olabilmek için bugüne kadar olduğu gibi bugün bu kongrenin sonunda da büyük bir özveriyle çalışmaya devam edeceğiz. Milli Görüş okulunun ilk dersi hiç şüphesiz Filistin davasıdır. Çok açık ifade ediyorum. Tarih boyunca kınamakla, lanetlemekle seyri değişen tek bir mücadele olmamıştır. Bütün mücadeleler; azim, kararlılık, cesaretle kazanılmıştır. İşte Milli Görüş o azmin iradenin adıdır.
“Varoluşunu İsrail’e borçlu hissedenler siyonizme minnetini ziyadesiyle arz etmektedir”
Milli görüş, geçmişinde Filistin için Meclis’te, meydanda her türlü mekanda mücadele vermiştir. Fakat bugün var oluşunu altın varaklı tahtlarını İsrail’e borçlu hissedenler, siyonizme minnetini ziyadesiyle arz etmektedir. Kalkan her gemi, giden her konteyner, akan her varil petrol bu minnetin sonucudur. Tarih sayfalarına mazlum ve mağdurların koruyucusu olarak yazılmış olan bu ülke bugüne kadar hiçbir zaman bu kadar İsrailci olmamıştı. Bu da bu iktidarın boynundaki en büyük utanç madalyasıdır. Hiçbir siyonist, sözde üstün cesaret madalyasına böyle sadık olacağınızı emin olun tahmin edemezdi. Bizler biliyoruz özgür Filistin ancak ve ancak Saadet Partimizin iktidar olmasıyla hükümet kurmasıyla Milli görüş’ün iktidara gelmesiyle mümkün olacaktır.
“Zalime gemi göndermek şahsiyet değil, şahsiyetsizliktir”
Milli Görüş, önce ahlak ve maneviyat demektir. Ahlak ve maneviyatı olmayanın vicdanı olmaz, şahsiyeti de olmaz. Milli Görüş üretime dönük çalışmak demektir. Beton ekonomisiyle faizle, rantla, ihalelerle bir ülke gelişemez. Milli Görüş, her anlamda üretimi desteklemek demektir. Akademide sanayide, tarlada teknolojide Türkiye'yi inşa etmek demektir. Milli Görüş, faiz değil alınteri, çeteler değil 85 milyon insanımız demektir. Milli Görüş, şahsiyetli dış politika demektir. Türkiye’de dünya da yaşanan tüm gelişmelere başkalarının gözlükleriyle bakmakta ve adımlarını maalesef ona göre atmaktadır. Şahsiyetli bir dış politika milli bir bakış demektir. Mazlumu gözetmektir. Zalime gemi göndermek şahsiyet değil, şahsiyetsizliktir. Erbakan Hocamızın, hareketin tüm yapılarını neden ‘milli’ sıfatıyla nitelediğini bugün çok iyi anlıyoruz.
“Türkiye 22 yıldır ‘biz asla Milli Görüş’ten vazgeçmeyiz’ diyenler tarafından yönetiliyor”
Türkiye 22 yıldır ‘biz asla Milli Görüş’ten vazgeçmeyiz’ diyenler tarafından yönetiliyor. Hatırlayın, 22 yıl önce çıktılar, ‘yoksulluk, yolsuzluk, yasaklarla mücadele edeceğiz’ dediler. Bugün ne oldu, yoksullukla mücadele konusunda sadece kendi yoksunluklarını giderdiler. Bırakın Türkiye’yi dünyanın en zenginleri arasına girdiler. Yolsuzlukla mücadeleden kastettikleri şey, yoksulluğu tekellerine almakmış. Kendilerinden başkasına yolsuzluk yapma hakkını vermemekmiş. Çocuklar aç, gençler işsiz, tencereler boş. En önemlisi de ülke insanımız geleceğinden umutsuz hale geldi.
Bir iktidar düşünün ki 22 yıl boyunca çeteleri çökertemiyor. Bir iktidar düşünün ki hastanelerde el kadar bebekleri çetelerin elinden alamıyor. Gençlerimiz umutsuz, kaliteli bir eğitim alamıyorlar, iş bulamıyorlar. Yıllar önce 'yeni Türkiye’de bunlar yok’ diye yola çıkan iktidarın yenisi artık eskimiştir. Karşısında Saadet Partisi vardır. Karşısında yeni nesil siyaset vardır. AK Parti miadını doldurmuştur. Ak Parti yorgundur, AK Parti bitkindir, Türkiye'yi de bitirmektedir.
Saadet Partimiz 1969’dan bu yana kasrarlı duruşundan, tavrından, mücadelesinden bir milim sapmadı. Hiçbir zaman hiçbir haram sofrada bulunmadı. Hiçbir zaman prensiplerini masaya yatırmadı. Hiçbir zaman birilerinin saltanatı için milletten oy istemedi. Makam mevki için kimseye minnet etmedi. Halkımızı hiçbir zaman yaşam tarzı üzerinden yargılamadı.
“Türkiye’yi yaşanabilir hale getirmek için inancı özgürleştireceğiz”
Bugün burada Türkiyemize müjdeler vermek için bir araya geldik. Bu önemli günde sizlere ve aziz milletimize vereceğimiz ilk müjdemiz, bu iktidardan kurtulacağız ülkeyi özgürleştireceğiz. Bu iktidarın 22 yılda ülkemizi getirdiği nokta tam bir esarettir. Hülasa tüm alanlarda iktidarın bizlere, ülkemize dayattığı bir esaret vardır. Bu iktidar, bugün yaşanan tüm olumsuzlukların kaynağıdır. Biz bu iktidarı demokrasiyle göndereceğiz. Biz bu iktidardan kurtulup Türkiye’yi yaşanabilir hale getirmek için inancı özgürleştireceğiz.
İktidarın aziz milletimizin manevi duygularını nasıl istismar ettiğine 22 yıldır şahit oluyoruz. Kimi zaman NAS, kimi zaman dindar nesil, kimi zaman başörtüsü araç oldu. Biz dinin istismar edilmesine, başarıya giden her yolu mübah gören Makyavelizme izin vermeyeceğiz. Buradan ilan ediyorum, iktidarın zincire vurduğu inancı Saadet Partisi olarak özgürleştireceğiz. Bu ülke Türk’ün olduğu kadar Kürt’ün ve diğer etnik kökenli insanların ülkesidir. Bu ülke Sünninin olduğu kadar Alevinin de diğer inançlara sahip insanların da ülkesidir. Çoğunluğun Türk olması Kürt’ün dışlanması, kendini ikinci sınıf vatandaş hissetmesini gerektirmez. Irkçılığı, çoğunluk yapsa da azınlık yapsa da kötüdür, ırkçılığa karşıyız.
“Dilleri, ‘bilinmeyen dil’ olarak geçerken ‘Kürt sorunu yok’ diyemeyiz”
Devletin, tüm ırklara tüm inançlara adil davranması gerekir. Dilleri, Meclis tutanaklarına hala ‘bilinmeyen dil’ olarak geçerken ‘Kürt sorunu yok’ diyemeyiz. Türkiye’de terör sorunu da var, hem de en ağırından. Her iki sorunu da Amerika ile Rusya ile değil, kendi insanımızla, İran ile Irak ile Suriye ile birlikte oturarak çözeceğiz. Alevi sorununu da çalıştay toplayıp, ekip yaparak yapmayacağız. Onların kendilerini birinci sınıf vatandaş hissetmelerini sağlayarak bu sorunu da çözeceğiz.
"Saadet Partisi iktidarında, bu ülkede ekmeği özgürleştireceğiz"
Bir diğer müjdemiz, Saadet Partisi iktidarında, bu ülkede ekmeği özgürleştireceğiz. Hazreti Ömer’in adaletiyle ‘hükmedeceğiz’ diye iktidara gelenler ekonomimizi vahşi kapitalizmle idare ettiler. Simit- çay hesabı değil, kırmızı etin en kaliteli, meyve ve sebzenin hesabını bizim dönemimizde yapacağız... Buradan sesimin ulaştığı herkese ilan ediyorum, biz buradayız, biz hazırız. Biz Türkiye’de yönetimi devralmaya hazırız. Milletimizin özlemle beklediği o müreffeh günlere taşımaya hazırız. Gazze’deki mazluma umut olmaya hazırız. Biz, Milli Görüş’ün ikinci 50. yılına hazırız.
"İlk Milli Görüş pankartını taşıdığımda henüz 10 yaşındaydım"
İlk Milli Görüş pankartını taşıdığımda henüz 10 yaşındaydım. 15 yaşımda boyum akranlarıma göre biraz uzun diye büyüklerim bana sürekli direklere çıkıp bayrak asma görevi verirlerdi. Refah Partimizin sandık müşahidi olma şerefine eriştiğimde 18 yaşındaydım. 28 Şubat sürecinde yakamda Milli Görüş rozetiyle üniversite koridorlarındaydım. Sandıklarda görev yaptım. Gençlik kollarımızda ilçede, ilde… Genel Merkezimizde, Meclis’te sizlerin yaptığı gibi sadece davam için çalışma gayreti içerisinde oldum. Bütün bu görevlerde tek bir gayem vardı, Erbakan hocamızın yolundan gitmek, şuurlu bir Milli Görüşçü olmak vardı.
Independent Türkçe