Özgür Özel Diyarbakır'da: Kürt sorunu bir kişinin konuşmasıyla bitmez

Özel, “Bir yandan bir sorunu çözeceğiz derken hangi sorunu çözülmeye çalışıldığı konusunda derin şüpheler vardır” dedi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel güneydoğu turunun ilk ayağı Diyarbakır’da kadın sivil toplum kuruluşlarıyla kahvaltı toplantısında açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu'na destek veren DEM Parti'ye ve Kürt seçmene teşekkür eden Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın TBMM'ye gelerek örgütü lağvettiğini açıklaması gerektiğine yönelik sözlerini de değerlendirdi. Özel özetle şunları söyledi:

Buraya gelmeden 24 saat önce Bahçeli'nin açıklamalarıyla önemli bir eşikteyiz. Herkes neyin ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Biz meseleye şuradan bakıyoruz: Bahçeli'nin sözü sadece bir kişinin özgürlüğü, bir kişiye af, ona verilecek kürsü, oradan söylenecek bir söz, lağvolacak bir örgüt, her şey tamamdır ise hiçbir şey tamam değildir.

CHP, barışa giden, annelerin gözyaşı dökmesini ve şehit gelmesini engellemek, terör örgütünün ortadan kalkması için söylenecek her sözü anlamlı bulur. Ama Kürt sorunu yok, bir kişi konuşunca her şey çözülecek diyemezsiniz. Kürtlerin sorunu olup olmadığına devlet değil Kürtler karar verir. Kürtlerin sorunları, 'Kürtler sorun yoktur' diyene kadar vardır ve çözülmesi gerekir. Biz de bununla ilgili elimizden gelen her katkıyı ifade etmeye devam edeceğiz.

"Onların demesiyle Kürt sorunu bitmez"

Kürt sorunu olup olmadığına Kürtler karar verir, devlet karar veremez. Büyük devlet karar vermiş, küçük devlet de dün ilan etmiş gibi duruyor. Onların demesiyle Kürt sorunu bitmez, aksine onlar böyle söyledikçe derinleşir. Kürtlerin sorunları Kürtler sorun kalmadı diyene kadar vardır ve çözülmesi gerekir.

Terörün varlığı tüm Türkiye'nin sorunudur ama Kürtlerin sorunları da sadece Kürtlerin değil tüm Türkiye'nin sorunudur. Bu iki sorun eş zamanlı çözülmedikten sonra sorun doğurmaya devam edeceğiz.

Diyarbakır'daki iyi niyeti ve endişeyi görüyoruz. Bir kez da süreç daha yürütülmesi, bir kez daha başarısızlık geçen sefer ne yaşattıysa çok daha fazlasını yaşatabilir. Bu sebepten dolayı çok daha dikkatli olmak durumundayız. Kürtlerin yaşadığı sorunların sadece bir kişinin Meclis'te konuşmasıyla değil 86 milyonun temsilcilerinin parlamentoda konuşmasıyla, kurulacak masaya 86 milyonun oturmasıyla çözülecektir.

"Son derece riskler, tehlikeler barındırmaktadır"

Bugün Cumhur İttifakı'nın Kürtlerin sorunlarını görmediği, gündeme almadığı, alelacele bir şeyler yaptığı süreç son derece riskler, tehlikeler barındırmaktadır. Bir yandan bir sorunu çözeceğiz derken hangi sorunu çözülmeye çalışıldığı konusunda derin şüpheler vardır. Kürt sorununu yok sayıp bir sorunu çözenlerin Erdoğan'ın sorununu çözmek üzere bir süreç yürüttüklerine ilişkin endişeler hızla bertaraf edilmeli.

Mevcut anayasaya uyulmadıkça, bütün antidemokratik tavırlardan vazgeçilmedikçe anayasayı çiğneyenlerle anayasa yapmayız. CHP'yi masaya bu şekilde getirmek istiyorsanız biz o masaya gelmeyiz. Samimiyetsizliğe itiraz ederiz. Kürtlerin yaşadığı sorunları Meclis'te çözen bir anlayışı savunuyoruz. Bu ülkede herkesin geleceği sivil demokratik siyasetten geçer. Bu noktada üzerimize düşen her şeyi yapacağız.

“Üzerimize düşeni fazlasıyla yapacağız”

Daha sonra kent esnafını ziyaret eden Özel basın mensuplarının sorularını da yanıtladı:

 “Diyarbakır’ın ilgisi her misafire çok yüksektir. Burası hem kadim bir medeniyet hem misafirperverlikte, ev sahipliğinde zaten kimse Diyarbakır’ın eline su dökemez. Ama bu sefer Cumhuriyet Halk Partisi’ne olan ilginin katbekat artmış olduğunu memnuniyetle görüyorum” diyen Özel şunları söyledi:

Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz buraya çıkar odaklı, siyasi çıkar odaklı değil, gerçekten buraya toplumsal barışın sağlanması için üstümüze ne düşüyorsa onu yapmak üzere yani oy kazanmak, oy toplamak maksadıyla değil, Türkiye’nin şu anda seçim gündemi yokken ve çok kolay şekilde, çok popülist politikalarla bugün iktidar ne diyorsa tam tersini söyleyerek oy toplanabilecek, tırnak içinde söylüyorum görece verimli bir alan varken, biz son derece yapıcı bir yerden hükümeti samimiyete davet ediyoruz. Burada gördüğümüz, sokaklarda aynı kaygılar var. Cumhuriyet Halk Partisi’nin yaklaşımının inanılmaz destek gördüğünü görüyoruz. Bunu takip etmekten büyük memnuniyet duyuyorum. Üzerimize düşeni fazlasıyla yapacağız.

“Toplumsal barışı savunuyoruz”

Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisi şu anda. Yedi bölgede il ve büyükşehir belediyesi olan, yedi bölgede il düzeyinde belediyesi olan tek parti Cumhuriyet Halk Partisi. Bir zamanlar, ‘Sivas’ın doğusuna gidemez’ denilen partinin yedi bölgede belediyeleri var. İleride yedi bölgeden aldığı destekle sadece partisini değil, Türkiye’nin bütün mağdur ve mazlumlarını iktidar yapacak. Biz Türkiye ittifakını, yani sosyal demokratların yanında partimizdeki muhafazakar demokratları, milliyetçi demokratları ve elbette Kürt demokratları birlikte kucaklayan bir anlayışa sahibiz. Toplumsal barışı savunuyoruz. Bunun için üzerimize ne düşüyorsa yapıyoruz. Bu da Diyarbakır’da ciddi karşılık görmüş görünüyor. Siz de takip ediyorsunuz.

“ Kürtler, ‘Sorunlarımız çözüldü’ diyene kadar vardır”

Bir meselenin sorun olup olmadığına otokratik düzenlerde ülkeyi yönetenler karar verir. Demokratik düzenlerde sorunun sahibi karar verir. Bugün maalesef Erdoğan da Bahçeli de ‘Kürt sorunu yoktur’ diyorlar. Oysa ki Diyarbakır’a gelince görüyorsunuz ki Kürt sorunu vardır. Kürtlerin en başta demokratik katılım sorunu vardır. Bizim memleketlerimizde belediye başkanı seçilebilirken, bu memleketin son seçilmiş belediye başkanı, 2019 seçiminde Selçuk Mızraklı, halkın doktoru, beş yıldır cezaevinde tutuluyor. Bu sürece de kayyum niyetiyle başladılar. Van’da mazbatayı ikinciye vereceklerdi. Birinci parti olmanın da gücüyle orada kararlı bir duruş gösterdik. Hakkari’de kayyum atadılar, ona itirazı hep beraber yükselttik. Bu ülkenin, bu insanların bir kere demokratik temsil sorunları var. Özgürlüklerle ilgili, hak ihlalleri ile ilgili sorunları var. Bir de elbette en yakıcı şekilde hissettikleri yoksulluk sorunu var. Hepsinin çözümü toplumsal barıştan, Türkiye’nin 86 milyon olarak kucaklaşmasından ve ileriye doğru bir hamle yapmasından geçiyor, birbiri ile uğraşmasından değil.

Biz bu anlamda ‘Kürt sorunu yoktur’ demiyoruz, Kürtler, ‘Sorunlarımız çözüldü’ diyene kadar vardır. Ayrıca ben dün de söyledim. ‘Ben size devlet vaat ediyorum’ diye. Kürtlerin bir ayrılma talebi yok, bir toprak talebi yok. Kürtlerin bu devletin sahibi olma, bizimle birlikte eşit vatandaş olma talebi var. Benim Manisa’daki komşum olan Türklerin eşit vatandaşlıkla ilgili bir sıkıntıları yok ama bu bölgedeki insanların aldıkları hizmet, seçtiklerine hürmet, kendilerinin demokratik haklarını kullanma noktasındaki yaklaşımlar açısından baktığınızda ciddi sorunları var. O yüzden herkes kendini eşit ve mutlu hissedene kadar bu sorun çözülsün diye elimizden geleni yapmaya, elimizi taşın altına koymaya devam edeceğiz.

Neyi tarif ettiklerini bilmediğimiz için geri dönüşü var mı yok mu bilmem. Eğer Türkiye’nin en önemli sorununu çözmek için adım atıyorlarsa buradan geri adım olmaması lazım. Ama Tayyip Erdoğan’ın sorununu çözmek için bir hazırlık yapıyorlarsa, bu kadar samimi duygularını bu insanların kullanarak Tayyip Erdoğan için bir hazırlık yapıyorlarsa orada da bir adım ileri atamazlar.

Tahir Elçi'nin öldürüldüğü Dört Ayaklı Minare'ye karanfil bıraktı

Özel, daha sonra eski Diyarbakır Baro Başkanı Av. Tahir Elçi’nin Dört Ayaklı Minare önünde öldürüldüğü yerde CHP İstanbul Milletvekili ve Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi ile birlikte karanfil bıraktı.
 


Özgür Özel şunları söyledi:

Çok duygusal bir anda ve çok duygusal bir yerdeyiz. Bir yanımızda sayın Türkan Elçi, onun hayat arkadaşı. Bir yanımızda Sezgin Tanrıkulu, kendisi baro başkanıyken baroda birlikte çalıştılar. Ve o anda Diyarbakır Baro Başkanı sıfatıyla Diyarbakır için, kent için ve Diyarbakırlılar için bir basın açıklaması yaparken katledilmişti. Bütün süreci Türkan Hanım ile birlikte, Türkiye'nin dört bir yanından CHP örgütleri ve tüm STK'lar takip etti. Ancak biliyorsunuz olayın açıklığa kavuşturulmasına yönelik bütün beklentiler boş çıktı. Bir gün bu cinayetin de tüm yönleriyle ortaya çıkarılacağı güne kadar takipçisi olmaya devam edeceğiz. Tahir Elçi'nin hatırasının önünde saygıyla eğiliyoruz.

"Sur'daki olaylarda Diyarbakır kaybetti"

Daha önceki çözüm sürecinde "Bütün partiler gelsin otursun, sürecin teminatı herkes olsun" dediklerini belirten Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Yok biz yaparız' dediler. Bu tip işler başarızsızlığa ulaşınca çatışmalar daha çok oluyor, daha büyük oluyor. Sonra Sur'da hendek olayları, birçok şehirde hendek olayları oldu. Dünya kadar kayıp oldu. En çok kim kaybetti derseniz Diyarbakırlı, kent kaybetti. Dünya kadar polis öldü, asker öldü, sivil öldü ama en çok Diyarbakır'ın kent ruhu öldü. O günden bugüne Diyarbakır kendine gelmiyor. O yüzden o Toledo meselesi çok küçümsenecek bir şey değil. Diyarbakır'da güvenlik kaygısı ortadan kalkıp, Diyarbakır'da toplumsal barış egemen hale geldiğinde bu sefer sıraya ne gelecek; Diyarbakır'ı ayağa kaldırmak ve bütün dünyanın ilgisini Diyarbakır'a toplamak. Bu açıdan Diyarbakır çok avantajlı bir kent. Bu konuda en farklı düşünenler bile hemfikir" dedi.

Diyarbakır’daki temaslarına devam eden Özel, Diyarbakır Valiliği, Amedspor ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret edecek. CHP lideri ayrıca Kent Konseyi toplantısına katılarak Diyarbakır’daki ziyaretini tamamlayacak.

CHP Lideri Özel, Diyarbakır’ın ardından Batman, Mardin, Şırnak, Hakkari ve Van’ı kapsayan bölge gezisine devam edecek.

 

Independent Türkçe 

DAHA FAZLA HABER OKU