Gerçeği arayan firavunun mantığı

Tüm meselelerde diğer yüz yoksa gerçek kaçınılmaz olarak yok olacaktır. Gerçeğin yokluğunda ise verilecek hüküm adalet terazisinden sapar ve sağlam duramaz

Fotoğraf: Wikimedia Commons

Firavunlar tarihinden alıntılanan ve anlatılan duruşlardan biri de şudur; sarayda bir cinayet işlenir, bunun üzerine dönemin firavunu, yetkilileri toplayarak onlara şöyle der:

Adaletle hükmetmek için gerçeği istiyorum.


Bu kısa olmasına rağmen anlamı büyük bir ifade.

Çünkü herhangi bir cinayetin işlenmesi, bu cinayetin iki yüzünden sadece biri ve diğer yüzü de birinci yüzü kadar açık olmadıkça, bu konuda adil bir hükmün verilmesi mümkün değil.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Hz. İsa'nın doğumundan binlerce yıl önceki firavunlar döneminden, doğumundan sonraki 2 bin yılı aşan çağımıza kadar, firavunun sarayındaki cinayete benzeyen pek çok vaka yaşandı ve aralarındaki benzerlik sadece bir yüzünün açık diğer yüzünün kapalı olması.

1945 yılının bu ayında dünyayı sarsan cinayet kadar bizim için buna yakın başka bir örnek olamaz.

O dönemde Amerika Birleşik Devletleri iki Japon şehrine iki atom bombası atmış ve neredeyse çeyrek milyon insanı öldürmüştü.

Japonya'nın ABD'nin eliyle yaşadıklarını başka hiçbir ülkede yaşamadı ve ağustos ayı hâlâ kelimenin tam anlamıyla bir Japon ayıdır.

Her yıl bu ayın 6'sında mutlaka Hiroşima şehri ve ardından ağustosun 9'unda Nagazaki şehrinde olup bitenlerle ilgili konuşmalar tekrarlanır.

Her iki olayda da bir Amerikan uçağı iki şehrin semalarında uçarak üzerlerine cehennemin kapısını açmış ve yaptığını umursamadan ülkesine dönmüştü.

10 yıl önce Hiroşima'yı ziyaret etmiş ve halkının, o gün kendisinin ve babalarının, dedelerinin başına gelenlere dair koruduğu hatıralara tanık olmuştum.

O sırada şehrin dışında ya da merkezinden çok uzak bölgelerde oldukları için kurtulan ama yaşananların izlerini yüzlerinde taşımaya devam eden bazı kişilerle de görüştüm.

Bu kişilere ilk baktığınızda yüz hatlarında bombanın kan ve deri üzerinde bıraktığı izleri görürsünüz.

Hayatta kalan ve karşınızda duran kişi size sanki bir fırına sokulup, sonra da yaşaması için dışarı çıkarılan biri gibi görünür.

Hayatta kalan iki kişi ile çektirdiğim fotoğrafa bakarak düşünürken, sarayında işlenen cinayetin birinci yüzünü gören firavunun bilgeliği aklıma geldi.

Bu olayda firavun failin cezasını hemen kesmemiş, aksine suçun iki yüzünü de yan yana koymak için diğer yüzünü de öğrenmek istemişti.

Bunu istemişti çünkü o zaman hüküm verebilecekti ve o zaman suçluyu da cezalandırabileceği için kimse onu adaletsizlikle suçlayamayacaktı.
 


Her yıl yıldönümünde bombanın neden olduğu sahneleri anıyoruz ama diğer yüzünü hiç sorgulamıyoruz.

Oysa ABD'nin yaptığını kınasak ve iki şehrin başına gelenlerin sorumluluğunu, onları bombalama emrini veren ABD Başkanı Harry Truman'ın sırtına yüklesek de birinci yüzü ne kadar çirkin olursa olsun, meselenin diğer yüzüne de bakmak zorundayız.

Diğer yüzünü, Japonya'nın ABD'ye karşı daha önce düzenlediği saldırı oluşturuyor. Japon kuvvetleri Pearl Harbor'daki Amerikan filosuna saldırıp onu neredeyse tamamen yok etmişti.   

Büyükelçi Münir Zahran, 1967'de Mısır ile İsrail arasında çıkan Altı Gün Savaşı'nın tanıklarından biriydi.

Yayımlanan anılarında bu savaşta olup bitenlerin bir kısmını da yer verdi ve anlattığına göre İsrail, savaşın ilk günü sabahın erken saatlerinde 492 sorti gerçekleştirmişti.

Bu sortiler sırasında 25 askeri havaalanını vurmuş ve Mısır Hava Kuvvetleri'ne ait uçakların çoğunu daha yerdeyken yok etmişti.

Bu, genellikle savaştan bahsettiğimizde anmadığımız yüzlerinden biri ve sonunda tablonun tamamlanabilmesi, olup biteni kapsamlı bir çerçeve içinde çeşitli yönleriyle görebilmemiz için bu yüz de mutlaka anılmalı.

Japonya'nın Amerikan filosuna yaptıkları, İsrail sortilerinin Mısır Hava Kuvvetlerine yaptıklarından pek de farklı değildi.

Dahası Japon-Amerikan örneğinde darbe daha şiddetli ve güçlüydü, çünkü Japonya 188 uçağı imha etmiş, 2 bin 500'den fazla Amerikan deniz piyadesini öldürmüş, onlarca gemiyi batırmış ve ancak filo bir kalıntıdan ibaret kaldığında geri çekilmişti.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, Tahran'da tutuklu bulunan beş Amerikalı tutuklunun serbest bırakılması karşılığında İran'ın dondurulmuş 6 milyar dolarının serbest bırakılmasını kabul ettiyse, İkinci Dünya Savaşı sırasında Amerikan yönetiminin yüzlerce ölü askeri için adil olduğunu düşündüğü bir intikam adına Japonya'da neler yapabileceğini hayal edebiliriz.

Tahrip edilen ve batan uçak ve gemilerinden bahsetmiyoruz bile.

Elbette bu, iki şehrin atom bombasıyla bombalanıp yerle bir edilmesi için bir gerekçe değil. Hiçbir şey herhangi bir yerdeki bir insanın hayatına eşdeğer değildir.

Bilakis bu sadece her meselede her zaman diğer yüzü de anmaya yönelik bir çağrıdır.

Aynı zamanda bu, adaletle hükmetmek için hakikati arayan Firavun'un mantığı üzerine düşünmeye de bir davettir.

Tüm meselelerde diğer yüz yoksa gerçek kaçınılmaz olarak yok olacaktır. Gerçeğin yokluğunda ise verilecek hüküm adalet terazisinden sapar ve sağlam duramaz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU