New York Çetesi ve önemsiz bir detay!

Fotoğraf: AA

Bazen anlaşmazlık projenin kendisinde değil, projeye hizmet etmede hangisinin daha etkili olduğu konusunda yaşanıyor... İran rejiminde reformistler ve muhafazakârlar ya da şahinler ve güvercinler olarak tanımlananlar arasındaki anlaşmazlığın özü de bu gibi görünüyor.

Çadırın dışında değil, içinde bir anlaşmazlık var… Reformist Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, bir dizi kontrolün dayatıldığı seçimlerle cumhurbaşkanlığı makamına ulaştı. Kolay bir metafor olarak Pezeşkiyan'a ‘Reformcu İskender’ diyebiliriz!

Abdullahiyan'ın yerine de yeni bir Dışişleri Bakanı önerildi. Söz konusu kişi, Abdullahiyan ile aynı eğitim, siyaset, mezhep ve kurumsal ırktan gelen Abbas Arakçi.

Her ikisi de Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ekolünden geliyor. İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Sözcüsü İbrahim Rızai, komisyon üyeleri ile Dışişleri Bakanı adayı Abbas Arakçi arasında geçen bazı konuşmaları aktardı.

Arakçi, dünya görüşünün DMO üyesi olduğu dönemle aynı olduğunu ve değişmediğini belirterek, şunu vurguladı: “Ben New York Çetesi’nin bir üyesi değilim.” Sözü geçen bu New York çetesi nedir?

Al Arabiya’nın haberine göre bu terim yıllar önce ilk kez İran Dini Lideri Ali Hamaney'e yakınlığıyla bilinen Keyhan gazetesinde yer aldı.

Bu terimle kastedilen şudur: Şah'ın düşüşünden önce ABD'de bulunan ve daha sonra rejimin ideolojik içeriğine katılmasa da Humeyni rejiminin yararına hizmet eden kimselerdir. Bu kimseler rejime milliyetçi bir ruhla hizmet etmiştir. Yurtdışında ikamet eden veya okuyan İranlılar ve aileleri de bu kapsama girmektedir.

Sembolleri arasında Zarif'in de bulunduğu bu çetenin en ünlü başarılarından biri, Nike gibi bir lobi kuruluşunu ve Trita Parsi gibi tehlikeli bir İranlı-Amerikalı figürü Tahran'ın çıkarlarını, görüşlerini ve söylemlerini desteklemek için kullanmaktır. Belki de Obama yönetimi bu çetenin en büyük nüfuzuna tanık oldu.

Peki, bu grubun Arakçi, Abdullahiyan ve DMO’nun diğer kadrolarından farkı nedir?

Al Arabiya’nın haberine göre bu grubun üyeleri ne pahasına olursa olsun Tahran yönetiminin ABD ile bir anlaşmaya varması gerektiğini düşünüyor. Böylece İran'ın Ortadoğu bölgesinde üstünlük sağlayacağına, devrimin ihracının gerçekleşeceğine, İran rejiminin stratejik derinliğinin genişleyeceğine inanıyorlar. Dolayısıyla önce ABD ile uzlaşma sağlanması gerekliliğine bağlılar. Tabii ki, işin sonunda ABD ile ortak olmak var.

Şu an gülümseyen Zarif grubu, belki de Abdullahiyan ve Arakçi gibi somurtanlardan daha tehlikeli olabilir.

Nihayetinde kartlar gelir ve gider. Ama ister gülümsesin ister çatık kaşlı olsun hepsi de aynı oyun masasındadır. Bu masanın kuralları Dini Lider, DMO, New York Çetesi, Tahran ve Cemran çetesi tarafından belirlenir. Önemli olan rejimin kalbinin güçlü bir şekilde atmaya devam etmesidir.

 

Şarkul Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU