Ankara son zamanlarda insansız hava araçlarıyla (İHA) yaptığı hava saldırılarını Irak Kürdistan Bölgesi'nin (IKB) derinliklerine doğru genişletti ve operasyonlarda PKK yanlısı olduğunu söylediği kişileri hedef aldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Bağdat'a yapacağı ziyaretin hazırlıklarına denk gelen bu tırmanışın verdiği mesajlar neler?
İran'ın sessiz kalması, Tahran'ın nüfuz alanına giren alanlarda Ankara ile zımni bir anlaşmanın varlığına mı işaret ediyor?
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Independent Arabia tarafından temmuz ayı ortasından bu yana yürütülen bir takip, Türk İHA'larının IKB içinde 7 baskın düzenleyerek 11 kişiyi öldürdüğünü ve 5 kişiyi yaraladığını gösteriyor.
Saldırılardan dördü 6-11 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşti. Operasyonların çoğu, Mesut Barzani'nin Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) yönetimindeki Erbil hükümetinin ana ortağı Pavel Talabani liderliğindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (KYB) yetkisi altındaki alanlara odaklandı.
Söz konusu alanlar Penjven, Mavat, Çemçemal ve Şarbazer bölgeleri. Temmuz ayı ortasında Bedir bölgesi, yerel kaynakların Türkiye'ye ait olduğunu söylediği bir İHA'nın düşmesine tanık oldu.
İHA saldırıları, Ankara'nın 2022 Nisan ayından bu yana sürdürdüğü geniş çaplı Pençe-Kilit operasyonunun parçası olarak gerçekleşti.
İHA saldırılarına IKB tarafından Irak toprakları içindeki dağlık bölgelerdeki PKK mevzilerine ve sınır köylerine yönelik operasyonların artması eşlik etti.
Benzer bir tırmanış Suriye'de PKK'ya bağlı grupların kontrolündeki Kürt bölgelerinde de yaşanıyor.
ABD merkezli Hristiyan Barış Timi'nin (CPT) bir üyesi olan Kamran Osman, "Türk ordusunun yalnızca bu yıl içinde Irak Kürdistan Bölgesi'nde yaklaşık 82 alanı hedef aldığını, yarısı Süleymaniye'de diğer yarısı Duhok'ta olmak üzere 8 sivili öldürdüğünü ve üç kişiyi de yaraladığını bildirdi.
Osman, "2015'ten bu yana Türk bombardımanı sonucu ölen sivillerin toplam sayısı 147'ye ulaştı. 219 kişiyse yaralandı. 158 köy tahliye edilirken 600 köy daha tahliye edilme tehlikesiyle karşı karşıya" dedi.
Türk genişlemesi
Gözlemciler, Türkiye'nin, KYB'nin nüfuz alanlarındaki tırmanışının, çeşitli hedefler ve mesajlar taşıdığına inanıyor.
Bu mesajlar, bölgesel denklemin dayattığı unsurlarla beraber Kürt dosyasındaki kuvvetler ve aktörlerin karmaşık bileşimi nedeniyle bölgeyi gerilimlere açık bir arena haline getiren "gizli anlaşmalar" tarafından yönlendiriliyor.
Siyasi araştırmacı Dilşad Enver bu faktörlerden birini şöyle açıkladı:
Ankara, İran'ın etki alanına dahil olan Süleymaniye ve ona bağlı bölgelerde etkisinin çok zayıf olduğunu düşünüyor. Oradaki varlığını dayatmak için de baskı yapıyor. KYB'nin yetki alanındaki PKK'lıların artan faaliyetleri bahane edilerek Süleymaniye havaalanına Türk uçuşlarının nasıl durdurulduğunu da unutmayalım.
Türkiye, geçen nisan ayının 3'ünde, PKK'nın havaalanındaki faaliyetlerinin artması gerekçesiyle Süleymaniye Havaalanı'nda gidiş ve geliş yönlü uçuşları askıya aldı.
Daha sonra 7 Nisan'da bir Türk savaş uçağı PKK'nın Suriye kolu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi'nin konvoyunu bombaladı.
Bu olay Abdi'nin IŞİD'e karşı uluslararası koalisyon yetkilileriyle bir toplantıya katılmasının ardından gerçekleşti.
O dönemde ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) saldırı esnasında konvoyda üç ABD'linin bulunduğunu bildirdi.
Irak-Türkiye diyalogu
Bu gelişmeler, Erdoğan'ın Irak'a yapacağı ve tarihi henüz belirlenmeyen ziyareti sırasında Bağdat ile Ankara arasında yapılması beklenen önemli görüşmelere dikkat çekildiği bir dönemde yaşanıyor.
Siyaset araştırmacısı Dilşad Enver, "Ankara, tırmanışın arkasında, kartları karıştırmak ve tüm çekişmeli dosyaları tek bir dosyada birleştirmek amacıyla, diyalog masasına oturmadan önce gücünü empoze etmeye çalışıyor" dedi.
Gelişmelerin askerî yönünü de ele alan Enver, şunları söyledi:
Son derece gelişmiş Türk İHA'larının, mücadeledeki isabetliliği ve stratejisiyle PKK'nın faaliyetlerini kısıtlamadaki başarısı aşikâr. Türkler geçmişte, PKK'dan çok acı çekmişti. Ancak İHA'lar, güçlü bir istihbarat aygıtı tarafından desteklenen bu denklemi tersine çevirdi. Türkler, bu teknoloji sayesinde askeri yeteneklerini sergilemek ve tanıtmak için bu saldırılardan yararlanıyor.
Siyasi çevrelerin Bağdat'ın Türklerle yakından bağlantılı Erbil ile birlikte Ankara ile ortak stratejik çıkarları korumak için Türk bombardımanına göz yummakla eleştirildiğini belirttiği bir dönemde, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin ofisi, Erdoğan'ın tartışmalı ve ekonomik dosyaları görüşmek üzere Bağdat'a yapacağı ziyareti duyurdu.
Irak'tan yeşil ışık
Bölgede tırmanan gerilime rağmen, özellikle 11 Ağustos'ta Penjven bölgesinde gerçekleştirilen saldırıda ölenlerin, Barzani'nin partisi tarafından yönetilen Terörle Mücadele Ajansı'nın iddia ettiği gibi PKK üyesi değil de siviller olması nedeniyle resmi bir kınama yapmaması dikkat çekiciydi.
Irak Cumhurbaşkanı Abdüllatif Reşid'in eşi ve Irak Ulusal Birlik Partisi liderlerinden Şanaz İbrahim Ahmet yaptığı açıklamada hükümetin Bağdat'taki sessizliğinin "Ankara'ya sadece arabaları değil, Kürdistan bölgesi ve genel olarak Irak'taki tüm askerlerin, siyasetçilerin ve vatandaşların yatak odalarını bile bombalaması için yeşil ışık yaktığını" söyledi.
Süleymaniye Valisi Heval Ebubekir de VOA Kürtçe'ye yaptığı açıklamada, Türk konsolosluğuna resmi olarak kınamalarını ilettiğini ancak "herhangi bir yanıt alamadıklarını" aktardı.
Ebubekir, Bağdat ve Erbil hükümetlerine "saldırılar siyasi, askeri ve güvenlikle ilgili olduğu için müdahale etmeleri" çağrısında bulundu.
Dolaylı mücadele
Ayrıca, siyasi ilişkiler ve uluslararası ilişkiler araştırmacısı Ranc Nevzad, Ankara ve Tahran'ın sükûnet ve Arap çevresiyle yakınlaşma yönündeki politikalarındaki değişimin Kürt dosyası üzerinde etkisi olduğuna inanıyor.
Nevzad, "Bu durum kaçınılmaz olarak Arapların Suriye'deki Kürt dosyasına desteğinin azalmasına ya da Kürtlerin Türkiye ve İran'a karşı bir kart olarak kullanılmamasına yol açacak. Dolayısıyla bu iki ülke Kürtleri hedef alan saldırılarını iki katına çıkaracaktır. İki ülkenin rekabet halinde olduğu biliniyor ancak Kürt dosyası da dahil olmak üzere aralarındaki ortak menfaatler nedeniyle doğrudan bir çatışmaya girmekten de kaçınıyorlar. Türkiye de büyük ölçüde İran gazına bağımlı bir durumda. İki taraf, vekilleri aracılığıyla girdikleri çatışmalarda ortak bir çıkar üzerine anlaşmaya varabilirler. İki ülke arasında önceden var olan gizli bir mutabakat olduğu aşikâr" ifadelerini kullandı.
Barzani'nin partisi tarafından yönetilen Kürdistan Bölgesi Güvenlik Konseyi, PKK'yı 23 Temmuz'da Zaho bölgesinde eski bir bölge istihbarat servisi yetkilisinin aracının uzaktan kumandalı bir bombayla patlatılarak ölmesine sebep olmanın yanı sıra bölgedeki bir dizi güvenlik görevlisini hedef alan bir planın ardında olmakla suçladı.
PKK ne yapacak?
Kimi çevreler, PKK'nın Türk saldırılarının ağırlığı altında kafası karıştığı için terör faaliyetlerinde daralma ve zayıflama aşamasına girdiğini belirtiyor.
Nevzad, bu kafa karışıklığını "Tahran'ın bunu Türklere karşı bir kart olarak kullanmaktan geçici olarak vazgeçmesine" bağladı.
Nevzad, "Ankara PKK'yı bitirmeye değil zayıflatmaya, Güney ve Batı Kürdistan'a (Suriye ve Irak'taki Kürt bölgelerine) müdahale bahanesi yaratmaya çalışıyor. PKK'nın yokluğunun Kuzey Kürdistan'da (Türkiye'deki Kürt bölgeleri) başka Kürt hareketlerinin ortaya çıkmasına kapı açacağından bahsetmiyorum bile" dedi.
Nevzad, sözlerini şöyle bitirdi:
PKK liderliği, Türk İHA'larının kendisine manevra unsurunu kaybettirdiği kanaatine vardı. Artık direnişe devam edemeyeceğini, kalelerinin dışında kendisini takviye bile edemeyeceğini anlıyor ve kendisini ve çevresini gözden geçirerek alternatif bir pratik plan geliştirmesi gerekecek.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Arabia