Arjantin diplomasisi felç: Brezilya selam vermiyor, Çin elçisini çağırdı, Swap durdu

Özgür Uyanık Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Juan Mabromata/AFP

Javier Milei yönetimindeki Arjantin daha ilk haftasını doldururken sadece sosyoekonomik değil diplomatik alanda da kaosa sürükleniyor. 

Milei'in seçim döneminde Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva ve Meksika Devlet Başkanı Lopez Obrador'a yönelik "komünist şer ittifakı" suçlamaları sebebiyle bu iki ülke yönetimleriyle diyalog kurulamıyor.

Her iki başkan da Milei'in başkanlık seremonisine katılmayı ve onun hakkında konuşmayı reddettiler. 

Oysa Arjantin'in bölge diplomasisi, tüm tarihi boyunca bu iki dev ülkeyle birlikte hareket etme üzerine kuruluydu. 

Arjantin, Brezilya ve Meksika Latin Amerika'nın nüfus, toprak ve üretim anlamında en büyük 3 ülkesi.

Kıtada uygulanan iktisadi ya da politik her türden proje bu 3 ülkenin mutabakatına dayanır. 

Fakat Milei daha iktidara gelmeden Arjantin'in bölgesel ittifaklarını uzaklaştırmayı başardı.

Koltuğa oturduktan sonra ise Arjantin'in daima dengeli biçimde yürüttüğü geleneksel dış politikasını "sıfırlamaya" başladı.  

Milei'in Katoliklerin lideri Arjantinli Papa Francisco'ya bile ağza alınmayacak küfürlerle "dünyaya komünizm yaydığı" suçlamasında bulunduğu düşünülürse Küba, Venezuela ve Nikaragua'ya elçi atamayacağını açıklaması normal karşılanabilir.

Oysa 1976-83 askeri cuntası bile hem Sovyetler hem de Küba'yla iyi ilişkiler kurmuştu.

Ülkede solcu avı sürdüğü o yıllarda bile Arjantin, Birleşmiş Milletler'de Küba aleyhine olan önergelere ret oyu veriyordu.

Milei tarafından "komünist şerrin kaynağı" olarak görülen Çin ise diğer ülkeler gibi durup beklemektense hızlı bir dama hamlesiyle sonuca ilerledi.

Pekin yönetimi kasım ayında seçimler gerçekleşmeden bir hafta kadar önce Milei'in seçilme ihtimalinin yaratacağı riskleri değerlendirerek iki ülke arasındaki Swap anlaşmasını dondurma kararı aldı.

Zira Milei'in en önemli seçim vaadi ulusal paranın tasfiyesi, USD'ye geçiş ve merkez bankasını kapatılmasıydı. 
 

VCG.jpeg
Görsel: VCG

 

Milei'in başkanlık koltuğuna oturduğu günün ertesinde ise sürpriz biçimde Şi Cinping, Çin Ulusal Halk Kongresi Daimi Komitesi Başkan Yardımcısı Wu Weihua'yı Buenos Aires'e gönderdi.

Wu, Çin devlet başkanının tebrik mektubunu bizzat getirmişti. 

Ayrıca Wu, Ekonomi Bakanı Luis Caputo ile de görüştü. Caputo, Milei'in ilan ettiği gibi, merkez bankasını kapatmak gibi bir planları olmadığı konusunda garanti verdi.

Caputo zaten itiraf etmişti: IMF'den ya da özel fonlardan net sinyaller gelmezse Arjantin kredi açısından Çin'den başka umudu kalmayacaktı.

Fakat bütün jestler Arjantin'in yeni yönetimi tarafından havada bırakılıp hızla somut diplomatik adıma çevrilmediği için Buenos Aires'teki Çin büyükelçisi Wang Wei, iki ülke arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkilerin geleceğine dair bir rapor sunmak üzere Pekin'e çağrıldı. 

Çin'in beklentisi ilk olarak Milei'in hemen bir büyükelçi atamasıydı. Bunun yerine Pekin'deki Arjantin diplomatik temsilciliği, tarihteki en düşük kategori olan bir sekreterin sorumluluğuna bırakıldı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Milei'nin Pekin'deki temsilciliği, Çin'in ticari ve stratejik önemine göre çok düşük bir rütbe olan elçilik sekreteri Valeria Varone tarafından yönetiliyor.

Oysa Milei'in selefi Alberto Fernandez, Çin'e sadece bakanlar kurulunu değil eyalet valilerini bile yanında götürmüştü.

O zaman atanan büyükelçi Sabino Vaca Narvaja saygısını göstermek için başkan Şi Cinping ile yapılan toplantıda kalkıp Çin Komünist Partisi marşını Çince okumuştu. 

Çünkü Çin, Arjantin'i batmaktan kurtaran tek kaynaktı. 

Cristina Kirchner 2012'de ödeme krizi olduğunda merkez bankasının rezervlerini ilk kez Çin, Swap anlaşmasıyla dengelemişti.

Ondan sonra gelen tüm başkanlar aynı anlaşmayı yenilemek için Çin yönetimine taahhütte bulundular. 

Fakat Milei seçim boyunca "komünistlerle ticaret yapmam" diye çılgınca bağırıp durdu.

Seçimi kazanır kazanmaz, daha koltuğa oturmadan ABD elçisiyle beraber IMF'ye koştu.

Tüm bu hataların üzerine Milei'in Dışişleri Bakanı Diana Mondino'nun Çin yönetimine yönelik muğlak ifadeleri Pekin'de tepkiyle karşılandı.

Mondino "ülkeler arasında alışılagelmiş gizlilik anlaşmaları sebebiyle Swap anlaşmasıyla ilgili belirsizlikler olduğunu" iddia etmişti.

Arjantin dışişleri bakanının tavrından sonra Çin basınında "Javier Milei'in Trump'ın Güney Amerika versiyonu" olduğuna dair haberler arttı. 

Mondino, Brezilya'daki Bolsonaro hükümetinin dışişleri bakanı Ernesto Araujo'nun rolüne soyunmuşa benziyor.

Fakat Araujo her ne kadar aşırı dinci bir anti-komünist olsa da kariyerden gelen bir diplomattı. 

Yeni Arjantin dışişleri bakanının ise uluslararası ilişkilerle ilgili bir kariyeri yok. Finans alanında boy gösteren zengin bir ekonomist. 

Zenginliğin kaynağı ise Arjantin tarihinin en büyük banka dolandırıcılığına dayanıyor. 

Diana Mondino ve kocası Eugenio Pendas'ın ünü 1994'te Arjantin'in ulusal parasını terk edip dolara geçtiği günlerde başlıyor.

Mondino ve Pendas 90'larda her şeyi özelleştiren Menem hükümetini besleyen neoliberal düşünce kuruluşu CEMA'nın bir parçasıydı.

O tarihte 80 bin nüfuslu Venado Tuerto'da kurulmuş Banco Integrado Departamental (BID) adlı bir banka usülsüz krediler verdiği ve sahte varlıklar göstererek merkez bankasından kredi elde ettiği tespit edildiği için faaliyetleri durdurulmuştu. 

O sırada bankalara kredi derecelendirme kuruluşu "Risk Analysis" şirketinin başkanı Diana Mondino'du.

Kocası Pendas ise Arjantin Merkez Bankası'nın Finansal ve Borsa Kuruluşları Müfettişiydi. 

Özetle, Mondino'nun şirketi bu batmış BID'in iki kooperatif bankasını satın alması için iyi not verdi.

Eşi de bu satın alımları merkez bankası adına onayladı. Ve sadece bu operasyonda merkez bankası 1 milyar dolar zarar etti.

Mondino'nun erkek kardeşi Guilllermo da 2001 krizine neden olan Maliye Bakanı Domingo Cavallo'nun ekonomik danışmanlar kabinesi başkanı olarak görev yapmıştı.

Borç yeniden yapılandırmasındaki usulsüzlük sebebiyle 2014 yılına kadar yargılandı.

Bu ilginç arka plan ister istemez insanı düşündürüyor:

Belki de yeni dışişleri bakanının asıl görevi diplomasiyle değil yine kendi alanıyla ilgilidir: Arjantin'i daha ağır şartlarda batılı finans şirketlerinden borçlandırmak.

Diğer yandan Milei de Çin'le Swap anlaşmasının yenilenmesinin zorunlu olduğunun farkında. 

Ayrıca Çin, Arjantin'in komşusu Brezilya'dan sonraki en önemli ticaret ortağı durumunda. 

Arjantin Çin'e 2022 yılında 8 milyar dolar değerinde tarım ürünü ihraç etti. 2021'de bu rakam yaklaşık 6 milyar dolar idi. 

Çin bu yıl sadece Bahia Blanca'da gübre üretimi için 1,2 Milyar dolarlık yatırım açıkladı.

2020'den bu yana da Arjantin genelinde 12 maden projesinde 3,2 Milyar dolar yatırım yaptı. 

Çin'le ilişkilerin düzeltilebilmesinin yolu öncelikle diplomatik ilişkilerin saygın biçimde kurulmasından geçiyor.

Ama Mondino'nun Dışişleri bakanlığı buna ne kadar izin verir, kimse bilmiyor. 

Milei'in aynen kendinden önceki devlet başkanlarının yaptığı gibi Pekin'e gidip bizzat saygısını göstermeden Çinlilerin ona herhangi bir kredi açacağını sanmıyorum.

Çin ve Arjantin arasındaki ilişkinin bölgesel hatta küresel bir yanı da var. 

Önceki Arjantin hükümetleri BRICS'e girebilmek için çok çaba sarf etti.

Son Alberto Fernandez hükümeti döneminde Çin'le her alanda büyük ilerlemeler kaydedildiği gibi BRICS konusunda da sonuca gelindi. 

Arjantin'in BRICS'e alınması Çin'in oluru olmasaydı mümkün değildi.

Diğer yandan Brezilya'da başkan Lula'nın aktif desteği olmasaydı Arjantin bloğa giremezdi.

Geçen ay BRICS yönetimi Arjantin'in bloğa kabul edildiğine dair davet mektubunu gönderdiler.

Resmi olarak, 1 Ocak itibarıyla Arjantin bloğun bir üyesi olacak. Ancak Arjantin başkanının yazılı bir taahhütle bloğa girmeyi kabul eden belgeyi imzalaması gerekiyor.

Fakat Milei seçim sürecinde bu konu aleyhinde çok atıp tuttu. Dışişleri Bakanı Mondino ise BRICS'e girmeyeceklerini söylüyor. 

Şimdi Milei BRICS'in davetine icap etmezse bunun kesinlikle jeopolitik ve ekonomik sonuçları olacaktır. 

Arjantin bir daha bu fırsatı yakalayamayacağı gibi, sadece Çin'le değil, Brezilya ile de siyasi ve ekonomik ilişkileri duracaktır. 

Bölgesel bağları kopmuş, Asya ile ticaret olanakları zayıflamış bir Arjantin'i Washington'dakiler bile hayal etmemiştir. 

Ortaya çıkan tablo gerçekten tuhaf ve hiç kimse Milei'in ilk önce Arjantin diplomasisini çökerteceğini düşünmemişti. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU