Batı Afrika'da küçük ama benzersiz bir devlet olan Gambiya, kıtadaki belki en garip coğrafi şekillere sahip ülkelerden birine sahip.
Çoğu ülkenin nispeten tanımlanmış ve kompakt sınırları varken, Gambiya'nın toprakları uzun ve dar olup, Gambiya Nehri boyunca kara içine doğru uzanır. Bu sıra dışı şekil birçok kişiyi şaşırtmış ve böyle garip bir sınırın nasıl ortaya çıktığına dair suallere yol açtı.
Gambiya'nın sınırlarının hikayesi, derin bir sömürge tarihine dayanır ve bu tuhaf durumu anlamak için Afrika'daki Batı sömürgecilik dönemine bakmak gerekir.
Gambiya, Afrika anakarasında yer alan en küçük ülke ve yüzölçümü sadece 11 bin 295 kilometrekare. Şekli haritada garipsenecek derecede dikkat çekici.
Gambiya Nehri boyunca yaklaşık 480 kilometre uzanan ince bir kara parçası olup, ülkenin genişliği, en geniş noktasında 24 kilometre kadar daralıp, bazı bölgelerde birkaç kilometreye kadar inebilir.
Ülke, batı sınırı dışında tamamen Senegal tarafından çevreleniyor. Batı sınırı ise Atlas Okyanusu'na açılıyor. Senegal ile her taraftan kuşatılmış bu uzun ve dar kara koridoru, Gambiya'ya bu tuhaf coğrafi sınırları kazandıran özellik.
Gambiya'nın sömürge tarihi
Gambiya'nın sınırlarının neden bu kadar garip olduğunu anlamak için, 19'uncu yüzyılın sonları ve 20'nci yüzyılın başlarındaki sömürge dönemine bakmamız gerekir.
Bu dönemde Avrupa güçleri, Afrika'nın büyük bölümlerini bölüp kontrol etmek için yarışıyordu ve genellikle mevcut etnik, kültürel veya coğrafi gerçekliklere kayıtsız şekilde hareket ediyorlardı.
Bu "Afrika Talanı"nın sömürge mirası, bugün bile kıtanın siyasi haritasını şekillendirmeye devam ediyor.
Gambiya'nın mevcut sınırları, İngiliz sömürge çıkarları ve Batı Afrika'daki Avrupa emperyalizminin dinamiklerinin bir birleşimi.
Bölge, başlangıçta özellikle İngilizlerin ilgisini çeken, ticaret noktalarını güvence altına alma ve Afrika üzerinden akan değerli mallara erişimi kontrol etme amacı güdülerek Avrupa güçlerinin ticaret yollarının bir parçasıydı.
Gambiya'nın bir İngiliz sömürgesi olarak kurulması
İngilizler, 1588'de Gambiya'da bir ticaret üssü kurarak, özellikle altın, fildişi ve köle ticareti yapmak amacıyla bu bölgeye yerleştiler.
19'uncu yüzyılın başlarına gelindiğinde, İngiliz çıkarları Gambiya Nehri etrafında yoğunlaşmıştı, çünkü burası hem ticaret hem de askeri strateji açısından önemli bir su yolu olarak görülüyordu.
1820'de İngilizler, nehri çevreleyen bölgeyi "Gambiya Kolonisi" adıyla resmi olarak sömürge ilan ettiler.
19'uncu yüzyılın sonlarına doğru, Avrupa güçleri Afrika'daki toprak taleplerini nihayetlendirirken modern Afrika devletlerinin sınırları büyük ölçüde Avrupa güçleri tarafından çizilmişti.
O dönemde Senegal Fransızlar tarafından kontrol ediliyordu ve İngilizler, Gambiya Nehri bölgesini kontrol altına almışlardı.
Gambiya'nın garip sınırlarının nedeni, Batı Afrika'daki bu iki sömürge gücü -İngiltere ve Fransa- arasında yapılan müzakerelere dayanıyor.
Gambiya Nehri, büyük bir coğrafi özellik olarak stratejik açıdan son derece önemliydi.
İngilizler, ticaret ve askeri erişim için tüm nehri kontrol altında tutmak istiyorlardı.
Ancak, nehrin doğusunda ve güneyinde geniş topraklara sahip olan Fransızlar da bölgede etkilerini sürdürmeyi amaçlıyorlardı.
Paris Antlaşması ve Gambiya'nın sınırlarının oluşumu
1889'da İngilizler ve Fransızlar, Batı Afrika'daki toprak bölüşümünü resmileştiren Paris Antlaşması'nı imzaladılar.
Bu antlaşma, Gambiya'nın modern sınırlarının şekillenmesinde önemli bir rol oynadı.
Antlaşma gereği, İngilizler, Gambiya Nehri boyunca her iki tarafta da dar bir kara şeridinin kontrolünü sağlamışlar bu, aslında yalnızca nehrin kıyılarında sınırlı bir kara koridoru bırakıyordu.
Bu düzenleme, Gambiya'yı, Fransızların kontrolündeki Senegal tarafından tamamen çevrelenmiş, dar bir kara parçası haline getirdi.
Böylece Gambiya'nın sınırları, doğal veya kültürel bir sınır belirlemesinden ziyade, Avrupa'nın sömürgeci müzakereleriyle şekillendi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Kolonyal geçmiş, Afrika'daki birçok ülkenin coğrafi sınırları üzerinde derin bir etki bırakmış ve bu etkiler günümüze kadar devam ediyor.
19'uncu yüzyılın sonları ve 20'nci yüzyılın başlarındaki "Afrika Talanı" dönemi, Avrupa güçlerinin, Afrika'daki mevcut etnik, kültürel veya coğrafi gerçeklikleri dikkate almadan kıtayı böldükleri bir süreçti.
Bunun yerine, sınırlar, Avrupa devletlerinin emperyal çıkarlarına göre rasgele çizilmiş ve bu da birçok modern Afrika devletinin sınırlarının, önceki yerel bölünmeler ya da doğal coğrafi özelliklerle uyuşmayan bir şekilde şekillenmesine yol açtı.
Gambiya örneğinde özellikle İngiltere ve Fransa gibi sömürgeci güçlerin doğrudan etkisiyle bu coğrafi sınırlar şekillendi.
Afrika'da sömürgecilerin rastgele sınır çizimi
Gambiya'nın sömürge sınırları, özellikle İngiltere ve Fransa arasındaki görüşmelerle ve Avrupa'daki müzakere süreçleriyle şekillendi.
1889'da imzalanan Paris Antlaşması, Batı Afrika'daki toprak bölüşümünü resmileştirdi.
Antlaşma gereği, İngilizler, Gambiya Nehri boyunca dar bir kara şeridinin kontrolünü sağlarken, Fransızlar çevredeki geniş toprakları kontrol ediyordu, ki bu bölge sonunda Fransız Senegal'ine dahil oldu.
Bu bölüşüm, Gambiya Nehri'nin ticaret ve askeri erişim açısından stratejik önemi göz önünde bulundurularak yapıldı ve nehrin çevresi doğal ya da kültürel bir sınır dikkate alınarak değil, tamamen Avrupa güçlerinin çıkarlarına göre belirlendi.
Sömürge döneminde, Avrupa güçleri Afrika'yı çoğunlukla ticaret yolları ve askeri stratejiler için böldüler.
Gambiya Nehri, özellikle İngilizler için, ticaret ve Afrika'nın iç bölgelerine erişim açısından büyük önem taşıyordu.
Bu nedenle İngilizler, Gambia'da uzun ve dar bir kara parçası yaratmış olsalar da bu durum onların ticaret kontrolü sağlama amacına hizmet ediyordu. Fransızlar, Gambiya Nehri'nin doğusunda ve güneyinde geniş topraklara sahipti ve bu bölgedeki etkilerini sürdürmek istiyorlardı. Bu nedenle Gambiya'nın sınırları, Fransa ile İngiltere arasındaki bölgesel çıkarların bir sonucu olarak şekillendi.
Sömürge mirası ve coğrafi gerilimler
Gambiya'nın dar ve uzun sınırları, Senegal tarafından tamamen çevrelenmiş bir şekilde, iki ülke arasında karmaşık bir siyasi ilişkiye yol açtı.
Her iki ülke de kültürel, dilsel ve tarihsel bağlar paylaşsa da Gambiya'nın ayrı bir devlet olarak varlığı zaman zaman zorluklar yarattı.
Ülkenin ticaret, ulaşım ve iletişim için Senegal'e bağımlılığı, sömürgecilik sonrası dönemin belirgin özelliklerinden biridir.
Gambiya'nın küçük boyutu ve doğal kaynaklar açısından yetersizliği, ülkenin ekonomik ve lojistik açıdan Senegal'e bağımlı hale gelmesine yol açtı; bu durum tarihsel olarak iki ülke arasında zaman zaman siyasi gerilimler olsa da karşılıklı yarar sağlayan bir ilişki oluşturdu.
Sömürge sınırları, Afrika toplumlarının etnik ve kültürel gerçekliklerini çoğu zaman göz ardı etti ve bu da toplulukların bölünmesine veya tarihsel olarak bir arada yaşayan grupların birbirinden ayrılmasına yol açtı.
Ülke örneğinde de Senegal ile Gambiya arasındaki sınır, tarihsel olarak aynı etnik grupların iki farklı ülkeye bölünmesine neden oldu.
Sonuç olarak, Gambiya'nın sınırları yerli siyasi ve sosyal yapıları yansıtmadığı için, bağımsızlık sonrası yönetim ve ulusal kimlik oluşturma açısından zorluklara neden oldu.
Sömürge sınırlarının uzun vadeli etkileri
Gambiya'nın sınırları, diğer birçok Afrika ülkesi gibi, yapay sınırlar olup, doğal ya da tarihi sınırlara dayanmıyor.
Bu, post-koloniyal dönemde devam eden sınır anlaşmazlıklarına ve zorluklara yol açtı.
Gambiya'nın durumu, Afrika'daki sömürgeci sınır çizimlerinin kalıcı etkilerinin bir örneği.
Gambiya, tarihsel olarak Senegal'e bağlılık göstermiş olsa da kendi egemenliğini ve bağımsızlığını sürdürmekte zaman zaman zorluk yaşadı.
Gambiya'nın sınırlarının yapısı, özellikle bağımsızlık sonrası dönemlerde, iki ülke arasında sık sık gerilimlere ve etkileşimlere yol açtı.
Ortaya çıkan sınırlar, ülkenin gelişimi üzerinde kalıcı etkiler yarattı.
Gambiya'nın dar yapısı ve tamamıyla Senegal içinde yer alması, siyasi ve ekonomik tarihinin büyük ölçüde bu çok daha büyük komşusuyla iç içe geçmesine yol açtı.
Hatta, Gambiya'nın siyasi sınırları, iki ülkenin de kültürel ve dilsel bağlara sahip olmasına rağmen, Gambiya'nın ayrı bir varlık olarak sürdürülmesi bazen zorluklar yarattı.
Gambiya'nın sömürge sınırlarının önemli bir sonucu, ticaret, ulaşım ve iletişim için sürekli olarak Senegal'e bağımlı olmasıdır.
Gambiya'nın küçük boyutu ve önemli doğal kaynaklardan yoksun olması, ekonomik destek için Senegal'e bağımlı hale gelmesine yol açtı; tarihsel olarak da iki ülke, zaman zaman siyasi gerilimlere rağmen, karşılıklı yarar sağlayan bir ilişki sürdürdü.
Sonuç
Gambiya, Afrika anakarasındaki en küçük ülke olmasına rağmen, komşusu Senegal tarafından sıklıkla gölgede kalsa da yine de dünyada tam anlamıyla takdir edilmeyen zengin bir tarih ve benzersiz bir kültürel kimliğe sahip.
Dünya Gambiya'yı pek bilmeyebilir, ancak bu ülkenin derin tarihi ve kültürel zenginlikleri çok daha büyük bir takdiri hak ediyor.
Dışarıdan bakılınca Gambiya'nın garip ve dar şekli, sömürge dönemi sırasında yapılan toprak anlaşmalarının doğrudan bir sonucu, özellikle de İngilizler ve Fransızlar arasında.
Bu sömürge güçleri, Afrika kıtasını etnik, kültürel veya coğrafi gerçekliklere pek aldırmaksızın böldüler.
Sonuç olarak, Gambiya'nın sınırları, bugün hala, Afrika'daki sömürgeci sınır çizme sürecinin keyfi ve genellikle sorunlu doğasının kalıcı bir hatırlatıcısıdır. Gambiya, küçük boyutuna rağmen, post-sömürge döneminde egemenliğini ve benzersiz kimliğini korumuştur.
Ülkenin tarihi ve garip sınırlarının mirası, Afrika kıtasındaki sömürgeciliğin uzun süreli etkilerini gözler önüne sererken, siyasi sınırların genellikle temsil ettikleri toprakların doğal veya tarihsel hatlarını yansıtmadığını gösteriyor.
Kolonyal geçmiş, Gambiya'nın coğrafi sınırlarını önemli ölçüde şekillendirdi.
Gambiya, İngiltere ve Fransa arasındaki ticaret ve askeri strateji odaklı müzakereler sonucunda dar ve uzun bir kara parçası olarak varlık gösteriyor.
Bu yapay sınırlar, doğal veya kültürel gerçeklikleri yansıtmadığı için Gambiya, bugün hala bu sömürge mirasının etkilerini taşıyor.
Gambiya'nın dar yapısı, bağımsızlık sonrası dönemdeki siyasi ilişkilerinde zorluklara yol açsa da bu durum, sömürgecilik sonrası Afrika'nın genelinde sınırların çoğu zaman etnik, kültürel ya da coğrafi gerçeklerle uyuşmadığını gösteren çarpıcı bir örnek.
Kaynakça:
Barker, J. (2019). Colonial legacies: The division of Africa and its consequences. Cambridge University Press.
Ferguson, N. (2003). Empire: The rise and demise of the British world order and the lessons for global power. Basic Books.
Hughes, M. (2014). The scramble for Africa: The Berlin Conference and the partition of Africa. Routledge.
Lugard, F. (1922). The dual mandate in British tropical Africa. Macmillan.
Shillington, K. (2018). History of Africa (4th ed.). Palgrave Macmillan.
Thompson, L. (2000). A history of South Africa. Yale University Press.
Wallerstein, I. (2004). World-systems analysis: An introduction. Duke University Press.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish