Batı Kudüs'teki İsrail Yüksek Mahkemesi önü iki gündür, benzeri görülmemiş radikal olaylara tanıklık ediyor. Polis ve istihbarat, sloganların şiddetli saldırılara, hatta suikastlara dönüşeceği korkusuyla adliye binasını dört bir yandan güvenlik kordonu altına aldı.

Polis birimlerinden kaynaklar, hakimlere yönelik bariz düşmanlığın sağ kesim safta yaygın bir olgu haline geldiğini, hakimlerin ve aile üyelerinin tehdit edildiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre söz konusu nefret, hükümetin sözde yargı reformu planını destekleyenlerin perşembe akşamı adliye binası önünde gerçekleştirdiği protestolarında açık şekilde ortaya çıktı. Çoğu Batı Şeria'daki ve diğer yerlerdeki Yahudi yerleşim birimlerinden olmak üzere yaklaşık 10 bin kişi katıldığı protestolar dün hakim Aharon Barak'ın Tel Aviv'deki evi önünde kendisini Nazi subaylarına benzeten sloganlarla doruğa ulaştı.

Protestoda 1994'teki el-Halil katliamının faili Baruch Goldstein’i, Başbakan İzak Rabin suikastını düzenleyen Yigal Amir'i ve 2015’te Davabişe ailesini uyurken ateşe veren Amiram Ben-Uliel’i yücelten sloganlar atıldı. Bu protestolar, bu ay yasalardan birinin silinmesi talebi de dahil olmak üzere hükümetin planına ilişkin üç temel konu üzerinde müzakerelere başlayacak olan hakimlere doğrudan bir tehdit olarak nitelendi.

Protestocular, “Hakimlerin temel yasaları geçersiz kılma ya da halkın tercihlerini geçersiz kılma yetkisi yok”, “Biz ikinci sınıf vatandaş değiliz”, “Tam bir adalet reformu talep ediyoruz” ve “Yargıda muz devleti değiliz” sloganları attı.

Protestolar sırasında çok sayıda bakan konuşma yaptı. Dini Siyonizm Partisi lideri Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Yüksek Mahkeme Başkanı Esther Hayut’a şöyle seslendi:

Yargı sisteminde reform yapılması için önerdiğimiz değişikliklerin yanlış olduğunu ve farklı bir şekilde yapılması gerektiğini düşünseniz dahi müdahaleden kaçınmalısınız. Aşırı güç İsrail demokrasisine zarar verecektir. Temel bir yasayı silmeye cesaret etmeyin. Bu İsrail halkını, aileleri ve orduyu parçalayacaktır. Bu yönde bir karar vermenizden tamamen sizi sorumlu tutuyorum.

İsrail Enformasyon Bakanı Galit Distel Atbaryan de makullük yasasının iptalini desteklediği için hükümetin yargı danışmanı Gali Baharav-Miara’ya seslenerek “Benimle zor bir hesabın olacak” vurgusunda bulundu.

Muhalefet ise bu atmosferi ‘entelektüel terörizm’ olarak değerlendirdi. Sol kesimden Hamomi Hareketi’nden şu açıklamada bulunuldu:

Protestocuların Rabin'in katillerini, Devabişe ailesi katliamı ve el-Halil katliamının faillerini yüceltmesi tesadüf değil. Hakimlere, radikal sağın hoşuna gitmeyen bir şekilde adalet ilkesine göre karar vermeleri halinde benzer bir akıbetle karşılaşabileceklerini söylüyorlar. Bu, siyasi ve dini sağ liderlerin gözlerini açması gereken tehlikeli bir işaret. Tarihe gömülmesi gereken iğrenç suçların işlenmesiyle karşı karşıyayız.

Yargıtay, makullük yasasına karşı yapılan başvurularla ilgili olarak 12 Eylül’de toplanacak. Hükümetin tartışmalı yargı reformunun bir parçası olan bu husus, mahkemelerin hükümet ve bakanlık kararlarına makullük temelinde müdahale etmesini engelliyor.

28 Eylül'de ise başbakanları zorla istifadan koruyan yasaya karşı yapılan dilekçelerle ilgili ayrı bir duruşma yapılacak.

Bu iki yasa, İsrail'in anayasaya benzer Temel Yasaları’nda yapılan ve Yüksek Mahkeme tarafından hiçbir zaman geçersiz kılınmayan değişiklikler kapsamında yer alıyor.

Temel Yasalar’ın çıkarılması süreci, diğer yasaların özel çoğunluğa gerek olmaksızın İsrail parlamentosunda çıkarılması sürecini teşkil ediyor. Yüksek Mahkeme, hakim eksikliği sorununa çözüm bulmak ve 28 boş kadroya belirli sayıda hakim atamak amacıyla Adalet Bakanı'nın hakim atama komitesi toplaması yönündeki talebi değerlendirecek.

Dilekçe sahipleri bu komitenin bir yıl beş aydır toplanmadığını söylüyor. Bu da vatandaşların ciddi mağduriyet yaşamasına neden oluyor.

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat'ın haberlerine ulaşmak için tıklayın.