Büyükler küçük meselelere takılıp kaldıklarında, büyük meseleler komediye dönüşür. Joe Biden'a yönelik darbe, herhangi bir “muz cumhuriyetindeki” zehirli bir darbe gibi görünüyordu, sadece askeri üniforma yoktu. Dahası ABD Temsilciler Meclisi Başkanı, Başkanın görev süresinin bitimini beklemeden derhal istifa etmesi çağrısında bulunuyor.
Bu, asker şapkalarının ve tankların olmadığı bir darbe. Amerikan Başkanı, tarihin en hassas anlarından birinde adaylığı konusunda mantığın, halkın, aklın ve özellikle vicdanın sesini dinlemek yerine “ailesiyle istişarede bulunuyor.” Kişisel onurunu bir kenara bırakıp sadece dövüşmeyi bilen, dövüşün politik söylem ve sloganlarını benimseyen bir rakibe karşı nafile mücadele verdi. Kazanan atın kendisi olduğu konusunda ısrar ederek, sahanın kenarındaki yaşlı at gibi göründüğünün üzerinde bir an bile durmadı. Bu sıkıcı, bazen de komik sahnede ABD çöküşün ve patlamanın eşiğinde bir ülke gibi görünüyordu. Zira savaşlara, başarısızlıklara, ekonomik koşullara ve her şeye rağmen ABD'nin hâlâ düşmanlarının bile sığınmak istediği bir ülke olduğu biliniyor. Çin para ve büyüme açısından onun önüne geçebilir, Hindistan onu takip edebilir, Rusya, Japonya ya da Brezilya onu geçebilir, ancak yine de korkanların bir güvence duygusu ile gitmek istedikleri ilk ülke odur.
Trump “iç savaş” korkusundan bahsettiğinde ve devlet başkanı hakkında küçümseyen bir tonla konuştuğunda, ABD’nin bu özelliği tehlikede görünüyordu. Biden, ABD'nin imajı paramparça olmuş, demokratik değerleri dibe vurmuşken, yarışı gevşek ve dağılmış bir halde bıraktı.
Başkanlık savaşının son haftaları, her türlü nezaket standardından yoksun bir çıkarcılığa dönüşmüştü; Trump'ın konuşmaları bölünme ve tehditlerle doluydu, Başkanın günlük sağlık raporunu andıran konuşmasına, özürler, hatalar ve dil sürçmeleri bölümleri eşlik ediyordu.
Lady Macbeth her zaman onun yanında, kaşlarını çatmış, yeni bir hata ve gaf korkusuyla ona bakıyor olurdu. Bir faslı başarılı şekilde tamamladığında onu alkışlar ve “Tamam Joe. Dört yıl daha” derdi.
Ama hayır. Üzgünüz. Bir dönem daha başkanlık yok. ABD ve dünya daha fazla kargaşa ve belirsizliği kaldıramaz. Böyle zayıf bir başkan, yanan bir dünyada bugünden sonra nasıl kararlar alabilir? Kendisi de alevler içinde olan Netanyahu ile nasıl konuşabilir?
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.