Kadın hareketi, İran rejimine darbe mi indirdi?

Halk gösterileri korkuyu kırdı. Kadınlar ve kızlar, kamuoyunda zorunlu başörtüyü terk etti

"Kadın, Yaşam, Özgürlük" hareketi, İran'da kadının aile ve toplumdaki statüsünü güçlendirdi ve birçok babanın ve kocanın davranışını değiştirdi / Fotoğraf: AFP

"Kadın, Yaşam, Özgürlük" sloganıyla yola çıkan İran halk hareketi, başkent Tahran'da "ahlak polisi"nin Kürt kızı Mahsa Amini'yi öldürmesinin ardından başladı.

Temellerini kadınlara tahakküm kurarak ve haklarını ihlal ederek kuran İran rejimi, bu halk hareketiyle sarsıldı ve onların tüm taleplerine güçlü bir şekilde karşı çıktı.

Bu hareket ilk günlerinden itibaren birçok sembolik protesto faaliyetini içeriyordu.

Öyle ki İranlı kızlar saçlarını kestiler, peçelerini yaktılar. İran'daki yetkililerin kadınlara ve onların insani arzularına yönelik uyguladığı baskı göz önüne alındığında, geçen on yıllarda bu tür bir protesto mümkün değildi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

2022'deki İran halk hareketinin iktidardaki siyasi sistemde bir değişikliğe yol açmadığı doğru.

Ancak birçok İranlı için bireysel ve toplumsal düzeyde önemli değişiklikleri beraberinde getiren güçlü bir söylem yarattı.

Bu değişiklikler yalnızca İran toplumunun bazı kesimleri için açık ve somut hale gelmedi.

Aksine bu toplumu uzaktan izleyenler de bu değişimlere tanık oluyor ve istenilen değişimin, şüphesiz başlığını "Kadın, Yaşam, Özgürlük" sloganı olarak belirleyen bu halk hareketinin başarılarından biri olduğuna inanıyor.

Bu hareket, İran'ın geleneksel ailelerinde ataerkil sistemin büyük ölçüde zayıflamasına yol açtı ve ruhban sisteminin temsil ettiği otoriter yönetimin hâkim olduğu bir toplumda kadının statüsünü yükseltti.

Aynı zamanda sivil aktivistleri, uluslararası modellere göre İran'ın siyasi geleceğinde kadınların insan hakları taleplerini artırma teşvikinde bulundu.


Kadınlar zorunlu başörtüsüne isyan etti

İran rejimi, ülke genelinde bu halk hareketini acımasızca bastırdı. Nitekim halkın sesini susturmak için tüm güvenlik güçlerini ve araçlarını kullandı.

Ancak "Kadın, Yaşam, Özgürlük" sloganıyla ortaya çıkan bu hareket, İran toplumunun birçok kesimini bu baskıcı rejimden kurtulmak için değişim yoluna gitmeye teşvik etti.


Hareketin en önemli kazanımları

Independent Farisiyye'nin yönelttiği bu soruya yanıt olarak Tahran, İsfahan, Şiraz ve Meşhed'deki bazı vatandaşlar, bu halk hareketinin korkuyu kırdığını söyleyerek, İranlı kadın ve kızların kamusal alanda zorunlu başörtüsünden vazgeçtiğini ve ilginç şekilde erkeklerin de onları desteklediğini dile getirdi. 

39 yaşındaki üniversite öğrencisi Ladin, İran sokaklarında son bir yılda yaşanan değişimin İran toplumunun geçen bir buçuk yılla kıyaslanamayacak kadar çarpıcı ve önemli olduğunu söyledi.

Bu durumun güzel tarafının vatandaşların birbirlerine karşı daha fazla şefkat duyması olduğunu belirten Ladin, "Sanki ortak bir cephede, boş ellerle, ortak bir düşmanla karşı karşıya olduklarını biliyorlarmış gibi" dedi.

Sosyoloji alanında yüksek lisans öğrencisi olan Ladin, bu hareket sırasında elde edilen başarıları, "Bu dönemde İran toplumundaki orta ve alt sınıf kadınlar bile haklarını öğrenip talep etmeye başladı" sözleriyle dile getirdi. 

Ladin, çoğu kadının ekonomik sorunlar nedeniyle annelik ve aile sorumluluklarının yanı sıra erkeklerle birlikte çalışmak zorunda kaldığını, İranlı kadınların çoğunun temel haklarını bilmediğini sözlerine ekledi.

Ladin'e göre ancak son zamanlardaki halk hareketi olayları, kadınların sosyal bilgisini artırdı ve bu, hak aramanın başlangıcı oldu. 

Başkent Tahran'ın Amirabad bölgesinde yaşayan 36 yaşındaki çocuk hakları savunucusu Meryem, hakları konusunda geçen yıla göre daha bilinçli hale gelen çok sayıda kadın ve kız çocuğuyla karşılaştığını söyledi.

Meryem, "Artık uzun çalışma saatleri karşılığında düşük ücret alınması da dahil olmak üzere pek çok geleneksel ve kadın karşıtı kurallara uymaya istekli değiller" dedi. 

Meryem'in anlattıklarından hareketle kadınların sivil itaatsizliği ve zorunlu başörtüsünün kaldırılması, her ne kadar rejimi kızdırmış olsa da bu, İran sokaklarının geçen yıl tanık olduğu büyük ve dikkat çekici değişikliklerin yalnızca sembolik bir örneği.

Meryem, rejimin öfkesini artıran şeyin erkeklerin kadınlara verdiği destek olduğuna inanıyor. Çünkü İran sokaklarında kadınların maruz kaldığı baskıların büyük bir kısmı din ve gelenek adına bu erkeklere atfedildi.


Erkekler kadınların yanında

"Kadın, Yaşam, Özgürlük" hareketi, İran aile ve toplumunda kadının statüsünü büyük ölçüde artırdı ve toplumu yöneten geleneksel ve fanatik kavramlardan etkilenen birçok babanın, kocanın ve erkek kardeşin davranışlarını değiştirdi.

Çarpıcı olan şu ki onlar, artık rejimin arzularından etkilenmiyorlar. Bu çerçevede Ladin, "Erkekler artık rejimin topraklarında oynamak istemiyor. Bu, İran rejiminin çok ağır bir yenilgiye uğradığı anlamına geliyor" ifadelerini kullandı.

35 yaşındaki Zehra ise başkent Tahran'da ikamet ediyor ve dindar bir aileden geliyor. İlahiyat okulunda dört yıl okuduktan sonra okulu bıraktı ve hayatı için başka bir yol seçmeye karar verdi.

Zehra, artık bir yazar ve romancı. Ayrıca başörtüsüne ve dini inançlara bakış açısı oldukça değişmiş durumda.

Ancak hala fikirlerini cesaretle ifade edemiyor. Dindar ailesi ve eşi, başörtüsünü çıkarmasına izin vermedi, ama bir süredir sokakta yalnız kaldığında başörtüsü takmıyor.

Geçen yıl hayatında meydana gelen değişikliklerle ilgili olarak Zehra, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, "Eskisinden daha cesur oldum. Henüz başörtümü çıkarmasam da abayamı çıkardım. Bu, ailemin başına gelen değişimle eş zamanlı oldu ve bugün daha cesur ve atılgan biri oldum" dedi.  

Zehra, "Bir buçuk yıl önce başörtümü açmış olsaydım bu durum beni boşanmaya itecekti. Ama bugün başörtüsünden tamamen vazgeçtim" şeklinde konuştu. 

Zehra ayrıca, ülke geneline yayılan protestolarda genç kız ve erkek çocuklarına uygulanan kanlı baskının ardından eşi ve kayınpederinin kendisine bakış açısını değiştirdiğini söyledi.

Ladin'in, ailelerinin kadınlara bakış açısı hakkındaki görüşleri Zehra'nın sözlerini tamamlıyor.

Zehra, pek çok ailenin rejimin kendilerine dayattığı şeylerden etkilenmemeleri gerektiğinin farkına vardığına inanıyor.

Bu nedenle davranışlarını değiştirerek kadınların ve kız çocuklarının haklarını tanıdılar ve bu da rejimi öfkelendirdi.

Sosyoloji öğrencisi Ladin, İran toplumunda meydana gelen değişikliklerin İranlıların sosyal medya aracılığıyla özgür dünyayla bağlantı kurmasının doğal bir sonucu olduğuna dikkati çekti.

Ancak asıl övgüyü, bu başarıların bir yıl içinde elde edilmesini hızlandıran ve İran rejimine darbe indiren "Kadın, Yaşam, Özgürlük" hareketi hak ediyor.
 


Gelecek ve aktivistler

Sivil aktivistler ve kadın hakları aktivistleri, geçtiğimiz yıllarda çeşitli vesilelerle, Humeyni'nin 1979'da İran rejimini kurduğunda, bu rejimin İran'daki dini ve geleneksel toplum kavramlarına dayandığını ve örgütlerin İran'da organize bir şekilde aktif olmadığını dile getirdi.

Aktivistlere göre bu nedenle liderinin kadına ve kadın haklarına düşman bir bakış açısına sahip olduğu devrimin o döneminde, kadınların talepleri ve hakları kaybedildi. 

Ülke genelinde halk hareketinin başlaması ve İran'ın din adamlarının pençesinden kurtulması yönündeki umutların artmasının ardından yurt içi ve yurt dışındaki pek çok sivil aktivist, gelecekte İran'da kadın haklarına ilişkin açıklamalar yayınlamak için harekete geçti.

Ayrıca 1979'da yaşananların bir daha yaşanmaması adına bu konuda birçok etkinlik yapıldı.

Bu bağlamda halk hareketinden üç ay sonra bir grup kadın aktivist, İran Kadınlarının Talepleri Bildirgesi başlıklı bir bildiri yayımladı.

Bildiride, kadınların yönetimde ve politika, toplum, eğitim, sağlık, evlilik, aile, iş ve güvenlik olmak üzere her alanda eşit pay elde etmeleri çağrısı yapıldı. 

Yasmin Aryani, Munira Arabşahi, Pouran Nazemi ve Alieh Eghdamdoust'un da aralarında bulunduğu İran'daki başka bir kadın aktivist grubu, Kadınların İlerici Talepleri Bildirgesi başlıklı bir makale hazırladı.

Bu belgede, "başörtüsünün isteğe bağlı olması, her düzeyde cinsiyet ayrımının kaldırılması, din ve yönetimin ayrı olması, düşünce ve ifade özgürlüğü, kadın üzerindeki her türlü vesayetin kaldırılması, kadınların cinsel, fiziksel ve zihinsel güvenliğinin sağlanması ve tüm siyasi, sosyal ve eğitim düzeylerinde kadın erkek arasında koşulsuz eşitliğin sağlanması" talepleri dile getirildi. 

Dünya Kadınlar Günü'yle bağlantılı olarak başlatılan bir diğer etkinlik ise yurt içi ve yurt dışındaki bazı İranlı aktivistler tarafından Kadın Hakları Projesi'nin oluşturulmasıydı.

20 makaleden oluşan bu proje, bir dizi feminist hak ve talep ile bunların çeşitli cinsel ve cinsiyet kimliklerini içeriyordu.

Ülke geneline yayılan halk hareketi, başkent Tahran'daki Ahlak Polisi gözaltı merkezinde genç bir kızın öldürülmesiyle başladı ve kontrolsüz bir yangın gibi büyüyerek yayıldı.

Nihayetinde halk hareketi tüm engelleri aştı ve hedefine doğru hızla ilerliyor. Bu hareket büyük ölçüde olgunlaştı ve İranlılar arasında bireysel ve toplumsal düzeyde köklü değişikliklere yol açtı.

Bu değişiklikler, rejimi sarstı, son derece tedirgin ve çaresiz hale getirdi. Zorunlu başörtüsünden vazgeçilmesi ise bunun en güzel kanıtı. 

 

DAHA FAZLA HABER OKU