Rusya'nın Ukrayna'yı işgal harekatını başlattığı 24 Şubat 2022'den yaklaşık üç ay sonra Kuzey Avrupa'nın "tarafsız" devletleri İsveç ve Finlandiya NATO'ya üyelik başvurusunda bulunmuş, o dönem iki ülkenin üyeliğinin Kuzey Atlantik Paktı'nın gördüğü "en hızlı katılım" olacağı değerlendirmeleri yapılmıştı.
Aradan geçen 14 ayda hem Türk dış politikasının hem de NATO'nun en önemli gündem maddelerinden biri iki ülkenin üyeliği oldu.
Ankara'nın hem Finlandiya'nın hem de İsveç'in üyeliklerini veto etmesi süreci uzattı ve aylar süren pazarlıkların kapısını araladı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Nihayetinde geçtimiz hafta Ankara-Washington hattında peş peşe yapılan üst düzey görüşmeler ve Litvanya'nın başkenti Vilnius'taki NATO zirvesinden hemen önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg arasında yapılan üçlü görüşmenin ardından Türkiye'den gelen yeşil ışıkla birlikte üyelik çıkmazı son buldu.
Üçlü görüşme sonrasında yayımlanan ortak bildiride, Türkiye'nin AB üyeliğine İsveç'in destek vermesi gibi sonuçları uzun yıllar sonra değerlendirilebilecek maddelerin yanı sıra özellikle savunma sanayi alanında somut sonuçlar üretebilecek bazı taahhütler de yer aldı.
NATO-Türkiye-İsveç bildirisinin 5. maddesinde "Müttefikler arasındaki savunma ticareti ve yatırımında hiçbir kısıtlama, engel veya yaptırım olmaması gerektiği prensibine bağlıyız. Bu engelleri kaldırmak için çalışacağız" ifadeleri yer aldı.
Bildiriye eklenen bu madde Batı ülkelerinin 2019 sonrası dönemde Türkiye'ye uyguladığı silah ambargolarını kaldıracağı taahhütü olarak yorumlanıyor.
Konuyla ilgili Independent Türkçe'nin sorularını yanıtlayan EDAM savunma ve güvenlik analisti Sine Özkaraşahin, ambargoların kalkmasının yanı sıra ilişkilerde güven ortamı oluşmasının önemine vurgu yaptı.
Özkaraşahin şu ifadeleri kullandı:
Ambargoların kalkması, Türk savunma sanayinde giderek azalan mevcut dışa bağımlılığın giderilmesinde hiç şüphesiz olumlu etki yaratabilir. Ancak dış ülkelerin tutumlarının, Ankara'nın savunma sanayinde yerlileşme politikası üzerinde çok önemli bir değişime sebep olacağını düşünmüyorum. Nitekim bu adımların pratikte uygulanması, istikrarı ve geçmişte Türkiye'ye ambargo uygulayan ülkeler ile Ankara arasında yeniden bir güven ortamı oluşması da ilerleyen dönemde savunma sanayisi ticaretinde önemli olacak.
İlk adım Kanada'dan
Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğine yeşil ışık yakmasının ardından silah ambargolarının kaldırılmasına yönelik ilk adım Kanada'dan geldi.
Kanada yönetimi, Türkiye'ye ihracat kontrollerinin kaldırılmasına ilişkin görüşmelere yeniden başlama kararı aldı.
Türk savunma sanayisinden bir kaynak, insansız hava araçlarının optik parçalarına yönelik ambargoyu kaldırmak için Kanada'nın görüşmelere başlamayı kabul ettiğini Reuters'a söyledi.
Türkiye'nin bu alanda yeni ortaklıklar kurabileceğine dikkat çeken Özkaraşahin, "İlerleyen dönemde Ankara'nın savunma sanayisinde işbirliklerine daha açık olacağını değerlendiriyoruz. Nitekim Ukrayna, bu trendin en güncel örneği. Türk savunma sanayisinin geliştirdiği çözümler, özellikle İttifak'ın doğu kanadı ile Karadeniz'e kıyısı olan üyeleri için önemli bir muharip yetenek haline geldi. İttifak ülkeleri de bu trendin farkında" diye konuştu.
Kanada'nın Türkiye'ye yönelik ambargosu 2019'da gerçekleştirilen Suriye operasyonundan sonra başlamış, yürütülen üst düzey görüşmeler sonrasında drone optiklerinin satışına Haziran 2020'de devam edilmişti.
Ancak o dönem devam eden Karabağ Savaşı'nın taraflarından biri olan Ermenistan, düşürülen Bayraktar TB2 tipi bir drone'u sergilemiş ve insansız hava aracının üzerinde Kanada'da üretilen ileri teknoloji kamera ve hedef belirleme sistemi olduğunu açıklamıştı.
Bunun üzerine harekete geçen Kanada yönetimi, kendi teknolojisinin Azerbaycan'a aktarılarak "son kullanıcı" sözleşmesinin ihlal edildiğini savunarak Türkiye'ye yönelik ihracat izinlerini askıya almıştı.
Veto tartışmasının merkezindeki F-16'lar
İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyelik sürecinde Ankara'nın Washington'dan en büyük beklentilerinden biri, F-16 savaş uçaklarının Kongre onayını bekleyen satışıydı.
Türkiye, Ekim 2021'de ABD'ye 20 milyar dolar değerinde F-16 savaş uçağı alımı ve var olan uçaklar için 80 modernizasyon kiti talebiyle başvurmuştu.
Ancak Biden yönetiminin sıcak baktığı anlaşma 20 ayı aşan süre boyunca ABD Kongresi'nin onayını alamadı.
Buna karşın ABD Başkanı Joe Biden'ın İsveç'in NATO üyeliğine gelen onayın ardından yaptığı "Avro-Atlantik bölgesinde savunma işbirliği" vurgusu ve anlaşmanın tamamlanacağına inandığını söylemesi F-16 satışının kısa süre içinde gerçekleşeceğine yönelik umutları da artırdı.
Konuyla ilgili değerlendirmelerini aktaran Özkaraşahin, "F-16 konusunda çok ciddi yol kat ettik. İsveç ve Finlandiya görüşmelerine ek olarak, Vilnius'daki NATO zirvesinde de Biden - Erdoğan ekseninde olumlu gelişmeler gözlemledik. Ancak önümüzde hala Kongre engeli var. Bu noktada Türk diplomasisinin yanı sıra önümüzdeki dönemde ABD'de Türkiye'ye yönelik algının önemi büyük olacak" ifadelerini kullandı.
İsveç ve Finlandiya'nın ambargoları kalktı
Türkiye'nin İsveç'ten önce veto kararını kaldırdığı Finlandiya, 2019'da TSK'nın Suriye'de YPG'ye karşı yürüttüğü askeri operasyonları gerekçe göstererek Ankara'ya silah ambargosu uygulama kararı almıştı.
Veto sürecinde ilk ambargo kaldırma kararı Finlandiya'dan geldi. Helsinki yönetimi 25 Ocak'ta aldığı kararla Türkiye'ye silah satışının önünü açtı.
Finlandiya merkezli Hufvudstadsbladet gazetesi aynı tarihli sayısında, Fin çelik üreticisi Miilux'un TSK'nın zırhlı araçlarının bir bölümünü üreten BMC'ye 12 bin ton koruyucu malzeme satacağını duyurmuştu.
Helsinki'nin kararı, Türkiye'nin şubatta İsveç ve Finlandiya'yla yapılması planlanan üçlü zirveyi süresiz ertelemesinden hemen sonra gelmişti.
İsveç yönetimi de Ankara'dan NATO üyeliğine gelen itirazların ardından Eylül 2022'de Türkiye'ye yönelik silah ambargosunu kaldırma kararı almıştı.
Geçen yıl Madrid'de düzenlenen NATO zirvesinde varılan anlaşmanın ardından karar açıklanmış ancak hangi şirketin hangi ürünleri satacağı konusu gizli tutulmuştu.
Benzer şekilde Birleşik Krallık yönetimi de İsveç ve Finlandiya'nın üyelik başvurusunun ilk kez gündeme geldiği Mayıs 2022'de Türkiye'ye yönelik silah ambargosunu kaldırma kararı almıştı.
Ambargo ve vetolar yeni değil
Aslında Türkiye için ambargo ve veto gündemi yeni değil.
Zira NATO ve Avrupa Birliği gibi kurumlarda uygulanan oybirliği ilkesi Türkiye gibi ülkelerin bazı taleplerini kabul ettirebilmesi için veto kozunu elde etmesinin yolunu açıyor.
Türkiye'nin 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı'nın başlatmasının ardından NATO'nun askeri kanadından çekilme kararı alan Yunanistan, 1980'e yaklaşırken yeniden ittifaka dönmek istemiş ancak o dönem Ecevit ve Demirel hükümetlerinin vetosuyla karşılaşmıştı.
Dönemin Türk hükümetleri Yunanistan'ın askeri kanada dönüşünden önce Ege'deki komuta ve kontrol meselelerinin çözülmesini şart koşmuştu.
Yunanistan'ın NATO'ya dönüşü, 12 Eylül darbesinden bir ay sonra darbenin lideri Kenan Evren'in onayıyla mümkün olmuştu.
Yine Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında ABD tarafından uygulanmaya başlanan silah ambargosu da Türkiye'deki ABD üslerinin yönetiminin TSK'ya devredilmesi ve dönemin başbakanı Bülent Ecevit'in verdiği Sovyetler Birliği'yle yakınlaşma mesajlarının ardından 1978'de ABD Kongresi tarafından kaldırılmıştı.
© The Independentturkish