İnternette gelişen toksik bir mecra: "İncellik" ve "sosyal dışlanmışlık"

Prof. Dr. Ulvi Saran Independent Türkçe için yazdı

İllüstrasyon: Anuj Shrestha

İkbal Uzuner cinayeti üzerinden internetin karanlık dünyasına bakış

Geçen günlerde 19 yaşındaki İkbal Uzuner'in Semih Çelik adlı psikopat bir katil tarafından kesilip parçalara ayrılarak vahşice katledilmesi, Türk kamuoyunun dikkatini İnternetin gençler arasında ölümcül düşünce ve hayat tarzlarını ve nihilizmi yaygınlaştıran karanlık yönlerine çevirdi.

İnternetin izole ve gerçek dünyadan kopuk yapısında şekillenen bu tür marjinal gruplaşmalar ve bunların geliştirdiği ideolojik aidiyetler, sosyal medya platformları aracılığıyla gençler arasında yaygınlaşıyor ve günümüz dijital ortamının karanlık yüzünü daha görünür hale getiriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Yaşanan trajik olay, bu bağlamda, özellikle sosyal medyada hızla yayılan ve gençleri ağına alan "İncel" ideolojisinin ürkütücü etkilerini ve "çöküşü yücelten" yozlaşmış ve antisosyal içeriklerin tehlikeli boyutlarını gündeme taşımaktadır.

Çelik'in işlediği sadistçe cinayetten sonra, bazı sosyal medya hesaplarından görüntülü ve sesli olarak ekranlara yansıyan, bir taraftan işlenen cinayeti desteklerken diğer taraftan hiçbir kutsalı, değer ölçüsü ve sınırı olmaksızın şiddet, işkence, cinsellik ve tecavüz özlemlerini dile getiren kan dondurucu mesaj ve paylaşımlar, İnternetin nasıl bir zihinsel çürüme ve sosyal toksisite mecrasına dönüştüğünü ortaya koyuyor.


İncellik ve genelde sosyal dışlanmışlık nedir?

İngilizce "involuntary celibate" (istem dışı bekâr) teriminden türetilen "İncel" kavramı, esasen daha çok kadınlarla sağlıklı ve sürdürülebilir ilişkiler kuramayan erkeklerin, kadın düşmanlığına yönelik bir tutum geliştirmelerini ifade eden bir terim.

Kavram, özellikle çevrimiçi topluluklarda, özde kadın düşmanlığı ekseninde radikalleşmiş öfkeyi ifade eden bir alt kültür olarak ortaya çıksa da zamanla kadınlarla romantik ilişkiler kuramamanın ötesinde çeşitli kişilik bozuklukları, travmalar ve toplumsal dışlanmışlıklarla ilişkilendirilen daha geniş patolojileri kapsayacak şekilde genişledi.

İncellik, İngilizce kökenli olmasına rağmen, böylece artık birçok kültürde kullanılan ve küresel bir fenomeni tanımlayan bir kavram haline dönüştü.

İncellik ideolojisinin ilk defa geniş çapta dünya kamuoyunun dikkatini çekmesini sağlayan olay, üniversite öğrencisi Elliot Rodger'in uzun süre kadınlarla ilişkilerde başarısızlık ve sosyal dışlanmışlık yaşaması sonucu, 23 Mayıs 2014'te Kaliforniya'da 6 kişiyi topluca katletmesi ve ardından intihar etmesi oldu…

Rodger'in bu kanlı katliamı ve ardından gelen intiharı, ideolojinin daha da yaygınlaşmasını ve kendisinin incel topluluklarında "hareketin önderi" olarak yer edinmesini, hatta adının bir "aziz" olarak anılmaya başlamasını sağladı… 
 


İnceller ve geniş anlamda "dışlanmışlık sendromu" yaşayanlar" kimlerdir?

Bir genci yalnızlaştıran; içinde bulunduğu topluma, toplumun çeşitli kesimlerine ve özellikle kadınlara öfke duymasını besleyen temel dinamikler, süreçler, çevresel koşullar ve psikolojik etmenler şu şekilde sıralanabilir:


Çocukluk travmaları:

Çocuklukta yaşanan istismar, ihmal veya sevgi eksikliği gibi deneyimler, kişilerin özgüvenlerini zedeler, sağlıklı sosyal ilişkiler geliştirmeyi zorlaştırabilir ve bireyi toplumdan daha fazla uzaklaştırabilir.


Kişilik bozuklukları:

"Narsisistik kişilik bozukluğu", "antisosyal kişilik bozukluğu" veya "borderline kişilik bozukluğu" gibi rahatsızlıklar, toplumda başkalarıyla sağlıklı ilişkiler ve bağlar kurulmasını engeller ve bireylerin sosyal hayatta kendilerini dışlanmış hissetmelerine ve başkalarına karşı öfke geliştirmelerine yol açar


Yalnızlık ve sosyal izolasyon:

Uzun süreli yalnızlık ve sosyal izolasyona maruz kalmak, kişilerde duygusal dengesizliklere yol açabilir. Yalnız kalan bireyler, zamanla daha izole hale gelir ve topluma karşı genel bir düşmanlık beslemeye başlarlar.


Toplumsal dışlanma:

"İncel" karaktere sahip olanlar, genel olarak sosyal ilişkilerde ve sosyal hayata katılmada başarısızlık yaşayan insanlardır. Bu gibi kişiler, iş hayatında, arkadaşlık ilişkilerinde veya toplumsal etkinliklerde kendilerini marjinalize edilmiş hissederler. Bu durum, derin bir değersizlik ve aşağılık duygusuna neden olur ve sonuçta saldırganlığa, acımasızlığa ya da kendine zarar vermeye yol açabilir.


Radikalleşme ve öfke:

Psikolojileri örselenmiş ve toplumsal uyum yeteneklerini kaybetmiş bireylerde gözlemlenen şiddet eğilimleri, içlerinde büyüyen derin öfkenin ve haksızlık duygusunun dışarıya yansımasıdır.

Bu gibi topluluklarda sıkça görülen "kadın düşmanlığı" ve "sistem karşıtlığı" temaları, bireylerin kendilerini toplumun dışında görmelerinin ve uğradıkları ötekileştirmenin intikamını almak istemelerinin bir sonucudur.

Radikalleşen bu öfke, çoğu zaman sadece kadınlara değil, topluma ve diğer sosyal gruplara da yönlenebilir.


Dışlanmışlık duygusu, öfke ve karşıtlık tavrı nasıl bir sosyal ekosistemde gelişiyor?

İncel ideolojisi, bunun etrafında şekillenen cinsiyetçi tavırlar ve çeşitli toplumsal kesimlere yönelik öfke ve karşıtlıklar, özellikle marjinalleşmiş veya kendini dışlanmış hisseden bireylerin sosyopsikolojik süreçlerini yansıtır. 

Bu dışlanmışlık ve tepki ideolojisinin temel nitelikleri şunlar:


Kurban psikolojisi:

Genel olarak toplumsal dışlanmışlık hissedenler, kendilerini toplumsal ve bireysel düzeyde "kurban" olarak görürler.

Bu kişiler, genellikle toplumun itibar ve başarı standartlarına uymadıkları için dışlandıklarını ve başarısız olduklarını düşünürler.


Toplumsal statü eleştirisi ve nefret söylemi:

Dışlanmışlık yaşayanlar, romantik ve maddi başarısızlıklarının, toplumun güzellik ve güç dinamikleriyle olan uyumsuzluklarından kaynaklandığına inanırlar.

Bu inanç, erkeklerin toplumda yüksek statü elde edemedikçe gerek kadınlardan gerek toplum kesimlerinden ilgi ve itibar göremeyecekleri düşüncesini besler.

Toplumda güzellik, çekicilik ve başarı sembolü olanlara yönelik düşmanlık, bu ideolojilerde sıklıkla nefret söylemine dönüşür ve bazı aşırı durumlarda şiddeti de meşrulaştırır.

Çevrimiçi platformlarda elde edemedikleri ve başarı düzeyine ulaşamadıklarını hedef gösteren ve hatta şiddet eylemlerine çağrıda bulunan içeriklerin yaygınlaşması, bu nefretin karanlık yönünü ortaya koymaktadır.


Kendine yönelik düşmanlık:

Dışlanmış bireyler, zamanla kendi durumlarını hak ettiklerine inanmaya başlayabilirler.

Bu durum, içe dönük bir nefret ve "kendini küçümseme" eğilimini ortaya çıkarır.

  
İdeolojik radikalleşme ve travmatize olmak:

Bireylerin dışlanmışlık hissi yaşamaları, sanal gruplarda toplumsal normlara karşı bir direniş ya da "intikam" fikrini besleyerek internet üzerinden hızla radikalleşmelerine neden olur.

Sürekli bir dışlanmışlık hissi ve öfke besleyen bireyler, kendilerini marjinalize eden topluma karşı her fırsatta öfkelerini dile getirmeye ve şiddet eylemleri yapmaya meyilli hale gelirler.


Sanal üyelikler ve gerçek ilişkilerden kopukluk:

İncel grupları gibi çevrimiçi topluluklar, üyelerine sanal bir aidiyet sunar ve bu aidiyet, bireylerin gerçek dünyadaki sosyal çevreye olan bağlılıklarını ve yüz yüze ilişkiler geliştirmesini zorlaştırır.

Kendilerini gerçekleştirmek ve yeni kimlik ve aidiyetlerini içselleştirmek üzere sanal dünyadan onay bulma arayışına girerler. 


İzolasyon:

Sanal ortamlarda kurulan bağlar, yüzeysel ve geçicidir. Gerçek hayattaki duygusal derinlikten ve sosyal destekten yoksun olan bireyler, giderek daha fazla izole hale gelirler.

Bu izolasyon, psikolojik sorunları derinleştirir ve bireylerin sanal ortama daha fazla kapılmalarına ve bağımlı hale gelmelerine neden olur.

  
Çarpıtılmış benlik duygusu ve gerçeklik algısı:

Bu grupların üyeleri, sanal dünyada gerçek dünyada yaşanan olayların grup ideolojisi doğrultusunda algılanması ve yorumlanması üzerinden sürekli olarak olumsuz geri bildirimler almaya başlarlar.

Bu eğilim, sonuçta "kendilik" yargılarını ve "gerçeklik" algılarını zayıflatır. Kendini değersiz hissetme, aşağılık kompleksi ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklar oluşur.

İncel gruplarına katılan kişiler, halihazırda yaşadıkları travmaları bu gruplar aracılığıyla daha da derinleştirirler.


Cinayette, kişisel, psikososyal ve çevresel etmenler

Sosyal medya ve toksik alt kültür ideolojisinin ağırlaştırıcı etkilerinin dışında, Semih Çelik'i bu sadistçe cinayeti işlemeye götüren özel kişisel, psikososyal ve çevresel etmenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Empati yoksunluğu, manipülatif davranışlar ve diğer insanların acılarına duyarsızlık gösterme gibi eğilimlerle kendisini gösteren "psikopati" ve "antisosyal kişilik bozukluğu…"
  • Çocukluk döneminde yaşanan duygusal, fiziksel veya cinsel istismara maruz kalmak gibi deneyimleri içeren travmatik geçmiş…
  • Reddedilme veya aşağılanmaların yol açtığı, "narsistik yaralanmalar…"
  • Toplumsal kültürün ve medyanın genel olarak şiddeti yüceltici veya şiddeti meşrulaştırıcı yöndeki etkisi…
  • Bireyin sağlıklı duygusal gelişimden yoksun kalmasına neden olan, "duygusal destekten yoksun veya işlevsiz aile yapısı…"
  • Empati kurma yeteneklerini ve dürtü kontrolünü olumsuz etkileyen "beyin hasarı" ve "nörolojik bozukluklar"
  • Genetik olarak şiddet davranışlarına yatkınlık…
     


Sonuç

"İncel" (zorunlu bekarlık) ve sosyal dışlanmışlık ideolojisi ve bunlarla ilişkili nefret, cinsiyet ayrımcılığı ve şiddet kullanma eğilimleri, 21'inci yüzyılın, bilgi ve teknoloji çağının dijital ortamında oluşmuş yeni tür radikal hareketlerin başlıca örneklerindendir.

Bu tür hareketler, sosyal medya platformlarında ve çevrimiçi forumlarda gelişerek, özellikle cinsiyetlerarası ve toplumsal ilişkilerde hayal kırıklığı yaşayan bireylerin içine düştüğü nefret ve ayrışma ideolojisini ve bu çerçevede oluşan sosyal medya tabanlı alt kültür kategorisini ortaya koymaktadır.

Bu tür ideolojik aidiyetler ve odaklanmalar, bireylerde derin psikososyal bozukluklara, kişilik travmalarına ve antisosyal davranışlara yol açabilmektedir.

Sosyal izolasyon, empati eksikliği ve topluma yabancılaşmanın, bireyleri radikalleştirerek şiddet ve öc alma isteği geliştirmelerine neden olması beklenen bir sonuçtur.

Bu bakımdan, zamanla bu bireyler, belirli hedef gruplara yönelik saldırgan ve psikopatça davranışlar sergileyebilmektedirler.

Semih Çelik'in bu kapsamda yer aldığı düşünülen cinayeti, sadece bireysel bir patoloji değil, aynı zamanda toplumsal ve psikolojik dinamiklerin bir arada etkileşim içine girdiği karmaşık bir süreçtir.

Yerleşik ahlaki ya da toplumsal normları yıkmayı amaçlayan bu tür nihilist ve aşırılık yanlısı söylemler ve radikal içeriklerin genç kesimler arasında nasıl bu kadar taraftar bulabildiği, hem sosyal psikologların ve sosyal pedagogların, hem de toplumda kamu düzenini ve güvenliğini sağlamakla yükümlü ve görevli resmi otoritelerin üzerinde dikkatle durmaları ve çözümler üretmeleri gereken bir konudur.

Şiddet eğilimlerinin bireysel, toplumsal ve çevresel etmenlerle nasıl etkileşime girdiğini anlamak, bu tür suçları önlemek için gerekli tedbirlerin alınması bakımından gereklidir.

Özellikle toplumda dışlanmış ve öfkeye kapılmış bireylerin radikalleşme eğilimlerini azaltmak için erken müdahale ve psikolojik destek kritik önem taşımaktadır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU