Türkiye, 14 Mayıs 2023 tarihinde seçimlere gitti. Ancak adaylardan hiçbirisi yüzde 50'yi aşamadığı için seçim ikinci tura kaldı. Bu süreç hem içerde hem de uluslararası arenada yakından takip edildi.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanması, Recep Tayyip Erdoğan'ın kaybetmesi ihtimalleri üzerine tartışıldı. Avrupa ve Amerika basınında konuşulanlar, Türk kamuoyunun da gündemine taşındı.
Seçim sürecinde ön plana çıkan ve hem iç hem de dış kamuoyunda tartışılan meselelerin başında Kılıçdaroğlu'nun Rusya'ya yönelik iddiaları oldu.
Sevgili Rus Dostlarımız,
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) May 11, 2023
Dün bu ülkede ortaya saçılan montajlar, kumpaslar, Deep Fake içerikler, kasetlerin arkasında siz varsınız. Eğer 15 Mayıs sonrası dostluğumuzun devamını istiyorsanız, elinizi Türk’ün devletinden çekin. Biz hala işbirlikten ve dostluktan yanayız.
Söz konusu iddialara Rus anakım medyası ve akademiyası yakın ilgi gösterdi.
Bu yazıda, Rus kamuoyunun, bilhassa Kılıçdaroğlu'nun iddialarına yönelik tepkileri ve Erdoğan'ın kazanmasının ardından beklentilerini irdelemeye çalıştık.
Çünkü Rus medyası; yazılı ve görsel basın ile internet haber siteleri, Türkiye seçim sathına girdiği andan itibaren, süreci, büyük bir dikkatle takip etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden seçilmemesi halinde Rus-Türk ilişkilerinde ciddi değişiklikler olacağına dair 'korkular' dile getirildi.
Bu bağlamda, Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı seçilme ihtimali, Rusya'nın dış politika çıkarlarına yönelik potansiyel bir 'tehdit' olarak algılandı.
Çünkü Erdoğan'ın rakibi, seçim öncesinde kampanya söylemini 'tarafsızlıktan' açıkça Rusya karşıtlığına çevirdiğine dair çokça analizler yapıldı.
Bu analizlerden bir tanesi, bir asırdan fazladır yayın hayatını sürdüren Rus haber ajansı TASS'ta genişçe yer aldı.
Kılıçdaroğlu'nun kampanya vaatlerinin değerlendirildiği yazıda, Millet İttifakı adayının 9 Mayıs 2023 tarihinde The Wall Street Journal'a verdiği röportajda Rusya'ya karşı yaptırımlar uygulayabileceğini belirtmesinin özellikle altı çizilmiş.
Aynı minvalde Rus hükümetinin resmi yayın organı Rossiskaya Gazeta da Kılıçaroğlu'nun seçilme ihtimaline ilişkin, "Rusya'ya Türkiye'nin NATO üyesi olduğunu hatırlatmak niyetinde olduğunu, bunun da Moskova ile Ankara arasındaki ilişkilerde daha mesafeli olacağı anlamına geldiği" belirtiliyor.
Ancak, bu şekilde endişeler açıkça dile getirilmekle birlikte, yukarıda adı geçen gazetedeki demecinde Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, "Moskova'nın Türk halkının yapacağı her seçime saygı duyacağını" fakat Ankara ile işbirliğini sürdürmek ve derinleştirmek istediklerini aktarmaktan geri durmuyor.
İlk turda çıkan sonuca göre Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kazanmaya yakın olması Rusya'nın tedirginliğini dindirmiş gibi göründü.
Sonuca dair ilk gelen yorumlardan birisi Federasyon Konseyi Dış İlişkiler Komitesi Birinci Başkan Yardımcısı Vladimir Cabarov'a ait.
İkinci turda Türk liderinin zaferine işaret eden TASS'taki açıklamasında şunları söylüyor:
Erdoğan'ın öngörülebilir bir siyasetçi olması ve devlet başkanının defalarca belirttiği gibi lafı dolandırmaması, bu bağlamda güney komşumuzla bir miktar istikrar yakalayacağımızı gösteriyor. İlişkilerin istikrarlı ve karşılıklı yarar sağlayacak şekilde devam edeceğini düşünüyorum.
Nihayetinde Cabarov'un da işaret ettiği gibi Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi, Rus kamuoyunda yukarıda zikredilen endişeler, yerini iyimserliğe bıraktı.
Böylelikle ikinci tur sonuçlarının genel olarak iyi karşılandığı tespiti yapılabilir. Basında çıkan onlarca haber ve yorumdan anlaşılıyor ki büyük bir ferahlama var.
Öyle ki sonuçların açıklanmasının hemen ardından, Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova'nın, Kılıçdaroğlu'nun seçimlere olası "Rus müdahalesi" ile ilgili verdiği yanıtta, Rusya'nın başka ülkelerin içişlerine karışmak gibi bir niyetinin olmadığını vurguluyor.
Dikkat çeken Hakan Fidan ve Mehmet Şimşek vurgusu
Türkiye'deki politik gelişmeleri adım adım takip eden Rus medyasının Erdoğan'ın yemin töreni ve yeni kabineyi açıklamasına yönelik ilgisi dikkatlerden kaçmıyor.
Hükümet kurma çalışmalarına dikkat kesilen Rossiyskaya Gazeta, bir önceki kabinede yer alan 17 bakandan sadece ikisinin görevlerini korumayı başardığını kaydetti.
Kabineyi ayrıntılı tahlili ve özellikle iki bakan ile ilgili vurgusu dikkat çekici. Rus uzmanlara göre, en önemlisi Hakan Fidan ve Mehmet Şimşek'in atamalarıydı.
Yeni atamalarla ilgili olarak, Dışişleri Bakanlığı görevine ABD'de eğitim görmüş olan eski MİT Başkanı Hakan Fidan'ın, Maliye Bakanlığı görevine ise daha önce de bu görevi yürütmüş olan ve bankacılık sektöründeki etkileyici deneyimi ve yabancı yatırımcılarla ilişki kurma becerisiyle tanınan Mehmet Şimşek'in getirildiğine ilişkin analizler var.
Türkiye'nin yeni kabinesine ilişkin ayrıntılı başka bir analiz, Rusya'nın etkili gazetelerinden İzvestia'ya ait.
"Erdoğan'ın özel kabinesi: Türkiye'nin yeni hükümetinde Batı yanlısı bakanlar var" başlıklı makalede Rus uzmanlar Alina Sbitneva ve Vladimir Atakov, atanan bakanlar arasında birçok Kürt bulunduğuna ve "yeni kabinedeki diğer bakanların her birinin bir Batılı devletten diploması olduğuna" dikkat çekiyor.
Aynı zamanda, yeni kabinede belli bir "Batı yanlısı kompozisyon" olmasına rağmen, uzmanlar Akkuyu ve gaz merkezi gibi büyük projeler de dahil olmak üzere Türkiye ile Rusya arasındaki mevcut anlaşmaların yürürlükte kalmasını bekliyor.
Ayrıca Mehmet Şimşek'in atanmasının, diğer hususların yanı sıra, Türk ekonomisini iyileştirmesi ve yabancı yatırımcıları aktif olarak çekmesi bekleniyor.
Adı geçen uzmanlara göre "Batı'ya dönüş" sadece ekonomik alanda gerçekleşecek; diğer alanlarda Türkiye, Erdoğan'ın yemin törenindeki konuşmasında "Türkiye Yüzyılı"nın başladığını söylemesinin de gösterdiği gibi, kendi çıkarlarını takip etmeye devam edecek.
Ekonomik anlamda Batı ile yeni sürecin başlayacağına dair yorumlarda bulunulsa da dış politikada 'başına buyruk davranması' ne kadar gerçekçi bekleyip göreceğiz!
Yeni döneme dair: Öngörüler ve temenniler
Seçim sürecindeki belirsizlik ve yeni hükümete dair analizlerin ardından gazete köşelerinde ve yorum sayfalarında umut besleyen uzman görüşlerine yer veriliyor.
Rus medyasında Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin daha da geliştirilmesine yönelik beklentilere bakıldığında, statükonun korunmasına yönelik bahisleri not etmek gerek.
Nitekim 28 Mayıs gibi erken bir tarihte Rossiyskaya Gazeta, 'Rossiya v global'noy politike' ('Rusya'nın Küresel Politikası') genel yayın yönetmeni Fyodor Lukyanov'un yazısı yayımlandı.
"Rusya ve Türkiye zor konularda ortak olmaya devam ediyor" başlıklı makalesinde, Erdoğan'ın zaferinin Rusya için neden Kılıçdaroğlu'nun seçilmesinden çok daha iyi olduğunu tartışıyor.
Lukyanov, Türkiye ve Rusya'nın birçok konuda farklı pozisyonlara sahip olduğunu, ancak Erdoğan'ın yeniden seçilmesinin Rusya ve Türkiye arasındaki yerleşik ilişkilerin korunmasını garanti ettiğini belirtiyor.
Aynı zamanda, muhalefet bloku liderinin olası seçilmesi mevcut Rus-Türk ilişkilerini ciddi bir şekilde değiştirmeyecek, ancak Kılıçdaroğlu'nun Ankara'nın NATO ve AB ile ilişkilerinin yeniden tesis edilmesi gerektiği yönündeki iddiaları, iki ülke arasındaki ilişkileri zorlaştıracaktı ifadelerine yer veriyor.
Sonuç niyetine
Seçim öncesinde dile getirilen iddiaların aksine Rus yetkililer, ağız birliği edercesine, seçimlerin adil yapıldığını ifade ediyor.
Rusya'nın hiçbir şekilde iktidar blokunu finanse etmediği, hatta muhalefeti eleştirmekten bile kaçındığı söyleniyor.
Tam tersi, Rus tarafında, Batı'nın Türkiye'deki seçimlere çeşitli yöntemlerle müdahale ettiğine dair genel bir kanaat var.
Ancak seçim öncesinde Rus tarafının muhalefet adayına karşı, şayet seçilirse, dış politikada yeni bir rota çizeceğine dair büyük endişesi vardı.
Hiç saklamaya gerek duymadıkları beklentileri ise Erdoğan'ın kazanması ve ikili ilişkilerin kaldığı yerden devam etmesiydi.
Seçimin hemen ardından Putin'in Erdoğan'ı tebrik etmesi beklentilerin karşılandığının göstergesi.
Bu nedenledir ki bir Rus internet sitesi, Newsweek'in "Putin Türkiye seçimlerinde galibiyet aldı" yorumundan hareketle "Türkiye'deki seçimleri Rusya kazandı" diye başlık attı.
Var gücüyle muhalefet adayını desteklemesine rağmen Batı'nın sandıktan mutlak bir yenilgiyle çıktığına işaret ediliyor.
Türkiye'deki seçimler, bir nevi Batı Bloku ile Rusya arasında geçen bir mücadele olarak görüldü.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish