Geçmişte devlet okulları başarılarıyla öne çıkar, özellikle anadolu liseleri ile fen liseleri pek çok öğrencinin hayallerini süslerdi.
Ancak günümüzde devlet okullarının kan kaybettiği iddiaları var.
Anadolu liseleri ve fen liselerinin başarılarını sürdürse de, eski durumlarından uzak bir tablo çizdiği, geçmiş dönemlerde talep gören meslek liselerine ilginin azaldığı, özetle devlet okullarının eski gücünden uzak olduğu ileri sürülüyor.
Ancak Independent Türkçe'nin görüş aldığı isimlere göre bu algılar gerçeği yansıtmıyor; pek çok devlet okulu kendilerini farklı platformlarda başarıyla sergiliyor.
Uzmanlara göre elbette okulun eğitimi çok önemli olsa da öğrencinin kendisindeki azim ve çalışkanlık ile ailesindeki ilgi ve yol göstericilik de belirleyici oluyor.
İşin bir de maddi yönü var. Senede yüzbinlerce lira ödenen pek çok okul ile devletinkileri kıyaslamak insaflı bir yaklaşım değil. Her şeyden önce şartlar eşit değil.
Bu seneye kadar pek çok orta sınıf aile bile bir şekilde çocuklarını özelde okutabiliyorken, yeni dönemde okul fiyatlarına gelen yüzde 200 civarındaki zam, pek çok ebeveyni kara kara düşündürüyor.
Öyle ki bazıları çocuklarını özel okuldan alıp devlet okuluna verdi bile. Benzer düşüncede olan binlerce aile bulunuyor. Ancak akıllardaki soru işaretleri giderilmiş değil.
Peki devlet okullarındaki eğitim ne durumda, okullar neler vadediyor? Çağın gereklilikleri olan İngilizce, robotik kodlama gibi alanlarda ders veriliyor mu? Eğitimin temeli olarak nitelenen matematik alanında nasıllar? Öğrencileri üniversiteye ve hayata hazırlamakta üzerlerine düşeni yapıyorlar mı?
Çocuğunu devlet okulunda okutan ya da okutacak olan pek çok velinin aklına gelen soruların yanıtlarının peşine düştük.
"Devlet okulları artık her platformda kendini gösteriyor ve yarışıyor"
Bahçelievler İlçe Milli Eğitim Müdürü Emin Çıkrıkçı, devlet okullarının artık hiçbir şeyden geri kalmadığını, ulusal ve uluslararası yarışmalarda bu okulların ve öğrencilerinin de kendini gösterererek yarışmalarda dereceler elde ettiğini dile getirdi.
Aynı işi yapan özel okullarda olabileceği gibi, devlet okullarında da çok kaliteli ve başarılı öğretmenlerin görev yaptığını, başarılı öğretmenlerin özellere gittiği algısının doğru olmadığını savundu.
"Devlet okullarındaki öğretmenlerin maddi imkanları geçmişe kıyasla çok daha iyi durumda"
Çıkrıkçı, ayrıca devlet okullarında görev yapan öğretmenlerin maddi imkanlarının da geçmişe kıyasla çok daha iyi durumda olduğunu savundu.
"Devlet liseleri artık çok kaliteli"
Anadolu lisesi, fen lisesi, sağlık lisesi, güzel sanatlar lisesi, imam hatip lisesi, meslek lisesi gibi okulların gerek sınıf sayısı, okulun fiziki şartları gerek ise eğitim açısından özelleri aratmayacak kalitede olduğunu öne süren Emin Çıkrıkçı; akıllı tahta, teknolojik imkanlar, spor salonu, etkinlikler ve bilim şenlikleri, sanat ve yazılım gibi konularda okulların yetenek atölyelerine sahip olunduğunu aktardı.
Okulların ister devlet, ister özel olsun her türde başarılara imza atarak birbirleyle yarış halinde olunduğunu da ileri süren Çıkrıkçı, ailelerin ise özel okullar pahalı diye değil, devlet okullarında oluşturulan şartlar ve iyileştirmeler nedeniyle burayı (devlet okulu) tercih ettiklerini de öne sürdü.
"'Devlet okulları İngilizce'yi öğretemiyor' sözü geçmişte kaldı"
Yabancı dil eğitimi, özel okullarının elinin en güçlü olduğu alanların başında geliyor.
"Devlet okulları İngilizce'yi öğretemiyor" sözünün şehir efsanesinden ibaret olduğunu ve geçmişte kaldığını ileri süren Çıkrıkçı, "Devlette dil eğitimi ilkokul ikinci sınıfta. Dil ağırlıklı ortaokul sınıfları da bu konuda büyük bir çözüm sunuyor" şeklinde konuştu.
Robotik kodlama, yazılım, uzay ve astronomi, mimari, yazı ve ahşap gibi çeşitli atölyelerde dileyen öğrencilerin çalışma yaptığını kaydeden Emin Çıkrıkçı, bu sayede gençlerin yeteneklerinin keşfedilerek bu becerilerin geliştirilmesine katkı sağlandığını da sözlerine ekledi. Çıkrıkçı, "Devlet okullarının tamamı pek çok imkan sunuyor, yeter ki talep olsun" diye konuştu.
"Türkiye'nin geleceği mesleki eğitimde ve yerli üretimde"
Meslek liselerinin mevcut durumu da merak konusu.
Geçmişte lise döneminden öğrencileri meslek sahibi yapmaya yönelten bu okulların günümüzde çağa özgü eğitim vermediği gerekçesiyle tercih edilmediği eleştirileri yapılsa da, Çıkrıkçı bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını düşünüyor.
"Türkiye'nin geleceği mesleki eğitimde ve yerli üretimde" yorumunu yapan Çıkrıkçı, günümüzde İstanbul Ticaret Odası, Sanayi Odası, Organize Sanayi Bölgeleri temsilcileriyle protokoller yapıldığını, öğrencilerin eğitim alırken sektörde neler olduğunun farkında olarak yetiştiğini, pratik stajını yaparak, öğrencilerin çağın şartlarına göre eğitim alarak yetişip mezun olduğunu dile getirdi.
"Elektrik, yenilenebilir enerji sistemleri, adalet, mobilya, kimya, sağlık gibi pek çok bölüm var"
Sağlık meslek liseleri, teknik liseler, harita tapu kadastro, laborant gibi iş alanı çok olan bölümlerinin bulunduğunu belirten Çıkrıkçı, "Geçmişten gelen olumsuz algı hâlâ var ama kırılıyor. 8. sınıftan 9. sınıfa öğrenci yerleştirmelerinde meslek liselerinin çoğu boş kalırdı, şimdi ilk tercihte doluyor. Artık Meslek liselerimizi, yüzdelik dilimi 01, 02 aralığındaki öğrenciler kaydediyor. Örneğin pandemi gibi kritik bir dönemde maskeden, dezenfektana
pek çok üretim, meslek liselerinde yapıldı. Meslek liseleri yaptığı üretimlerle kendini ispat etti. Elektrik, yenilenebilir enerji sistemleri, makine ve otomasyon, lojistik ve ulaştırma, adalet, yiyecek içecek sistemleri, mobilya, kimya, sağlık bölümlerimiz var" şeklinde konuştu.
"Meslek liselerini bitirenler, mezun olur olmaz kendi işyerlerini açabilir"
Çağın sorunlarından mesleksizlik ve işsizliğe karşı da bu liselerin çözüm sunduğunu ileri süren Emin Çıkrıkçı, öğrencilerin 12. sınıfı bitirdiğinde lise diploması, ustalık belgesi ve işyeri açma belgesi olmak üzere üç ayrı belge aldığını vurgulayarak, dileyenlerin mezun olur olmaz kendi işyerini açabileceğini de sözlerine ekledi.
"5. sınıflarda yabancı dil ağırlıklı eğitim veriliyor, sonrasında konuşma kulübüyle pratik yapılıyor"
Bahçelievler ilçesine bağlı Şirinevler’deki Şair Zihni Ortaokulu da konumu, kapasitesi ve eğitimiyle öne çıkan devlet okulları arasında sayılıyor.
820 öğrenci kapasitesine sahip okul, anasınıfıyla beraber 920 kişiye eğitim veriyor.
Devlet okullarında da güzel proje uygulayanların, kaliteli eğitim verenlerin bulunduğunu belirten Şair Zihni Ortaokulu Müdürü Yusuf Yapar, özellikle 5. sınıflarda verdikleri, haftada 9 saatlik İngilizce eğitiminin çok verimli geçtiğini ifade etti.
Yapar; 6., 7. ve 8. sınıflarda ise “Speaking Club” adı verilen konuşma kulübü etkinliğinde öğrencilerin yabancı dil pratiği yaparak İngilizce'yi daha etkin konuşabilmelerinin amaçlandığını da sözlerine ekledi.
“Robotik kodlama ve mental aritmetik kursları veriyoruz"
Okullarında 'çağın olmazsa olmazı' robotik kodlama kursunun da bulunduğunu, geçen kış döneminde 4 ay boyunca öğrencilere ücretsiz şekilde bu eğitimin de verildiğini belirten Yusuf Yapar, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
Özel okullar, dershaneler normal okulların başarılı öğrencilerini de alarak başarısını artırıyor. Bizim okulda bakanlık projesi var, yabancı dil ağırlıklı eğtim veriliyor. Haftada 3 yerine 9 saat İngilizce eğitim veriliyor. Robotik kodlama kursu var. Anaokulunda da okul proje olarak sunuyor, velilier de onaylarsa İngilizce ve stranç eğitimleri veriliyor. Bu sene verildi. Hatta şuan öğrenciler konuşabilecek düzeyde. Öğrencilerin dil gelişimini artırmaya gayret ediyoruz. Her okulda bu yok, biz bakanlığa başvurduk ve onaylandı.
Ayrıca mental aritmetik kursu veriyoruz, matematiksel zekayı geliştirmek için 5. ve 6. sınıflarda veriliyor bu kurs.
Ortaokulda Bahçelievler Belediyesi ile sağlıklı beslenme ile belediye yoluyla işbirlikleri ypaıyor. Öğrencilerin sağlıklı ve güvenli beslenme konusunda bilgi ve bilinç düzeylerinin artırılması amacıyla Bahçelievler İlçe milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle 'Sağlıklı ve Güvenli Besleniyorum' projesi uyguluyoruz. Haftada birkaç saatlik eğitim veriliyor.
“Harezmi Eğitim Modeli yoluyla güncel problemler ele alınıp çözüm yolları sunuluyor”
Her okulda olmayan bir başka proje olan Harezmi Eğitim Modeli'ne de değinen Yapar, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı bu eğitimin 4-5 farklı branş öğretmeni tarafından verildiğini, güncel hayatın içinden bazı problemlerin ele alınıp çözüm yollarının arandığını aktardı.
Projede hangi konuların öne çıktığını sorduğumuz Yapar, örnek çalışmala arasında akran zorbalığını önleme ve farkındalığı yayma, geri dönüşüm ve atıkla ilgili çalışmardan örnek verdi.
"Kayıtlar sürüyor"
Okullar açılıncaya kadar kayıtların sürdüğünü belirten okul müdürü, eylül sonrasında ise adrese dayalı kayıt sisteminden nakil yapılabidiğini de sözlerine ekledi.
"En büyük sorunlardan biri velilerin, çocukların olumsuz davranışlarının arkasında durması"
Son olarak velilere mesajını sorduğumuz Yapar, "Her insanın kendine has bir yeteneği var. İlkokulda veliler çocukları yakından takip etmeli, o doğrultuda eğitim alınması önemli. En büyük sorunlardan biri velilerin, çocukların olumsuz davranışlarının arkasında durması. Olumsuz davranışların arkasında durulmamalı. Ebeveynler çocuğunu takip etmeli. Olumsuz davranışların arkasında durmamalılar. Veliler, çocuklarını doğruya, iyiye sevk etmek için okul idaresi ve öğretmenlerle yakın iletişim içinde olmalı. Veli-okul idaresi-öğrenci iletişimi çok kritik" ifadelerini kullandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Okulu farklılaştıran öğretmenleri ve yöneticilerinin vizyonu ve üretkenliğidir"
Eğitim Uzmanı Nur Erdem Özeren ise her iki tarafta da çok iyi ya da kötü okullar olduğunu belirterek, devlet ya da özel diye bir ayrım yapmamak gerektiği görüşünde çünkü eğitimdeki kalite okuldan okula değişiklik gösteriyor.
Özeren ailesi, kendi kızları ilkokula başladığında, daha kontrollü ve bildiği bir ortamda, tanıdık kişilerle büyümesi için İstanbul'dan memleketi Tekirdağ'a taşınmış ve burada bir devlet okulu arayışına geçmiş.
Okullarda idareci, öğretmen ve öğrencilerin kapasitesi kadar veli profilinin de etkili olduğunu söyleyen Nur Erdem Özeren, ailelerin, hep daha iyisinin arayışında olması ve okulları zorlamaları gerektiğini savunuyor. Özeren'e göre öğrencilerin de talepkâr olması gerekiyor.
Özellikle ilkokullarda sınıf öğretmenlerine, ilk-orta ve liselerde ise öğretmenlere ve okul yöneticilerine büyük iş ve inisiyatif düştüğünü vurgulayan Özeren, "Okulu farklılaştıran, öğretmenleri ve yöneticilerinin vizyonu ve üretkenliğidir" diyerek, bu alanda iyi isimlere sahip devlet okullarının başarılı olduğunu kaydetti.
Okullarda müdürlerin ve öğretmenlerin vizyonu varsa, öğrencilerin gelişimine önemli katkı sunulduğunu da sözlerine ekledi.
"Ne yaptığınız değil, nasıl yaptığınız önemli"
Nur Erdem Özeren'in devlet okullarına bir de eleştirisi var. Aralarında çok iyi durumda olanların bulunduğunu belirtese de bazılarında bir çok şeyin 'yapılmış olmak için yapıldığı' görüşünde.
Özeren, "Devletin ne yaptığı konusunda değil ama nasıl yaptığı konusunda eksiklikleri olabiliyor. Yapılıyor ama kursları verenler ne kadar yetkin, içerikler ne kadar yeterli, bunlara da bakmak gerekiyor" diyor.
Eğitimci Özeren'e göre, özelden devlet okullarına geçen bazı öğretmenler ise "devletin hantal yapısı, yapılmak istenenlerin prosedürlere takılması ya da vizyonsuz yöneticilerle karşılaşılması" gibi zorluklar yaşayabiliyor.
"Ne yaptığınız değil, nasıl yaptığınız önemli" diyen Özeren'e göre devlette kağıt üstünde her şey yapılıyor ama pratikte kimi zaman farklı sonuçlar ortaya çıkabiliyor.
Nur Erdem Özeren, "Ölçü, Milli Eğitim'e sunulan belgeler. Eğitimin çıktısını ölçen bir sistem yok ne yazık ki. Okulları farklılaştıran ve çağa ayak uyduran şeyler, proje yarışmaları, sosyal etkinlikler, TÜBİTAK etkinlikleri gibi önemli çalışmalar, sınavlarda sorulmadığından gerektiği kadar önemsenmiyor" diyor.
"Özel okul tercihi, güvenli ortam ve çalışan annelerin çocuklarını iş saatlerinde tutabilecekleri yer arayışıyla da gerçekleşiyor"
Özel okul tercihinin güvenli ortam ve çalışan annelerin çocuklarını iş saatleri içinde tutabilecekleri bir yer arayışıyla da gerçekleştiğini ifade eden Nur Erdem Özeren'e göre Türkiye'de meslek liseleri hakettiği değeri görmüyor.
"Meslek liselerindekiler daha kolay iş buluyor ama sosyal statü kazandırmadığı düşünülüyor"
Özeren bunun nedenini ise şöyle ifade ediyor:
Türkiye'de geçmişte insanlar, meslekleriyle itibar görürlerdi. Doktorluk, avukatlık gibi meslekler öne çıkardı. Son yıllarda ise kazandıkları parayla itibar görüyorlar. Avrupa'da bir kişinin su tesisatçısı ya da araba tamircisi olması, onun sosyal statüsünü belirlemiyor. Ama Türkiye'de belirliyor. Bu nedenle Türkiye'de sosyal statü kazandırmadığı düşünülerek meslek liselerini tercih etmiyorlar. Aslında meslek lisesinden mezun olanlar hem işyeri açabiliyor hem de ara eleman olarak istediği yerde çalışabiliyor.
Meslek liselerinde iş bulmanın daha kolay olduğunu anlatsak da dediğim gibi Türkiye'de bu durum aynı zamanda bir itibar ve sosyal statü meselesi. Gençler, daha az çalışsın, masa başında otursun istiyor. Üreteceği işten kaçıyor.
"Gençler için ünlü olmanın tadı, meslek sahibi olmaktan daha önemli"
Son yıllarda sosyal medyanın da gençlerin tercihlerini etkilediğini ileri süren Özeren'e göre bazıları dijital platformlarda beğenilmeyi, hem ünlü olma hem de daha fazla para kazanma yolu olarak görüyor.
"Gençler için ünlü olmanın tadı, meslek sahibi olmaktan daha önemli geliyor. Kolay para kazanılacağı düşünülüyor. Ama sürdürülebilir olan meslek sahibi olmak. Eskiden altın bilezik doktorluk, mimarlık, avukatlık, şimdi ise bunu yapabiliyor olmak öne çıkıyor. Meslek liseleri uygulayarak öğreniyor. Yapamama, öğrenememe şansı yok" diyen Özeren, pek çok ismin sabun köpüğü gibi bir var olup daha sonra yok olduğu eleştirisinde de bulunuyor.
© The Independentturkish