Ekonomide sık sık durum tespiti yaparak, alınan önlemlerin gelişen problemlere çare olup olmayacağını kontrol etmek gerekiyor.
Bazen bir konuya çok fazla odaklanarak resmin büyüğünü ve bütününü kaçırıyoruz.
Gelişen ve değişen şartlara rağmen aynı politikaları uygulamakta ısrar ediyoruz ve sonuç hüsran oluyor.
Türkiye'nin temel ekonomik problemleri arasında yüksek enflasyon, dış ticaret açığı ve cari açık, yüksek dış borç, işsizlik ve döviz kuru dalgalanmaları öne çıkıyor.
Bu sorunlar, uzun süredir Türkiye ekonomisinin kırılgan yapısını oluşturan ana unsurlar.
Ancak, mevcut ekonomik zorluklar zaten karmaşık bir yapıdayken, bölgesel bir savaş riski bu sorunların daha da derinleşmesine sebep olacaktır.
Bölgesel bir savaş riski, Türkiye'nin halihazırda kırılgan olan ekonomisini daha da zorlar ve mevcut sorunların nitelik değiştirmesine yol açar.
Böyle bir durumda, Türkiye'nin ekonomik dengeleri şu açılardan tehdit altında olacaktır:
1. Savunma harcamaları
Savaş ortamında savunma harcamaları önemli ölçüde artacaktır. Artan askeri harcamalar, kamu maliyesi üzerindeki baskıyı büyütecek, bütçe açığını artıracak ve diğer kritik alanlara yapılacak yatırımları kısıtlayacaktır. Savunmaya yapılan büyük yatırımlar, sosyal hizmetler ve altyapı projeleri gibi alanlardan kaynak aktarımını gerektirecektir. Bu da sosyal hizmetler ve altyapı projelerinin çok zayıflaması anlamına gelir.
2. Enerji güvenliği ve ticaret yolları
Ülkemiz enerji ihtiyacının büyük bir kısmını ithal ediyor. Bölgesel bir savaş, enerji fiyatlarını ve tedarik yollarını tehdit edecektir. Bu durum, enerji maliyetlerinde ciddi artışlara ve üretim sektöründe duraklamalara yol açar. Ticaret yollarının kesintiye uğraması, özellikle ihracata dayalı sektörlerde üretim ve gelir kayıplarına neden olur.
3. Yabancı yatırımcı güveni
Bölgesel bir savaş, Türkiye'ye doğrudan yabancı yatırımları caydırıcı bir etkiye sahip olur. Yabancı yatırımcılar için artan riskler ve belirsizlikler, Türkiye'ye yapılan yatırımları sınırlandırır ve sermaye çıkışlarına neden olur. Bu da Türkiye'nin büyüme potansiyelini düşürür.
4. Mülteci ve göçmen krizi
Savaş, aynı zamanda yeni bir mülteci ve göçmen akınına da yol açacaktır. Türkiye'nin daha önce de büyük mülteci krizleriyle karşılaştığı ve büyük zorluklar yaşadığı düşünüldüğünde, yeni bir göçmen dalgası, krizi yönetilmesi en zor krizlerden birini oluşturacaktır. Büyük toplumsal huzursuzluklar ve bunlara bağlı ekonomik maliyetler ülkemizi bir çıkmaza sürükler.
Bütün bu gelişmeler karşısında, her şeye rağmen hazırlıklı olmak gerekiyor. Kısa vadeli ve uzun vadeli çözüm üretmek gerekiyor.
Bölgesel bir savaşın yarattığı belirsizlik ve ekonomik tehditler karşısında Türkiye'nin kısa vadede uygulayabileceği bazı politikalar şunlar:
1. Finansal istikrarı sağlayacak acil önlemler
o Döviz kuru dalgalanmalarına karşı Merkez Bankası'nın rezervlerini güçlendirmek, ilk akla gelen tedbirlerdendir. Ancak, uluslararası finans koşullarını özellikle de BRICS ülkelerinin finansal adımlarını düşündüğümüzde bunun tek başına pek bir işe yarayacağını söyleyemeyiz. Dış şoklara karşı zayıf bir koruma sağlayacaktır. Bölgesel bir savaşın yaratacağı döviz talebi artışı ve döviz çıkışlarına karşı hazırlıklı olmak için en önemli adım, genel bir para otoritesi oluşturmak olacaktır. Merkezi ve dağıtık üretilen paralar ile değeri kendinden menkul paralar ve itibari paralar gibi tüm paraların merkezi bir otorite ile yönetilmesi ve yönlendirilmesi oldukça büyük bir öneme sahiptir. Bu konuda bir video açıklama yapmıştım.
o Savunma harcamalarının artması kaçınılmaz olacaktır. Ancak, bu harcamaların bütçe açığını daha da derinleştirmemesi için finansman araçlarının ve stratejilerinin dikkatli bir şekilde yönetilmesi gerekir. Gerekirse iç borçlanmaya yönelmek ve dış borçlanma riskini minimize etmek önemli bir tedbir olacaktır.
2. Enflasyonla mücadele
o Böyle durumlarda gıda ve enerji fiyatları üzerindeki artışların toplumsal etkilerini hafifletmek için fiyat kontrolleri veya sübvansiyonlar kısa vadede düşünülmelidir. Stokçuluk, fırsatçılık ve tağşiş gibi işlemlere karşı caydırıcı cezaların şimdiden belirlenmesi ve düzenlenmesi gerekir. Ancak bu tür politikalar dikkatli bir şekilde uygulanmalı ve uzun vadede piyasa dengesini bozmamalıdır.
3. Enerji güvenliğinin sağlanması
o Bölgesel bir savaşın enerji tedarik hatlarını kesintiye uğratma riski vardır. Türkiye'nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmek için hızlı adımlar atması gerekmektedir. Yenilenebilir enerji, jeotermal enerji, hidrolik enerji ve hatta termik enerji alternatiflerinin şimdiden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Orta vadeli çözümler
Kısa vadeli önlemlerle birlikte, Türkiye'nin bölgesel bir savaş riskine karşı orta vadede daha kalıcı çözümler geliştirmesi gerekir:
1. Tarımda ve sanayide kendine yeterlilik
o Türkiye'nin tarımsal üretim kapasitesini artırmak, savaş veya kriz durumlarında gıda güvenliğini sağlamak açısından hayati öneme sahiptir. Tarımsal üretimde kendi kendine yeterlilik politikaları teşvik edilmeli ve tarım sektörüne yönelik yapısal reformlar bir an önce hayata geçirilmelidir. Tarım ve hayvancılıktaki mevcut durum bir kriz durumudur. Ülkeyi bu durumdan bir an önce çıkaracak adımların, bugünden tezi yok atılmaya başlanması gerekir.
o Orta vadede, sanayi üretiminde ithal ara malına bağımlılığı azaltmak ve nihayetinde ortadan kaldırmak öncelikli bir politika olmalıdır. Türkiye'nin dış şoklara karşı daha dirençli olması için yerli üretim ve katma değeri yüksek üretim teşvik edilmelidir.
2. Yapısal reformlar
o Bütçe açığını kontrol altına almak için vergi sisteminde reform yapılması gerekmektedir. Vergi tabanını genişleten, servetten vergi alan ve gelir dağılımını düzelten bir vergi sistemi, Türkiye'nin kamu maliyesini güçlendirecektir.
o İşsizlik sorununun çözülmesi için iş gücü piyasasında yapısal reformlar yapılmalıdır. Özellikle genç işsizliği hedefleyen politikalar ve eğitim reformları ile iş gücünün nitelikleri artırılmalıdır. İşgücü ile üretim arasında doğrudan bir ilişki oluşturulmalıdır.
3. Yatırım ortamının iyileştirilmesi
o Bölgesel bir savaş ortamında bile yabancı yatırımları çekmek için yatırım ortamı iyileştirilmelidir. Hukukun üstünlüğü, şeffaflık ve öngörülebilirlik, yatırımcıların Türkiye'ye olan güvenini artıracaktır.
o Özellikle yerli yatırımcıların ekonomiye katkılarını artırmak için teşvikler sağlanmalı ve kredi imkânları genişletilmelidir.
Sonuç
Türkiye, mevcut ekonomik sorunlarla mücadele ederken, bölgesel bir savaşın yaratacağı ek zorluklara karşı hazırlıklı olmalıdır.
Kısa vadede finansal istikrarın sağlanması ve fiyat artışlarına karşı önlemler alınması önemliyken, orta vadede tarım, sanayi ve yapısal reformlar gibi uzun vadeli politikalarla ekonomik dayanıklılık artırılmalıdır.
Hem ortodoks hem de heterodoks politikaların dengeli bir şekilde kullanılması, Türkiye'nin kriz anlarında ekonomik istikrarını korumasına yardımcı olacaktır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish